Dünyada Hızlanan e-Mobilite ve Mikromobilite Adımları
Gelişmekte olan ülkelerde elektrikli mobilite geçişi için birçok farklı adım atılıyor. Uzun mesafe kat eden ve yüksek doluluk oranına sahip elektrikli otobüsler ve mikro-mobilitede farklı araçlar, aynı zamanda geliştirme faydaları sağlayan uygun maliyetli başlangıç noktaları olarak ortaya çıkıyor.
Ulaşımda pandemi sonrası e-mobilite ve mikrobilite, dünyayı net sıfır karbon yörüngesine oturtmak için en çok konuşulan konulardan biri konumuna geldi.
2021’de dünyadaki 6,6 milyon elektrikli araç satışının çoğunun Çin, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri gibi büyük küresel pazarlarda yoğunlaştığını görüyoruz.
Gelişmekte olan ülkeler için geleneksel içten yanmalı motorlu araçlardan elektrikli araçlara geçiş temiz hava kalitesi, ithal yakıta daha az bağımlılık gibi etkilerle ciddi anlamda ek faydalar sağlar.
Bu avantajlara rağmen, dünyada finansman imkânlarının henüz tüm tüketicilere ulaşmaması sebebiyle geniş kitlelere erişmekte zorluklar da yaşanıyor.
Diğer taraftan elektrikli araçların, geleneksel içten yanmalı motorlu araçlara kıyasla bir miktar üzerinde fiyatla satılması da dünyada birçok tüketici için finansal anlamda bir engel oluşturuyor.
Elektrikli araçların ekonomisi, birçok pazarda, bir elektrikli aracın ömrü boyunca tahakkuk eden yakıt ve bakım maliyetlerinde yapılan tasarrufların, nispeten yüksek satın alma fiyatını fazlasıyla dengelediğini ortaya koyuyor.
Ayrıca, sağlık ve çevresel faydalar hesaba katıldığında ve finansal yükü ortaya koyulduğunda, e-mobilitenin ekonomik gerekçesinin incelenen ülkelerin birçoğunda tercih edilmesinde de önemli nedenler arasında olduğunu görüyoruz.
Fiyatların düşmeye devam etmesi ve şarj altyapısının her yerde bulunabilmesi nedeniyle elektrikli araçların kullanılabilirliğinin bugünden 2030’a kadar daha da artması bekleniyor.
E-mobilite geçiş tüm ülkelerce kabul edilirken, en önemli konulardan bir tanesi ise tüm ülkelerin elektrikli araçları sürdürülebilir hareketlilik stratejilerine dahil etmek için bir plana ihtiyaç duyduğunu açıkça ortaya koyuyor.
E-mobilitenin ekosistem oluşumundaki ekonomik etkisi dışında, ülkelerin ve finans kurumlarının elektrikli araçlara geçişi hızlandırmak için yapabilecekleri eylemler ve adımlar oldukça önemli. Elektrikli araç şarj altyapısına yatırım yapmak, elektrikli araç alımlarını teşvik etmek bu kapsamda etkilidir.
Ek öncelikler, araç maliyetlerini azaltabilecek pillerin kiralanması, geri dönüştürülmesine yönelik yenilikçi modellerin geliştirilmesi ve piyasaya ek ticari finansman sağlanması olmalıdır.
Özellikle yakıt vergileri, vergi gelirlerinin büyük bir kısmını oluşturuyorsa veya enerji hizmetlerinin mali sürdürülebilirliği istikrarsızsa, hükümetlerin ayrıca bir e-mobilite geçişinin mali sonuçlarını incelemesi gerekecektir.
Avrupa ülkeleri e-mobiliteyi geliştirmeye yönelik projeler üzerinde çalışırken, bu projelerin çoğunda elektrikli otobüsleri büyük şehirlerin toplu taşıma sistemlerine dahil etmek hedefleniyor, e-mobilite adımı olarak da iki ve üç tekerlekli araçları uygun fiyatlı, temiz bir alternatif haline getirmek amaçlanıyor.
Mobilite, insanları işlerine, eğitime, kritik hizmetlere ve fırsatlara bağlayan temel bir yaşam çizgisi olarak kabul edilirken, ulaşımdan kaynaklanan emisyonları azaltmak için acil bir ihtiyaç haline geldi.
e-mobilite dahil olmak üzere tüm ulaşım dekarbonizasyon araçları ülkeler tarafından hızlıca uygulamaya konulmaya çalışılıyor. Dünyada e-mobilite’ye geçiş için artık “eğer” değil, “nasıl” ve “ne zaman” soruları öne çıkıyor.
Sürdürülebilir tüketici finansmanı, e-mobilite adımlarını dijital çözümler aracılığıyla atarken, e-mobilite ile tanımlanmış ihtiyaçları belirlemek daha da önem arz edecek.
Garanti BBVA olarak sürdürülebilirlik temel stratejimizi oluşturuyor. Daha çevreci bir gelecek için sürdürülebilir tüketici finansmanı bakış açısıyla e-mobilite adımlarını desteklemeyi aralıksız sürdürerek, bu yapılarla Türkiye’nin düşük karbonlu ekonomiye geçişine destek sağlamaya devam edeceğiz.