Moody’sin 17 Türk bankasının kredi notunu indirmesine tepki gösteren Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, “Biz Türk ekonomisi olarak sapasağlam ayaktayız. Tüm […]Moody’sin 17 Türk bankasının kredi notunu indirmesine tepki gösteren Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, “Biz Türk ekonomisi olarak sapasağlam ayaktayız. Tüm bu vakalarla yani bize karşı yapılan hareketlere biz sadece ve sadece gülüp geçiyoruz. Allah’ın izniyle 24 Haziran’dan sonra da Türkiye olarak ekonomiyle ilgili almış olduğumuz kararlar, önümüzdeki süreçte Türkiye’nin sürdürülebilir ve dengeli büyüme, enflasyonla çok kalıcı bir şekilde mücadele ederek faiz oranlarımızı, yatırım, tüketim ve üretim yapılabilir ve kabul edilebilir bir seviyeye doğru çekmek için topyekün bir mücadele içinde olacağız” dedi. Ama bağımsız ekonomistler Zeybekçi’yi yalanlıyor. Ekonomi sapasağlam ayakta değil, resesyona giriyor.Prof Hayri Kozanoğlu: Spekülatörlerin yüzü gülüyorFaiz artışıyla döviz kurlarında şimdilik bir geri çekilme gözleniyorsa da, 24 Haziran seçimlerine yaklaşırken hem döviz spekülatörlerinin hem de faiz avcılarının yüzünü güldüren bir noktada bulunuyoruz.Geçtiğimiz yıl kapasitesinin ötesinde bir hızla arabayı zorlayarak yüzde 7.4 büyüme ile böbürleneyim derken motora su kaynattıran, balataları yakan şoför, şimdi de sürekli faiz artışlarıyla frene basmaktan başka çare bulamıyor. Bu faiz düzeyiyle yatırımlar şak diye durur, kredilere ilgi olmaz, talep çok yavaşlar, muhtemelen yılın üçüncü çeyreğinde büyüme eksiye geçer. Yani araba takla atar.Faiz kararıyla aynı saatlerde açıklanan bir veri de brüt döviz rezervlerinin 25 Mayıs ile biten haftada 83,8 milyar dolardan 82.2 milyar dolara gerileyerek 1.6 milyar dolar daha kan kaybetmesiydi. Rezervlerdeki bu cephaneliğin hızla tükenmesi, ister istemez insanın aklına üç harfli, Washington 19. Cadde’de bulunan, Dünya Bankası’nın ikiz kardeşi bir finansal kuruluşun adını getiriyor.Bizden ipucu bu kadar…Haberturk yazarı Abdurrahman Yıldırım: Kur ve faiz şokundan dolayı ekonomi yavaşlayacakEğer para politikasındaki sıkılaştırmayı mali politikadaki sıkılaştırma izlerse ve ekonomide reformlar yapılmaya başlanırsa yeni faiz artırımlarına gerek kalmayabilir. Yılın ikinci yarısında ekonomi zaten yediği kur şokundan dolayı yavaşlayacak. Bir de faiz şoku yedi. İki şokun etkisiyle ithalat hız kesecek, büyüme oranı düşecek, cari açık ve enflasyon da yönünü aşağıya çevirecek. Bu durumda mevcut faiz oranları da en yüksek düzeyini görmüş olacak.– Tabii ki her şey seçilecek Cumhurbaşkanı’na çok bağlı olacak. Ancak kur ve faiz şokunu yiyen ekonomi de fazla seçenek bırakmıyor.Ekonomist Murat Kubilay: AKP’nin ekonomik mucize yaratmadığı 2019’da fark edilecek2013’ten beri hükumet özellikle kredi yoluyla girdiyi artırarak iç talebi canlı tutup büyümeyi sağlıyor. Tabii bu sürdürülebilir bir politika değil. Ekonomik gidişatın siyasi sonuçları olacağını bildikleri için sarsıldıkları son beş yılda bu politikaları şiddetli bir şekilde uyguladılar. Öyle ki; son bir yılda referandum ve genel seçim korkusuyla kantarın topuzu iyice kaçırdılar. Patlayacak balonu iyice şişirip siyasi istikrardan öte gelecekteki istikrarsızlığın temsilcisi oldular. Dolayısıyla küresel ekonomiler ve piyasalardan sonraki en etkili faktör olan tek parti istikrarı; AKP tarafından siyasi istikrarsızlığa dönüştürüldü.Bir konuyu netleştirmek gerek. Kriz artık kaçınılmaz; dolayısıyla olası bir iktidar değişimiyle günü kurtaramayız. Bununla birlikte krizin yükünün adil şekilde paylaşılabilmesini sağlayabiliriz. Erdoğan kendisinin de saklamadan ifade ettiği biçimde iş dünyasının dostu. OHAL ile grevlerin durdurulduğunu dahi açıkça belirtti. Bu nedenle önümüzdeki krizin faturasının yine orta ve dar gelirli kesime kesileceğini beklemek şaşırtıcı olmaz. Yeni bir iktidarsa krizin acı reçetesini toplumun tüm sınıflarına adil bir şekilde yansıtabilir. Kısacası seçim sonucunun ekonomiye olan asıl etkisi, krizdeki yıkımın kimin sırtına en çok yükleneceğinin belirlenmesi var.KARAR yazarı Nihat Kahveci: Yönetmensiz çekilen bir ekonomi filmiPeki, yükselen faize rağmen döviz neden düşmüyor? Defalarca yazıyorum ama yine yazayım. Ortada iki bilinmez cenaze duruyor. Bu cenazeler kaldırılmadan faiz artışlarının istenen ve normal olan sonuçları vermeyeceğini söyleyebiliriz:1- Seçimlerden sonra Başkan ile Merkez Bankası bağımsızlık meselesi ne olacak? Yabancı yatırımcılar için hayati bir konu. Bu konuda Bakanların Londra’ya gidip söz vermesi de işe yaramıyor. Yatırımcılar asıl oyuncudan bağlayıcı adımlar bekliyor.2- Seçimlerden sonra yerli ve milli para meselesi ne olacak? Değeri altınla ilişkili olacağı ilan edilen yeni bir para sistemine mi geçilecek; yoksa döviz hesapları yeni para sistemine göre mi işlenecek?Açıkçacı yeni dönem epey belirsiz. Seçimler kadar asıl seçimlerden sonrası belirsiz.Ülke nasıl bir para politikası ile yönetilecek? Kimse bir şeyden kesin emin değil. Mesele düşük faiz-düşük enflasyon teorisi yeniden mi işlenecek? Bilmiyoruz.İşte bu nedenle faiz artırımları dövizi düşürmüyor.İşte bu nedenle bir türlü iktisat kuralları yeterli çalışmıyor.İşte bu nedenle ekonomimiz giderek çöküyor. Ve de herkes bu filmi dış mihrakların çevirdiğini sanıyor. Zaten asıl mesele de bu.
EKONOMİ
09 Haziran 2018 - 15:25
Ekonomistler Nihat Zeybekçi'yi yalanlıyor
EKONOMİ
09 Haziran 2018 - 15:25