Global olarak enerjinin parlayan yıldızı, yenilenebilir enerji olarak karşımıza çıkıyor, 2023 yılında dünya genelinde devreye giren elektrik santrallerinin yüzde 85'inden fazlası yenilenebilir enerji santralleri.
Bunun içinde en büyük payı da güneş alıyor. Bunun esas nedeni maliyetlerin çok düşmüş olması. Çin bu alanda da başı çekiyor. Dünyada geçen yıl tarihi bir rekor kırıldı. 510 gigavat yenilenebilir enerji santrali devreye girdi. Çin bunda çok büyük bir rol oynadı. Dünya genelindeki elektrik şebekelerine bakıldığında ise, şebeke kapasitesi olmaması nedeniyle 1500 gigavat hazır yenilenebilir enerji atıl olarak beklediğini görmekteyiz.
Dünyada Enerjinin Mevcut Durumu
Öncelikle en güzel gelişme , petrol talebindeki büyümenin, geçmiş yıllara kıyasla düşmesi olarak gözümüze çarpıyor. Bunun ilk nedeni, Çin ekonomisinin yavaşlamaya başlaması, ikincisi ise elektrikli araçların payının artması olarak değerlendirilebilir. Bu sene elektrikli araçlarda, özellikle Amerika kıtasında ciddi bir üretim artışı bekleniyor. Buna rağmen petrol fiyatlarının 90 dolar seviyesinde olmasının nedenlerinden en önemlisi, Suudi Arabistan ve Rusya'nın başını çektiği OPEC+ ülkelerinin üretim kesintileri. Bu öyle bir seviyeye geldi ki şu anda atıl üretim kapasitesi denen 'spare capacity' tarihi seviyeye ulaştı. Günlük 6 milyon varili aşan önemli bir atıl üretim var. Diğer neden ise Orta Doğu'daki mevcut gerilim.
Doğalgaz piyasalarında ise 2025-2026 yılları itibarıyla piyasada ciddi bir sıvılaştırmış doğalgaz (LNG) dalgası yaşanacağı öngörülüyor. Bu LNG arzının piyasaya girmesiyle beraber fiyatlarda aşağı yönlü bir baskı bekleniyor. Buda birçok dengeyi değiştirerek, satıcıların ellerinin güçlü olduğu piyasadan, alıcıların ellerinin güçlü olduğu piyasaya dönüşecek. Kömüre olan iştahın azalmasının da esas nedeni, daha ucuz alternatiflerin ortaya çıkması. Sadece Çin ve Hindistan yeni kömür tesisleri kuruyor ama bu büyüme de geçmiş yıllara göre son derece yavaş.
Son olarak enerji verimliliği teknolojilerinde muazzam bir büyüme var. 2023’de, küresel enerji verimliliği yatırımlarındaki artış, ortalama artışın iki katı üzerinde gerçekleşti. Bu hızlı yükselişin ardında 3 temel neden görüyoruz. Bunlardan ilki, enerji fiyatlarındaki artışın yarattığı trend. İkincisi, hükümetlerin enerji güvenliği için getirdiği enerji verimliliği odaklı tedbirler. Üçüncüsü ise başta Avrupa ülkeleri olmak üzere kimi ülkelerde artan çevre bilinci ve iklim değişikliğine çözüm bulmak için enerji kullanımını azaltmak amacıyla gerçekleştirilen enerji verimliliği eylemleri.
Bu sene Global anlamda, enerji verimliliği iyileştirmek, hızlandırmak ve net sıfır emisyona ulaşmak için, 2030 yılına kadar küresel enerji verimliliği ilerleme hızını ikiye katlamak hedefiyle, inovasyon, dijitalleşme ve finans alanlarındaki politika eylemleri belirleyici olacak. Bu politikaları hayata geçirmek için ise hızlı bir şekilde süreçlerin yönetilmesi gerekiyor. Bunun için en başta enerjiyi nasıl tükettiğimizi optimize etmek, iklim ve enerji kriziyle başa çıkma yöntemlerinin önceliğe alınması önemlidir.
