Gece açık havada gökyüzünü seyrederken, çeşitli renk ve parlaklıktaki yıldızların oluşturduğu o inanılmaz ve muhteşem manzaranın içinden bir yıldızın parlak bir çizgi çizerek kayıp gitmesi herkesi büyüleyen bir mucizedir.
Yıldız kayması, yıldız yağmuru olarak tabir edilen şey aslında yeryüzüne düşen göktaşından başka bir şey değildir. Yıldız kayması, yıldız yağmuru sırasında kayan yıldızla birlikte insanlar dilek tutar ve bu dileğin gerçekleşmesini bekler.
Yüzyıllardır yıldız yağmuru altında bir mucizenin gerçekleşmesini beklenir…
Küreselleşen dünya ekonomisinde, 1980’li yıllardan sonra mal ve hizmet piyasalarında başlayan serbestleşme ve bütünleşme hareketlerindeki gelişim, bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan büyük ilerleme ve değişimlerin de etkisiyle, uluslararası ilişkilerin ve işlemlerin artmasına yol açmıştır. Özellikle sermaye hareketlerinin önündeki engellerin büyük ölçüde ortadan kalkmasıyla finansal piyasa ve kurumların küresel anlamda etkileşimleri artmış, dünyada “küresel sermaye” olarak ifade edilen bir ortak kavram ortaya çıkmıştır
Küresel sermaye olarak da nitelenen ‘para’ artık klasik kimliğinden sıyrılmıştır. Büyüyen finansal dünyadaki ‘para’nın kimlik bulma yolculuğunu okumaya ne dersiniz?
Paranın Kimliği
Para bilimsel olarak ‘devlet tarafından bastırılan, mal ve hizmet almak için kullanılan değerli kağıt veya madeni alım satım aracı’ olarak tanımlanmaktadır.
Paranın ortaya çıkmasıyla 4 ana fonksiyon yüklenmiştir.
Para ‘değişim aracı’ olarak kabul edilir
Para ortak değer ölçüsüdür.
Para yatırım aracıdır
Para ekonomi politikası aracıdır.
Tanımından anlaşılacağı üzerine devletlerin para basma ve yönetme üzerindeki hakları Merkez Bankaları aracılığı ile yürütülür. Merkez Bankaları para arzını kontrol eden kurumlar olarak görev yaparlar. Ancak, mevduat bankaları halktan mevduat toplayarak ve bu mevduatları kredi olarak kullandırarak ‘kaydi para’ yaratım sürecinde önemli bir rol oynarlar.
Merkez bankaları ‘Açık Piyasa işlemleri, Reeskont Oranları, Zorunlu Karşılık Oranları, ve Döviz İşlemleri’ ile para arzını kontrol eder.
Bir ekonomideki para miktarı ise şu şekilde hesaplanır:
Geniş Anlamıyla Para Arzı=(Dolaşımdaki para – Banka Kasalarındaki Para)+TLve YP Vadesiz Mevduat+ TL ve YP Vadeli Mevduat+ Repo ve Para Piyasası Fonları + Bankalarca İhraç Edilen Menkul Kıymetler şeklinde değerlendirilmektedir.
Paranın Günümüzdeki Yolculuğu
Para Teorisi öğretilerinde bahsi geçen paranın fonksiyonları, para arzı formülasyonları günümüzde farklı bir boyut kazanmıştır.
1980’li yıllardaki teknolojik gelişmeler uluslararası finansal piyasalardaki hareketliliği hızlandırmış, ülkelerin kendi iç tasarruflarına mahkum kalmadan uluslararası finansal piyasalarından yararlanmalarını kolaylaşmıştır. Bu gelişmelere rağmen borç alma maliyetinin, küresel faiz oranlarının düşmesi ve küresel likidite bolluğunun oluşması 2000’li yıllardan sonra gerçekleşmiştir.
2000li yıllardan sonra büyüyen küresel sermaye, hızla gelişen finansal kurumlar yeni finansal ürünlerin hızla gelişmesine ve hatta teknolojik gelişmelerle dijital paraların ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Dijital Paraların Ortaya Çıkışı
Crypto ve currency kelimelerinin bir araya getirilmesiyle yaratılmış olan cryptocurrency deyimi kripto (şifreli) para anlamına gelmektedir.
Kripto para; internet aracılığıyla kullanılan, hiçbir merkezi otoriteye ya da aracı kuruma bağlı olmayan sanal para birimini ifade etmektedir.
Kripto paralar fiziksel hiçbir karşılığı olmayan ve sanal olarak para arzına imkân tanıyan şifreli/kriptografik elektronik değerlerdir. Kripto paralar barındırdığı Blok-Zincir teknolojisi sayesinde işlem görmekte ve değerlerini muhafaza etmektedirler.
