Enflasyonun üzerinde getiri sağlamak mümkün mü…
Borsa İstanbul’da yılın ikinci çeyrek bilançoları açıklanıyor. Gelmiş geçmiş en geniş yelpazede yatırımcı kitlesi ile karşı karşıyayız.
Yatırımcılar her gün rekor tazeleyen hisse senedi piyasasından gözlerini alamıyorlar. Halka arzlara olan taleplerle tabana yayılan hisse senedi ilgisi bugün ciddi finansal okur yazarlık talebi olarak karşımıza çıkıyor. Yatırımcılar kulaktan dolma bilgiler ve duyumlara göre yatırım yapmak yerine araştırmayı ve kendilerini geliştirmeyi tercih ediyorlar.
Hisse senedi yatırımları elbette vadeli mevduat hesapları gibi garanti getirisi olan yatırımlar değil. Anaparanın tamamını kaybetme riskini barındıran yatırımlar. Riskine rağmen enflasyonun üzerinde ciddi bir getiri sağlayabilme potansiyeli, başlangıç için minimum tutarın olmaması, yeni başlayan yatırımcılara birçok kurumun işlemlerde destek sağlaması hisse senedi piyasasını cazibe merkezine dönüştürüyor.
Dolar bazlı bakarsak 1970 ile 1980 yılları arasında en çok Altın yatırımcıları kazanırken 1980-1990 arasında ise Avrupa, Afrika ve Uzakdoğu temettü getirisi olan hisse senetlerine yatırım yapanlar kazanmış. Tabi ki bu bilgiler sadece rakamsal. Yani inceleme sırasında Dünya üzerinde yaşanan gelişmeler dikkate alınmaksızın sadece fiyat hareketi üzerinden konuşuyoruz. 1990 yılından sonra 2000’li yılların başına dek enflasyonun üzerinde getiri getiren yatırımlarsa gayrimenkul sektörü ve hem ABD hem diğer ülkelerin hisse senedi piyasaları oluyor. 2002 ve 2011 yıllarında Altın yatırımcıları tekrar ciddi kazançlar sağlarken, 2012 ve 2021 yıllarında ise gayrimenkul yatırımları ve hisse senetleri kazandırmış görünüyor.
2021 yılında pandemi etkisinde küresel çapta bir enflasyon ortaya çıkıyor ve bu durum yatırımcıları hızla değişen rakamlar nedeniyle orta uzun vadeli yatırım konusunda kararsız bırakıyor. 2021 Yılında Dolar bazlı bakıldığında gayrimenkul, emtia bazlı endeksler, hisse senetleri enflasyonun üzerinde getiri sağlarken ilginçtir ki Altın ise enflasyonun gerisinde kaldı.
Şimdilerde Altın üzerinde ciddi bir getiri potansiyeli konuşulur oldu. Özellikle Merkez Bankaları tarafından fiziki altına olan talep, 2022 yılının başından bu yana devam ediyor. Altın Ons çıkarma maliyeti 2021 yılı başında 1000 Amerikan Doları iken 2022 yılında 1200 Dolar’a ve 2023 yılında ise 1300-1400 Amerikan Doları aralığına yükseldi. Enflasyonun artması ile artan madencilik maliyetlerinin artan taleple çarpan etkisi yaratması ve fiyat üzerinde de yükseliş beklentisi oluşturuyor.
Hisse senedi piyasasına, Borsa İstanbul’a geri dönersek, ikinci çeyrek bilançoları enflasyon etkisinde pek bir verimli görünüyor. Duran varlıkların, stokların değerlemeleri sonucu, artan fiyatların etkisiyle rakamsal olarak birçok firma büyümüş görünüyor. Ama böyle sığ bir bakış açısı günümüz enflasyonunda hiç makul olmaz. Yatırımcıların çarpanlar üzerinden ilerlemeleri, açıklanan ikinci çeyrek bilançoları incelerken kar rakamlarına miktarsal değil oransal bakmaları gerekiyor. Büyüme enflasyonun üzerinde mi gerçekleşiyor, yoksa koca koca işler yapılmış görünüyor ve kar oranına da bu yansıyor mu cevap vermek gerekiyor.
İlerleyen dünyada, gelişen teknolojide daha çok değil daha akıllı çalışan kazanıyor. Riski iyi dağıtmak gerekiyor. Portföylerde bir miktar Altın tutmak risk dağılımını iyileştiriyor. Hisse senetlerini farklı sektör hisselerine dağıtmak, halk tabiriyle tüm yumurtaları aynı sepete koymamak olmazsa olmaz. Şunu da eklemek gerekir Endeks genel bir geri çekilme gösterirse o zaman bu düşüş tüm hisse senetlerine yansıyabileceğinden, portföye eklenen kısmi Altın can yeleği olabilir.
Bu hafta getirilen düzenleme ile rafineriler basılı altını en az 0,5 gram yerine en az 1 gram olarak üretilebilecek. Azami de 100 gram ağırlığında üretilebilecek. Söz konusu düzenleme, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan "Rafineriler Tarafından Üretilecek Basılı Kıymetli Madenlere İlişkin Genelge'sinde yapılan değişiklikle gerçekleştirildi.
Ayrıca Altın ithalatına "kota uygulaması" konuşuluyor. Hazine ve Maliye Bakanlığınca devreye alınacak uygulamayla, işlenmemiş altın ithalatının cari açık üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması ve Türkiye'nin döviz rezervlerinin desteklenmesi hedefleniyor.
Görünen o ki enflasyonun üzerinde getiri için portföylerde az da olsa Altın bulundurmak iyi olabilir. Hisse senedi getirileri ise her dönem olduğu gibi bu dönemde eğer iyi seçimler yapılırsa yatırımcıların beklentilerini karşılayacaktır…
Her zamanki gibi dogru ve aydınlatıcı tespitleriniz için teşekkürler...