Bu hafta merkez bankalarının piyasaları sıcak tuttuğu ve odak noktasında olduğu bir hafta oldu.
Hafta Japonya Merkez Bankası’nın 17 yıl sonra ilk kez faiz artışıyla ve 8 yıldır devam eden negatif faiz uygulamasını sonlandırmasıyla başladı.
Çarşamba FED faizleri sabit bıraktı fakat Fed Başkanı Powell’ın söylemleri sonra yıl sonuna kadar 3 defa 25 er baz puanlık faiz indirimi beklentisi ile Ons Altın fiyatı 2.222 dolara kadar yükselerek rekor tazeledi.
Son haftalarda yatırımcılara portföylerinde altın olmasının enflasyonun üzerinde getiri sağlayabilmeleri açısından önemini paylaşmıştık. Bu hafta ise yerel seçimlere sayılı günler kala yurtiçi piyasalarda hareketlilik ön planda. Bir yandan yerel seçim sonrası dolar kurunda yükseliş endişeleri bir tarafta ise hisse senetlerinde ralli beklentisi var. Merkez Bankasının seçimler sonrası politikalarında daha fazla sıkılaşma için faizleri yükseltme ihtimali de yurtdışı bankaların beklentilerinde paylaşıldı.
Yurtiçinde piyasa beklentisi faiz artışı olacaksa dahi yerel seçimlerden önce olmayacağı yönündeydi. Fakat Merkez Bankası yerel seçimleri beklemeden 21 Mart Perşembe günü 500 baz puan artışla bir hafta vadeli repo faiz oranını %45 seviyesinden %50 seviyesine yükseltti. Bir önceki toplantı metninde ekonomi görünümünde bozulma olması durumunda para politikası duruşu gözden geçirilecektir ifadesi de yer almış ve bu ifade gelecek dönemde olası bir faiz artırımı için açık kapı bırakıldığı şeklinde yorumlanmıştı.
Merkez Bankası’nın 22 Şubat toplantısı sonrası yayınladığı karar metni özetinde artan rezervler ve Türk lirasının değerine odaklanılmışken 21 Mart karar metni özetinde ise enflasyonun ön planda paylaşıldığını gördük. Faiz kararının nedeninin belirtildiği paragrafta ise bu değerlendirmeyi "Kurul, enflasyon görünümündeki bozulmayı dikkate alarak politika faizinin artırılmasına karar vermiştir." ifadesiyle yaptığını görüyoruz.
Bu paragrafın devamında ise "enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır." diyerek gelecek dönem için de gerekli olması durumunda faiz artırım hamlelerinin gelebileceğini de vurgulamış oldu.
PPK Karar metninde para politikasındaki kararlı duruş ile yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşüreceği ve dezenflasyon sürecinin 2024 yılının ikinci yarısında tesis edileceği paylaşıldı.
Kurul ayrıca, operasyonel çerçevede değişikliğe giderek, Merkez Bankası gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla-/+ 300 baz puanlık bir marj ile belirlenmesine karar verdi.
Merkez bankasının net bir şahin duruşla yerel seçim öncesinde faiz artışına gitmiş olması, izlenen makro ihtiyati tedbirlere ve geçen seneki genel seçimler sonrası dönüşüm sağlanan para politikalarına bağlı ilerlendiğini gösteriyor.
Son haftalarda gerileyen net döviz rezervleri piyasa üzerinde endişe oluşturmasına karşın, Merkez bankasının kararlı duruşu Türk lirasına duyulacak güven açısından da önemli bir adım oldu diyebiliriz.
Faiz artışının ardından dolar yatay negatif fiyatlarken, hisse senedi piyasası ile kısa süreli düşüşün ardından yükseliş trendine yeniden döndü. Sektör endeksleri arasında en çok yükselen Bankacılık Endeksi ve İletişim Endeksi oldu. Döviz oynaklığından diğer sektörlere kıyasla daha çok etkilenen Tekstil ve Turizm sektörlerinde ise sayışlar hızlandı.
Yerel seçimlere sayılı günler kala Borsa İstanbul’da geri çekilmelerin alım fırsatı olarak değerlendirildiğini görebiliriz.