GAZLI VE ÖFKELİ
Seçimde göreve gelen Devlet Başkanı başlangıçta herkesin desteğini alan politikalar uyguladı. Uyguladığı programla fakirlere geniş çaplı yardımlar yapıldı.
Sonraki yıllarda ise büyük şirketler ele değiştirmeye başladı.Daha sonra devlet başkanının talimatlarıyla işleyen bir yapı kuruldu. 2005 ve 2012 yılları arasında tamamlanamayan inşaatlara yaklaşık 100 milyar dolar harcandı. Ayrıca devlet başkanı kendisini destekleyenlere ciddi miktarda para dağıttı. Bu süreçte birkaç referandum yaparak anayasada değişiklikler yaptı ve kuvvetler ayrılığı fiilen ortadan kalkmış oldu.
2000 yılında 117 milyar dolar GSYH’ya ve 4.824 dolar kişi başına düşen milli gelire sahipken, 2010 yılında GSYH’sını 294 milyar dolara yükseltmiş ve kişi başına düşen milli gelirini de 10.317 dolara yükseltmiştir.
Kamu harcamaları ile ciddi bir büyüme yaşanmış adeta bir başarı hikayesi yazılmıştır.
Uygulanan ekonomi politikalarıyla yerel para aşırı değerlendi ve bu durum ithalatı kolay bir hale getirmişti. Neredeyse ülkede her şey ithal edilir oldu. Ülkenin üreticileri dahi üretimi durdurup sürekli ithal etmeye başladılar ve üretim durma noktasına geldi. Üretimin düşmesi, ihracatın gerilemesiyle elde edilen gelirler de azalmaya başladı.
Ekonomik açmazın içine girildi
Bu ekonomik açmazın sebeplerinden biri ABD olarak gösteriliyordu. Ülkenin ABD ile ilişkilerinin yavaş yavaş bozulmaya başlaması gösterildi. Bunun da ülkeye ekonomik saldırı düzenlendiği söylemlerini ortaya koyuyordu.
Hikayeçok mu tanıdık geldi? Hangi ülke olduğunu tahmin edebiliyor musunuz?
Tamam tamam çok düşünmeyin bahsettiğimiz ülke yıllardır açmazda olan Venezüela…Bahsettiğimiz devlet başkanı da Hugo Chavez’
2018 yılı itibari ile dünya petrol rezervine sahip en yüksek ülkesi olan (%17) Venezüla’nın petrol fiyatlarının 100 usd den 30 usd ye gerilemesiyle gelirleri azalmış.İthalatı finanse edemez hale gelmiştir.
Ekonomik açmaza girme süreçleri her ülkede farklı gelişse de aslında benzer seyir izler. Kimisinde kritik kamu şirketlerinin yabancıya satışı, popülist politikalar alt yapı yatırımları için verilen devasa taahhütler gibi uygulamalar yaşansa da aslında yaşananlar birbirine benzer.
Ülkede yaşanan ciddi büyümeyle süreç başlar, ithal bağımlılığı, üretim daralmasıyla, şirketlerin el değiştirmesi gibi her biri birbirini takip eden bir dönüşüm yaşanır…
Venezüelanın yaşadığı kriz Hollanda Hastalığı* olarak tanımlanayanlar da olmuştur.
Peru,Venezüela..vb gibi kriz yaşayan ülkelerin isimleri değişse de kur şokları, petrol fiyat değişimleri gibi şoklarla bu kriz ortaya çıksa da aslında bu ülkelerin hepsinin en önemli zayıflığı ‘üretim’ üzerine ekonomi politikaları uygulamamalarıdır. Üretime dayalı, üretim çeşitlendirmesi yapmış olan ülkelerin, ekonomileri sağlam temellere dayandığı için kolay kolay şoklardan, değişimlerden etkilenmezler…
Gazlı ve öfkeli Venezüela’nınhikayesi de lafı anlayana, anlayıp da ders alana ibret olsun
Ponçik; Bu yazı 2018 yılında yazılmış ancak o zamanki gündeme uygun olmadığı, için paylaşılmamıştır.Galiba yazının zamanı bugünmüş.
*Hollanda Hastalığı (Dutchdisease), 1960'lı yıllarda Hollanda'da bulunan petrol ve doğalgaz rezervleri 1970'li yıllarda üretime başlamıştır; Yetmişli yıllarda yaşanan büyük petrol krizleri sebebiyle petrol fiyatları anormal şekilde artmıştır, Hollanda'nın bulduğu petrol ve doğalgazın bu süreci yumuşatması beklenecek iken aksine bulunan yeni kaynaklar Hollanda ekonomisini daha zorlu bir duruma sokmuştur. Hollanda ile özdeşlemiş bir olay olsa da Hollanda hastalığı aynı dönemde Norveç, İngiltere gibi ülkelerde de görülmüştür.
