KADIN İSTİHDAMI
‘Var oluş kadınla başladı yine onunla sürecektir’
Kadınlar tarihsel süreç içerisinde her dönemin koşul ve niteliklerine göre değişen biçim ve statülerde çeşitli ekonomik faaliyetlere katılmıştır. Kadının üretime katılımı ilkel toplumların içerisindeki iş bölümüne kadar uzanmaktadır.
İlkel toplulukların gruplar halinde yaşamaya başlamasıyla, ilkel komünizm adında cinsler arası iş bölümünün ortaya çıktığı görülmektedir.Tarım ve hayvancılık ile geçimin sağlandığı dönemde kadın ücretsiz aile işçisi olarak görülmüş, hak ettiği değeri verilmemiştir. Tüm bunlara karşın, ilk kez sanayi devrimi ile birlikte, ücretli olarak ve işçi statüsü altında kadın çalışma yaşamı içinde yer almıştır.
Kadınlar tarih boyunca devletlerin demokratikleşmesinde etkili olmuştur. Üretime ve yönetime katılma imkânına erişen kadınlar, toplumsal gelişme çabalarında etkin roller üstlenmiştir.
Gelişmiş ülkelerde kadının toplumdaki rolü, üretime katılmadaki payı gibi göstergelere bakıldığında kadının önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir. Gelişmekte olan toplumlarda ise kadınların çalışma hayatına katılım daha sınırlı olduğu, kadınarın daha çok ev yaşamında daha fazla sorumluluk üstlendiği görülmektedir.
Ülkemizde kadının çalışma hayatındaki rolünü, istihdamdaki payını değerlendirmek için TÜİK Kasım 2017 tarihli verileri incelemek yerinde olacaktır.
İstihdam Dağılımı
Türkiye’de 15 yaş ve üzeri toplam nüfus 60 milyon 223 bindir. Bu nüfusun 30 milyon 399 bini kadın ve 29 milyon 824 bini de erkek bireylere aittir.
İşgücü olarak nitelendirilen nüfus 31 milyon 790 bin olup bu sayının 10 milyon 287 binini kadınlar ve 21 milyon 503 binini erkekler oluşturmaktadır.
15 yaşın üzerindeki toplam nüfus içerisinde istihdam oranı erkeklerde %65,8 olmasına rağmen kadınlarda bu oran %29,3 seviyesinde gerçekleşmiştir.
2016 yılında iş gücüne dâhil olmayan kadın nüfus yaklaşık 20 milyonken, erkek nüfusu 8 milyondur. Kadınların iş gücüne katılım sağlamama nedenleri arasında ev işleri, emeklilik, engelli olma, iş aramama gibi nedenler yer almaktadır Kadınların yaklaşık 11 milyonu, “ev işleriyle meşgul” olduğu için iş gücüne katılım sağlayamadıklarını açıklamışlardır.
Kadınların işsizlik oranı ne yazık ki erkeklerin işsizlik oranından daha fazla olduğu görülmektedir. Erkeklerde işsizlik oranı %8,8 iken, kadınlarda bu oran %13,7.
Eğitim Durumuna Göre İstihdam
Eğitim durumu ve cinsiyete göre istihdam oranını bakıldığında, son olarak bitirilen eğitim kalemi ne olursa olsun erkeklerin istihdam edilme oranının kadınlardan daha yüksek olduğunu görülmektedir. Örneğin hiçbir okul bitirmeyen erkeklerin istihdam oranı %49,8 iken, bu oran kadınlarda %20,8.
Lise mezunu erkeklerin %64,3'ü istihdamdayken kadınların sadece %25,7'si istihdamda olduğu belirtilmiştir. Yükseköğretim mezunları içerisinde de erkekler ve kadınların istihdam oranı arasında kayda değer bir fark söz konusudur. Yükseköğretim kurumundan mezun erkeklerin istihdam edilme oranı %78,4, kadınların ise %61dir.
