DELİ MUSTAFA’NIN KARA ŞİMŞEĞİ
Koşuyolu semti, sakinliği, yeşil doğası, iki katlı eski tip evleriyle İstanbul’un en keyifli yerleşim yerlerinden biridir.Saka sokak ise Koşuyolu’na 150 metre uzakta bambaşka bir dünyadır.
Saka sokak Romanların apartmanlarda oturmalarına rağmen sokakta yaşamlarını sürdürdükleri son derece renkli bir sokaktır. Kaldırımda çekirdek çitleyen kadınlar, çöpte oyun oynayan çocuklar, kavgalar-dövüşler, 16-17 yaşında evlenen gençlerin sokak düğünleri ile coşan bambaşka bir yaşamın hüküm sürdüğü nevi şahsına münhasır bir yaşam alanıdır.
Mustafa ise Saka sokağın en renkli karakteridir. Küçük yaşta, ölen ağabeyinin eşi ile evlenen Mustafa mahallenin en ağır ağabeylerindendir.7 ya da 8 çocuk sahibi olan Mustafa alkol kullanmadığında herkesi selamlayan, elinde avucudundakini mahalleliye dağıtan alkol aldığında ise ortalığı kırıp geçiren biridir.Kimi gün trafik ışıklarında su satan kimi gün değnekçilik yapan Mustafa’nın en büyük zevki apartmanın önünde park etmiş bozuk 1997 model Doğan marka arabasıdır.
Kara Şimşek adını verdiği arabası için tüm mahalleliyle kavga etmiştir.Sokak kedileri bile Deli Mustafa’dan nasibini almıştır.
Deli Mustafa’nın mahallede kavga etmediği, yanından geçerken önünü iliklediği bir tek kişi vardır o da mahalleye dışarıdan gelip yerleşen Adem beydir.
Osmanlı toplumunda gelişmiş ticari hayatın bulunması, yaygın imparatorluk sınırları içerisinde toplumun banka ve bankacılık işlemlerine ihtiyaç duymasına karşın 19. Yüzyılın ortalarına kadar bankacılık sistemi gelişmemiştir.
Osmanlı döneminde azınlık gayrimüslim Ermeni, Rum ve Yahudi kökenliler tarafından yapılan bankerlik, sarraflık faaliyetleri zaman içersinde bankacılık faaliyetlerine dönüşmüştür. Başta hazine olmak üzere esnaf ve tüccara borç verme işlevi daha çok Galata’da yerleşik bankerler marifetiyle yapılmaktaydı.
Tanzimat’a kadar geçen dönemde Osmanlı’da bankacılığa ait izlere rastlanmamaktadır.
Tanzimat Fermanı’nın getirdiği zorunlu giderlerin karşılanabilmesi amacıyla 1839 yılında “kaime-i nakdiye-i mütebere” adı altında ilk Osmanlı kağıt parası çıkarılmıştır. 1847 yılında J.Alleon ve Th. Baltazzi adlı bankerler devletin de desteğini alarak Osmanlı İmparatorluğu’nda kurulan ilk banka olan Bank-ı Dersaadet’i (İstanbul Bankası) kurulmuştur. (Sanus, 1968 :16)
Uzun süre boyunca Merkez Bankası fonksiyonunu bir yabancı bankanın görmesi, Osmanlı ekonomisi için yabancı bankacılığın ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir.
Çok sayıda yabancı banka, Osmanlı Hükümeti’ne yüksek faizle borç vermek ve döviz spekülasyonundan yararlanmak amacıyla Osmanlı Bankası’nın kuruluşunun ardından faaliyete geçmiştir Cumhuriyet’in ilk döneminde faaliyet gösteren yabancı bankaların çoğu Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında kurulan bankalardır.
Cumhuriyet döneminde öncelikle yabancı sermayenin elinde olan bankacılık sisteminde bağımlığın giderilmesi amacıyla özel sektör bankacılığı teşvik edilmiştir.
