Yurt İçinde Enflasyon Verisi ile Haftayı Tamamlıyoruz…
Geride bıraktığımız haftada yurt içinde eylül ayı enflasyon verisini takip ettik. Piyasa
tahminlerine paralel gelen yurt içi enflasyon verisinin detayları da bir o kadar kritik konumda yer alıyor.
Öncelikle verinin detaylarında yer alan gelişmeleri ele aldıktan sonra TCMB’nin bir sonraki PPK takvimi olan 26 Ekim tarihinde ne gibi aksiyonlar alabileceğini kısaca değerlendirelim. TÜFE, eylül ayında bir önceki aya kıyasla piyasa beklentilerine paralel şekilde %4,75 oranında artarken, yıllık bazda artış hızı ise %58,94 seviyesinden %61,53 seviyesine yükseldi. Aylık bazda ele aldığımızda aylık artış hızında (Ağustos: %9,09) bir yavaşlama söz konusu olsa da geçtiğimiz yıla hatta son 10 yıllık ortalamaya kıyasla oldukça yüksek bir aylık artışa işaret ettiğinin altını çizmek gerekir.
Bununla birlikte yıllık bazda artış hızı ise son 10 ayın en yüksek seviyesine ulaşmış durumda. Ana harcama grupları altındaki kalemler aylık bazda hepsi artış yönünde değişim gösterirken, aylık bazda en yüksek katkının ise konut ile gıda ve alkolsüz içecekler grubundan geldiği görülüyor.
Yurt içi üretici fiyat endeksi ise aynı dönemde aylık bazda %3,40 oranında artarken, yıllık bazda artış hızı ise %49,41 seviyesinden %47,44 seviyesine geriledi. Bir süredir yıllık ÜFE, TÜFE verisi altında kalıyor olsa da buradaki katılık sürüyor ve maliyet kanalı ile olan baskı devam ediyor.
Yukarıda kısaca özetlediğimiz enflasyon verisinin alt kalemlerindeki sinyal, özellikle hizmetler kanalındaki yüksek seyrin korunuyor olması ve devam eden maliyet baskısı ile katılığın sürdüğü yönünde. Özellikle son dönemde kurdaki yukarı yönlü hareketin daha stabil devam ediyor olması ani bir kur şoku ihtimalini azaltıyor olsa da kış mevsiminin gelmesi ile doğalgaz tüketiminde yaşanacak artışlar, akaryakıt zamlarından kaynaklanan artışların diğer kalemlere yansımasına bağlı olarak artışların aylık enflasyonun eylül ayı seviyesinin altında oluşmasına pek imkân tanımayacağını gösteriyor.
Peki bu veri ardından TCMB’nin gelecek PPK toplantısını nasıl değerlendirmeliyiz… Bu soruya yanıt vermeden önce hazır yılın 3. Çeyrek dönemini tamamlamışken, 2023 yılını nasıl bitireceğimize de kısa bir yorum getirmekte fayda var. 2023 yılı için 3. Enflasyon raporundaki tahmin aralığı %54-62 olarak açıklanırken, PPK metinlerinde enflasyonun bu yılı tahmin aralığının tepe noktasına yakın seviyelerde bitirebileceği değerlendiriliyor. OVP tahmini ise enflasyon raporundaki tahmine yakın ve %65 olarak açıklandı. Gelecek 3 aylık süreçte enflasyondaki aylık artış hızının yaklaşık olarak %10,3 seviyesinde oluşması halinde yılı %65,5civarında bir enflasyon verisi ile tamamlıyoruz.
Fakat burada da işte bir önceki paragrafta belirttiğimiz gibi enerji kanalından gelecek maliyetlerin dışında diğer alt kalemlerde bir artış olmaması ya da düşüşün olması ve kurun yatay seyretmesiyle birlikte bu görüş daha geçerli bir hal alabilir. Dolayısıyla gelecek aylarda kurun seyri, global enerji fiyatları yurt içindeki gelişmeler bu noktada oldukça kritik olacaktır.
Bu beklentiler ve tahminler çerçevesinde ise TCMB’nin 26 Ekim tarihinde gerçekleştireceği PPK toplantısında sıkı duruşundan taviz vermeyeceğini, hatta eylül ayındaki karar metninde sıkı para politikasına devam edileceği mesajından bir duraksama sinyalininde alınmaması, TCMB’nin faiz artırımlarına bu ay da devam edeceğine işaret ediyor. Ağustos ve eylül ayındaki faiz artış oranlarının azalarak devam etmesine bağlı olarak ekim ayı faiz artışı için bir tahmin aralığı vermek daha uygun olacaktır.
Bu noktada TCMB’nin 300 ila 500 baz puan aralığında bir faiz artışına gidebileceğini düşünmek çok da yanlış olmayacaktır. Şunu da eklemek de fayda var, Merkez Bankasının faiz artışlarına bu yıl sonuna kadar devam etmesini ve artış oranlarının yıl sonuna doğru yavaşlamasını beklemekle birlikte, sıkı duruşun faiz dışı diğer miktarsal sıkılaşma yöntemleri ile desteklenerek devam etmesini bu sürecin bir parçası olarak devam edeceğini düşünüyorum.