Sermayenin Yeni Yönü: Kadınların Yatırım Gücü
Uzun yıllar boyunca yatırım dünyası erkek egemen bir arena gibiydi. Risk sermayesi toplantılarında karar vericilerin çoğu erkekti; girişimcilik yarışmalarında sahneye çıkan kurucuların büyük bölümü yine erkekti. Fakat son birkaç yılda tablo değişmeye başladı. Bugün artık şunu net bir şekilde görebiliyoruz: Kadınlar, yalnızca yatırım alan değil, aynı zamanda yatırım yapan aktörler olarak da ekosistemin dinamiklerini değiştiriyor.
Benim gözümde bu dönüşüm, sadece kadınların başarısı değil; aslında sistemin verimliliğini artıran bir düzeltme. Çünkü sermaye tek boyutlu aktığında, fırsatların yarısını kaçırıyoruz. Bu yazıda küresel ölçekte ve Türkiye özelinde rakamlarla, örneklerle bu dönüşümü ele alacağım. Hazırsanız, bu konuda biraz rakamlar ne söylüyor bakalım.
Küresel Tablo: Eşitsizlikten İvmeye
Kadın kuruculu şirketler hâlâ toplam yatırım hacminden çok küçük bir pay alıyor. 2024 verilerine göre globalde tüm risk sermayesi yatırımlarının yalnızca %2–3’ü tamamen kadın kuruculu şirketlere gitti. Bu tablo, fırsat eşitsizliğinin ne kadar kronik olduğunu gösteriyor.
Ama hikâyenin diğer yüzü daha umut verici. Çıkışlar yani M&A ve halka arzlarda kadın kurucuların payı artıyor. ABD’de 2024’te kadın kuruculu şirketler toplam exit’lerin %24,3’ünü oluşturdu, Avrupa’da bu oran %21,5’e ulaştı. Üstelik ABD’de kadın kurucuların exit değeri bir yılda %27 artarak 38 milyar doları aştı. Yani kadın girişimciler, performanslarını kanıtladıkça yatırımcıların “fırsat kaçırma” korkusu artıyor.
(Kutu: 2024’te 13 yeni kadın kuruculu unicorn sahneye çıktı.)
Yeni Dikeyler: Femtech ve İklim Teknolojileri
Küresel yatırımın yeni odak alanları arasında “femtech” (kadın sağlığı teknolojileri) ve iklim çözümleri var. Özellikle femtech sektörü 2024 itibarıyla 1 trilyon dolara yaklaşan potansiyel pazar büyüklüğüyle yatırımcıların dikkatini çekiyor. Kadın girişimcilerin bu alanda daha yoğun varlık göstermesi, fırsat penceresini daha da genişletiyor.
Benzer şekilde, iklim teknolojileri ve sürdürülebilirlik odaklı girişimler de kadın kurucuların öne çıktığı bir alan haline geldi. Burada hem toplumsal fayda hem de yüksek getiri beklentisi birleşiyor.
Gender-Lens Fonlar: Sermayeye Yeni Optik
Eşitsizliği kırmanın bir yolu da fonların bakış açısını değiştirmek. “Gender-lens investing” yani toplumsal cinsiyet merceğiyle yatırım, son yıllarda büyük hız kazandı. Küresel Etki Yatırımı Ağı (GIIN) raporuna göre, 2024’te fonların %20’si portföyünün en az %30’unu kadın liderli şirketlere yönlendirdi.
Bu sadece bir sosyal sorumluluk değil; aynı zamanda bir getiri stratejisi. Çeşitliliğe sahip yönetim takımlarının riskleri daha iyi yönettiğini ve uzun vadede daha istikrarlı performans gösterdiğini ortaya koyan çok sayıda akademik araştırma var.
(Kutu: UN raporu – Kadın girişimcilerin küresel finansman açığı: 1,7 trilyon $.)
Kadın Melekler ve İlk Çekler
Kadınların yatırım dünyasına giriş yaptığı bir diğer alan ise melek yatırımcılık. Özellikle erken aşamada, kadın girişimcilerin kadın meleklerden aldıkları destek çok daha kritik oluyor. Çünkü burada sadece sermaye değil, aynı zamanda güven, mentorluk ve ağ erişimi de sağlanıyor.
