TÜRKİYE TEKNOLOJİ ANLAMINDA EMİN ADIMLARDA BÖLGESEL VE KÜRESEL BİR GÜÇ OLMA YOLUNDA İLERLİYOR
2020 yılında pandemi ile başlayan dönüşüm bugün hala devam ediyor. Pandemi zamanında içimize doğru attığımız adımlar, tükenme sendromları ve yeni anlam arayışları sonrasında insanlığın hayata bakışı birkaç yıl önce hayal edemeyeceğimiz şekillerde değişti.
Pandeminin insan hayatında başlattığı dönüşüm bilim ve teknoloji alanında heyecan verici gelişmeler ortaya çıkarken bir yandan da bu gelişmelerin getirdiği belirsizlik ortamı ortaya çıkmaya başlayan yeni toplumda insanın kendisini nasıl konumlayacağı konusunda soru işaretleri oluşturuyor.
TARİH GİBİ EKONOMİ DE TEKERRÜR’DEN İBARETSE GELECEĞİ ANLAMAK İÇİN GEÇMİŞE DÖNÜP BAKMALIYIZ
Peki pandeminin başından bu yana üç yıl geçmesine rağmen neden hala pandemiden bahsediyoruz? Çünkü küresel olarak geniş çapta sarsıntıya ve dönüşüme neden olan olayların sonuçları bu olayların hemen akabininde değil, olay gerçekleştikten sonraki 3 ila 5 yıl içerisinde ortaya çıkıyor. Özellikle ekonomik krizler toplumsal huzursuzluğa ve siyasi dengesizliklere neden olabiliyor.
Örneğin 1929’daki Büyük Buhran dünya ekonomisini sarsan bir krize yol açtı ve ekonomik çöküş işsizlik oranlarının artmasına ve yoksulluğun global olarak yayılmasına neden oldu. Şüphesiz ki bugün birçok filme konu olan ve tarih sınıflarında anlatılan Adolf Hitler’in öncülüğünü yaptığı Nazi Almanyası da bu ekonomik altyapıdan doğmuştur. Hitler, bu toplumsal hoşnutsuzluğu siyasi amaçları için kullanarak Nazi Partisi'ni güçlendirdi ve Alman halkının ekonomik zorluklara olan tepkisi, Hitler'in popülaritesini artırarak 1933 yılında iktidara gelmesine neden oldu.
Benzer şekillerde 2008 Küresel Finans Krizi dünya genelinde büyük ekonomik daralmalara neden oldu. Bu durum, özellikle düşük gelirli ülkelerde işsizlik ve yoksulluğun artmasına yol açtı. Benzer bir şekilde 2008 krizinden sonra 2010 yılının sonunda patlak veren Arap Baharı Kuzey Afrika ülkelerinde büyük huzursuzluğa ve Suriye’deki iç savaşa neden oldu.
Bu nedenle, globalleşmenin hız kazandığı ve teknolojinin fiziksel ve dijital dünya arasındaki sınırlarını kaldırarak dünyayı bir araya getirdiği bu günlerde içerisinde bulunduğumuz politik-ekonomik konjonktürü analiz etmek COVID-19 resesyonu sonrasında oluşacak fenomenlere hazır olmak, esnek ve çevik bir şekilde karar alabilmek için son derece önem arz ediyor.
İŞ DÜNYASINDA YAPAY ZEKA HAVAİ FİŞEK GÖSTERİSİ VE SOSYAL MEDYA SAVAŞLARI Q3’TE DE SON HIZIYLA DEVAM EDİYOR
Şüphesiz ki Q3’ün başında gündeme damgasını vuran olay Apple’ın WWDC’de yeni karma gerçeklik gözlüğü ve dünyanın ilk uzamsal bilgisayarı olan Apple Vision Pro’yu tanıtması olmuştu. Vision Pro ile birlikte Apple’ın hisseleri ciddi bir biçimde yükselişe geçmişti. Bu dönemde aynı zamanda yükselen kur ve enflasyon ile birlikte Apple Türkiye kısa süre içerisinde ürünlerine ciddi oranlarda zam yaptı. Samsung ise nostaljik bir adım atarak ve özellikle Y jenerasyonunu mutlu ederek katlanabilir telefonları teknolojik bir yorumlama ile yeniden hayatımıza kattı.