Cinsiyet ve eğitim durumu konusu, işsizliğin alt başlığı olarak incelendiğinde de daha alt kademeli öğretim kurumlarından mezun erkeklerin işsizlik oranının nispeten daha düşük olduğu, ancak lise ve yükseköğretim seviyesine gelindiğinde kadın işsizliğinin çok daha fazla olduğu görülmektedir. Bu da ülkemizde, kadınların iş gücüne katılabilmeleri için yükseköğretim mezunu olmalarının daha önemli olduğu, erkeklerin herhangi bir yükseköğretim kurumundan mezun olmasa da istihdam edilme oranının daha yüksek olduğu sonucuna işaret etmektedir.
AB ülkelerine ait ortak en güncel veri dönemi 2017 üçüncü çeyreğe göre, Türkiye'de yükseköğretim mezunu kadınların %21,3'ü işsizken, 28 AB ülkesinin ortalaması sadece %5,1dir.
Sektörel Bazda İstihdam Dağılımı
Çalışan kadınların %65,2'si ücretli veya yevmiyeli, %1,4'ü işveren, %9,3'ü kendi hesabına ve %24,1'i ücretsiz aile işçisi olarak çalıştığı görülmektedir Erkeklerde ücretli ve kendi hesabına çalışanların sayısı kadınlardan çok daha fazladır
Ekonomik faaliyetler açısından veriler incelendiğinde de, kadınların büyük oranda tarım ve hizmet sektöründe yer aldığı görülmektedir Kadınların %26,8'i tarımda, %14,7'si sanayide, %0,9'u inşaatta ve %57,6'sı hizmet sektöründe faaliyet göstermektedir.
İşte sigorta ve kayıtlılık durumu da yine cinsiyetler açısından oldukça adaletsiz bir tablo mevcutturTarımda neredeyse aynı sayıda çalışan erkek ve kadın bulunmasına rağmen kayıtlılık oranında büyük bir fark söz konusudur. Tarımda çalışan kadınların %93,7'si kayıt dışı çalıştırılırken, erkeklerin ise %76,4'ü kayıt dışı çalıştırılmaktadır
Tarım dışı faaliyet alanlarında nispeten daha eşit bir oran gözlense de, halen tarım dışı alanlarda istihdam edilen kadınların %24,7'sinin bir sosyal güvencesi bulunmamaktadır.
Kadın Girişimci ve Yönetici Dağılımı
Dünya Bankası'nın Girişimcilik Araştırması'na göre Türkiye'de kesin ve en güncel sayılar bilinmemekle beraber şirket sahipliğinde kadınlar sadece %25,4'lik bir yer tutuğu belirtilmiştir Kadın çoğunluk yöneticilere sahip şirketlerin oranı ise %0,3’dır Şirketlerin sadece %5,4'ünde bir kadın üst düzey yönetici bulunan Türkiye'de, tam zamanlı çalışanların da sadece %21,9'u kadındır Crunchbase'in 2017 yılı Nisan ayında yayınladığı rapora göre tüm dünyada start-up ekosisteminde kadın girişimcilerin oranı %17 civarındadır Start-up girişimlerini izleyip denetleyen startups.watch verilerine göre de Türkiye'de girişim ekosisteminde kadın girişimcilerin oranı %15dir.
Kadın girişimlerinin desteklenmesi ve kadınların iş hayatında karar alma mekanizmaları içerisinde erkeklerle eşit bir etkiye sahip olması anlamında çok daha fazla teşvik gerektiği görülmektedir.
Bölgeler bazında kadın yönetici oranlarına bakıldığında Avrupa da Eurostat (Avrupa İstatistik Kurumu) verilerine göre Avrupa ülkelerinde yönetici pozisyonlarında çalışanların %35’ini kadınlar oluşturmaktadır. Özgürlüğün, eşitliğin, refahın beşiği olarak bilinen Avrupa da bile bu oran beklenenin altındadır. Avrupa ülkelerinden Letonya %53 ile en yüksek oranda kadın yöneticiye sahiptir. Bu oranı %44 ile Bulgaristan ve Polonya takip etmektedir.
