Yurt içinde son bir yıl içinde genel seçimler, değişen ekonomik program ve kadroları, bu gelişmeler sonrasında TCMB faiz artışları ve ekonomik gerçekleşmeleri takip ettik.
Son olarak geçtiğimiz mart ayı sonunda yerel seçimler gerçekleşti ve uzun bir bayram tatil arasından piyasalar çıkarken İran-İsrail gerilimi ile artık jeopolitik risk tansiyonunu tecrübe ettik diyebiliriz.
Önümüzdeki kısa ve orta vadeli beklentiler için yurt içindeki gelişmelere baktığımızda ilk olarak yerel seçim sonuçlarından bağımsız tüm siyasi liderlerin yeni bir seçim atmosferinin kısa zamanda yaşanmayacağı açıklamaları ile birlikte demokratik seçimlerin huzurlu bir şekilde gerçekleştirilmesinin rahatlamasını çok net bir şekilde hissetmeye başladığımızı söyleyebilirim.
Diğer taraftan küresel riskler takip edilirken, yurt içinde özellikle seçim öncesinde fazlaca konuşmaya zamanımız olmayan kamuda tasarruf önlemleri ve yapısal reform süreçlerinin hızlandırılması konuları daha fazla gündemde olmaya ve açıklamaların bu yönde adım atılacağını gösterdiğini düşünüyorum.
Bununla beraber yine seçim öncesinde spekülatif beklentiler ile kurda yaşanması beklenen yükselişlerinde hem TCMB faiz artış kararı hem de seçim sonrası iyimserlik ile gerçekleşmemesi kaynaklı dövize olan talebin azalması ve spekülatif pozisyonlardan çıkış kurda dengelenmeyi beraberinde getirdi.
Son dört hafta içinde hisse senetlerine yabancı girişinin 1,2 milyar dolar civarında gerçekleşmesi, ülke risk primi CDS’lerde 300 seviyelerine doğru geri çekilme ve Borsa İstanbul’da yaşanan endeks bazlı 9800 zirve denemeleri siyasi sürecin tamamlanması sonrası ekonomiye odaklanıldığı ve odaklanılmaya devam edeceğini beklentisinin piyasalara hakim olduğunun bir göstergesi.
Nisan ayı sonu ve sonrasındaki 4 ay içerisinde Türkiye’yi çok önemli gelişmeler bekliyor. Önümüzdeki hafta merkez bankası toplantısı gerçekleşecek, bu toplantıda piyasada herhangi bir faiz değişikliği olmaması bekleniyor. ABD’de gerçekleşen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan temasları olumlu geçerken 22 Nisan tarihinde New York’ta yine bir yatırımcı toplantısı gerçekleşecek.
Daha sonra ise Mayıs Ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyareti beklenirken, bu süreye kadar Irak, Yunanistan ve Almanya ilişkilerinin geliştirilmesi için temaslar devam edecek. 3 Mayıs tarihinde S&P Türkiye ekonomisi ile ilgili görüşünü açıklarken, kredi notunun bir kademe yukarı çekilmesi bekleniyor. Diğer taraftan Fitch derecelendirme kuruluşu 24 Nisan tarihinde Türkiye için bir toplantı düzenleyerek Türkiye’nin olası not artışını konuşacak. Bu gelişmelerden sonra Haziran ayında Türkiye’nin gri listeden çıkması için son karar verilirken 19 Temmuz tarihinde Moody’s bu yıl için ikinci değerlemesini Türkiye için yapacak.
Bu beklentilere ek olarak enflasyonun mart ayı sonrasında yükselişine devam etmesi beklenirken zirve seviyelerden yine bu gelişme olması ile aşağı yönlü patikaya dönmesi bekleniyor. İyimserlik artması durumunda ülke risk priminde aşağı fiyatlama ile birlikte Türk Lirası varlıklara yeni alışların gelmesi beklenebilir.
Yurt dışında ise yılbaşından itibaren majör merkez bankalarının faiz indirimine başlaması ve borçlanma maliyetinin düşmesi bununda gelişmekte olan ülkelere tekrar sermaye akışını hızlandırması bekleniyor. Özellikle ABD tarafında yayınlanan verilerin ekonominin güçlü olduğunu göstermesi ve enflasyonun %3 üzerinde kalıcılık göstermesi ile son dönemde Fed’in bu yıl içinde faiz indirmeyebileceği daha fazla raporlarda yazılır oldu. Bir başka gelişme ise Ukrayna-Rusya arasında devam eden gerginliğin Hürmüz boğazında yaşanan stres ile birlikte devam ettikten sonra İran ve İsrail arasında yeni bir jeopolitik risk oluşması küresel risk algısının her an bozulabileceği yolundaki algıyı artırdı. Ons altın fiyatları 2400 dolar seviyesini geçerken gram altında da bu gelişmenin etkisini 2500TL seviyesinin geçilmesi ile gördük.
Diğer taraftan gerginliğin tırmanması petrol fiyatlarında da 90 dolar seviyesinin üzerinin test edilmesine neden oldu. Borsa endekslerine baktığımızda 3500 seviyesinden yükselişine başlayan ABD S&P500 endeksinin ilk olarak 5300 direnç seviyesinden aşağı gelirken 3 haftalık negatif kapanış yaşaması takip edildi. Benzer fiyatlana Almanya DAX30 endeksinde 18500 seviyelerinden geri çekilme şeklinde 3 haftalık düşüş ile sonuçlandı.
Bu gelişmelere baktığımızda yurt içinde seçim ve bayram sonrasında beklentinin daha iyimser olduğunu görüyoruz. Kurda yatay fiyatlama yaşanırken, CDS gerilemesi ve tahvil faizlerde yükselişin durması ile merkez bankasının rezervlerinde yeniden artış yaşanması pozitif olarak değerlendirilebilir. Bu gelişmelere bağlı olarak Borsa İstanbul’da BİST100 endeksi 9400 destek seviyesinden geçen haftanın son işlem gününde tepki yükselişi yaşarken tekrar yönünü yukarı çevirdi.
Bu hafta ABD’de büyüme ve kişisel tüketim harcamaları takip edilirken, yurt içinde ana başlığımız yurt dışı ziyaretler ve merkez bankası kararı olacak.