Artık büyük resimde yapılacaklar bellidir ve bunun için her şeye sahibiz. Sahip olunmayan tek şey zaman.. Elektrifikasyon ve dijital enerji verimliliği teknolojilerinin gücünü sonuna kadar kullanmadan önce daha fazla zamanın geçmesine izin verilmemesi gerekiyor. “Küresel Enerji Verimliliği Konferansı: Eylemin On Yılı” için yayınlanan brifing raporunda da; bugün yüzde 2,2 olan yıllık enerji verimliliği ilerlemesinin 2030 yılına kadar yıllık yüzde 4'ün üzerine çıkarılmasının; sera gazı emisyonlarında hayati düşüşler sağlayacağı, istihdam yaratacağı, enerjiye erişimi genişleteceği, enerji faturalarını düşüreceği, hava kirliliğini azaltacağı ve ülkelerin fosil yakıt ithalatına bağımlılığını azaltacağı vurgulanıyor. Yıllık ilerlemenin iki katına çıkması için sektördeki yatırımların bugün 600 milyar dolardan 2030 yılına kadar 1,8 trilyon dolarının üzerine çıkması gerektiği vurgulanıyor.
Elektriğin daha fazla kullanıldığı bir dünya
Konutlar, binalar, veri merkezleri, altyapı ve endüstride enerji yönetimi ve otomasyonun dijital dönüşümünde , enerji, otomasyon ve yazılımı bir araya getiren bütünleşik verimlilik çözümler ile sahip olunan enerji ve kaynakları en iyi şekilde kullanmaya teşvik ederek, herkes için gelişim ve sürdürülebilirlik arasında bir köprü kurarak, enerjiye ve dijitale erişimin temel bir insan hak olarak herkesin erişebilmesini sağlamakla olacaktır. Yaşadığımız dönemde , enerji dönüşümü ve endüstri devriminde yapısal bir değişimle karşı karşıyayız. Döngüsel ekonomi yaklaşımıyla, karbon nötr bir dünya için elektrik, en verimli ve en iyi bileşen olarak bulunuyor.
Nükleer Enerji Geri Dönüyor..
Dünya genelinde nükleer enerjiye yönelimin yeniden başladı. Japonya, mevcut santrallerini tekrardan işletmeye almaya başladı. Güney Kore ve İsveç de aynı politikayı izliyor. Yeni nükleer santraller hemen hemen birçok ülkede yapılmaya başlandı. Bunun başını da Çin çekiyor. Fransa, Polonya, Türkiye ve Amerika'da da konvansiyonel yeni nükleer santraller yapılıyor. Birleşik Arap Emirlikleri'nde de yeni nükleer enerji santralleri kuruldu.
Finansman sorunlarına rağmen nükleere ilgi artıyor. 2025-2026 yıllarında dünya nükleerden elektrik üretiminin şimdiye kadarki en yüksek seviyeye çıkacağı öngörülüyor. Nükleer enerjiye yönelimdeki artışta enerji güvenliği ve emisyon salımı olmayışının etkili olduğunu görmekteyiz.
AB Enerji Fiyatları, Enerji Güvenliği Açısından Zor Durumda..
Türkiye için önemli ticaret partneri olan Avrupa Birliği'nde (AB) enerji alanındaki gelişmelerin yakından takip edilmesi önemli. AB enerji fiyatları, enerji güvenliği açısından baktığınız zaman oldukça zor durumda. AB stratejik hatalar yaptı. Hatalardan biri, bir ülkeye enerji açısından çok fazla bağımlı olmak. Bu ülke kim olursa olsun, bu kadar büyük bir bağımlılık büyük hata. AB, 24 Şubat'a kadar (Rusya-Ukrayna Savaşı'nın başlangıcı) doğal gazın yüzde 75'ini, petrolün yüzde 65'ini Rusya'dan alıyordu. Diğer hata ise 25 yıl önce elektrik üretiminin yüzde 30'unu nükleer enerjiden karşılayan Avrupa'nın bazı nedenlerle nükleer enerjiye sırtını dönmesi. Şu anda bu yüzde 15'lere doğru düşmek üzere. Şimdi yeniden bir politika değişikliği oluyor ama bu hata Avrupa'nın elini bayağı zayıflattı.