(Artun, 1979: 41-42) Ülkede liberal ekonomi politikalarının benimsenmesi özel sektör bankalarının kurulmasına yol açmıştır. 1930 yılında TCMB kurulması ile Osmanlı Bankası’nda bulunan emisyon yetkisi alınarak merkez bankasına devredilmiştir.
24 Ocak 1980 Kararları Türk Bankacılığının gelişmesi açısından son derece önemlidir. 24 Ocak Kararları her alanda Türkiye’de köklü değişikliklere sebep olmuştur. Kapalı bir ekonomiden dışa açık bir ekonomiye geçilmiş, ihracata dayalı büyüme politikası benimsenmiştir.
Bu dönemde faizlerin serbest bırakılarak piyasada belirlenmesine imkan verilmesi, yerli ve yabancı yeni bankaların kurulmasına olanak verilerek rekabetin artırılması, TDHP’nin (Tek Düzen Hesap Planı) uygulanmaya başlanarak tek ve ortak bir muhasebe sistemine geçilmesi, Sermaye Piyasası Kanunu’nun çıkartılması ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın, TCMB bünyesindeki İnterbank (Bankalar arası Para Piyasası) kurulması sağlanmıştır. (Sümer, 2013: 37)
1980’li yıllarda az şubeli toptan bankacılık yapan banka sayısında artış olmuştur. Bunda özellikle yabancı bankaların ve yeni kurulan şube ağı olmayan bankaların rolü büyük olmuştur.
Ayrıca para piyasasındaki gelişmeler de toptancı bankacılığın gelişmesine katkıda bulunmuştur. 1990’lı yıllarda ise kaynak ihtiyacı nedeniyle az şubeli bankaların çoğu yeni şubeler açmaya başlamıştır. (Sümer, 2013: 37-40)
Günümüzde bankacılık sektörünün büyüklüğüne BDDK verileri ile bakacak olursak şu tablo ile karşılaşırız.
Bankacılık sektöründe Nisan 2019 itibariyle 53 banka faaliyet göstermektedir. Bankaların 34 tanesi mevduat bankası, 13 tanesi ise kalkınma ve yatırım bankasıdır.
Mevduat bankalarından 3’ü kamusal sermayeli, 9’u ise özel sermayeli bankadır. Üç bankanın ticari unvanı QNB Finansbank A.Ş, MUFG Bank Turkey A.Ş. ve Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası A.Ş. olarak değiştirilmiştir. Adabank A.Ş’nin hisselerinden oluşturulan ticari işletme, TMSF’ye ihaleyle satılmıştır. Türkiye’de 6 adet katılım bankası bulunmaktadır. BDDK’nın 26 Şubat 2019 tarihli kararına göre, Türkiye Emlak Katılım Bankası AŞ’ye faaliyet izni verilmiştir.
Yurtdışında yerleşiklerin yüzde 51 ve daha fazla oranda paya sahip oldukları yabancı sermayeli mevduat bankalarının sayısı 21’dir. Kalkınma ve yatırım bankalarının 3’ü kamu sermayeli, 6’sı özel sermayeli ve 4’ü yabancı sermayeli bankadır. Borsa İstanbul’da işlem gören hisseler hariç tutulduğunda, yurtdışında yerleşiklere ait bankaların toplam özkaynaklar içindeki payı Aralık 2018 itibariyle yaklaşık olarak yüzde 25 olmuştur.
Mevduat bankalarının aktiflerinin bankacılık sektörü içindeki payı yüzde 88, kalkınma ve yatırım bankalarının payı yüzde 7, katılım bankalarının payı ise yüzde 5 olmuştur. Kamu sermayeli mevduat bankalarının payı yüzde 32, özel sermayeli mevduat bankalarının payı yüzde 33, yabancı sermayeli mevduat bankalarının payı ise yüzde 22’dir.