2023–2025 döneminde kadın meleklerin oranı birçok pazarda %40’a yaklaştı. Bu yükseliş, kadın girişimcilerin o çok önemli ilk çeklere erişimini kolaylaştırıyor. Kendi gözlemlerime göre de, kadın meleklerin ilişki odaklı ve uzun vadeli yaklaşımı, girişimlerin başarısına doğrudan yansıyor.
Türkiye Fotoğrafı: Borsadan Girişimciliğe
Türkiye’de yatırım ekosistemi son yıllarda hızlı bir dönüşüm içinde. 2024 sonunda bireysel pay senedi yatırımcı sayısı 6,8 milyona ulaştı. Bu tabanın içinde kadın yatırımcıların oranı hızla yükseliyor. Özellikle mobil uygulamalar üzerinden küçük tutarlarla yatırım yapan genç kadınların sayısındaki artış, piyasanın tabanını genişletiyor.
Yönetim kurullarındaki kadın temsili de yukarı yönlü. Borsa İstanbul şirketlerinde kadın üye oranı 2024’te yaklaşık %19’a, bağımsız kadın üye oranı ise %28,8’e çıktı. Bu oran henüz ideal değil; ama “cam tavan”ın çatladığını gösteriyor.
Girişimcilik tarafında ise Arya Kadın Yatırım Platformu gibi yerel inisiyatifler öne çıkıyor. Türkiye’de kadın girişimcilerin fon bulması hâlâ zor; fakat kadın odaklı fonlar, mentorluk ağları ve üniversitelerle iş birlikleri sayesinde bu zorluklar kademeli olarak aşılmaya başlandı.
Kadın Yatırımcıların Davranışları: Daha Temkinli, Daha Uzun Vadeli
Araştırmalar, kadın yatırımcıların erkeklere kıyasla daha düşük risk iştahına sahip olduklarını ama daha uzun vadeli düşündüklerini ortaya koyuyor. Bu durum özellikle kriz dönemlerinde avantaj sağlıyor. Kadın yatırımcıların portföylerinde çeşitliliğe ve sürdürülebilir fonlara yönelme eğilimi daha yüksek.
Bu yaklaşım, bireysel yatırımcıların davranışları kadar, yönetim kurullarında ve fon komitelerinde alınan stratejik kararları da etkiliyor. Kadınların masada olması, yalnızca temsil değil, aynı zamanda risklerin daha iyi yönetilmesi anlamına geliyor.
Neden Stratejik Bir Zorunluluk?
Kadınların yatırım ekosisteminde daha fazla yer alması, sadece bir eşitlik hedefi değil. Rakamlar bize şunu söylüyor: Çeşitlilik, inovasyonun hızını artırıyor, pazarları büyütüyor ve getirileri güçlendiriyor.
Kısacası, kadınların yatırımda görünmez olması hem adaletsiz hem de pahalı bir hata. Çünkü bu durum, yatırımcıların potansiyel yüksek getiri fırsatlarını kaçırması anlamına geliyor.
Yol Haritası
Kurumsal yatırımcılar: Tahsislerde cinsiyet metrikleri belirlemeli, gender-lens fonlara pay ayırmalı.
Kadın girişimciler: Kadın melek ağlarını daha etkin kullanmalı, erken dönemde çıkış stratejilerini netleştirmeli.
Türkiye: Sermaye piyasalarında kadın odaklı finansal okuryazarlık programları yaygınlaştırılmalı, yönetim kurullarında %30 kadın hedefi için teşvikler artırılmalı.
Raylar Döşendi, Şimdi Hızlanma Zamanı
Kadınların yatırım dünyasındaki yükselişi artık geri dönüşü olmayan bir süreç. Evet, hâlâ ciddi uçurumlar var; ama tren raylara girdi ve ivme her geçen gün artıyor.
Belki de en önemli nokta şu: Bu dönüşüm yalnızca kadınların değil, tüm ekonominin hikâyesi. Çünkü daha çok kadın yatırım yaptıkça, daha çok kadın girişim sermaye buldukça, büyüme potansiyeli artıyor. Ve bu, hem iş dünyası hem toplum için yeni bir kalkınma hikâyesinin başlangıcı.
Sonuçta mesele, bir trenin vagonlarını doldurmak değil; hepimizin birlikte daha hızlı ve daha sürdürülebilir bir geleceğe yol almak.






