En çok işlem gerçekleşen dijital para olan Bitcoin 2009 yılında anonim bir kullanıcı veya kullanıcılar tarafından ortaya çıkarılmıştır. Bitcoin’in gerçek kurucusunun kimliği çeşitli tahminler olmasına rağmen henüz kesin olarak bilinmemektedir. Bitcoin ve ardından ortaya çıkan birçok kripto para birimi ile birlikte yeni bir ödeme sistemi uygulamaya konulmuştur. Ödeme aracı olması için ilk ortaya atılan kripto paralar zamanla yatırımcılar tarafından ‘yatırım ürünü’ olarak değerlendirilmiştir.
Piyasada alış-satışların tam anlamıyla başladığı 2013 yılında kripto paraların piyasa büyüklüğü yalnızca 1,3 milyar $’dır. Zamanla artış gösteren bu büyüklük 2017 yılı sonunda 814 milyar $’a ulaşmıştır (Coinmarket Cap, 2018).
Dijital paraların ortaya çıkışı 2 açıdan çok büyük etki yaratmıştır:
Para, sadece devlet tarafından oluşturulmuş bir değer ölçüsü olmaktan çıkmıştır.
Kime ait olduğu bilinmediği ve bir merkezi otorite tarafından izlenip denetlenmediği için kripto paraların izlenmesi, vergilendirilmesi, kontrol edilmesi de söz konusu değildir.
Dijital para sağlayıcılar bir nevi Merkez Bankası rolünü üstlenmiştir. Bu da Merkez Bankalarının uyguladığı Para Politikası araçlarının beklenen etkisinin azalmasına neden olmaktadır.
Para Teorisinde yer alan para arzı fonksiyonun güncelliğinin korunabilmesi için dijital paraların büyüklüğünün de formülasyona dahil edilmesi gerekmektedir. Ancak bu kripto paraların izlenmesi, takip edilmesi kolay bir süreç değildir.
2008 Krizi Sonrası Para Bolluğu Dönemi
2008 Eylül ayında Lehman Brothers’ın çöküşünün tetiklediği kriz, tüm dünya ülkelerine yansımış, her ülkeyi dış kırılganlığı ile doğru orantılı olarak sarsmıştı. Parasal politikaların ve hızlı finansallaşmanın tetiklediği bu krizin aşılmasında yine parasal yollara ve finansal önceliklere başvuruldu. Genişletici para politikalarıyla dünya piyasalarına tabiri caizse oluk oluk para basıldı, bu parasal büyüme ülkelerin bilançolarında da şişkinlikler yarattı ve bu sayede kriz kısmen veya tamamen aşıldı olarak değerlendirildi.
ABD Merkez Bankası Fed tarafından, ilk parasal genişleme döneminde (QE1), piyasadan toksik/değersiz kağıt satın alınarak toplam 1,3 trilyon dolarlık likitide küresel piyasalara aktarılmış oldu. İkincisinde 600 milyar dolarlık tahvil alım programı gerçekleştirildi, üçüncüsünde ise aylık 85 milyar dolarlık varlık alımı yapıldı. Bu süreçlere Japonya Merkez Bankası ve ucu açık parasal genişleme programı ile Avrupa Merkez Bankası (AMB) da katıldı. Sonrasında ise bu programlar yavaş yavaş terk edilmeye başlanmıştı.
Bollaşan Para Yönünü Nereye Çevirdi?
2008 krizinden sonra yaratılan ‘para’nın büyük bir kısmının ‘sermaye piyasa’larına kaydığı ve oradan da reel sektöre kaynak sağlandığı değerlendirilmesi yapılmaktadır.
Yapılan değerlendirmeleri analiz edebilmek için son yıllarda 2017 yılı ve 2018 yılına ait sermaye piyasalarındaki büyüklükler ile ülke ekonomik büyüklüklerini karşılaştırmak yararlı olacaktır
2017 yılı sermaye piyasaları büyüklükleri:
2017 yılında Dünya Borsalar Federasyonunun (World Federation of Exchanges - WFE) derlediği verilere göre
pay senetlerinin işlem hacmi dolar bazında 117 trilyon $ olarak gerçekleşmiştir.
borçlanma araçları tarafında, ise toplam işlem hacminin 23 trilyon $ olarak gerçekleştiği görülmüştür.
2017 yılında Dünya Borsalar Federasyonu üyesi borsalarda toplam vadeli işlem ve opsiyon sözleşmesi işlem hacmi ise 2,4 katrilyon $ olmuştur.
48 ülkeden toplanan verilere göre, bu ülkelerdeki fonların toplam büyüklüğü 2017’de 49 trilyon $ olarak gerçekleşmiştir.
2018 yılı sermaye piyasaları büyüklükleri:
2018 yılında,
pay senedi piyasalarında işlem hacmi 141 trilyon dolara gerçekleşmiştir.
borçlanma araçları tarafında, ise borsalarda toplam işlem hacmi 18 trilyon dolar olduğu görülmüştür.