Aynı zamanda 14 Mart 2023’te piyasaya sürülen ChatGPT-4’ün iş süreçlerine üçüncü çeyrekte hızlı bir şekilde entegre edildiğini gördük ve sadece masaüstünden değil, telefonlarımızdan da doğal dil işleme kullanan GPT teknolojisini kullanabilir hale geldik. GAFAM şirketleri yapay zeka yarışına; IKEA ve Amazon gibi üretim, perakende ve müşteri hizmetleri veren şirketler de iş süreçlerine metal yakalı yapay zeka modellerini entegre etmeye devam ederken bir yandan da Spotify gibi şirketler yapay zeka ile üretilmiş içerikleri platformlarında yasakladı ve Avrupa Parlamentosu yapay zeka kullanımını regüle etmek için dünyada ilk adımı attı. Ancak AB’nin yapay zekayı regüle etme girişimleri Siemens, Carrefour, Renault ve Airbus gibi şirketler tarafından rekabeti azaltma gerekçesiyle tepki topladı.
Üçüncü çeyreğin başında herkes OpenAI’ın 5 gün içerisinde 1 milyon kullanıcıya ulaşmasını konuşurken Instagram’ın Threads uygulaması 5 gün içerisinde 100 milyon kullanıcıya ulaşarak tarihin en büyük dijital kullanıcı patlamasına neden oldu. Platformun Twitter’ı yerinden edebileceği konusunda yapılan birçok şaka Elon Musk ve Mark Zuckerberg arasında gerilime neden oldu ve iki liderin birbirlerine Las Vegas’ta bir kafes maçında meydan okumalarına kadar ilerledi.
Ne mutlu ki meydan okumalar sadece dijital ortamda kaldı. Bunun akabininde Elon Musk kendi yapay zeka şirketi olan xAI’ı hayata geçirirken oğlundan sonra başka bir şeye daha X ismini koymakla kalmadı aynı zamanda Twitter uygulamasının ismini de logosuyla birlikte X’e çevirdi.
2023’ün üçüncü çeyreğinde dünya ekonomisi hala belirsizliklerle ve zorluklarla mücadele etmeye devam ediyor. ABD’de Mart 2023’te başlayan bankacılık sektörü krizi sonrası toparlanma çabaları, Avrupa'da COVID-19 pandemisi sonrasında artan doğal gaz talebi nedeniyle ortaya çıkan enerji sorunları ve Rusya-Ukrayna savaşının etkileri küresel ekonomiyi etkilemeye devam ediyor. Sadece Türkiye’de değil, bu yıl dünyada da sıkça tartışılan enflasyon sebebiyle artan fiyatlar hem yerel ekonomileri hem de uluslararası ticareti zorlamaya devam ediyor. Ekonomik büyümeyi sürdürme ve enflasyonu kontrol etme arasındaki denge 2023’ün üçüncü çeyreğinde de korunmaya çalışılıyor.
DEPREM FELAKETİ VE SEÇİM SÜRECİ’NDEN TURİZME UZANAN YOL Q3’Ü ANLAMAMIZ İÇİN ÖNEMLİ
Türkiye’deki seçim süreci ve Şubat ayında başlayan deprem felaketi Türkiye ekonomisini ve bununla birlikte ihracatı, işgücünü, gelir seviyelerini derinden etkiledi. Deprem bölgesinde toplamda 14 milyonluk nüfusa sahip 11 il, depremden önce ülkemizdeki ihracatın %11’ini ve tarımsal aktivitenin %17’sini karşılıyordu. Bu oranların bugün ciddi anlamda düştüğünü söylemek mümkün. Depremin yarattığı yaralar sarılmaya başlasa bile önümüzde hala uzun bir yol var. Dolayısıyla bölgenin sosyal ve ekonomik olarak toplanması bankaların ve KOSGEB’in sağladığı destek, silinen borçlar, kamu ve STK’ların desteğine rağmen önümüzdeki yıllara uzanan bir süreç olacak.
Enflasyon ile birlikte artan fiyatlar ve son zamanlarda yaşanan beyin gücü ile kaybedilen yetkin insan kaynağı ise içinde bulunduğumuz ekonomik durumu daha da kötüleştirmeye devam ediyor.