Bankacılık sektörünün diğer göstergeleri incelendiğinde de 2000li yıllarda yabancı sermayeli bankaların %15 civarındaki payının son yıllarda gitgide arttığı görülmektedir.Bu durum pek çok uzman tarafından Galata bankerlerinin geri dönüşü şeklinde değerlendirilip eleştirilmektedir.
Yabancı sermayenin bankacılık sektöründeki payının artışının en tedirgin edici yanı şüphesiz ‘kriz durumlarında yabancı sermayenin ülkeden çıkışında bankacılık sektöründe yaratacağı etki’dir.
Saka sokak sakinlerinden Gülizar abla dayanamayıp Deli Mustafa’ya ‘Mustafa ağabey bütün sokağı titretirken Adem ağabeyden neden çekiniyorsun’ diye sormuş.
Deli Mustafa da ‘ablam geçen yıl Kara Şimşeğin motoru için Adem abemden para almıştım.Adama kafa tutayım da motoru mu söküp gitsin.Deliysek de o kadar değil yani’ demiş.
Deli Mustafa mahalleye dışarıdan gelen Adem bey araba motorunu söker diye endişe ediyor ya bilmem anlatabildim mi?????????????
Ponçik: Küreseleşen dünyada yabancı semayeli şirketlerin-finans kurumlarının yerleri, rolleri konusunda farklı değerlendirmeler yapılmaktadır.
Gelişmekte olan ülkelerde sermaye miktarı sınırlı olduğu için yabancı sermayedarın-yabancı finans kurumlarının ülke ekonomisine olumlu(kaynak arttırıcı etkiye sahip olmasıyla) katkı sağladığını değerlendiren çalışmalar olmakla birlikte pek çok çalışmada da bunun ani sermaye çıkışları bakımından da sıkıntı yaratabileceği belirtilmektedir.
Gülümseten finans magazin kitabi ACEMİ FİNANSÇININ GÜNLÜĞÜ-II geliyor. Az sonra
https://www.kitapyurdu.com/kitap/acemi-finanscinin-gunlugu/432984.html&filter_name=ilknur%20k%C4%B1rm%C4%B1z%C4%B1g%C3%BCl
Koşuyolu semti, sakinliği, yeşil doğası, iki katlı eski tip evleriyle İstanbul’un en keyifli yerleşim yerlerinden biridir.Saka sokak ise Koşuyolu’na 150 metre uzakta bambaşka bir dünyadır.
Saka sokak Romanların apartmanlarda oturmalarına rağmen sokakta yaşamlarını sürdürdükleri son derece renkli bir sokaktır. Kaldırımda çekirdek çitleyen kadınlar, çöpte oyun oynayan çocuklar, kavgalar-dövüşler, 16-17 yaşında evlenen gençlerin sokak düğünleri ile coşan bambaşka bir yaşamın hüküm sürdüğü nevi şahsına münhasır bir yaşam alanıdır.
Mustafa ise Saka sokağın en renkli karakteridir. Küçük yaşta, ölen ağabeyinin eşi ile evlenen Mustafa mahallenin en ağır ağabeylerindendir.7 ya da 8 çocuk sahibi olan Mustafa alkol kullanmadığında herkesi selamlayan, elinde avucudundakini mahalleliye dağıtan alkol aldığında ise ortalığı kırıp geçiren biridir.Kimi gün trafik ışıklarında su satan kimi gün değnekçilik yapan Mustafa’nın en büyük zevki apartmanın önünde park etmiş bozuk 1997 model Doğan marka arabasıdır.
Kara Şimşek adını verdiği arabası için tüm mahalleliyle kavga etmiştir.Sokak kedileri bile Deli Mustafa’dan nasibini almıştır.
Deli Mustafa’nın mahallede kavga etmediği, yanından geçerken önünü iliklediği bir tek kişi vardır o da mahalleye dışarıdan gelip yerleşen Adem beydir.
Osmanlı toplumunda gelişmiş ticari hayatın bulunması, yaygın imparatorluk sınırları içerisinde toplumun banka ve bankacılık işlemlerine ihtiyaç duymasına karşın 19. Yüzyılın ortalarına kadar bankacılık sistemi gelişmemiştir.
