YENİ YILIN İLK HAFTASINDA PİYASALAR HANGİ SİNYALLERİ VERDİ
Geçen yılı kapatırken özellikle yurt dışında merkez bankalarının faiz indirim beklentileri güçlenirken ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin %3,80 seviyesine kadar, dolar endeksinin 100 seviyesine kadar geri çekildiğini görmüştük.
Bu gerçekleşmeler ile birlikte ons altın tarihi zirvelerine yakın yıl kapanışı gerçekleştirirken borsalarda risk algısında artış ve dolar karşısındaki para birimlerinde değer kazancı ile paritede 1,11 seviyelerine yakın fiyatlamalar gerçekleşti. Yeni yılın ilk haftasında ise bu beklentilerin kısmen tersine döndüğünü veya faiz indirimlerinin bir süre daha bekleneceği ve merkez bankalarının aceleci olmayacağı algısı oluştu. Bu algının oluşmasının en büyük nedeni geçtiğimiz hafta içinde ABD’de açıklanan istihdam verilerinde beklentilerin üzerinde gerçekleşmeler.
Perşembe günü özel sektör istihdam verisi 115 bin artış beklenirken, 164 bin açıklandı. Haftanın son işlem gününde ise tarım dışı istihdam verisi 170 bin beklenirken 216 bin gerçekleşti. Diğer taraftan ABD’de işsizlik %3,7 olarak devam ederken saatlik kazançlarda da bir gerileme görülmedi. Avrupa’da enflasyon bir önceki aydan farklı olarak özellikle çekirdek ve manşet enflasyonda beklentilere yakın gerçekleşirken aşağı yönlü trendin yavaşladığı gözlemlendi.
Yurt içinde ise aralık ayı enflasyonu beklentilerin altında kalırken yılı %64,77 enflasyon ile tamamladık. Bu gelişmeler sonrasında yurt dışında faiz indirim beklentisi yılın ikinci yarısına kalırken, yurt içinde ise önümüzdeki hafta gerçekleşecek veri akışı takip edilmeye başlandı. Mart sonunda gerçekleşecek yerel seçimler için siyasi ortam hareketlenirken bu hafta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın 11 Ocak tarihinde New York’ta yatırımcı buluşması yakından takip edilirken, 12 Ocak Cuma akşamı aralık ayında takvimde olmasına rağmen Türkiye değerlendirmesi yapmayan Moody’s değerlendirmesi takip edilecek.
Ocak ayı içinde merkez bankasının bir 250 baz puan daha faiz artışı yaparak kendi politika faizini netleştireceği, seçim yaklaşırken ekonomik verilerde yaşanan iyileşme emarelerinin ne kadar daha iyimsere döneceği ve yurtdışı yatırımcıların olası kredi derecelendirme kuruluşlarından gelecek not veya görünüm iyileştirmeleri sonrası yatırıma ne kadar iştahlı olacakları önemle takip edilecek. Önümüzdeki hafta yurtiçinde sanayi üretimi verisi ile ABD’de açıklanacak enflasyon verisi diğer gelişmeler ile birlikte piyasalarda oynaklığa neden olabilecek başlıklar olarak gözüküyor.
Geçtiğimiz aralık ayının tamamında yabancı yatırımcıların borsaya ve devlet iç borçlanma senetlerine yatırım yaptığını görüyoruz. 8,5 milyon kişiye ulaşan borsa yatırımcısının 7,5 milyon seviyesine indiğini ve bir süre Borsa İstanbul’da halka arzların sınırlı kalmasını beklerken 7,500 üzerinde tutunan BİST-100 endeksinde düşük hacimli işlemlerin devam ettiğini görüyoruz. Mevduat tarafında tahvil faizleri ile birlikte 2024 yılında beklenen enflasyon üzerinde getiri yatırımcıların alternatif pazarlara yönelmesine neden oluyor. Bu yıl ilk haftasında yurt dışında merkez bankalarının faiz indirimleri ihtimali tartışılırken, esas önemli başlık geçen yıl piyasalar için risk oluşturmayan fakat geçtiğimiz hafta yayınlanan satın alma müdürleri endekslerinin 50 seviyesinin altında devam ediyor olması bu yıl resesyon endişelerinin zaman zaman gündeme geleceğini gösteriyor.
Önümüzdeki hafta yurt içi piyasalarda yerel seçimler öncesi yabancı para girişinin beklenen gelişmeler ile piyasalara gelme ihtimali tüm ocak ayı için gösterge niteliğinde olacaktır. Olası para girişi ülke CDS seviyesinde geri çekilmeye devam edecek mi? Yoksa yabancı yatırımcılar bir süre daha ekonomik gerçekleşmeleri takip ederken özellikle swap piyasasının yurtdışında hacim genişletici hamleyi mi beklemeye devam edecekler yerel seçimlere kadar netleşeceği bir hafta olacak.
Genel olarak baktığımızda yılın ilk çeyreğinde yatırım yapılacak ülke, Pazar ve ürünlerin beklentileri netleşme konusu belirsiz kalabileceğinden yatay fiyatlamaların devamı ile trend oluşumları için yılın ikinci çeyreği beklenebilir. Bu yılın ilk yarısında portföylerde güvenli liman algısı devam ederken ve dengeli ve orta riskli bir portföy için %25 altın, %25 sabit getirili Türk Lirası varlık ve zaman zaman değişecek oranlarda %50 hisse senedi olacak şekilde devam edilebilir diye düşünüyoruz.