YÜKSEK KAR ELDE ETMEK İSTEYEN BANKACILARI MAVİ OKYANUSLARA DAVET EDİYORUZ!!!!!!!!!!!!
Türkiye’de en önemli sektörlerin başında Bankacılık sektörü gelir.
Türkiye ekonomisinde reel sektörü besleyen finans kaynağı Bankacılık sektörünün sağladığı kredilerdir.
Dolayısıyla Bankacılık sektöründeki kredi süreci doğru yönetildiğinde ülke ekonomisine ivme kazandıracak en önemli faktörlerden biridir.
Peki Bankacılık sektörünün kredi süreci etkin yönetilmekte midir?Bu konu çok boyutlu bir konu olduğu için bu yazıyı seri haline getirmekte fayda var
Kritik Hata:
Bankacılık sektöründe tahsis edilen kredilerin en yoğun olduğu sektör inşaat sektörüdür.
Yoğunlaşma fazla olduğu için inşaat sektöründeki 1-2 firmada yaşanan mali sıkıntı zincirleme olarak Bankacılık sektörünü de etkiler hale gelmektedir.
Risk Yönetiminin en önemli risk faktörlerindne biri 'Yoğunlaşma Riski'dir ve Bankacılık sektörümüzde yoğunlaşma tek bir sektör odaklı olması nedeniyle bu risk son yüksek bir faktör durumdadır.
Olması gereken: Bankacılık sektöründe özellikle sektörel uzmanlıklar sağlanıp, gelişme potansiyeli yüksek sektörlere destekler sağlanmalıdır.
Türkiye’de denizcilik sektörü büyüme potansiyeli çok yüksek bir sektör olmasına ragmen denizcilik sektörüne sağlanan sektör kredisi bir elin parmağını geçmeyecek kadardır.
Son dönemde özellikle organik tarım sektörüne yönelim olduğu halde tarım kredilerine destek veren özel sektör bankası yok denecek kadar azdır.
Bankacılık sektöründeki neredeyse tüm özel bankalar konut kredisi, bireysel kredi, taşıt kredisi gibi en basit düzeydeki ürünlerin satışı konusunda rekabet halindedir.
Bu krediler ise en kolay, en düşük kara sahip krediler niteliğindedir.
Yoğun rekabet nedeniyle azalan kar payları ise Bankacılık sektörünü ayakta kalması daha zor bir sektör haline getirmektedir.
Oysaki tarım sektörü kredisi, denizcilik sektörü kredileri gibi alanlar bomboş alanlardır.
Pazarlama ile ilgilenenler bilirler W. Chan Kim ve Renee Mauborgne adındaki iki profesör tarafından oluşturulan Mavi Okyanus Strateji’sinde pazar payı alanlarını yaratmayı anlatırlar.
Kim ve Mauborgne’ye göre okyanus mavi ve kırmızı olmak üzere ikiye ayrılır.
Kırmızı okyanus tahmin edilebileceği üzere pazardan pay almak için cephelerin yoğun bir şekilde savaştığı, mücadele ve rekabet uğruna nice kanların aktığı kırmızı sulardır.
Kırmızı okyanusta her açılan yeni cephe savaşı daha da kızıştırmakta, diğer cephelerin karlarını azaltmaktadır. Burada tüm kurallar ve sınırlar da bellidir, üstelik tüm köşe başları da kapılmıştır.
Yapılacak en iyi şey ise cephelerin payından pay almaya çalışmaktır.
Mavi okyanus ise henüz keşfedilmemiş, rekabete açılmamış, uğruna mücadelenin olmadığı bakir sulardır. Mavi okyanusta bir pazar boşluğu bulunarak yeni bir talep yaratılmaktadır.
Burada rakip de rekabet de savaş da yoktur.
Henüz içinde yüzülmemiş bu mavi sularda kuralları ilk siz koyar, pazarı ilk siz şekillendirirsiniz.
Tabii ki mavi okyanusta yer almak isteyen cephenin işi pek de kolay değildir.
Bankacılık sektöründe yüksek kar elde etmek isteyen bankaların mavi okyanusa açılmanın zamanı gelmiştir.
Bunun için de uzmanlaşmak ve hizmet kalitesini arttırmak ise olmazsa olmaz koşuludur.
Bankacılık sektöründeki yanlışları gün yüzüne çıkartmak için yazdığımız bu yazı burada son buluyor.
İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırmanın zamanı geldi.
Yüksek kar etmek isteyen bankacılar buyurun size mavi okyanuslar…….
NOT : İlgili yazı ‘Acemi Finansçının Günlüğü’ kitabından alınmıştır.