Lüksemburg, Belçika, Avusturya, Almanya, İtalya ve Güney Kıbrıs Rum kesimlerinde ise kadın yöneticilerin oranı %25’den az olmuştur. Oranların çok iç açıcı olmadığı görülmektedir diğer bölgelere göre. Asya bölgesine bakıldığında nüfusu kalabalık olan Çin ve Hindistan da kadın yöneticilerin oranı %26 civarında olduğu görülmektedir. ILO’nun yayımladığı rapora göre İran, Endonezya gibi Asya ülkelerinin ilk 90 da yer almaktadır Japonya da ise durum biraz daha şaşırtıcı %8’lik bir oran ile Asya ülkelerinin bir hayli gerisinde kalmıştır. Asya’dan sonra dünyanın en büyük kıtası olan Afrika kıtasına bakıldığında, kıtanın Namibya, Kenya gibi ülkelerinde kadınların istihdamı konusunda önemli adımlar atılırken, kıtanın diğer ülkelerinde kadınların aleyhinde yasaların devam ettiği görülmektedir.
Son Söz;
Kadınlar, hayatın her alanında ön sıralarda yer almalı, iş hayatında ve ailesinde ilham vermeli, yön vermeli, liderlik etmelidir. Günümüz dünyasında artık kadınların dört duvar arasında hapsedilmesi sadece kayıptır. Kadına yer vermeyen, üretime katkılarını sınırlayan toplumlar hep geride kalmaya makhumdur. Çalışan, üreten, eğitimli, liderlik eden kadınların sayısı artmalı, arttırılmalıdır. Bu misyonu üstlenen kadınların çalıştığı her sektörde başarıyı yakalaması kaçınılmazdır.
Unutulmamalıdır ki ‘var oluş kadınla başladı yine onunla sürecektir’
Dr.İlknur ÜNER
‘Var oluş kadınla başladı yine onunla sürecektir’
Kadınlar tarihsel süreç içerisinde her dönemin koşul ve niteliklerine göre değişen biçim ve statülerde çeşitli ekonomik faaliyetlere katılmıştır. Kadının üretime katılımı ilkel toplumların içerisindeki iş bölümüne kadar uzanmaktadır.
İlkel toplulukların gruplar halinde yaşamaya başlamasıyla, ilkel komünizm adında cinsler arası iş bölümünün ortaya çıktığı görülmektedir.Tarım ve hayvancılık ile geçimin sağlandığı dönemde kadın ücretsiz aile işçisi olarak görülmüş, hak ettiği değeri verilmemiştir. Tüm bunlara karşın, ilk kez sanayi devrimi ile birlikte, ücretli olarak ve işçi statüsü altında kadın çalışma yaşamı içinde yer almıştır.
Kadınlar tarih boyunca devletlerin demokratikleşmesinde etkili olmuştur. Üretime ve yönetime katılma imkânına erişen kadınlar, toplumsal gelişme çabalarında etkin roller üstlenmiştir.
Gelişmiş ülkelerde kadının toplumdaki rolü, üretime katılmadaki payı gibi göstergelere bakıldığında kadının önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir. Gelişmekte olan toplumlarda ise kadınların çalışma hayatına katılım daha sınırlı olduğu, kadınarın daha çok ev yaşamında daha fazla sorumluluk üstlendiği görülmektedir.
Ülkemizde kadının çalışma hayatındaki rolünü, istihdamdaki payını değerlendirmek için TÜİK Kasım 2017 tarihli verileri incelemek yerinde olacaktır.
İstihdam Dağılımı
Türkiye’de 15 yaş ve üzeri toplam nüfus 60 milyon 223 bindir. Bu nüfusun 30 milyon 399 bini kadın ve 29 milyon 824 bini de erkek bireylere aittir.