Deprem ve seçim sürecinin yarattığı belirsizlik nedeniyle yaz sezonu turizm açısından yavaş başlamasına rağmen seçim sonrasında belirsizlik halinin azaldığını ve turizmin yavaş da olsa normale döndüğünü görüyoruz. Özellikle COVID-19 pandemisinden sonra ulusal ve uluslararası seyahatlerde kayda değer bir artış var. Mastercard verilerine göre bu yaz en çok harcamanın yapıldığı zaman ise 10 Haziran’da İstanbul’da gerçekleşen UEFA Şampiyonlar Ligi final maçının gerçekleştiği hafta sonu gerçekleşti. Final maçı aynı zamanda güneyde Antalya, Muğla ve İzmir’de toplam harcamayı artırdı.
Her ne kadar turizm sektörünün 2023 yazını nasıl kapatacağı ile ilgili farklı spekülasyonlar olsa da turizmin yavaş yavaş toparlandığını ve sıcaklar sonrasında Eylül-Ekim aylarında da Türkiye’nin turizm için ideal bir tercih olabileceğini söylemek mümkün. Özellikle turizm sektöründe görülen canlanma, ekonomik büyümenin ivme kazanmasına katkı sağlayabilir.
Bankacılık ve otomotiv sektörünün yılın ilk iki çeyreğinde ciddi bir ilgi gördüğüne şahit oluyoruz. Temmuz 2023’te yabancıların en çok net alım yaptığı hisseler sırasıyla Akbank, Tofaş ve Ford Otosan olurken en çok net satım yaptıkları hisseler ise Yapı Kredi Bankası, Turkcell ve Türk Hava Yolları oldu.
Dünya Gazetesi’nin 9 Ağustos’ta açıkladığı habere göre bilançosu açıklanması beklenen 501 şirketten 123’ü bilançosunu açıklamış bulunuyor ve bunlardan 108’i kar açıklarken 12’si ise zarar açıklamış durumda. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından 2022 yılında Türkiye’nin en büyük ihracatçısı seçilen ve son sekiz çeyrekte karlılığını koruyan Türk Hava Yolları’nın 2023 yılının ilk iki çeyreğinde de karlılığını %60 oranında artırdığını görüyoruz.
Türkiye İş Bankası ise aktif büyüklüğünü ikinci çeyrek sonunda yüzde 38,2 artırarak Türkiye'nin en büyük özel bankası olmaya devam ediyor. Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş. (TÜPRAŞ) ikinci çeyrekte 2022 yılının aynı dönemine göre karında %31 oranında azalma gözlemlerken altı aylık bazda %21 oranında artış gösterdi. Sabancı Holding beklenenin üzerinde bir kar elde ederek ikinci çeyrekte net karını %64 oranında artırdı ve altı aylık bazda toplam karını %18 oranında artırmış oldu. Sabancı Holding aynı zamanda 2027 yılının sonuna kadar sürdürülebilirlikle bağlantılı yatırımlarının 5 milyar dolara ulaşacağını ve 2050 net sıfır hedefleri doğrultusunda 2030 yılına kadar doğrudan karbon emisyonlarını en az yüzde 42 seviyesinde azaltacağını açıkladı.
TÜRKİYE TEKNOLOJİ ANLAMINDA EMİN ADIMLARDA BÖLGESEL VE KÜRESEL BİR GÜÇ OLMA YOLUNDA İLERLİYOR
Daha geniş bir zaman aralığında baktığımızda ise Türkiye ekonomik çalkantılar ve enflasyona rağmen teknoloji alanında sağlam adımlar atıyor. Özellikle savunma sanayide ürettiğimiz İHA ve SİHA’larla küresel olarak oldukça ilgi görüyoruz. MIT Technology Review tarafından hazırlanmış olan “2023’ün Çığır Açan 10 Teknolojisi” listesinde, Baykar’a ait Bayraktar TB2’ler yılın en önemli teknolojileri arasında 4. sırada gösterildi. TB2’den sonra geliştirilen Bayraktar TB3’ler ise otomatik olarak inip kalkabiliyor ve 24 saatten fazla havada kalabiliyor.
Bununla beraber, ilk çok maksatlı amfibi hücum gemimiz olan TCG Anadolu ve Avrupa’nın doğuştan elektrikle çalışan ilk SUV’si olan yerli TOGG’u geliştirdik. Türk şirketlerimizden üçü (Aselsan, TAI ve Roketsan) Defense News 100 listesinde yükselirken bir tanesi de (ASFAT) listeye yüzüncü sırada girmeyi başardı.
