Sağlık konusunda akla gelenlerin başında ineğin doğum sonrası metabolik durumu ve rahimdeki yangılar vardır. Tabii ki; doğum sonrası yaşanan sağlık sorunlarında besleme koşulları da büyük önem taşır. Rahim ile ilgili sorunlarda Corynebacterium pyogenes, Campylobacter fetus (Vibriosis), IBR-IPV, BVD gibi enfeksiyonları sıralayabiliriz.

Besleme ile ilgili, sorunlarda, vitamin, mineral, aminoasit, enerji eksiklikleri, protein fazlalığı, yemlerin ve otların içerisinde bulunan zararlı maddeler akla gelebilir.

Sağlıkla ilgili sebepler içerisinde ineğin tohumlama yapıldığı günlerde hasta olmasının olumsuz etkisini de göz önünde bulundurmak gerekir. Örneğin; mastitis veya subklinik (gizli) mastitis.

Sorunun temeline inersek genetik sebepler dışındaki embriyonik ölümlere yol açan etkenlerin toksik (zehirleyici) yönlerinin olumsuz etkilerini görürüz. Toksik etkiler, yemlerden, ısı stresinden, mikroplardan ve metabolik hastalıklardan dolayı ortaya çıkar. Bu zehirleyici etkilerden dolayı yumurta kalitesi, embriyo kalitesi zayıflar ya da rahim ortamı bozulur. Örneğin; küflü yemler, o günlerde verilen pamuk çekirdeği (çiğit) ya da meradaki fitoöstrojenik bitkiler (çayır üçgülü, yeraltı üçgülü) olumsuz etki yapabilir.

Mikroorganizmaların oluşturduğu yangısal reaksiyonlar LPS (Lipopolisakkarit=endotoksin) ortaya çıkmasına yol açabilir. Metabolik durumlar arasında enerji yetmezliğinden dolayı oluşan BHB (Beta Hidroksi Bütirat) ve protein fazlalığı sebebiyle oluşan aşırı üre birikimi akılda tutulmalıdır.

Keton cisimcikleri (BHB, aseton) bilim insanları tarafından ‘’metabolik zehir’’ olarak tanımlanmaktadır. Konunun arkasında ise kuru dönem ve geçiş dönemindeki hatalar vardır. Protein fazlalığı ise rahim içerisinde üre birikimi ve pH düşmesiyle birlikte, rahim ortamının bozulmasına yol açar. Uterus (rahim) bir yavru kabul edebilecek halde değildir ve embriyo rahime ulaşsa bile, yerleşemeyerek ölür.

Koruyucu Hekimlik:

Genetik sebeplerin önüne geçmek için kan yakınlığını (akrabalı yetiştirmeyi) önlemek şarttır. Yani sürünün içinden çıkmış bir boğanın sürüde kullanılmaması gerekir. Boğa atlatma (doğal tohumlama) yukarıda adı sayılan mikroorganizmaların bulaşmasına da yol açacağından, sığır yetiştiriciliğinde suni tohumlamanın tercih edilmesi önerilir.

Hayvanların her türlü stresten, yer değiştirme, nakliye ve ısı stresinden uzak tutulmaları gerekir.

Yapılan bilimsel çalışmalar göstermiş ki; erken embriyonik ölümler yaz aylarında, kış aylarına oranla 2,7 kat daha fazla oluyor. Isı stresi embriyonun rahim ile tanışma proteini olan interferon TAU üretiminde ve progesteron konsantrasyonunda azalmalara yol açıyor.

Gebeliğin son döneminde, doğum esnasında ve doğumdan sonraki günlerde ineklere bilinçli destekler verilmesi embriyonik kayıpları önleyecektir. İneklerin doğumdan önceki günlerde aşırı şişman olmaları, doğumdan sonra ise hızlı zayıflamaları önlenmelidir. Doğum sonrası iştahsızlığın önüne geçilmeli, ineklerin yeterince kuru madde tüketmeleri için gerekenler yapılmalıdır. Mikrominerallerin (izmineraller, izelementler) eksikliğine meydan verilmemelidir. Yapılan bilimsel araştırmalara göre esansiyel aminoasitlerin stres giderici ve döl verimini olumlu yönde etkileyen özelliklerinden yararlanmak lazım. Eksojen (esansiyel) aminoasitler arasından arjinin ve methionine’nin yemlerle birlikte verilerek ineklerin desteklenmesinde büyük yararlar var.

Eğer ineklere pamuk çekirdeği (çiğit) veriliyorsa, kısıtlı tutulmalı, hatta lohusalık döneminde pamuk küspesi yerine soya küspesi verilmesi tercih edilmelidir. BVD-IBR aşıları zamanında ve eksiksiz olarak yapılmalı, sürü yönetiminin temel ilkeleri olan ‘’Kuru ve Temiz’’ konusunda dikkatli olunmalıdır.