KANAT
Soğuk, ayaz bir kış günü akşam saatlerinde Rosa, dakikalarca otobüs bekledi. Yorgun bacakları vücudunu taşımakta zorlanıyordu. Atölyede geçirdiği yorucu günün sonunda kendini biran önce sıcak evine atmak istiyordu. Gelen ilk otobüse bindi ve boş olan koltuğa oturdu
Takvim 1 Aralık 1955’i gösteriyordu. Rosa, 40lı yaşlarda, emektar çalışkan siyahi bir terziydi. Soğuktan içi üşüyen Rosa, kafasını cama yasladı. Bütün kemikleri sızlıyordu. Oysa ki otobüste boş koltuğa oturmakla büyük bir suç işlemişti. 1950li yıllarda hem kanunlarda hem de toplum arasında beyazlar ve Afroamerikanlar arasında ırk ayrımı vardı. Otobüste beyaz yolcular ön koltuklarda otururken Afroamerikan yolcular arka koltuklarda oturabiliyordu.
Beyaz yolculardan ayakta kalanlar olursa ise siyahi yolcular koltuklarında kalkmak zorundaydı. İşte tam da böyle bir gün otobüsteki beyaz yolcuların sayısının artmasıyla şöför Rosa’nın neden kalkmadığını sorunca Rosa ‘kalkıp yerime başkasına vermem gerektiğine inanmıyorum’ diye karşılık verdi. Şöför polisi çağırdı ve Rosa’yı otobüsten tutuklatarak çıkarttı.
Rosa kefaletle serbest kaldıktan sonra büyük bir boykot başladı. 381 gün süren boykot boyunca hiçbir Afro Amerikan vatandaş otobüse binmedi. Rosa Parks’ın yaktığı kıvılcım ateş oldu ve Martin Luther King’in önderliğinde sivil haklar yasasının çıkmasını sağladı. Emektar terzi bir kadının dik duruşu, binlerce kişinin temel hak ve özgürlüklerini beraberinde getirdi… Rosa Parks’ın ateşi, özgürlük oldu, eşitlik oldu, adalet oldu…Beden yorgunluğu geçti mi geçmedi bilinmez ama ruhundaki yara son buldu…. Başka bir toprak, başka bir zaman, kara bulutlarla kaplı savaş yorgunu bir ülke ve onun fedakar, yalnız insanları… Savaşta yitirilen canların acısı yüreklerde, her bir yanı işgal ile kaplanmış olmasının hüznü ise gözlerde…
Herkesin ağzında bir dua, bir yanı mücadele etmeye hazır bir yanı yorgun.. 15 Mayıs 1919’da aniden İzmir’in Yunan işgaline uğraması ise yüreklere kor gibi düşmüştü. Anadolu’nun savaş altında ezilmiş, savrulmuş günlerinde Amerikan Koleji mezunu, 30’lu yaşlarda genç bir öğretmen olan Halide Hanımın içindeki yangın ise sönmüyordu. İşte içindeki o ateş, Samsun’dan bağımsızlık mücadelesine kalkmış Kuvva-yi Milliye’ye destek olmak için Sultanahmet meydanından halka seslenerek büyüdü, herkesin yüreğinde can buldu..
Özgürlük mücadelesi uğruna herşeyleri ortaya koymaya hazır halkın karşısında; Kardeşlerim, evlâtlarım! Asırlardan beri sinsi sinsi devam eden Avrupa’nın istilâ siyaseti her vakit Türk toprakları üzerinde en vicdansız bir şekilde tecel li etmiştir. Ay’da ve yıldızlarda zapt edilecek Müslüman ve Türk toprakları ve milletleri olduğunu haber alsa oraya istilâ ordusu göndermek için mutlak yol bulacak olan Avrupa’nın eline nihayet bir fırsat geçmiştir. Diye başlayan konuşmasıyla Kurtuluş Savaşı'na yüreğini koydu. Yorgun halkı peşinden sürükleyerek savaşın gizli kahramanı oldu.
Hakkında çıkan ölüm fermanına rağmen gözünü kırpmadan, cepheden cepheye koşmuştur. Onbaşı Halide olmuştur, cephe arkasında gazilerin yaralarını saran hemşire olmuştur…. Sadece Halide midir özgürlük mücadelesini sırtında taşıyan ; Şerife bacı vardır mesela Kastamonu’da bulunan cephaneleri Ankara’ya götürebilmek için bebeğinin battaniyesini cephaneye saran, bebeğini bedeniyle ısıtmak isterken donarak bebeğini ve hayatını kaybeden… Peki ya Erzurumlu genç bir kadının 3 yıl boyunca at sırtında düşmanla savaşan cesur yürekli Kara Fatma’ya ne demeli?
300 kişilik orduyu yöneten gençliğinin baharındaki cesur Erzurumlu Fatma Seher Erden…. Daha niceleri… Yürekli, cesur, özgürlük, hak ve hukuk adına yola çıkmış ismi bilenen veya bilinmeyen kadın kahramanlar… Cumhuriyet kurulduktan sonra genç bir hekim köy köy kasaba kasaba dolaşarak cüzzamlı hastaları tedavi etmiştir. Gençliğinin en güzel günlerini Anadolu’daki hastalara vakfetmiştir Türkan.. Kız çocuklarının okutulmadığını görünce de ‘eğitim önderi’ olmuştur.
Türkan Saylan.. Burada adını saydığım veya sayamadığım kadınların hiç biri birisinin verilen bir görevle değil, kendi yürekleriyle sorumluluk alıp, liderlik yapmışlardır. Her biri öncü olmuş yol göstermiş, cesaret vermiştir, omuz vermiştir….Kah silah tutmuştur elleri kah kalem. İşte yer yüzünde özgürlük adına, medeniyet adına, hak hukuk adalet adına ne varsa eteğinde kadınların yaktığı ateş ve kıvılcım vardır. Evinde çocuklarına, ailesine lider olan kadın, şartlar ve durum ne kadar zor olursa olsun gerektiğinde toplumun önüne geçer Rosa gibi dik durur, Halide gibi yüksek sesle haykırır , Kara Fatma gibi düşmanla savaşır… Kesseler de kanatlarını kadınların , yürekleri yol alır gökyüzüne..