ENFLASYON'LA MÜCADELE MERKEZ BANKALARI KARARLARI İLE DEVAM EDİYOR
Yılın son çeyreğine girmeden Eylül ayı hızlı geçti. Yıl sonuna dek finansal piyasalar üzerinde yapılması planlanan adımlar az çok belli oluyor.
11-15 Eylül haftası Avrupa Merkez Bankası (ECB) 25 baz puan artış ile 20 Eylül’den itibaren uygulanacak yeni oranları şu şekilde belirledi; refinansman faizi yüzde 4,50'ye, mevduat faizi yüzde 4'e ve marjinal fonlama faizi de yüzde 4,75 olarak uygulanacak. Bu oranlar Avrupa için tarihi zirveler. Euro bölgesinde faizler enflasyona yaklaşırken, enflasyon hala katılaşmış şekilde baskıyı sürdürüyor. Diğer yandan enerji fiyatlarındaki artışında tetiklediği enflasyon daha uzun süre Avrupa’yı zorlayacak görünüyor.
Küresel piyasaların tamamında Ağustos ayı enflasyonun beklentilerin üzerinde kaldığı bir ay oldu. Yaz başında iyileşen veri akışı ile Eylül ayı Merkez bankalarının pas geçmesi beklenirken Ağustos ayında gelen son rakamlar her yerde yılsonu enflasyon beklentisini yukarı çekti. Avrupa’da orta vadeli enflasyon hedefi 2 seviyesine planladığı kadar erken ulaşamayacak.
Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde faizler tarihi zirvede dahi olsa da faiz oranlarını indirmenin gündemlerinde olmadığını belirtti. Lagarde kamu borcu ve cari açığı düşürmeye odaklandıklarını belirtirken, Avrupa ülkelerinin özellikle yeşil ve dijital alanlarda daha fazla yatırıma ihtiyaç duyduklarını söyledi. Bu durumda faiz indirimleri 2024’ün ikinci yarısına dek şimdiden gündem dışında görünüyor.
21 Eylül’de Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası politika faiz kararını 500 baz puan arttırarak; yüzde 30'a yükseltti.
24 Ağustos toplantısında beklenmedik şekilde 750 baz puan artış yaparak sürpriz yapan Merkez Bankasından 500 puan ve üzerinde bir artış bekleniyordu. Beklentilerin karşılanması hisse senedi piyasasını pozitif etkiledi. Seçim sonrası yeni ekonomi döneminde Ortodoks politikalara dönüşmüş olması yurtdışından pozitif algılandı. Kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye ile ilgili görünümlerinde ve notlarında olumlu açıklamalar yapıyor. Yabancı takas oranında artış olduğunu görüyoruz. Öngörülebilir bir ekonomi yönetimi her açıdan pozitif bir hava esmesini sağlıyor.
Güçlü iç talebin enflasyonda etkisini azaltmak isteyen ekonomi yönetimi, krediler üzerinde de çalışmalar yapıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek alınacak tedbirlerin dört ana başlıkta toplanacağını belirtti. Genel taslakta kredi kartı taksitlerinde sınırlama, asgari ödeme miktarının arttırılması, nakit çekim limitlerinin düşürülmesi ve gecikme faiz oranlarının arttırılması yer alıyor.
Sadeleşme adımları yeni yönetimin önemli hedeflerinden biri oldu. Birbiri içerisinde konumlanmış kompleks sistemler etki analizini zorlaştırıyor. Dolayısı ile başta Kur Korumalı Mevduat (KKM) Hesaplarından çıkış ana hedef olurken beraberinde zorunlu karşılık oranlarında düzenlemeye gidildi. KKM'nin en fazla tercih edildiği vade türü olan 6 aya kadar (6 ay dahil) vadeli KKM'lerin yüzde 15 olan zorunlu karşılık oranı yüzde 25'e çıkarıldı.
1 yıla kadar vadeli ve 1 yıl ve daha uzun vadeli olanlar için yüzde 15 olan zorunlu karşılık oranı ise yüzde 5 olarak yeniden belirlendi. Görünen o ki ilk 6 aylık dönemde KKM’nin yükü ne kadar hafifletilirse mevcut kompleks sistemden o kadar hızlı sadeleşme olması bekleniyor. 6 Ay içerinde de gerek beklenilen yurtdışı yatırımları gerekse faiz artışlarıyla daha az risk içeren bir döviz kuru görülecek.
Yurtiçinde Merkez Bankası kararıyla aynı gün İngiltere’de de faiz kararı açıklandı. İngiltere’de Eylül ayında faizi sabit tuttu. Bir gün öncesinde ABD Federal Rezerv Bank (FED)in kararını sabit açıklamıştı. FED enflasyonla başa çıkmak isterken diğer dengeleri bozmak istemiyor.
Gelecek sene ise FED’den faiz indirimleri bekleniyordu, ama son ekonomik veriler ile olmama ihtimali arttırdı. Dolaylı olarak Ons Altında bir süre daha yatay fiyatlama devam edebilir.