Osmanlı döneminde azınlık gayrimüslim Ermeni, Rum ve Yahudi kökenliler tarafından yapılan bankerlik, sarraflık faaliyetleri zaman içersinde bankacılık faaliyetlerine dönüşmüştür. Başta hazine olmak üzere esnaf ve tüccara borç verme işlevi daha çok Galata’da yerleşik bankerler marifetiyle yapılmaktaydı.
Tanzimat’a kadar geçen dönemde Osmanlı’da bankacılığa ait izlere rastlanmamaktadır.
Tanzimat Fermanı’nın getirdiği zorunlu giderlerin karşılanabilmesi amacıyla 1839 yılında “kaime-i nakdiye-i mütebere” adı altında ilk Osmanlı kağıt parası çıkarılmıştır. 1847 yılında J.Alleon ve Th. Baltazzi adlı bankerler devletin de desteğini alarak Osmanlı İmparatorluğu’nda kurulan ilk banka olan Bank-ı Dersaadet’i (İstanbul Bankası) kurulmuştur. (Sanus, 1968 :16)
Uzun süre boyunca Merkez Bankası fonksiyonunu bir yabancı bankanın görmesi, Osmanlı ekonomisi için yabancı bankacılığın ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir.
Çok sayıda yabancı banka, Osmanlı Hükümeti’ne yüksek faizle borç vermek ve döviz spekülasyonundan yararlanmak amacıyla Osmanlı Bankası’nın kuruluşunun ardından faaliyete geçmiştir Cumhuriyet’in ilk döneminde faaliyet gösteren yabancı bankaların çoğu Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında kurulan bankalardır.
Cumhuriyet döneminde öncelikle yabancı sermayenin elinde olan bankacılık sisteminde bağımlığın giderilmesi amacıyla özel sektör bankacılığı teşvik edilmiştir.
(Artun, 1979: 41-42) Ülkede liberal ekonomi politikalarının benimsenmesi özel sektör bankalarının kurulmasına yol açmıştır. 1930 yılında TCMB kurulması ile Osmanlı Bankası’nda bulunan emisyon yetkisi alınarak merkez bankasına devredilmiştir.
24 Ocak 1980 Kararları Türk Bankacılığının gelişmesi açısından son derece önemlidir. 24 Ocak Kararları her alanda Türkiye’de köklü değişikliklere sebep olmuştur. Kapalı bir ekonomiden dışa açık bir ekonomiye geçilmiş, ihracata dayalı büyüme politikası benimsenmiştir.
Bu dönemde faizlerin serbest bırakılarak piyasada belirlenmesine imkan verilmesi, yerli ve yabancı yeni bankaların kurulmasına olanak verilerek rekabetin artırılması, TDHP’nin (Tek Düzen Hesap Planı) uygulanmaya başlanarak tek ve ortak bir muhasebe sistemine geçilmesi, Sermaye Piyasası Kanunu’nun çıkartılması ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın, TCMB bünyesindeki İnterbank (Bankalar arası Para Piyasası) kurulması sağlanmıştır. (Sümer, 2013: 37)
1980’li yıllarda az şubeli toptan bankacılık yapan banka sayısında artış olmuştur. Bunda özellikle yabancı bankaların ve yeni kurulan şube ağı olmayan bankaların rolü büyük olmuştur.
Ayrıca para piyasasındaki gelişmeler de toptancı bankacılığın gelişmesine katkıda bulunmuştur. 1990’lı yıllarda ise kaynak ihtiyacı nedeniyle az şubeli bankaların çoğu yeni şubeler açmaya başlamıştır. (Sümer, 2013: 37-40)
Günümüzde bankacılık sektörünün büyüklüğüne BDDK verileri ile bakacak olursak şu tablo ile karşılaşırız.