Seçimde göreve gelen Devlet Başkanı başlangıçta herkesin desteğini alan politikalar uyguladı. Uyguladığı programla fakirlere geniş çaplı yardımlar yapıldı.
Sonraki yıllarda ise büyük şirketler ele değiştirmeye başladı.Daha sonra devlet başkanının talimatlarıyla işleyen bir yapı kuruldu. 2005 ve 2012 yılları arasında tamamlanamayan inşaatlara yaklaşık 100 milyar dolar harcandı. Ayrıca devlet başkanı kendisini destekleyenlere ciddi miktarda para dağıttı. Bu süreçte birkaç referandum yaparak anayasada değişiklikler yaptı ve kuvvetler ayrılığı fiilen ortadan kalkmış oldu.
2000 yılında 117 milyar dolar GSYH’ya ve 4.824 dolar kişi başına düşen milli gelire sahipken, 2010 yılında GSYH’sını 294 milyar dolara yükseltmiş ve kişi başına düşen milli gelirini de 10.317 dolara yükseltmiştir.
Kamu harcamaları ile ciddi bir büyüme yaşanmış adeta bir başarı hikayesi yazılmıştır.
Uygulanan ekonomi politikalarıyla yerel para aşırı değerlendi ve bu durum ithalatı kolay bir hale getirmişti. Neredeyse ülkede her şey ithal edilir oldu. Ülkenin üreticileri dahi üretimi durdurup sürekli ithal etmeye başladılar ve üretim durma noktasına geldi. Üretimin düşmesi, ihracatın gerilemesiyle elde edilen gelirler de azalmaya başladı.
Ekonomik açmazın içine girildi
Bu ekonomik açmazın sebeplerinden biri ABD olarak gösteriliyordu. Ülkenin ABD ile ilişkilerinin yavaş yavaş bozulmaya başlaması gösterildi. Bunun da ülkeye ekonomik saldırı düzenlendiği söylemlerini ortaya koyuyordu.
Hikayeçok mu tanıdık geldi? Hangi ülke olduğunu tahmin edebiliyor musunuz?
Tamam tamam çok düşünmeyin bahsettiğimiz ülke yıllardır açmazda olan Venezüela…Bahsettiğimiz devlet başkanı da Hugo Chavez’
2018 yılı itibari ile dünya petrol rezervine sahip en yüksek ülkesi olan (%17) Venezüla’nın petrol fiyatlarının 100 usd den 30 usd ye gerilemesiyle gelirleri azalmış.İthalatı finanse edemez hale gelmiştir.
Ekonomik açmaza girme süreçleri her ülkede farklı gelişse de aslında benzer seyir izler. Kimisinde kritik kamu şirketlerinin yabancıya satışı, popülist politikalar alt yapı yatırımları için verilen devasa taahhütler gibi uygulamalar yaşansa da aslında yaşananlar birbirine benzer.
Ülkede yaşanan ciddi büyümeyle süreç başlar, ithal bağımlılığı, üretim daralmasıyla, şirketlerin el değiştirmesi gibi her biri birbirini takip eden bir dönüşüm yaşanır…
Venezüelanın yaşadığı kriz Hollanda Hastalığı* olarak tanımlanayanlar da olmuştur.
Peru,Venezüela..vb gibi kriz yaşayan ülkelerin isimleri değişse de kur şokları, petrol fiyat değişimleri gibi şoklarla bu kriz ortaya çıksa da aslında bu ülkelerin hepsinin en önemli zayıflığı ‘üretim’ üzerine ekonomi politikaları uygulamamalarıdır. Üretime dayalı, üretim çeşitlendirmesi yapmış olan ülkelerin, ekonomileri sağlam temellere dayandığı için kolay kolay şoklardan, değişimlerden etkilenmezler…
Gazlı ve öfkeli Venezüela’nınhikayesi de lafı anlayana, anlayıp da ders alana ibret olsun
Ponçik; Bu yazı 2018 yılında yazılmış ancak o zamanki gündeme uygun olmadığı, için paylaşılmamıştır.Galiba yazının zamanı bugünmüş.
*Hollanda Hastalığı (Dutchdisease), 1960'lı yıllarda Hollanda'da bulunan petrol ve doğalgaz rezervleri 1970'li yıllarda üretime başlamıştır; Yetmişli yıllarda yaşanan büyük petrol krizleri sebebiyle petrol fiyatları anormal şekilde artmıştır, Hollanda'nın bulduğu petrol ve doğalgazın bu süreci yumuşatması beklenecek iken aksine bulunan yeni kaynaklar Hollanda ekonomisini daha zorlu bir duruma sokmuştur. Hollanda ile özdeşlemiş bir olay olsa da Hollanda hastalığı aynı dönemde Norveç, İngiltere gibi ülkelerde de görülmüştür.