FED’in Faiz Hedefi Beklentilerin Üzerine Geçecek Mi?
Geçtiğimiz dönemlerde uygulanan genişlemeci para politikaları ve savaşın arz kaynaklı enflasyonu ciddi şekilde tetiklemesinin ardından, dünya genelinde merkez bankalarının faiz oranlarında arttırıma giderek, fiyat istikrarını sağlamaya çalıştıklarını gözlemliyoruz.
Faiz Arttırımlarının Reel Ekonomi Üzerindeki Etkileri
Hükümetlerin para politikası araçlarından faiz oranını kullanması, ülke genelinde tüketim, yatırım ve tasarruflar üzerinde değişimler yaratarak, mal ve hizmet üretiminin toplamı olarak adlandırılan, reel ekonomi üzerinde ciddi etkileri meydana getirmektedir.
Para politikasındaki değişikliklerin, reel ekonomi üzerinde etkisinin gecikmeli olarak yansıdığını unutmamak gerekir. Beklentilerin de devreye girmesiyle birlikte faiz artırımlarının, finansal piyasalar ve reel sektör üzerinde etkili olabilmesi için 12 ay ile 18 ay arasında bir süreye ihtiyaç duyulmaktadır.
Fed Başkanı Powell’ın, para politikasının piyasaları gecikmeli olarak etkilediğini vurguladığı konuşmasında; ‘’ Politikanın özellikle enflasyon üzerinde tam etkisini göstermesi zaman alacak, bir noktada faiz artırım hızının yavaşlaması uygun olacak.’’ ifadelerini kullandığını görmekteyiz.
Geçtiğimiz günlerde IMF ve Dünya Bankası başkanları, agresif faiz arttırımlarının küresel resesyon riskini arttıracağına dair uyarıda bulunmuştu. Powell’ın yapmış olduğu son konuşmada, FED’in agresif faiz arttırımlarının gecikmeli etkilerinin piyasaya nasıl yansıyacağını görmek istedikleri sonucunu çıkartıyorum.
Politika Faizinin Beklentilerin Üzerine Çıkması
Kasım ayı toplantısında Fed’ in dördüncü kez 75 baz puanlık artışa gitmesi, politika faizini 2008'den bu yana en yüksek seviye olan %3,75 - %4 aralığına çıkarttı. Yumuşak inişin mümkün olduğunu ancak faizler yukarı gittikçe yumuşak inişin zorlaştığını dile getiren Powell’ın bana göre esas sürprizi, enflasyonla mücadelede daha kararlı bir duruş sergileyeceklerini ve gerekirse toplam politika faizini beklentilerin ötesinde artırabileceklerini söylemesi oldu. Enflasyonla mücadele edebilmek için faiz hedefinin beklentilerin üzerinde yukarı yönlü revize edilme ihtimali belirsizliği de tetikleyerek piyasalar üzerinde ciddi bir etki yarattı.
Fiyat istikrarı gerçekleşmeden, güçlü işgücünün de sürdürülebilir olamayacağını belirten Powell, enflasyonu düşürmeye güçlü şekilde bağlı olduklarını belirttiği konuşmasında, talebi yavaşlatmak için güçlü adımlar attıklarını, faiz artırımlarında çok hızlı gittiklerini düşünmediklerini, faiz oranlarının nereye gitmesi gerektiğine Aralık toplantısında karar vereceklerini ifade etti.
Piyasalar, Fed ‘in gösterge faiz oranının gelecek yıl %5'in üzerine çıkacağını fiyatlıyordu ancak Powell’ın enflasyonla başa çıkabilmek için faiz artırımlarına beklentilerinin ötesinde devam edeceklerini açıklaması ciddi bir etki yarattı.
Daha önce yapılan açıklamalarda pozitif reel faize ulaşıldığında faiz artışlarına son verileceği belirtilmişti. Faiz arttırım süreci ile ilgili öngörüde bulunabilmek için Aralık toplantısı öncesinde gelecek iki enflasyon ve iki tarım dışı istihdam verisi önemle takip edilecek.
Powell’ın Konuşmasının Piyasalar Üzerine Etkisi
Açıklanan karar sonrasında oluşan iyimser ortam, Powell’ın konuşmasıyla birlikte ortadan kalktı. Konuşma sonrasında para politikasındaki değişikliklere en hızlı tepkiyi veren ABD 2 yıllık tahvil faizleri 4,70 seviyelerine ulaşırken, endeksler tarafında satıcılı görünüm hakim oldu.
ABD 2 yıllık getirilerindeki yükseliş altın fiyatlarını baskılasa da dolar endeksinin 113 seviyesi üzerinde tutunamamasının ons altın ve petrolün güçlenmesi için bir alan oluşturduğunu düşünüyorum.
3 Kasım tarihi itibariyle küresel piyasaların kapanışlarına baktığımda aşağı yönlü hareketlerin ve değer kayıplarının etkili olduğunu görmekteyiz.
Ayrıca bugün açıklanacak tarımdışı istihdam verisi ile birlikte Aralık ayı istihdam verisi ve gelecek tüfe verileri Fed ’in faiz artırımına dair duruşunu belirlemesinde etkili olacak.