AB'nin üçüncü stratejik hatayı da güneş teknolojileri alanında yaptı. Dünyadaki güneş panellerinin yüzde 85'i tek bir ülkede imal ediliyor, o da Çin. Yaklaşık 25 yıl önce güneş panellerinin imalatına ilk başlayan yer Avrupa'ydı. Özellikle İtalya, Almanya, İspanya sübvansiyonlar verdiler, bunu kurdular ama 5-6 yıl sonra işin peşini bıraktılar, sonra da Çin aldı.
Çin’in olmadığı bir masada enerji konusunda çözüme ulaşmak mümkün değil..
Avrupa kendi sınırları içerisinde net sıfır hedeflerini gerçekleştirse dahi, tüm dünya bu harekete katılmadan iklimsel etkileri değiştiremeyeceğinin farkında. Dolayısıyla küresel bir birliğe ihtiyaç var ancak bugün yaşanan jeopolitik gerginlikler bunun önünde bir engel teşkil ediyor. Rusya-Ukrayna süreci, Amerika, Çin, Hindistan gibi ülkelerin yaşadığı anlaşmazlıklar birlikte hareket etmeyi zorlaştırıyor. Çin’in olmadığı bir masada enerji ve iklim değişikliğiyle ilgili efektif bir etki ve sonuç almakta pek mümkün görünmüyor.
Türkiye süreçte ne aşamada..
Avrupa ile iş birliği içinde olan tüm ülkelerin Sınırda Karbon Vergisi uygulaması kapsamında süreçlerini sürdürülebilirlik açısından ele alması gerekiyor. İhracatının yüzde 50’ye yakınını Avrupa ülkelerine yapan Türkiye için ise bu konuda ivedilikle somut adımlar atılmalı. Sınırda Karbon Vergisi, Türkiye ekonomisini nasıl etkiler, bu etkileri minimize etmek için hangi tedbirleri almalıyız soruları biran önce netleştirilmesi gerekiyor.
Türkiye panel ve türbin üretmeli
En büyük büyümeyi güneş enerjisi yatırımlarında görüyoruz. Bu sene dünyada güneşe yapılan yatırım petrol üretimine yapılan yatırımı geçti. Bunu bir milat olarak görebiliriz. 10-15 sene önce güneş enerjisi, bir hayal gibi görünürken, bugün petrolü geride bırakması inanılmaz bir başarı. Bu dönüşümde güneş enerjisi santral yatırımlarının ekonomik getirileri önemli bir rol oynuyor. Şu anda dünyanın yüzde 95’inde yeni yapılacak bir elektrik santralinin en ucuz maliyetlisi güneş. Buna Türkiye de dahil. Türkiye yenilenebilir enerjide çok önemli adımlar attı, ama hâlâ potansiyelimizin çok ufak bir kısmını kullanıyoruz. Umuyoruz ki, Türkiye sadece güneş panelleri veya rüzgâr türbini kurması ve burada büyümesi değil, aynı zamanda bunları imal eden ve çevredeki ülkelere satan bir ülke haline gelmesi.
Çünkü bizim iki tane çok önemli avantajımız var. Birincisi, endüstriyel olarak hem otomotiv sektöründe hem de inşaat sektöründe çok iyi tecrübelerimiz bulunuyor. Bu da türbin ve panel yapımıyla yakından ilişkili. İkincisi de çevremizdeki ülkelerin çok fazla yenilenebilir enerji potansiyeli var ve bu ülkeler, santral kurulumu için gerekli ürün ve çözümleri Çin gibi uzak ülkelerden temin ediyor.
Ancak bu onlar için efektif değil çünkü oldukça maliyetli. Dolayısıyla Türkiye gibi üretimde deneyimli ve coğrafi olarak yakın bir ülkeden bu ürünleri temin etmeyi tercih edeceklerdir.