Afet Ekonomisi
6 Şubat 2023 Pazartesi sabahı başlayan deprem felaketi 11 ilimizde büyük hasara yol açtı. Türkiye için son derece acı bu felaketin de en üzücü tarafı yaşanan can kayıpları, fiziksel ve psikolojik yaralar, ve binalarla birlikte yıkılan hayatlar…
Bununla birlikte afetlerin hepimizi ekonomik olarak etkileyecek boyutlarını da göz önünde bulundurmamız gerekiyor.
OECD’nin Financial Management for Earthquake Risk Raporuna göre depremlerin oluşma sıklığı tarihsel olarak aynı devam etmesine rağmen neden olduğu hasarlar ve verdiği zararlar her geçen gün artıyor.
Bu noktada şehir planlama çalışmaları ve inşa edilen binalarda en güncel teknolojilerin kullanılması büyük önem arz ediyor.
Bugün Güneydoğu Asya bölgesinde afet yönetimi alanında başarılı poliçeler izleyen ülkeler var. Bu ülkelerde ciddi doğa olayları meydana gelmesine rağmen büyük afetlerle karşı karşıya kalınmıyor çünkü gerekli teknik planlamalar yapılıyor, yasal önlemler alınıyor ve denetleme mekanizmaları geliştiriliyor.
Yani, çözüm konusunda farklı alternatifler mevcut. Ancak bu çözümleri etkili bir şekilde Türkiye’nin afetten korunma ve afete hazırlık gündemine sokmalı ve ne kadar önemli olduklarının altını sürekli olarak çizmeliyiz.
İlk aşamada teknik ve yasal gereklilikleri yürürlüğe koyduktan sonra eğitim dikkatkat etmemiz gereken bir yol var. Afetleri en az hasarla atlatmak için afete yönelik bilgisi ve her türlü konuda önlem alma yetisi olan, sorun çözme yeteneği ve bilgisi gelişmiş bir iş gücüne ihtiyacımız var.
Özetle, akıllı ve sürdürülebilir toplumlar ve yaşamlar inşa edecek insanlar yetiştirmemiz gerekiyor. Bu noktada biz ve bizim gibi derneklere önemli bir sorumluluk düşüyor. Biz de Teknolojide Kadın Derneği olarak depremde maddi veya manevi zarar gören gençlerimizin, kadınlarımızın teknoloji alanında güçlenmesi, uzmanlaşması ve meslek sahibi olmaları için bir seferberlik başlatıyoruz.
Kayıplarımızı defnettikten ve yaralarımızı bir nebze daha sardıktan sonra hayata dönme arzusu ilk geldiği andan itibaren eğitim faaliyetlerimize başlayacağız. Yaz aylarında farklı projelerle, yaz kamplarıyla, online ve fiziksel eğitimlerle çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bu eğitimlerin yanında soft skill eğitimlerimiz ile gençlerimizin yaşadıkları travmayı daha kolay atlatmalarına ve kendi ayaklarının üzerinde durmalarına olanak sağlamayı umuyoruz.
kat etmemiz gereken bir yol var. Afetleri en az hasarla atlatmak için afete yönelik bilgisi ve her türlü konuda önlem alma yetisi olan, sorun çözme yeteneği ve bilgisi gelişmiş bir iş gücüne ihtiyacımız var. Özetle, akıllı ve sürdürülebilir toplumlar ve yaşamlar inşa edecek insanlar yetiştirmemiz gerekiyor. Bu noktada biz ve bizim gibi derneklere önemli bir sorumluluk düşüyor.
Biz de Teknolojide Kadın Derneği olarak depremde maddi veya manevi zarar gören gençlerimizin, kadınlarımızın teknoloji alanında güçlenmesi, uzmanlaşması ve meslek sahibi olmaları için bir seferberlik başlatıyoruz. Kayıplarımızı defnettikten ve yaralarımızı bir nebze daha sardıktan sonra hayata dönme arzusu ilk geldiği andan itibaren eğitim faaliyetlerimize başlayacağız.