Dünya Borsalar Federasyonu üyesi borsalarda toplam vadeli işlem ve opsiyon sözleşmesi işlem hacmi ise 2,7 katrilyon dolar olmuştur
48 ülkeden toplanan verilere göre, bu ülkelerdeki yatırım fonlarının toplam büyüklüğü fazla değişmeyerek 47 trilyon dolar olarak gerçekleşmiştir.
2018 yılı itibari ile dünyanın en büyük milli gelire sahip ülkelerin milli gelirleri ise tablodaki gibidir.
| Milli Gelir Milyar USD |
ABD | 20,412.870 |
ÇİN | 14,092.514 |
JAPONYA | 5,167.051 |
ALMANYA | 4,211.635 |
İNGİLTERE | 2,936.286 |
| 46.820.356 |
Özetle; 2018 yılı dünyanın en büyük milli gelirine sahip ilke 5 ülkenin milli gelir toplamı 46,8 milyar USD iken sadece borsalarda gerçekleşen toplam vadeli işlem ve opsiyon sözleşmesi işlem hacmi ise 2,7 katrilyon dolar olmuştur
Hatta kripto paraların ulaştığı 2017 yılı sonunda ulaştığı 814 milyar $’lık büyüklük bile milli gelirden çok daha büyük boyutta olduğu görülmektedir.
2008 krizinden sonra ortaya çıkan para bolluğunun ‘finansal ürünlerin’ işlem hacmini arttırdığı görülmektedir. Dünyanın en büyük milli gelire sahip ülkelerin ekonomik büyüklüklerinin ise piyasalardaki ‘finansal büyüklük’ karşısında ne kadar küçük olduğu görülmekedir.
Pandemi Sürecinde Paranın Yönü
Aralık 2019’da Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan COVID-19 bulaşıcı hastalığının etkisiyle ‘parasal bolluk’ dönemi yeniden gündeme geldi.
Pandeminin yaratmış olduğu etkiyi hafifletmek için politika yapıcıları bu olağanüstü zamanda olağanüstü önlemlere yöneldi. AMB’nin 1,1 trilyon euroluk ve Fed’in 1,5 milyar dolarlık likidite imkanlarından ile birlikte dünya çapında sağlanan iş-dostu mali desteklere kadar herşey nakit akışı krizini atlatmak, daha derin bir likidite krizini önlemek ve ekonomiyi korumak için yapılmaktadır.
Politika yapıcılar; nakit akışı krizini hafifletmeye, daha derin bir likidite krizini önlemeye ve ekonomiyi korumaya odaklandı. Mali politikalar: kredi hatları ve kamu garantileriyle şirketlerin hissedebileceği nakit akış baskılarını hafifletmeye ve harcamalarını ertelemeye (vergiler, faizler, elektrik, su vs ödemeleri vb) ile sosyal güvenlik ağlarını güçlendirmek ve gelir sübvansiyonları sağlamak yoluyla hanehalkı gelirine destek vermek üzerine tasarlandı.
Para politikalarıyla olağanüstü likidite önlemleri ve destek sağlamaya başladı. Mali önlemler ülkeden ülkeye değişmekle birlikte büyümeye %0,5 puan ile (İspanya) %1,5 puan (Almanya) arası destek sağlayarak (ABD için %2 puandan fazla) resesyonu hafifletilmeye yardımcı olmaya çalışılmaktadır. Para politikası önlemleri ise parasal aktarım mekanizmalarını korumaya ve COVID-19’un finansal sistem üzerinde ikincil tur etkilerini önlemeye yönelik tasarlanmaktadır.
Küresel krizin başlama dönem olan 2008 yılı Ağustos ayında bu miktar yaklaşık 900 milyar dolar olan FED bilançosu 2 Nisan 2020 itibarıyla Fed bilançosunun aktif büyüklüğü yaklaşık 6,6 trilyon dolar olmuştur. 2008 Ağustosuyla 2020 Nisanı arasında Fed bilançosunun aktifi 7 kattan fazla artış göstermiş. Ağustos 2008’de dolaşımdaki dolar banknotlarının tutarı yaklaşık 830 milyar dolar iken 22 Nisan 2020 itibarıyla bu yaklaşık 1.9 trilyon dolardır. FED’in bu süreçte dolar bastığı bilançosundan da görülmektedir.
Klasik para tanımından uzaklaşılması, para arzında ortaya çıkan genişleme, kripto paraların ortaya çıkışı, para politikalarının ekonomiler üzerindeki etkisinin azalması, finansal piyasaların büyüklüğünün ulaştığı boyut ile reel sektörden uzaklaşılması artık yeni nesil bir bakış açısı gerektiği görülmektedir.
Belki de ‘para’ eskisi gibi etkili bir araç değildir, belki de para artık bizim tanıdığımız ‘para’ değildir.
Yüzyıllardır gökyüzünden düşen göktaşının bir ‘mucize’yi beklettiği gibi, günümüzde para yağmurundan düşen ‘para’nın mucize yaratması beklenir…