YAZ AYLARINDA MERKEZ BANKALARI ADIMLARI ve BEKLENTİLERİ
2023 yılında merkez bankaları hamleleri gündemden düşmüyor.
Hem yurtiçinde hem de yurtdışında finans dünyası piyasa tahminlerinde net öngörü için Merkez Bankaları arasındaki dengeyi her gün yeniden analiz ediyor. Dolar tarafındaki değer hareketi tüm emtia fiyatlarını etkilerken, Euro tarafındaki her faiz artışı ise Dolar için bir tetikleyici oluyor.
Uzakdoğu’nun kolay kolay hiçbir şeyden etkilenmeyen kalesi Japonya’nın dahi etkisinde kaldığı makroekonomik dengeler yerine yerleşmeye, yeniden denge bulmaya çalışırken peki bizi önümüzdeki dönemde neler bekliyor.
Mayıs ayına kadar yoğun seçim politikalarıyla bütçedeki giderler, kur riskini bertaraf etmek için yapılan hamlelerin etkisi seçimin ardından Dolar kuruna yansıdı ve kurdaki oynaklık yılsonu beklentilerini yukarıya taşıdı. Yeni ekonomik program beklenirken TCMB para politikasına göre kur tarafında da fiyatlama beklentileri şekillenmeye başlayacak. Seçimin üzerinden çok geçmeden kabinede yer alan isimlerin açıklanması, Hazine ve Maliye Bakanının daha evvelden tanınan ve görev aldığı önceki dönemde kur üzerinde başarılı politikalar izleyen Mehmet Şimşek olması, ardından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı olarak uluslararası başarılarıyla isim yapmış Hafize Gaye Erkan’ın göreve başlaması piyasalar üzerindeki kur stresini azalttı ve Dolar TL kurunda yükseliş sonrası yatay fiyatlamalar görülüyor.
22 Haziran’da TCMB yeni başkanı Hafize Gaye Erkan başkanlığında ilk para politikası toplantısı gerçekleştirilecek. Çıkacak olan kararın, maliye politikalarıyla uyumlu ve birbirini destekleyici olmasının ekonomide refahı sağlayacağı öngörülüyor.
Bir yandan faiz artışlarıyla ilgili gündem yaratılırken diğer yandan ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha önceki dönemde faiz artış yapılmadan da Bakan Şimşek ve ekibinin konu ile ilgili yaptığı çalışmalarının başarısından bahsetmesi, faiz artışı yanı sıra daha önce uygulanan makro ihtiyati tedbirler içerisinde de gerçekleştirilecek değişiklerin piyasa fiyatlaması üzerinde etkileri yakından takip edilmeye ve beklenen orta vadeli program için ip uçları vermesi durumunda analiz edilmeye çalışılacak.
ABD'de yüksek enflasyon karşısında geçen yıl varlık alım operasyonunu tamamlayarak faiz artışlarına başlayan FED (Federal Reserve Bank) Mart 2022'deki toplantısında 25 baz puan artışla 2018'den itibaren ilk kez faiz artırımına gitme kararı almıştı. Bu yıl Mayıs toplantısında 25 baz puan daha artış yaptıktan sonra bekle gör politikasına geçen FED haziran ayında ise pas geçerek, Mart 2022'de başladığı faiz artırım döngüsünde frene basmış oldu. Bununla beraber FED yetkilileri sene sonuna kadar 25'er baz puanlık iki faiz artışı daha öngördü.
Bu durumda ABD Merkez Bankası FED federal fonlanma faizini yüzde 5-5,25 aralığında sabit bırakarak piyasa nabzını ölçüyor. Gelecek 25 baz puanlık 2 faiz artışı ise yıl sonuna kadar hem Doların değer kaybına engel olacak hem de emtia fiyatlarında oluşabilecek agresif fiyatlamalara süspansiyon görevi görecek. Önümüzdeki toplantılarda enflasyon, büyüme ve istihdam konularında açıklanan verilerin faiz politikasını belirleyeceğini söyleyebiliriz.
Avrupa’da ise durum daha farklı. Avrupa Merkez Bankası (ECB) henüz bekle gör politikasına geçemedi. Haziran ayı toplantısında refinansman faiz oranını 25 baz puan artırdı ve yüzde 3,75'ten yüzde 4'e yükseltti. Gecelik mevduat faiz oranını ise 25 baz puan artırarak yüzde 3,50'ye çıkarttı.
