2021 HANGİ UMUTLARLA GELİYOR
Birçoğumuzun umutla beklediği yeni bir yıla başlıyoruz. Yeni yıl başlangıçları her zaman umut dolu olmuştur ama bu sene öncekilerle kıyaslandığında çok daha fazla beklentiyle, umutla bu yıla girdiğimizi söyleyebiliriz. Peki, ne olacak da bir gecede, son takvim yaprağını kopardığımızda umudumuz artacak? Bu sorunun cevabını verebilmek için iki hususa dikkatle bakmak lazım.
Öncelikle başlamak eylemine bakalım.
“Başlamak bitirmenin yarısıdır”. Bu ifade de geçen bitirmek aslında amaca ulaşmak anlamını taşır.
Gidilecek yol, yapılacak iş toplamı yarıya inmemiş olmasına karşılık; önemli bir aşamanın geçildiğini
belirtir bu ifade. Benzer bir deyiş ise “teşhis tedavinin yarısıdır” şeklindedir. Teşhis ve tedavi birbiriyle
ilintili ama ayrı iki faaliyet olduğuna göre, birindeki başarım diğerini nasıl yarıya indirebilir?
Her iki deyişte de belirtilmek istenen aslında “alınan kararın” önemidir.
Karar almak, gidilecek yolu, varılacak amacı, bu yolda kullanılacak aracı belirlediği için çok değerlidir.
Bu belirlemeler, karar sonrası çıkılan yolun çok daha az zahmetle, çok daha kısa süreyle geçilmesini
sağlar çünkü. Kuşkusuz bunların yanı sıra, başlamadığınız zaman bitirme olanağınızın olmadığını da unutmamak lazım!
Yeni yılın başlamasına bu çerçeveden bakalım. Bildiğim kadar, yeni yılın başlaması konusunda bizim bir karar yetkimiz yok. Çevrenizde benim için yeni yıl başlamayacak diye karar alıp, önceki yılı yaşamaya devam eden birisini gördünüz mü?
Gerçi buna bire bir uymasa da MitchellFeigenbaum’un günün 24 saatini yeterli görmeyerek, her günü 26 saat olarak yaşamaya çalışması (ama her iki üç günde bir herkesin yattığı saatlerde yataktan kalkarak güne başlamaya fazla dayanamayarak bu ilginç uygulamadan vazgeçmesi) bir örnek olarak görülebilir
(James Gleick, Kaos, TUBİTAK, Popüler Bilim Kitapları).
Konuya dönersek, yeni yılın başlangıcı bizim kararımıza bağlı olmadığına göre, bu başlangıç yolu yarıya indirmiyor demektir. Bu başlangıcın, herhangi bir günün başlangıcından daha farklı olmaması nedeniyle ek bir umut aşılamaması gerektiği gerçek olmakla birlikte enseyi tamamen karartmamakta da fayda var.
İzninizle tam bu noktada yıllar önce seri olarak başladığım, ancak ratingler nedeniyle serinin ikinci bölümünden sonra bıraktığım “Yeni Yıl Listesi” yazılarımın ikincisinden bir alıntı yapmak istiyorum:
“Bu listeler bizim isteğimizive hedeflerimizi somutlaştırmamız açısından önem taşımaktadır.
Birçoğumuzun umutla beklediği yeni bir yıla başlıyoruz. Yeni yıl başlangıçları her zaman umut dolu olmuştur ama bu sene öncekilerle kıyaslandığında çok daha fazla beklentiyle, umutla bu yıla girdiğimizi söyleyebiliriz. Peki, ne olacak da bir gecede, son takvim yaprağını kopardığımızda umudumuz artacak? Bu sorunun cevabını verebilmek için iki hususa dikkatle bakmak lazım.
Öncelikle başlamak eylemine bakalım.
“Başlamak bitirmenin yarısıdır”. Bu ifade de geçen bitirmek aslında amaca ulaşmak anlamını taşır.
Gidilecek yol, yapılacak iş toplamı yarıya inmemiş olmasına karşılık; önemli bir aşamanın geçildiğini
belirtir bu ifade. Benzer bir deyiş ise “teşhis tedavinin yarısıdır” şeklindedir. Teşhis ve tedavi birbiriyle
ilintili ama ayrı iki faaliyet olduğuna göre, birindeki başarım diğerini nasıl yarıya indirebilir?
Her iki deyişte de belirtilmek istenen aslında “alınan kararın” önemidir.
Karar almak, gidilecek yolu, varılacak amacı, bu yolda kullanılacak aracı belirlediği için çok değerlidir.
Bu belirlemeler, karar sonrası çıkılan yolun çok daha az zahmetle, çok daha kısa süreyle geçilmesini
sağlar çünkü. Kuşkusuz bunların yanı sıra, başlamadığınız zaman bitirme olanağınızın olmadığını da unutmamak lazım!