Yaz aylarında farklı projelerle, yaz kamplarıyla, online ve fiziksel eğitimlerle çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bu eğitimlerin yanında soft skill eğitimlerimiz ile gençlerimizin yaşadıkları travmayı daha kolay atlatmalarına ve kendi ayaklarının üzerinde durmalarına olanak sağlamayı umuyoruz Bu tarz yatırımlar insanların umutlarını kesmemesi için de oldukça önemli.
Afet bölgelerinde şehirlerde kesilen umutlar ciddi bir iç göçe ve iç göçün beraberinde getirdiği sosyolojik sorunlara neden oluyor.
İç göç şehirlerdeki ev kiralarının artmasına neden olurken artan göç afet bölgelerinde de ekonomik gelişmenin ve yeni hayatların kurulmasının önüne geçiyor. İş bulamayan afetzedeler büyük şehirlerde işsizlik ile baş etmek zorunda kalıyorlar ve üçüncü dünya ülkelerinde sıkça görülen, metropolitan halinde yoğunlaşmış şehirlerde yaşam giderek zorlaşıyor ve ekonomik eşitsizlikler oluşuyor.
Bu ekonomik eşitsizlikler ulaşım ve güvenlikte sıkıntılara, yetersiz sağlık hizmetlerine ve metropollerde giderek artan fiyatlardan dolayı geçim sıkıntısına; kısacası çok yorulan, sağlıksız yaşayan, toprakla bağını kesmiş, mutsuzluğunun dahi farkında olmayan ve sıkça doğal olmayan yollarla vefat eden bir toplumun alt yapısını oluşturuyor.
Bu nedenle yaşadığımız afetten sonra umudumuzu kesmeden afet bölgelerini olabildiğince hayata yeniden kazandırmaya çalışmak, gençlerimize kendi hayatlarını ve şehirlerini sağlam tabanlara oturtacak donanımı sağlamak ve böyle felaketlerin yeniden yaşanmaması için gerekli teknik ve yasal önlemleri almak son derece önemli.
Burada dikkat çekmek istediğim bir diğer husus ise gelecekteki afetler için hazırlıklı olmak. Anadolu’daki felaketin boyutu göz önüne alındığında İstanbul’da benzer bir depremin yaşanmasının Türkiye için hayal edilemez
Bugün Güneydoğu Asya bölgesinde afet yönetimi alanında başarılı poliçeler izleyen ülkeler var. Bu ülkelerde ciddi doğa olayları meydana gelmesine rağmen büyük afetlerle karşı karşıya kalınmıyor çünkü gerekli teknik planlamalar yapılıyor, yasal önlemler alınıyor ve denetleme mekanizmaları geliştiriliyor.
Yani, çözüm konusunda farklı alternatifler mevcutekonomik ve sosyal sonuçları olacaktır. Bu nedenle beklenen Büyük İstanbul Depremi için ilk adımda her bireyin gerekli tedbirleri alması, yaşam alanlarını ne pahasına olursa olsun kontrol ettirmesi son derece elzem.
Bir sonraki adımda da çocuklarımızı deprem tatbikatları ile bilinçlendirmemiz, olası bir depremde almamız gereken aksiyonları deprem öncesinde belirleyerek bu çerçevede planlar oluşturmamız ve psikolojik olarak her an deprem olabilirmiş gibi sakin ancak tedbiri elden bırakmadan hayatımıza devam etmemiz gerekiyor.
Ben kendim ve Teknolojide Kadın Derneği adına yaşadığımız zor günleri beraber çalışarak aşacağımıza eminim.
Bu süreç kısa ve kolay olmayacak, ancak yaratacağımız etkinin farkına vardıkça artan umudumuzla başkalarına da umut olmak için özveriyle çalışıyoruz ve çalışmaya da devam edeceğiz.