Şiir, Şair ve Aşk
Şiir duygulardan beslenir, bazen küçücük bir andan, bir sesten, bazen sessizlikten ya da ansızın çalan bir şarkıdan,
kimi zaman kendi geçmişinden, kimi zaman bir hayalden,
bazen bir dostunun sesindeki hüzünden, bazen kalbine dokunan rastgele bir film karesinden,
bir bakıştan, bir olasılıktan, bir çoçuğun masumiyetinden ya da kulağına fısıldanan bir sözden…
Şiir bir duygudur. Yaşayan, harmanlanan, ilhamını hep hislerden alan…
Duygu ve sözcükleri doğru şekilde ve doğru yerde eşleştirme sanatıdır şiir… Kelimeler aracılığıyla kişilerin derinlerinde var olan duygulara uzanır, kimi zaman okuyucu bazı hislerinin varlığıyla mısralarda tanışır.
Alır sarsar seni önce, ben buradayım der, hisset beni, hisset ve hissettiklerini bir bir kabullen…
Şiir bilgi paylaşmaz, bazen tanıdığı, bazen kaçındığı, bazen de aradığı bir duygudur paylaştığı…
Şair öyküler yazar, hayaller kurar, bazen özlemlerinden yola çıkar, arzuladıklarının gerçek olduğu bir dünyası vardır şairin, o bir nevi sihir yapar…
Bazen de yaşadıklarını anlatır, kendini, geçmişini, izlerini… kim bilir belki de bir türlü geçemediği, geride bırakmayı beceremediklerini…
Onun gücü kelimeleridir. Her yazdığı yaşadığı bir an olmasa da her yazdığı tanıdığı bir duygudur şairin...
Şair öznesi değildir şiirlerinin,
O duyguyu aktarandır, sizinle buluşturandır.
Ve şiir sadece gönülle okunur. Sessizce, sakinlikte, üzerinde uzun uzun düşüne düşüne… çünkü bir yüzleşmedir şiir. Bir başkasının kaleminden satır satır okumaktır kendini…
Ve aşk, hayattır, sanattır, andır, anılardır. Yaşama duyulan heyecandır. Bir başkası üzerinden ararsanız aşkı, o yoktur. Aşk sadece kendi içinizde olandır…
Okuyan, anlayan, hisseden yüreklere yazılır şiir, sadece onların anlayabileceği bir dili vardır.
Yüreğinize dokunur, bundan başka da bir gayesi yoktur.