Türkiye'nin bazı önemli Batılı müttefiklerle ilişkilerinde artan gerilimin yatırımcılarda yarattığı endişe Türkiye piyasaları için ne kadar riskli? Uzmanlar, bazı önemli Batılı müttefiklerle Türkiye’nin ilişkilerinde artan gerginliklerin yatırımcılarda yarattığı endişenin olumsuz mali sonuçlarına karşı uyarıyor.Geçen Pazartesi günü Türkiye ve ABD’nin Türkiye konsoloslukları çalışanlarını gözaltında tutulması konusunda bir anlaşmazlığı çözdüğü haberi sonrasında lira yükselmiş olsa da, Salı günü gelen her iki tarafın açıkça çelişkili ifadelerinden sonra yine düştü.Diplomatik gerginlikle bağlantılı kur dalgalanmaları giderek normale dönüyor. Birkaç ay içinde, Türk lirası, bir ABD gazetesinde çalışan gazetecinin, gıyaben terör suçlamalarından dolayı mahkum edilmesi üzerine keskin bir düşüş yaşadı. Buna ek olarak, geçen yıl Türkiye’ye uygulanan bir darbe girişimi sonrasında gözaltına alınan 11 Alman vatandaşı nedeniyle Berlin’in Ankara’ya yönelik yeni bir yaptırım planladığının yayınlanmasının ardından da para birimi değer kaybetti. Gerilimler, liranın dip seviyesinde rekorlar görmesine neden olduFaizlerin yumuşatıcı etkisi yetersiz kalıyor Nadir olarak kazançlı getiriler sunan nispeten yüksek Türk faiz oranlarını cazip bulan yabancı yatırımcılar şimdiye kadar Ankara’nın diplomatik ve politik sıkıntılarına büyük oranda kayıtsız kalmıştı. Ancak Türkiye Merkez Bankası’nın dokuz yıllın zirvesine çıkan enflasyonu kontrol altına almak için gerekeni yapmadığına dair endişeler arttıkça yatırımcı denklemlerine siyasi risk de girmeye başladı.Nomura Bank ekonomisti İnan Demir, “Yatırımcıların bakış açısına göre, faiz oranları sadece iç talebin baskılarını yumuşatma konusunda değil aynı zamanda yüksek siyasi risk primini telafi etmek anlamında da yetersiz kalıyor” diyerek uyardı.Demir, uluslararası yatırımcıların diplomatik gerilimlerle ilgili endişelerinin artık bu gerilimlerin Türkiye için doğrudan mali sonuçlar doğurabileceğine dair korkularla oldukça yükseldiğini belirtiyor.Demir, “AB gerginliklerini konuşurken, aynı konuşmada bir Almanya’nın çok taraflı kurumlardan Türkiye’ye yönelik yatırımlarını veto etmesini de dile getirmesi konuşmaya başladı” dedi.Geçen yılki darbe teşebbüsünü takiben devam eden kırılmalar birkaç Alman vatandaşının yanı sıra bir papaz Andrew Brunson da dahil olmak üzere bir dizi ABD vatandaşının gözaltına alınmasıyla sonuçlandı.ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence Perşembe günü Washington’da Başbakan Binali Yıldırım ile yaptığı görüşme sonrasındaki bildiride “ABD vatandaşlarının, Misyonumuz Türkiye yerel personelinin, gazetecilerin ve acil durum altındaki sivil toplum üyelerinin tutuklanması konusunda derin bir endişelerini” dile getirdi.Yabancı kredilere bel bağlama Türkiye ekonomisi büyük ölçüde yurtdışı borçlanmaya bağımlı. Önümüzdeki 12 ay boyunca, Türkiye’nin 170 milyar dolarlık krediyi yenilemesi gerekiyor. İthalat ve ihracat arasındaki fark olan cari açık, bu yıl 40 milyar doların üzerine yükselerek GSYH’nın %3’ünden %5’ine çıkmış olacak. Analistler bunun muhtemelen liraya daha fazla baskı yapacağı konusunda uyarıda bulundu.Siyasi belirsizlik söz konusu olduğunda, bu baskının ülkeyi mali açıdan savunmasız bırakması öngörülüyor.New York merkezli Global Source Partners’ın siyasi danışmanı Atilla Yesilada, “siyasi risklerin kuru rahat bırakması olasılığı sıfır” dedi.Yeşilada, “Türkiye’nin dış kredilere olan bağımlılığı göz önüne alındığında, küresel bankaların Türkiye risklerini azaltmaları üzerine uzayan politik baskıların ya da Ankara’ya yönelik olası yaptırımlar üzerine daha kötü haberler gelmesinin can sıkıcı bir etkisi olabilir” dedi.Yaptırımların ihlali iddiaları New York’ta Türk İranlı işadamı Reza Zarrab ve Halkbank üst düzey yöneticisi Mehmet Atilla’nın İran’a yönelik yaptırımların ihlaline yönelik suçlanması davası da Türkiye üzerinde büyük bir baskı olarak beliriyor.
İstanbul Kadir Has Üniversitesi’nden Uluslararası ilişkiler uzmanı Soli Özel, “Eğer Türk kamu bankasının üst düzey yöneticisinin suçu ya da kural ihlali mahkemede ispatlanırsa, Türkiye’nin mali sistemi üzerinde çok etkili sonuçlar doğuracak” dedi.
Birkaç Türk bankası için hazırlanan cezalardan oluşan büyük bir fatura hakkında bazı doğrulanmamış raporlar vardı ve bu raporlar kuşkusuz işlerini yürütmek için ucuz krediyle güvenen Türk ekonomisini ve Türk finansal sektörünü ciddi biçimde sarsabilir. Türkiye ekonomisine yansıması ve bu nedenle de Türkiye’nin siyasi istikrarı ve cumhurbaşkanının ülke üzerindeki tutumu çok ciddi olabilir “diye ekledi.Önümüzdeki iki yıl içinde Türkiye, başkanlık seçimi ve genel seçim süreçlerinden geçecek. Milliyetçi seçmen yüzdesini korumak için Batı karşıtı söylemini giderek yaygınlaştıran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yakın mücadele içerebilecek bir seçimle karşı karşıya kalacağı tahmininde bulunuluyor. Analistler, Türk bankaları üzerinde uygulanacak uluslararası yaptırımların tetiklediği herhangi bir finansal kargaşanın, muhtemelen yabancı yatırımcılar için daha da cesaret kırıcı olabilecek Erdoğan’ın milliyetçi retoriğini daha da hızlandırmasına neden olabilir.“Siyasi gerginliklerin Türkiye’nin dış finansman görünümünü etkileyecek şekilde artması riski var ve ortaya çıkacak piyasa baskısı Türkiye’nin daha tavizsiz bir tutumu benimsemesine neden olarak piyasadaki baskıların daha da yoğunlaşmasıyla sonuçlanabilir” dedi ekonomist Demir.Demir, böylesine kısır bir döngü söz konusu olduğunda, yabancı yatırımcıların Türkiye’ye yönelik borç verme tutumlarında köklü bir değişiklik yapma riski doğar ve döviz kuruna önemli riskler getirir. “Türkiye’nin siyasi gerginlik nedeniyle dış finansman şokuyla karşı karşıya bulunduğu senaryo, yüzde 20-25’lik seviyeyi aşan bir değer kaybına neden olabilir.” dedi.