Tarihte her ürünün icadı insanlık adına bazen yenilikleri doğurmuş ve bir devri ve dönemi değiştirmiş, bazen ise felaketlerin başlangıcı olarak yeni süreçlerin ilk adımlarını oluşturmuştur.
Tekerleğin icadı daha uzak mesafeleri yakın kılıp erişebilir coğrafyalarımızı birleştirdi. Otomobilin icadı ise atlı arabaların yerini, bu yeni teknolojiye terk edince bir başka sayfanın açılmasına vesile oldu. Bazı sektörler değişti ve bazıları ise yok oldular. Birçoğu ise daha az rağbet gören sebeplerle eski popülaritelerini yitirdiler. Ama tüm bu değişimler kullandığımız araçların işlevleri kadar malzemelerine de yansıdılar.
Eskiden ağır sanayide üretilmesi gerek birçok ürün ve yenilik artık basit bir kalıp makinesi ve enjeksiyon yardımıyla kolay şekil verilebilir ve hızlı üretilebilir hale geldiler. Malzeme teknolojisinde oluşan bu büyük değişim tasarıma da büyük bir yön verdi. Kolay şekil alabilen malzemeler sayesinde bugün harika tasarımları ürünlere uygulamak kolaylaştı.
Kolay uygulanabilen ve form verilen materyallerin başında Plastik geliyor.
Bugün bir çoğumuzun ismini duyduğu anda bile çevreye zararları ile özdeşleştirdiği Plastik, elimizin altında her yerde hayatımıza dokunur vaziyette. Şu an bu yazıyı okurken hemen kafanızı kaldırıp ufakça bir çevrenize göz gezdirin. Bulunduğunuz ortamda ne kadar plastik malzemeye sahipsiniz, kısaca göz atın.
Bir mutfakta iseniz neredeyse kullandığınız ürünlerin en az %30’unun plastik malzemelerden oluştuğunu görebilirsiniz. Bir ofiste iseniz bu oran %40’lara varıyordur. Elinizin altındaki laptop, sandalyeniz, printer’ınız veya telefonunuz ve telefon kılıfınız. Kolayca şekil alabilen ve uzun dayanımlı bu sentetik malzeme henüz yüz seneden çok fazla diyebileceğimiz bir sürede yaşamımıza dahil oldu. Sadece 1950 ve 2018 yılları arasında 6.3 milyar ton plastik üretmişiz. 208 verilerine göre ise sadece o yıl 460 milyon ton üretim gerçekleştirilmiş. Peki bu plastik malzemelerin ne kadarını geri dönüştürebiliyoruz derseniz, 2019 yılında sadece oran sadece %9. Plastiğin %12 si yakılan değer olarak karşımıza çıkarken geri kalanlar ise çevreye saçılmış veya atık sahalarında bekliyorlar.
Üretim konusunda çok cesuruz ve insanlık olarak fazla dikkatsiz davranıyor olabiliriz. Özellikle plastiğin yerini aldığı ikame diğer metaller veya ağaç kullanımı gibi endüstrilerde ise bunun olumlu katkılar sunduğunu da ayrıca paylaşabiliriz. Kendi adıma bir değerlendirme yaparsam daima ilk düşüncem kötü ürün üretme politikalarının dünyada regüle olma beklentisi gelmesini istemişimdir. Hangi ham maddeye sahip olursak olalım. Kalitesi düşük ürün üretmek aslında sadece ürün bazında değil üretim bazında ve tüketim tarafında da tahribatlar oluşturuyor.
Okyanuslarımızda şu an 100 milyon ton plastik bulunuyor, balıklarımız mikro plastikler sebebiyle vücutlarında plastik barındırıyorlar. Bu tehlikeli gidişat haliyle çevremizi tehdit ediyor. Bu etkileri azaltmak yerine yapacağımı ödevler var ve birçoğu da umut verici. Özellikle alternatif birçok farklı materyal bu bağımlılıktan bizi kurtarabilir.
Bambu, kağıt ve karton ambalajlar, mantar ve nişasta gibi doğal ürünler çevre için daha çözünümü kolay ve zararsız ikameler olabilirler.
Biyobozunurluk, geri dönüştürülebilirlik oranı yüksek malzemeler ve yeniden kullanılabilir olma durumu belki de ilk dikkat edilmesi gereken etkenler arasında. Paslanmaz çelik, kumaş, biyo plastik, alüminyum gibi daha dayanıklı ürünler bu sebeple daha çok üretimde öncelik kazanabilirler.
Ülkemizde ve dünyada ortaya çına birçok regülasyon kullanım oranlarını kısıtlayarak sıfır atık politikalarına destek oluyorlar. Avrupa’da bugün tek kullanımlık plastik malzemeler olan plastik çatal, bıçak veya pipet gibi ürünler görmeniz pek olası değil. Ülkemizde de poşetler konusunda kısıtlayıcı kurallara rastlayabiliyoruz.
Tüm bunlar arasında belki de en çok önemsediğim konulardan biri uygulanan karbon vergileri. Sera gazının etkilerini azaltmak, çevresel faktörleri korumak ve fosil yakıt kullanımlarını azaltmak amacıyla uygulanan bu tür uygulamalar 2050 hedeflerine yaklaşmamız konusunda bize iyi katkılar sağlayacaklar.
Sera gazı emisyonlarını azaltan ve iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir etken olan bu vergiler sayesinde, hava kirliliğinin oluşturduğu sağlık problemleri ve çevresel etkiler azaltılabilirler. Bu etkiler sayesinde yenilenebilir enerji ve temiz teknolojilere yatırımlar teşvik edilebiliyorlar. Devletler yeni vergi gelirleri elde ederken, bu gelirler çevresel koruma ve sürdürülebilir kalkınma projeleri için kullanılabilirler. Tüm dünya ülkeleri bu politikalarla bir yandan sektörleri yön verirken bir yandan ise çevresel farkındalıklar konusunda çeşitli projeler yürüterek sivil toplum kuruluşlarıyla beraber etki alanını ve eğitimi teşvik etmeye devam ediyor.
Bir yüzyılımıza etki eden plastik bir yüzyıl daha yaşamımıza dahil olduğunda nasıl etkiler göreceğiz henüz bilmiyoruz ama bir asırdan uzun süre hayatımıza dahil kalacağını öngörebiliyoruz. Farkındalıkla ve doğru çabalarla etkiyi azaltmak belki de gelecek nesli hem koruyacak hem de doğru kullanımla daha güzel bir yaşam alanına kavuşturabilecek. Tüm bunları ise bize zaman gösterecek.
...