Aldatma-İrlanda Krizi Türkiye’nin en güzel kadınlarından birinin eşi olan beyefendi alkollüyken ağzından kaçırdığı isim benzetmesi ile ‘aldatma skandalı’ ortaya çıkıyordu. Türkiye’nin en güzel kadınlarından birinin aldatılma hikayesi skandala dönüşmüştü. Gazetelerde atılan manşetler bitmek bilmiyor, Türkiye’nin en güzel kadını aldatılıyormuş fısıltıları yayılıyordu… Sonrasında gözönünde olan beyefendi adını ağzından kaçırdığı bayanla ‘aşk evliliği’ yapıyor ve seneler sonra o yuva da aldatma dedikoduları yüzünden son buluyordu…….. İrlanda’da , 1847'de yaşanan ve "patates açlığı" olarak bilinen "büyük kıtlık" sonrasında, çok sayıda İrlandalı göç yaşanmıştı. Nüfus artışı, tarıma elverişsiz topraklar, ekonomik güçlükler, İngiliz baskısı ve Kuzey İrlanda'da ortaya çıkan terör nedeniyle, göç giderek yaygınlaşmıştı umudu tükenen İrlandalıların göç etmekten başka çaresi kalmamıştı. İrlanda, 1973'te üyesi olduğu AB'den aldığı fonları 1990'lı yıllarda değerlendirmeye başladı. Yabancı yatırımcıya cazip şartlar sunuldu. Genç nüfus eğitildi. Telekomünikasyon altyapısı değiştirildi. Ulusal bir politika olarak ele alınan bilişim, yatırım teşvikleriyle desteklendi. 1957 yılında uluslararası şirketlere uygulanan kurumlar vergisini sıfırladı. Yabancı yatırımlarda patlama yaşandı. 1960'lardan itibaren sayısız miktarda yabancı yatırımcı İrlanda'ya akın etti. Üyelikle birlikte başta İngiltere olmak üzere AB ülkeleriyle ticari ilişkilerini geliştirdi. Parasal ve mali konsolidasyona gidildi. Sosyal dayanışmanın sağlanması için vergi kesintileri uygulandı. Avrupa Birliği önemli miktarda para yardımı yaptı. 1970'li yıllardan sonra da İrlandalı çiftçiler, Avrupa'nın cömert tarım sübvansiyonlarından yararlandı. Avrupa açık pazarını yaratmak üzere 1992 yılında uygulamaya konan program İrlanda'nın çok işine yaradı. İrlanda ekonomik mucizesine inanan gençler geri dönüyordu. 1995 ile 2005 arasında emlâk fiyatları üçe katlamış, büyüme %10’lara ulaşmış, büyümenin getirdiği vergi gelirleri müthiş bir bütçe fazlası yaratmış, uluslararası finans piyasaları İrlanda’yı keltik kaplanı diye çağırıyordu. Birisi mankenden çıkma, şarkıcılıktan çakma bir güzel, birisi spor camiasının popüler yakışıklısıydı.Uzun süren sevgililik hayatlarını evlilikle taçlandıracaklardı ki o korkunç skandal patlak verdi. Spor camiasının yakışıklısı, güzel sevgilisini evliliğe günler kala yine aynı isimde başka bir manken ile aldatmıştı. Dedikodular günlerce sürdü.Mankenlikten çıkma, şarkıcılıktan çakma güzelimiz atarlı giderli şarkılarla sokakları inletse de sporcu yakışıklımızla, adı bir çok ünlü ile anılmış ancak(eğlenilecek değil) evlenilecek mazbut manken kızımızın evlenmesine engel olamadı. Mutlu mesut giden evlilik , yıllar sonra gazetelerde boşanma haberlerine konu oldu. Yakışıklı sporcumuz sosyetik bir güzelle eşini aldatmış ve olay boşanmaya kadar gitmişti…………. Aramızda her sey bitti, ayrılalım diyen sen degil miydin ben aglarken utanmadan arkanı donup giden sen degil miydin yuzunu bile gormek istemiyorum, yoluma cıkmasan iyi edersin sözlerim sana agır mı geldi, kalbini mi kırdım affedersin… 1 ocak 1999’da 11 ülke euro’ya geçince bölgeyi refaha ulaştırıp