İşgücü olarak nitelendirilen nüfus 31 milyon 790 bin olup bu sayının 10 milyon 287 binini kadınlar ve 21 milyon 503 binini erkekler oluşturmaktadır.
15 yaşın üzerindeki toplam nüfus içerisinde istihdam oranı erkeklerde %65,8 olmasına rağmen kadınlarda bu oran %29,3 seviyesinde gerçekleşmiştir.
2016 yılında iş gücüne dâhil olmayan kadın nüfus yaklaşık 20 milyonken, erkek nüfusu 8 milyondur. Kadınların iş gücüne katılım sağlamama nedenleri arasında ev işleri, emeklilik, engelli olma, iş aramama gibi nedenler yer almaktadır Kadınların yaklaşık 11 milyonu, “ev işleriyle meşgul” olduğu için iş gücüne katılım sağlayamadıklarını açıklamışlardır.
Kadınların işsizlik oranı ne yazık ki erkeklerin işsizlik oranından daha fazla olduğu görülmektedir. Erkeklerde işsizlik oranı %8,8 iken, kadınlarda bu oran %13,7.
Eğitim Durumuna Göre İstihdam
Eğitim durumu ve cinsiyete göre istihdam oranını bakıldığında, son olarak bitirilen eğitim kalemi ne olursa olsun erkeklerin istihdam edilme oranının kadınlardan daha yüksek olduğunu görülmektedir. Örneğin hiçbir okul bitirmeyen erkeklerin istihdam oranı %49,8 iken, bu oran kadınlarda %20,8.
Lise mezunu erkeklerin %64,3'ü istihdamdayken kadınların sadece %25,7'si istihdamda olduğu belirtilmiştir. Yükseköğretim mezunları içerisinde de erkekler ve kadınların istihdam oranı arasında kayda değer bir fark söz konusudur. Yükseköğretim kurumundan mezun erkeklerin istihdam edilme oranı %78,4, kadınların ise %61dir.
Cinsiyet ve eğitim durumu konusu, işsizliğin alt başlığı olarak incelendiğinde de daha alt kademeli öğretim kurumlarından mezun erkeklerin işsizlik oranının nispeten daha düşük olduğu, ancak lise ve yükseköğretim seviyesine gelindiğinde kadın işsizliğinin çok daha fazla olduğu görülmektedir. Bu da ülkemizde, kadınların iş gücüne katılabilmeleri için yükseköğretim mezunu olmalarının daha önemli olduğu, erkeklerin herhangi bir yükseköğretim kurumundan mezun olmasa da istihdam edilme oranının daha yüksek olduğu sonucuna işaret etmektedir.
AB ülkelerine ait ortak en güncel veri dönemi 2017 üçüncü çeyreğe göre, Türkiye'de yükseköğretim mezunu kadınların %21,3'ü işsizken, 28 AB ülkesinin ortalaması sadece %5,1dir.
Sektörel Bazda İstihdam Dağılımı
Çalışan kadınların %65,2'si ücretli veya yevmiyeli, %1,4'ü işveren, %9,3'ü kendi hesabına ve %24,1'i ücretsiz aile işçisi olarak çalıştığı görülmektedir Erkeklerde ücretli ve kendi hesabına çalışanların sayısı kadınlardan çok daha fazladır
Ekonomik faaliyetler açısından veriler incelendiğinde de, kadınların büyük oranda tarım ve hizmet sektöründe yer aldığı görülmektedir Kadınların %26,8'i tarımda, %14,7'si sanayide, %0,9'u inşaatta ve %57,6'sı hizmet sektöründe faaliyet göstermektedir.
İşte sigorta ve kayıtlılık durumu da yine cinsiyetler açısından oldukça adaletsiz bir tablo mevcutturTarımda neredeyse aynı sayıda çalışan erkek ve kadın bulunmasına rağmen kayıtlılık oranında büyük bir fark söz konusudur. Tarımda çalışan kadınların %93,7'si kayıt dışı çalıştırılırken, erkeklerin ise %76,4'ü kayıt dışı çalıştırılmaktadır
Tarım dışı faaliyet alanlarında nispeten daha eşit bir oran gözlense de, halen tarım dışı alanlarda istihdam edilen kadınların %24,7'sinin bir sosyal güvencesi bulunmamaktadır.
