Liman Şehirlerinde Sanat
Tarih boyunca zenginlik hep limanlardan çıkmıştır. Elbette bunun en önemli nedeni uluslararası ticaretin büyük ölçüde deniz yolları üzerinden sağlanmasıdır.
Dünya üzerinde her geçen gün artan ticaret hacmi deniz ticaretinin gelişimini sağlarken buna bağlı olarak limanların değeri de günden güne artıyor.
Limanlardaki bu işleklik ve zenginlik refah seviyesinin artmasını sağlarken; sanat, dü- şünce ve insanlar arası ilişkilerin gelişmesi için de son derece uygun ve konforlu bir ortam yaratıyor.
Limanlar farklı kültür ve medeniyetlerin kesiştiği, birbirlerini etkilediği, dolayısıyla da hızla gelişen yapılarıyla, kültürel temas ve refah seviyesinin yüksek olduğu şehirler oluşmasına olanak sağlıyor.
Dünyadaki en büyük ekonomiye sahip ülkeler, inşa ettikleri büyük limanlar sayesinde dünyanın dört bir köşesine ulaşabilirken, sanat tarafında da ortaya çıkan bu zenginlik liman şehirlerini daha da cazip ve albenili bir hale getiriyor.
Liman kentlerinin ülkelerin ekonomisi için olan önemi kadar kültürel alışveriş için de birer merkez olması, hem ekonomik hem kültürel açıdan zengin olan liman kentlerinin bağlı oldukları ülkeler için büyük önem taşıyor.
Öyle ki çoğu liman kenti, ülkesindeki en büyük ve nüfusu en yoğun şehirler arasında yer alıyor. Bu hareket, canlılık, çok kültürlü ve renkli yapının içerisinde sanat gelişimi kaçınılmaz olarak kendini gösteriyor.
Lübnanlı 85 yaşındaki heykeltıraş, ilerleyen yaşında sanatını alçıyla devam ettiriyor
Lübnan’da onlarca yıl taşlara çekiç ve keskiyle şekil veren 85 yaşındaki heykeltıraş Aşud Tazyan, ilerleyen yaşında sanatını alçıyla sürdürüyor.
Başkent Beyrut’un kuzeyindeki Burç Hammud semtindeki “düğme ve aksesuar” dükkanını ofis olarak kullanan Tazyan, yaşlandığı için, 55 yıllık sanatını artık eskisi gibi icra edemiyor. Duymakta zorluk çektiği gibi eline çekiç ve keskiyi alamayan Tazyan, daha hafif olan ahşap üzerinde alçıyla sanatına devam etmeye çalışıyor.
Yaşının ilerlemesi nedeniyle artık çekiç ve keskiyi eline alamadığını belirten Tazyan, şöyle devam etti: “Taşı çekiç ve keski ile oyarken, ahşap üzerinde de alçıyla şekiller yapardım.
Şu anda zaten en çok gücümün yettiği taş değil, alçı ve ahşap. Taş üzerine çalışamıyorum çünkü yaşlandım. Taş atölye ister, o da artık yok. Taşın tozu çok. Ancak çekiç ve keskinin sesini de özledim.”
Lübnan ve yurt dışında sergiler açtığını ve ünlü birçok heykeltıraşla tanışma fırsatı yakaladığını ifade eden Tazyan, en çok sevdiği heykeltıraşın da İtalyan Michelangelo ve Leonardo Da Vinci olduğunu dile getirdi.
Klasik sanata hayran olduğunu vurgulayan Lübnanlı heykeltraş Aşud Tazyan, gülümseyerek, bu yüzden Pablo Picasso’yu sevmediğini söyledi.
Bienale ziyaretçi akını yaşandı
58 ülkeden 218 sanatçının bin 500’den fazla eserinin sergilendiği Venedik Bienali, 197 günün ardından kapandı. Bienal, Kovid-19 salgını ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgali gibi uluslararası olayların ortasında yapılmasına rağmen 800 binden fazla kişiyi ağırladı.
Bu sayı 2019’da 173 gün süren bienale kıyasla yüzde 35’lik bir artışı temsil ediyor. Bienale dair diğer bir veri ise yabancıların katılımının ağırlıklı olması.
Pandeminin seyahat kısıtlamalarına rağmen bienali ziyaret edenlerin yüzde 41’i İtalyan, yüzde 59’u ise yabancı. Yasaklara rağmen rekor kıran bienali her gün ortalama 4 bin 62 sanatsever ziyaret etti.