ekonomik istikar getirecek Avrupa Merkez Bankası tahta çıkmıştı. Bu süreçte bir sorun vardı. Bütün birlik için tek bir faiz oranı uygulanacaktı ama birlikteki her ülke aynı hızda büyümüyordu. Hemen hemen yok olan enflasyon ortamında uygulanan düşük faiz oranları evet Almanya’nın Fransa’nın işine yarayacaktı ama bu oranlar İrlanda’lı yatırımcı ve konut alıcıları için bir fırsattı. Bu da malum olan emlak balonunu yaratacaktı. İşte farklı büyüme oranlarına ve farklı mortgage yasalarına sahip ülkelere uygulanan bu ortak faiz oranı politikası balonu yaratan unsur oldu. Bütün balonlarda olduğu gibi, İrlanda emlâk balonunun faili de hırs, sürü psikolojisi ve bankalar oldu. Balon şişerken her yer güllük gülistanlıktı. 1970’lerde %20’lik işsizlik oranlarıyla boğuşan, gençleri göç eden ülkede kentler yenileniyor, fabrikalar açılıyor, inşaat sektörü Polonya’dan işçi ithal ediyordu. Konut sahibi olmak, 1920 yılında bağımsızlığın kazanılmasından beri İrlanda mantalitesinin hep merkezine olmuştu. Bu süreçte ülkenin %90’ı kendi evinde oturmayı becerdi. Ama yükselen emlâk fiyatları ve düşük faiz oranları hırsa, sürü psikolojisine ve bu fırsatlar kazanında her türlü kuralı bükmeye yatkın bankacılara kapıyı araladı. Yabancı sermayeli şirketlere çok ciddi vergi teşvikleri tanıdı. İrlanda Avrupa’da en düşük vergi oranlarına sahip ülke olarak yabancı sermayeli şirketler için bir ‘vergi cenneti’ oldu. Bu avantajlar, İrlanda’nın ‘tabela’ şirketleri ile dolu bir tür ‘off-shore’ merkezi olmasına yol açtı. İrlanda bu teşviklerle, vergi geliri kaybına karşılık olarak, gelecek şirketlerden istihdam ve yatırım bekliyordu. Yabancı sermayenin gerçekleştirmediği yatırım açığı ise kamu kaynaklarından sağlandı. Yatırım hamlesi ve vergilendirilmeyen gelirler yüksek bir büyüme oranı sağlarken kamu yatırımları nedeniyle bütçe dengesi bozulmaya ve kamu borcu artmaya başladı. İşsizliğin düşük ve kapasite kullanım oranlarının yüksek olduğu bir ortamda yapılan kamu yatırımları ve sonucundaki büyüme, aşırı ısınmaya yol açarak istihdam, ürün ve emlak piyasasında fiyatların şişmesiyle sonuçlandı. Yoksul hayatını geride bırakan sahnelerin en güçlü erkek şarkıcılarından olan beyefendi, sinema oyuncusu güzel bir aktrisle aşk dolu birlikteliğinden kız çocuk sahibi olmuştu. Ta ki film çevirdiği bir başka aktris bayanla birlikteliği ortaya çıkana kadar….Ufacık kızını ve kızının annesini geride bırakan ünlü beyefendi , aşk dolu uzun yıllar süren beraberliğine başlamıştı…Örnek birliktelik olarak gösterilen çiftin mutluluğu ise ünlü şarkıcının yine sahnelerden ünlü bir bayanla aşk yaşamasına kadar sürdü…. Skandal patlak verdiğinde uzun yıllardır aşk yaşadığı bayan neye uğradığını şaşırmıştı…. Belkide dilinden bu şarkı düşmez Dilin söylesede gönlün hissetmez Bilsen bile benim için farketmez Bir tek dileğim var mutlu ol yeter. Oysa ki yeni yapıların %30’u boştu. Dublin fiyatları artık yeni evlilerin erişemeyeceği seviyelere çıktı. Dublin dünyanın en pahalı kentlerinden biri haline geldi. Bu arada emlâk spekülatörleri sadece İrlanda’da değil, İspanya’da, Yunanistan’da ve Doğu Avrupa’da da emlâk alıyorlardı. İrlanda’lılar Bulgaristan’ın en büyük emlak