Böylece faiz 22 yılın en yüksek seviyesine ulaşmış oldu. Kararın ardından yapılan açıklamalarda faiz artışlarının devam edeceğini söyleyen yetkililer Avrupa için Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın 2023'te yüzde 0,9, 2024'te yüzde 1,5 ve 2025'te yüzde 1,6 büyümesini bekliyor.
Bu durumda enerji ve gıda hariç enflasyon öngörülerimizi bu yıl ve gelecek yıl için yukarı yönlü revize etmekte doğru olacaktır. Karar sonrasında Euro Dolar karşısında güçlenmeye devam ederken, FED tarafında sabit bırakılan faizin Dolar etkisi ile Altın fiyatında yükselişin devamı gelmesi halinde yıl içerisinde rekor tazelenebilir.
Gramı 1.500 Liraya yaklaşan Altın için TCMB hamlelerinde Dolar kurunda stabilite ve hatta geri çekilme olsa dahi, FED tarafında faiz artışlarındaki durağanlık ve yavaşlama Ons Altın fiyatında yatay pozitif hareketi destekliyor. Bu sene de Altın güvenli liman olmaya devam edeceğe benziyor.
Diğer taraftan, Borsa İstanbul geçtiğimiz yıl yüzde 200 TL bazında kazanç getirirken zirve seviye olarak 5700 karşımıza çıkmıştı, bu yıl başından itibaren ise seçim belirsizliği ile geri çekilme izlenmiş ve yatırımcılar da fiyatlar düşerken maliyet düşürme yolunda stratejiye başlamışlardı. Seçim belirsizliğinin sona ermesi ile hızla 1.000 puan yükseliş göstererek yeniden kritik seviye 5.500 seviyesini geçerek tekrar 5700 zirvesine ulaşan BİST100 Endeksi yatırımcıları sevindirse de hala hedef fiyatlarını daha yüksek seviyelere konumlandırmış olan yatırımcılar için bekleme devam ediyor.
Yurtdışında cazip faizlerle tetiklenen piyasalar karşısında seçim belirsizliği olan Borsa İstanbul geri plana düşmüş iken, şimdi yurtdışında yavaşlayan faiz oran artışları söz konusu olduğundan yeniden parlayan Borsa İstanbul görebiliriz.
Yabancı yatırımcının gözü atılacak adımlar ve para politikasının netleşmesi ile birlikte yeniden Borsa İstanbul üzerinde olacaktır. Dolar bazlı zirvesine hala uzak olan Borsa İstanbul cazibesini yeniden kazandı bile. 22 Haziran’da TCMB para politikası toplantısında daha net çerçevede olacak kur stratejileriyle dövize ve altında portföyünü konumlandıran yatırımcılarda portföylerinde hisse senetlerine yeniden yer açabilmeyi düşünebilir.
Kur riskinin kontrol altına alınması ile kur korumalı mevduat hesaplarındaki yüklü bakiyelerden de mutlaka Borsa İstanbul’a geçiş olacaktır. Özellikle gelişmekte olan ülke borsalarına göre fiyat kazanç oranının yarısı olarak fiyatlanan BİST100 endeksi olası ekonomik görünümde iyileşme ile tekrar talep görmeye devam edebilir. Bu süreçte sektör bazlı hisse seçmek doğru olabileceği gibi, döviz pozisyonu yüksek, iç ve dış pazarda Pazar paylarını koruyan ve artırmak için yatırımlara devam eden şirketler ön plana çıkabilir.
Bilindiği üzere yaz aylarında yatırım işlemlerindeki hareketlilik biraz zayıflıyor. Bu dönem geri çekilmeler alım fırsatı olarak değerlendirilebilir. 2. Çeyrek finansal tablolarda karlılığı yüksek beklenen firmalara odaklanılabilir. Sektör bazlı ulaştırma, otomotiv, enerji, bankacılık ve finans ile yazılım sektörü takip edilebilir.
Olası büyüme ve ihracat ivmesinin yükselmesi demir-çelik sektörüne hareketlilik getirebilir.
Yaz aylarında unutulmaması gereken ise Merkez Bankaları toplantılarının küresel piyasalar için en az Haziran ayı kadar yoğun bir Temmuz ayı takvimine sahip olduğu. O nedenle piyasa nabzının ilk aşamada 22 Haziran’da ve 20 Temmuz’da yapılacak TCMB para politikası toplantısını, sonrada 26 Temmuz FED ve 27 Temmuz ECB toplantıları için atacağı ve bu toplantılardan önce yurt içinde ve yurt dışında ekonomik verilerin yakından takip edilmesinde fayda olacağıdır.