Aynı zamanda son iki yılda Türkiye’den 6 unicorn ve 2 decacorn çıktığını ve Türk şirketlerinin de uluslararası pazarla açıldığını görüyoruz. trendyol, getir, insider, hepsiburada.com gibi hepimizin bildiği şirketlere ek olarak bu unicorn ve decacornların arasında Peak Games ve Dream Games gibi oyun sektöründe küresel çapta ses getiren isimler de yer alıyor.
Oyun sektörünün 2022 yılında 427 milyon dolar ile en çok yatırım alan sektör olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda Türkiye’nin birkaç yıl içerisinde küresel oyun sektörü için önemli bir merkez haline geleceğini söyleyebiliriz. Teknoloji alanındaki gelişmelerde teknokentlerin payı da oldukça önemli. 2001 yılının sonunda 2 tane olan teknokent sayımız bugün 100’e yakın ve bu teknokentlerde 90 bine yakın ARGE çalışanı var.
KOBİ’lerde de dijitalleşme tüm hızıyla devam ediyor. Amazon Türkiye ve PwC’nin iş birliğinde yayınlanan Türkiye’deki KOBİ’lerin E-Ticaret Görünümü Raporu’na göre KOBİ’lerin yüzde 25,3’ü halihazırda e-ticaretin içindeyken, yüzde 19’u ise önümüzdeki dönemde e-ticarete başlamayı planlıyor. Raporda Türkiye’de en çok öne çıkan beş trend arasında da sosyal medyada ticaretin yükselişi, mobil cihazlarla alışveriş (m-ticaret), teslimat süreleri ve teslimat koşullarındaki iyileşmeler, kadınlara ait KOBİ’lerin yükselişi ve değişen tüketici değerleri yer alıyor.
Uluslararası anlamda da iş birliklerini artıracak etkinlikler devam ediyor. 19 Ekim 2023’te gerçekleşecek 5. Yıllık Türkiye ve Çevresindeki Özel Sermayeye İlişkin Konferansı bunlardan biri. Geçtiğimiz yıllarda Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek’in 3 kez konuşmacı olarak katıldığı etkinlik bu yıl Türkiye ve çevresindeki son 3+ yılda özel sermaye faaliyetlerini ve gelecekte neler olacağını tartışmayı hedefliyor.
BELİRSİZLİKLERİN OLDUĞU BİR DÜNYADA DÖNGÜLERİN FARKINDA OLARAK ÇEVİK VE ESNEK BİR YAPIYA BÜRÜNMELİYİZ
Küresel çaptaki politik ve ekonomik durumların Türkiye’yi ve dünyayı yakından etkilediği; özellikle yapay zekanın insan hayatına geniş çapta entegre edilmeye başlaması ve küresel enflasyon ile suyun giderek bulandığı bir dönem içerisindeyiz. Karlılığını korumak isteyen şirketlerin bir an önce ellerindeki imkanları kullanarak yapay zeka gibi güncel teknolojileri iş süreçlerine entegre etmeleri ve teknoloji yarışında geride kalmamaları devamlılıkları için oldukça önemli.
Peki bu dönemi nasıl algılamamız gerekiyor? Cevap basit: dün, bugün ve yarın gibi yüzeysel bir bakış açısından değil de bunun ötesinde tarihsel döngüleri gözeterek ve geçmişten ders çıkararak.
Pandeminin insanlığı ne oranda ve nasıl değiştirdiğini anlamak için hala erken bir dönemdeyiz. Bu yazının başında da dediğim gibi yaşanan olayların sonuçlarını ve etkilerini kesin olarak tahmin edemeyeceğimiz için bugün gerçekleşen birçok şey bundan yıllar sonra geçmişe dönüp baktığımızda anlam kazanmaya ve anlamlı bir hikaye oluşturmaya başlayacak. Umarım ortaya çıkan sonuçlar Nazi Almanyası ve Arap Baharı gibi insan hayatını trajik bir şekilde etkileyen örnekler olmaz.
Bununla beraber, yaşanabilecek senaryoların farkında olmak ve bunlara karşı önlem almak, çevik ve esnek stratejileri bireysel hayatlarımıza ve iş yapış biçimlerimize entegre etmek için tam olarak ihtiyaç duyduğumuz şey olabilir. Ben bu bilinç ile ilerlediğimiz ve gerekli önemlerimizi aldığımızda umutlu ve teknolojinin gücü ile gelişen bir Türkiye görüyorum.