yatırımcısı oldular. Piyasa paylarını korumak isteyen bankalar ödeme güçleri meçhul memurlara maaşlarının bilmem kaç misline %100’e varan peşinatsız konut kredileri verdiler. O yıllarda bankacılar mortgage satış hedeflerine yılın daha ikinci ayında ulaşıyor, bonuslarını alıyorlardı Ülkenin en büyük bankası Anglo Irish Bank millileştirilmiş, finansal tabloların cilâlandığı ortaya çıkmış, irili ufaklı skandallar patlamaya başlamıştı. Milyarlarca euroluk kamu fonları iki büyük bankaya tahsis edilmişti. 2008 yılında çöküş başladı. İrlanda ekonomisinin fazlasıyla inşaat sektörüne dayalı olduğu açığa çıktı, resesyona girildi ve işsizlik patladı. İrlanda artık sadece resesyona değil, aynı zamanda boş binalarla dolu bir emlâk denizinde borç batağına girmişti. Emlâk fiyatları 2005 seviyelerine geri döndü. İhracat düşüşü ekonomik büyümedeki hızlı trendi sona erdirirken emlak fiyatlarındaki balon patladı. 205 milyar dolarlık ekonominin dış borcu 2.25 trilyon oldu. Gayri safi yurt içi hasılanın 11 misli. 26 myr dolarlık bütçe açığı gayri safi yurt içi hasılanın %12’sine ulaştı. Kişi başına düşen borç 503 bin dolar. Ülke notu 2 kademe birden düşürüldü. Bu çöküş bankalara mortgage borcu olan büyük bir nüfus yarattı ve kasaları boşalan bankalar konutlara el koymaya başladı. Temerrütler bankaları köşeye sıkıştırınca devlet yardımları başladı. İrlanda hükümeti ellerini Avrupa Merkez Bankası’na, İMF’ye ve İngiltere’ye açtı İrlanda bankalarında yaşanan çöküşten sonra 63 milyar dolarlık bir zarar meydana geldi. Sosyal medyadan hadisler paylaşan, muhafazakar , annelerin ideal damat gözü ile baktıkları bir isimdi o.Mazbut bir aile yaşantısı , mutlu giden bir evliliği bir de bu evlilikten çocuğu vardı. Ta ki boşanması haberleri ile beraber aldatma haberlerinin ortaya çıkmasına kadar.Sosyetik bir güzelle aşk yaşamaya başlamış ve jet hızlı ile evlenmişti…… Bu aşk ne kadar sürer bilinmez ama şu bir gerçekti ki aldatma ile başlayan bir aşk yine başka bir aldatmayla son buluyordu…. Aldatan ancak kendini aldatıyordu…. Tıpkı aldatma ile başlayan ilişkiler gibi gerçek ekonomik faaliyetlere dayanmayan , yalancı büyümelerle aldatanlar yine kendilerini aldatıyorlardı…Ve son yine kaçınılmaz oluyordu…. Aldatmayla başlayan ilişkiler, büyümeler yalan, sonlar hep kaçınılmazdı… Ponçik:Konunun aldatma ile ilişkilendirmesinde ilk akla Türk kadınlarının eşlerinin kendilerini aldatma sorularına ‘benim eşim aldatmaz’ yanıtını vermesi ile inkar mekanizmasının nasıl da devrede olduğu noktasındadır.Bahsi geçen ilişkilerdeki ikinci kadın rolündeki kahramanlarımız(evlendikten sonra esas kadın olanlar) da ilişkilerinin başında ‘biz aşk ilişkisi yaşıyoruz, sevgilim beni aldatmaz diyorlardı. Aldatma konusunda olduğu gibi ekonomi konusunda da ‘İrlanda’nın başına gelen bizim başımıza’ gelmez noktasında aslında yalancı ekonomik büyüme ile ilişkilerde yaşanan aldatmanın pek bir farklarının olmadığı ortadadır. NOT: İrlanda’nın yaşadığı kriz ile ilgili bilgiler Ali Perşembe’nin konuyla ilgili yazısından kullanılmıştır.Ali Perşembe konuya ilişkin süreci her zamanki gibi mükemmel anlattığı için affına sığınarak onun yazısının küçük bir kısmından yararlanılmıştır.