Beyoğlu’nda küçük, loş ışıklı bir kafede oturuyorlardı. Camdan dışarı bakan Nora, önünden geçen insanları izleyerek kahvesini karıştırdı.
Gözde ise bir yandan telefonundaki piyasa verilerini inceliyor, bir yandan da Nora’nın sıradaki hamlesini tahmin etmeye çalışıyordu. Yıllardır birbirlerini tanıyorlardı. Nora finansal astrolojiyle piyasaları okuyan biri olarak ünlenmişti, Gözde ise ekonomi dünyasında rakamlarla konuşan ama insan psikolojisini de unutmayan bir analiz ustasıydı. İkisi de işlerinde iyiydi, ama yaklaşımları birbirine taban tabana zıttı.
Nora bardağını masaya koyarak söze girdi.
“Altın 3.000 doları görür mü sence, Gözde?”
Gözde gözlerini devirdi.
“Sen ve astrolojik spekülasyonların… Bunu konuşacağımızı biliyordum. Ama hadi, beni ikna etmeye çalış.”
Nora gülümsedi.
“Önce bir hatırlayalım. 1929 Büyük Buhran’ı, 1970’lerin petrol krizleri, 2008 finansal çöküşü… Hepsi Satürn-Neptün döngülerine denk geliyor. Şimdi 2025’te yine Satürn ve Neptün kavuşuyor. Bu bir tesadüf mü sence?”
Gözde başını iki yana salladı.
“Bak, tarihsel döngüler güzel, kabul. Ama 1970’lerde altın 35 dolardan 850 dolara çıktıysa, bunun sebebi petrol kriziydi. 2008’de küresel kriz oldu ve FED tarihte görülmemiş bir para basma sürecine girdi. Şimdi, 2025’te altın 3.000 dolara çıkacaksa, bu yıldızlardan dolayı değil, merkez bankalarının ve yatırımcıların risk algısından dolayı olacak.”
Nora gülümsedi.
“Tamam, diyelim ki merkez bankaları bu işin içindeyse… Peki neden altın stokluyorlar? Çin, Hindistan, Rusya… Hepsi son yıllarda rekor seviyede altın alıyor. Çünkü kağıt para sistemine güven azaldı.”
Gözde kahvesinden bir yudum alarak telefonu masaya bıraktı.
“Çünkü ABD’nin toplam borcu 34 trilyon doları geçti ve faiz giderleri bütçeyi eritiyor. Türkiye’de bile 226 milyar dolarlık dış borç çevrilmek zorunda. Merkez bankaları belirsizlik arttığında güvenli liman arar, bu yeni bir şey değil.”
Nora kaşlarını kaldırarak onu izledi.
“O zaman altın neden 3.000 doları göremez diyorsun?”
Gözde gülümsedi.
“Çünkü 3.000 dolar hedefi yatırımcıları spekülatif alıma teşvik eden bir rakam. 2020’de pandemi sırasında altın 2.075 doları gördüğünde herkes ‘3.000 dolara gidiyoruz’ dedi ama ne oldu? FED faiz artırdı, piyasa çöktü. Şimdi de faizler düşecek diye herkes heyecanlı ama unutma, Çin’de ciddi bir ekonomik yavaşlama var. ABD’de enflasyon hâlâ tam kontrol altına alınmış değil. Her şey bu kadar net değil.”
Nora hafifçe gülerek başını salladı.
“Ama 1970’lerde de insanlar aynı şeyi söylüyordu. O dönemde de enflasyon yapışkandı, faiz politikaları belirsizdi. Yine de altın 24 katına çıktı. 2025, büyük bir sistem değişiminin başlangıcı olabilir.”
Gözde düşündü. Haklı olabilirdi. Ama yalnızca astrolojik döngülerle karar vermek ona fazla yüzeysel geliyordu.
“Peki sen neye yatırım yapıyorsun?” diye sordu.
Nora kahvesinden bir yudum aldı ve göz kırptı.
“Altın alıyorum. Ama Bitcoin de portföyümde. Uranüs Boğa’da, dijital ve maddi sistemler arasında büyük bir değişim olacak. Ve tabii ki arsa… Çünkü kağıt paraya olan güven azalırken, toprak her zaman değerli olacak.”
Gözde iç geçirdi.
“Bense biraz daha temkinliyim. Altını alıyorum çünkü merkez bankaları bunu yapıyor. Ama uzun vadeli tahvillere de bakıyorum, çünkü faizler düştüğünde getirisi artacak. Döviz zaten elimde olmalı, çünkü Türkiye’de kur riski hala yüksek. Ve konut… Çünkü enflasyon karşısında reel varlık sahibi olmak gerekiyor.”
Nora sırıttı.
“Yani aslında sen de ‘güvenli liman’ yatırımcısısın. Sadece bunu ‘rasyonel yatırım’ diye paketliyorsun.”
Gözde hafifçe güldü.
“Bense senin de aslında makroekonomiyi okuduğunu düşünüyorum ama bunu ‘yıldızlar söyledi’ diye süsleyerek anlatıyorsun.”
İkisi de kahvelerini kaldırıp, birbirlerine hafifçe dokundurdu. Tartışmanın kazananı yoktu, çünkü burada mesele kazanmaktan çok dünyayı anlama biçimleriydi. Altın 3.000 doları görür müydü? Belki. Ama önemli olan bu rakama takılmak değil, hangi dinamiklerin bunu mümkün kıldığıydı.
Nora, masadan kalkarken bir kez daha göz kırptı.
“Eğer altın 3.000 doları görürse, yıldızları ciddiye almaya başlarsın, değil mi?”
Gözde gözlerini devirdi ama gülümsemekten kendini alamadı.
“Eğer altın 3.000 doları görürse, belki seninle astroloji konuşmaya başlarım. Ama önce bir merkez bankalarının hangi yıldız haritasına göre karar aldığını çözmem lazım.”
Ve böylece yollarına gittiler. Yatırım kararları verilmiş, tartışma sona ermişti. Ama gerçek olan şuydu: Dünya değişiyordu. Ve bu değişimde kim daha iyi okursa, kim geleceği daha sağlam yorumlarsa, kazanan o olacaktı.
Not: Bu yazı yatırım tavsiyesi değildir.
Burada yer alan görüşler yalnızca yazarın kişisel yorumları olup, finansal, ekonomik ve astrolojik perspektiflerden hareketle oluşturulmuştur. Yatırım kararlarınızı vermeden önce kendi araştırmanızı yapmanız ve bir uzman görüşü almanız önemlidir. Piyasalar risk içerir ve geçmiş performans gelecekteki sonuçları garanti etmez.