Bankacılık sektöründe Nisan 2019 itibariyle 53 banka faaliyet göstermektedir. Bankaların 34 tanesi mevduat bankası, 13 tanesi ise kalkınma ve yatırım bankasıdır.
Mevduat bankalarından 3’ü kamusal sermayeli, 9’u ise özel sermayeli bankadır. Üç bankanın ticari unvanı QNB Finansbank A.Ş, MUFG Bank Turkey A.Ş. ve Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası A.Ş. olarak değiştirilmiştir. Adabank A.Ş’nin hisselerinden oluşturulan ticari işletme, TMSF’ye ihaleyle satılmıştır. Türkiye’de 6 adet katılım bankası bulunmaktadır. BDDK’nın 26 Şubat 2019 tarihli kararına göre, Türkiye Emlak Katılım Bankası AŞ’ye faaliyet izni verilmiştir.
Yurtdışında yerleşiklerin yüzde 51 ve daha fazla oranda paya sahip oldukları yabancı sermayeli mevduat bankalarının sayısı 21’dir. Kalkınma ve yatırım bankalarının 3’ü kamu sermayeli, 6’sı özel sermayeli ve 4’ü yabancı sermayeli bankadır. Borsa İstanbul’da işlem gören hisseler hariç tutulduğunda, yurtdışında yerleşiklere ait bankaların toplam özkaynaklar içindeki payı Aralık 2018 itibariyle yaklaşık olarak yüzde 25 olmuştur.
Mevduat bankalarının aktiflerinin bankacılık sektörü içindeki payı yüzde 88, kalkınma ve yatırım bankalarının payı yüzde 7, katılım bankalarının payı ise yüzde 5 olmuştur. Kamu sermayeli mevduat bankalarının payı yüzde 32, özel sermayeli mevduat bankalarının payı yüzde 33, yabancı sermayeli mevduat bankalarının payı ise yüzde 22’dir.
Bankacılık sektörünün diğer göstergeleri incelendiğinde de 2000li yıllarda yabancı sermayeli bankaların %15 civarındaki payının son yıllarda gitgide arttığı görülmektedir.Bu durum pek çok uzman tarafından Galata bankerlerinin geri dönüşü şeklinde değerlendirilip eleştirilmektedir.
Yabancı sermayenin bankacılık sektöründeki payının artışının en tedirgin edici yanı şüphesiz ‘kriz durumlarında yabancı sermayenin ülkeden çıkışında bankacılık sektöründe yaratacağı etki’dir.
Saka sokak sakinlerinden Gülizar abla dayanamayıp Deli Mustafa’ya ‘Mustafa ağabey bütün sokağı titretirken Adem ağabeyden neden çekiniyorsun’ diye sormuş.
Deli Mustafa da ‘ablam geçen yıl Kara Şimşeğin motoru için Adem abemden para almıştım.Adama kafa tutayım da motoru mu söküp gitsin.Deliysek de o kadar değil yani’ demiş.
Deli Mustafa mahalleye dışarıdan gelen Adem bey araba motorunu söker diye endişe ediyor ya bilmem anlatabildim mi?????????????
Ponçik: Küreseleşen dünyada yabancı semayeli şirketlerin-finans kurumlarının yerleri, rolleri konusunda farklı değerlendirmeler yapılmaktadır.
Gelişmekte olan ülkelerde sermaye miktarı sınırlı olduğu için yabancı sermayedarın-yabancı finans kurumlarının ülke ekonomisine olumlu(kaynak arttırıcı etkiye sahip olmasıyla) katkı sağladığını değerlendiren çalışmalar olmakla birlikte pek çok çalışmada da bunun ani sermaye çıkışları bakımından da sıkıntı yaratabileceği belirtilmektedir.
Gülümseten finans magazin kitabi ACEMİ FİNANSÇININ GÜNLÜĞÜ-II geliyor. Az sonra
https://www.kitapyurdu.com/kitap/acemi-finanscinin-gunlugu/432984.html&filter_name=ilknur%20k%C4%B1rm%C4%B1z%C4%B1g%C3%BCl