Kadın Girişimci ve Yönetici Dağılımı
Dünya Bankası'nın Girişimcilik Araştırması'na göre Türkiye'de kesin ve en güncel sayılar bilinmemekle beraber şirket sahipliğinde kadınlar sadece %25,4'lik bir yer tutuğu belirtilmiştir Kadın çoğunluk yöneticilere sahip şirketlerin oranı ise %0,3’dır Şirketlerin sadece %5,4'ünde bir kadın üst düzey yönetici bulunan Türkiye'de, tam zamanlı çalışanların da sadece %21,9'u kadındır Crunchbase'in 2017 yılı Nisan ayında yayınladığı rapora göre tüm dünyada start-up ekosisteminde kadın girişimcilerin oranı %17 civarındadır Start-up girişimlerini izleyip denetleyen startups.watch verilerine göre de Türkiye'de girişim ekosisteminde kadın girişimcilerin oranı %15dir.
Kadın girişimlerinin desteklenmesi ve kadınların iş hayatında karar alma mekanizmaları içerisinde erkeklerle eşit bir etkiye sahip olması anlamında çok daha fazla teşvik gerektiği görülmektedir.
Bölgeler bazında kadın yönetici oranlarına bakıldığında Avrupa da Eurostat (Avrupa İstatistik Kurumu) verilerine göre Avrupa ülkelerinde yönetici pozisyonlarında çalışanların %35’ini kadınlar oluşturmaktadır. Özgürlüğün, eşitliğin, refahın beşiği olarak bilinen Avrupa da bile bu oran beklenenin altındadır. Avrupa ülkelerinden Letonya %53 ile en yüksek oranda kadın yöneticiye sahiptir. Bu oranı %44 ile Bulgaristan ve Polonya takip etmektedir.
Lüksemburg, Belçika, Avusturya, Almanya, İtalya ve Güney Kıbrıs Rum kesimlerinde ise kadın yöneticilerin oranı %25’den az olmuştur. Oranların çok iç açıcı olmadığı görülmektedir diğer bölgelere göre. Asya bölgesine bakıldığında nüfusu kalabalık olan Çin ve Hindistan da kadın yöneticilerin oranı %26 civarında olduğu görülmektedir. ILO’nun yayımladığı rapora göre İran, Endonezya gibi Asya ülkelerinin ilk 90 da yer almaktadır Japonya da ise durum biraz daha şaşırtıcı %8’lik bir oran ile Asya ülkelerinin bir hayli gerisinde kalmıştır. Asya’dan sonra dünyanın en büyük kıtası olan Afrika kıtasına bakıldığında, kıtanın Namibya, Kenya gibi ülkelerinde kadınların istihdamı konusunda önemli adımlar atılırken, kıtanın diğer ülkelerinde kadınların aleyhinde yasaların devam ettiği görülmektedir.
Son Söz;
Kadınlar, hayatın her alanında ön sıralarda yer almalı, iş hayatında ve ailesinde ilham vermeli, yön vermeli, liderlik etmelidir. Günümüz dünyasında artık kadınların dört duvar arasında hapsedilmesi sadece kayıptır. Kadına yer vermeyen, üretime katkılarını sınırlayan toplumlar hep geride kalmaya makhumdur. Çalışan, üreten, eğitimli, liderlik eden kadınların sayısı artmalı, arttırılmalıdır. Bu misyonu üstlenen kadınların çalıştığı her sektörde başarıyı yakalaması kaçınılmazdır.
Unutulmamalıdır ki ‘var oluş kadınla başladı yine onunla sürecektir’
Dr.İlknur ÜNER