EKONOMİK GERÇEKLEŞMELERİN ÖNEMİ TÜM DÜNYA İÇİN ARTIYOR
Yılın ikinci haftasında bu yıl konuşulacak başlıklar adına yoğun bir hafta olduğunu söyleyebiliriz.
Yurt dışında enflasyon ve faiz indirim beklentileri için ekonomik veriler açısından karışık beklentiler yaratması. Yurt içinde ise Moody’s not artırımı yapmadan yılın ilk değerlendirmesinde görünümde iyileşmeye gitmesi uygulanan ekonomik programın sonuçlarının net bir şekilde örülmesinin beklendiğini anlatıyor.
Geçtiğimiz hafta Türkiye için iki kritik başlık vardı biri New York’ta gerçekleştirilen yatırımcı toplantısı, bu toplantıda daha detaylı konuşmalar olsa da ana konu başlığının enflasyonla mücadele olduğunu ve merkez bankasının bunu kararlılık ile uygulayacağını, ikinci konunun ise merkez bankası para politikasında sıkılaşmanın yapılan değerlendirilmeler sonrasında sonuna yaklaşıldığı gözüküyor. Bu gerçekleşmeler olurken Borsa İstanbul’da yabancı ilgisi devam ederken özellikle büyük ölçekli ve likit hisselerde işlem hacminin artığını cuma günü ise endeksin 8,000 puan üzerine kadar yükseliş gerçekleştirdiğini görüyoruz.
Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın ABD toplantısında yaptığı açıklamalara paralel 25 Ocak TCMB PPK toplantısında 250 baz puan faiz artışı daha geldikten sonra belli bir süre faizlerde değişim olmayacak. Faizlere gelince geçtiğimiz hafta mevduat faizlerinde geri çekilmeler görülürken, kredi faizlerinde ise zirve seviyelere tahvil faizleri ile birlikte yaklaşıldığını söyleyebiliriz. Diğer taraftan BDDK verilerine göre Eylül ayından bu döneme ticari kredilerde yatay ve son dönemde sınırlı aşağı talep oluşurken, özellikle son ayda tüketici kredilerinde gözle görülür bir yükseliş olduğunu söyleyebiliriz.
Genel olarak yurt içinde önümüzdeki hafta veri akışı oldukça sakin olduğunu söyleyebiliriz, piyasalar bir derecelendirme kuruluşundan daha görünümde iyileştirme gördü, takvim dışı olmazsa en yakın mart ayında yapılacak değerlendirmede bir not artışı bekliyor. Önümüzdeki dönem yerel seçimlerin yoğunluğu olmaya devam ederken, ekonomide sadeleştirme adımları devam ederken kur korumalı mevduat sisteminden çıkışlar, piyasada enflasyon ile mücadelede soğuma emareleri ve yabancıların programa gösterdikleri ilginin ne kadar artacağı konuları seçime kadar izlenmeye devam edilecek.
Yurt dışı gelişmelere baktığımızda yılın ilk iki haftasında açıklanan verilere baktığımızda enflasyondaki aşağı yönlü patika aralık ayı etkisi ile birlikte hem Amerika’da hem de Avrupa’da hız kesmiş gibi gözüküyor. Bu nedenle merkez bankalarının yakın vadede faiz indirmesi ve bilanço küçültmeye devam etmesi beklenmemesi gerektiğini piyasa anlamaya başladığını düşünüyoruz. Özellikle yılbaşından itibaren yükselen dolar endeksi ve ABD tahvil faizlerinde geri çekilmeler sınırlı kalmaya devam ediyor. İstihdam piyasasında ise herhangi bir bozulma olmadığını görüyoruz.
50 seviyesi, ki büyümenin ve talebin bu seviye üzerinde beklendiği küresel satıl alma müdürleri endeksleri (PMI)ise hala bu kritik seviyenin altında. Bu haftanın ilk günü ABD’de piyasalar tatil nedeniyle kapalı olacak. Haftanın geri kalanında ise veri akışı zayıf Avrupa ve Uzakdoğu’dan enflasyon verileri takip edilecek.
Yurt dışı borsalarda herhangi bir risk algısında bozulma gözükmese de zirvelerde fiyatlamanın devam etmesi yeni risk algılarında kırılganlığı artırabilir. Ons altın be EURUSD paritesi kritik direnç seviyeleri olan sırasıyla 2075 dolar ve 1,1100 seviyelerini kırmakta zorlanıyor. Petrolde ise yükselişlerin 80 dolar altında gerçekleştiğini görüyoruz. Yurt içinde Borsa İstanbul endeks bazlı 8,000 seviyesi üzerinde kalıcılık sağlama çabasında ve yeni bir yükseliş trendine başlamak üzere.
Kur tarafında 30TL üzerine geçildi fakat uzun süredir yükselişlerin belli marjlar içinde kaldığını görüyoruz. Gram altında ise ons altın ve kurda yaşanan yükselişler ile birlikte 2,000TL geçilmesi an meselesi gibi görünüyor.