Yeni yılın başlamasına bu çerçeveden bakalım. Bildiğim kadar, yeni yılın başlaması konusunda bizim bir karar yetkimiz yok. Çevrenizde benim için yeni yıl başlamayacak diye karar alıp, önceki yılı yaşamaya devam eden birisini gördünüz mü?
Gerçi buna bire bir uymasa da MitchellFeigenbaum’un günün 24 saatini yeterli görmeyerek, her günü 26 saat olarak yaşamaya çalışması (ama her iki üç günde bir herkesin yattığı saatlerde yataktan kalkarak güne başlamaya fazla dayanamayarak bu ilginç uygulamadan vazgeçmesi) bir örnek olarak görülebilir
(James Gleick, Kaos, TUBİTAK, Popüler Bilim Kitapları).
Konuya dönersek, yeni yılın başlangıcı bizim kararımıza bağlı olmadığına göre, bu başlangıç yolu yarıya indirmiyor demektir. Bu başlangıcın, herhangi bir günün başlangıcından daha farklı olmaması nedeniyle ek bir umut aşılamaması gerektiği gerçek olmakla birlikte enseyi tamamen karartmamakta da fayda var.
İzninizle tam bu noktada yıllar önce seri olarak başladığım, ancak ratingler nedeniyle serinin ikinci bölümünden sonra bıraktığım “Yeni Yıl Listesi” yazılarımın ikincisinden bir alıntı yapmak istiyorum:
“Bu listeler bizim isteğimizive hedeflerimizi somutlaştırmamız açısından önem taşımaktadır.
Belirlibir hedefe ulaşmanın ilk koşulu kuşkusuz o hedefi elde etmeye yönelikbir isteğimizin olmasıdır.
Liste ilk başta bunu garanti altına aldığımızıgöstermektedir. Ancak istek tek başına yeterli olmayacaktır. Hedefeulaşabilmek için isteğin emekle, çabayla desteklenmesi gerekmektedir. Bir başka deyişle isteğin iradeye dönüşmesini sağlamak gerekecektir”
(Ali Argun Karacabey, Mum Işığında Yaşamak, Altınbaş Üniversitesi Yayınları).
Yeni yılın başlamasının kendi başına bir umut doğurucu etkisi olmamakla birlikte, yeni bir başlangıç olarak kabul edip kendimize inandırıcı hedefler koyarak, deyim yerindeyse amacı belirlemek ve yıl boyunca da bu amaca ulaşmak için çalışmak umudun doğmasını sağlayabilecektir.
Yine yeri gelmişken bu liste olayına da bir değinmek isterim. Listeler genellikle yapılacak işler listesi olarak karşımıza çıkar. Bitirdiğimiz yıl bize, olmazsa olmaz dediğimiz çoğu şeyin olmadığı bir ortama da uyum sağlayabileceğimizi öğrettiğine göre bu kez yeni yıl listesine ikinci bir başlık ekleyebiliriz: “Vazgeçilecekler Listesi”.
Vazgeçilecekler listesine hayatınıza aldığınız ama size fayda üretmeyen her şeyi koyabilirsiniz. Ama ben önceki listeye uygun olsun diye amaçlardan bahsedeceğim. Ulaşma olanağını kaybettiğiniz veya artık ulaşsanız bile size beklediğiniz, umduğunuz faydayı yaratmayacak (yanlış) amaçlardan kurtulmak için iyi bir zaman olabilir yeni yılın başlangıcı.
Bir hedef koyup ona ulaşmak için çalışmak kadar, ulaşamayacağınız hedeften vazgeçmenin de maddi ve manevi faydaları olacaktır size. Yapılan çalışmalar, ulaşılamayacak hedeflere bağlı kalmanın kalp rahatsızlığı, diyabet, erken yaşlanma gibi fiziksel rahatsızlıklara da neden olduğunu göstermiştir
(Whitney Johnson, Disrupt Yourself, HBR Press).
Dolayısıyla yanlış amaçlardan vazgeç(eçebil)mek aslında değerli bir karardır. Vazgeçmeye, başarısızlık olarak değil, sizi yeni hedefler belirleyerek daha başarılı olmaya itebilecek bir eylem olarak bakmak gerekir.
Bütün bu listelerin, koyulan hedeflerin tek bir amacı olduğunu unutmamak en önemlisi: “mutlu olmak”.
Mutlu olmak altına bir sürü bileşen yazabilirsiniz. Gelirden, sağlığa, kariyerden sevgiye kadar.
Önemli olan bu amacı unutmadan yola devam edebilmektir.
Herkese mutlu bir yıl dilerim.