İhracatta Yüksek Teknolojinin Önemi ve Global RekabetBirçok ülke ekonomisi için olmazsa olmaz kavramlardan biri de ihracattır ve ekonomilerin dinamosu olmakla birlikte aynı zamanda küresel ticaretinde yaratıcısıdır. İhracat sayesinde ilgili ülke ekonomisi büyürken aynı zamanda ihracat yaptığı ülkeler ile de ticaret hacminin artmasına da katkıda bulunmaktadır. Prof. Dr. Uğur Güven
Bugün G8 ülkelerine baktığımızda hepsinin ekonomisinin dünya çapında kudretli olmasının sebebi olarak ihracat konusunda dünya liderleri olmalarını gösterebiliriz.Nitekim sadece kendi pazarına hapsolmuş bir ülkenin küresel ekonomide etkili bir şekilde rekabet etmesi de düşünülemez. Bu prensipler ülkemiz içinde geçerlidir ve ülkemizin ekonomisinin başarılı olması ve halkımızın refah düzeyinin yüksek olması için ihracatı sürekli büyütüyor olmak oldukça önemlidir. Ancak ihracatın hacmi kadar ihracatın kalitesi de önemlidir ve kaliteli yani katma değerli ihracat yapan ülkeler katma değersiz ihracat yapan ülkelere göre oldukça öndedir.Bu yüzden üretilen ve ihracat yapılan ürün veya hizmetin yüksek katma değerli ve kaliteli olması ihracat yapan ülkeye oldukça fayda sağlar. İşte bu yüzden ihracatta yeni teknolojilerin devreye alınması ve kullanılması bu olguyu sağlamak için oldukça önemlidir.Yüksek teknoloji deyince akla gelen teknolojiler arasında uzay teknolojileri, enerji teknolojileri, iletişim teknolojileri, yapay zekâ ve robotik gelmektedir. Mesela Çin’e baktığımızda elektronik, iletişimsel ve bilişimsel ürünlerin ihracatında başı çektiği görülmekle beraber, ABD ise daha çok üst teknoloji bilişimsel ürünler, yapay zekâ, havacılık ürünleri ile savunma teknolojileri konusunda ihracatta başı çekmektedir. Almanya’ya baktığımızda ise yüksek robotik teknolojiler ile üretilmiş araç üretiminde ve endüstriyel sektöre makine üretiminde açık ara öndedir.Japonya ise iletişim teknolojilerinde ve mikro elektronik teknoloji sektöründe ciddi bir ihracat kapasitesine sahiptir. Yukarıda sayılan ürünlerin hepsi yüksek teknoloji ürünleridir ve Ar-Ge yapılarak ve ciddi uzmanlık gerektiren süreçlerden geçilerek oluşturulan, üretilen, ve ihraç edilen ürünlerdir. Bunların üretilmesi için ciddi katma değer katılmıştır ve bu katma değerin içinde know-how ve uzmanlık belki de en önemli unsurlardır. Zaten dünya ekonomi tarihine baktığımızda, bildiğimiz markaların hep yüksek teknoloji ile geliştirilmiş ve üretilmiş ürünler olması da zaten tesadüf değildir.Ayrıca katma değeri yüksek teknoloji ürünlerinin ihracatını yapan ülkelerde yüksek bilimsel ve teknolojik kapasite bulunması, yüksek patent sayıları, yüksek sayıda bilimsel yayınların varlığı, ve ayrıca halklarının oldukça refah bir hayat yaşaması da tesadüf değildir. Buna ek olarak bu tarz ihracat kolları alt yan dalların ve ek dallarında oluşmasını sağlamakta ve tüm ekonomiyi tetikleyen bir dinamo görevi de görmektedir.Ancak maalesef ülkemize baktığımızda ağırlıklı olarak katma değeri düşük ürünlerin ihracatının yapıldığı veya ancak çok ciddi ithalat ile ihracatın sürdürülebilir olduğu gözükmektedir. Türkiye’de ciddi potansiyeli olan beyaz eşya ve otomotiv sektöründe ağırlıklı olarak montaj sanayi ön plana çıkmıştır ve alt ürünler yurtdışından getirilmekte ve burada bir kısmı üretilerek, geri kalan kısımlar montaj edilerek ürünün son hali ortaya çıkarılmaktadır. Halbuki motor teknolojisi gibi en kritik teknolojiler birçok sektörde yurtdışından direkt getirilmekte ve montajı yapılmaktadır.Tabii ki bu kalıpların dışına çıkmaya çalışan nadide markalarımızda vardır ancak çok yol alınması gerektiği aşikardır. Öncelikle üniversite öncesi eğitimde, bu tarz üretim teknolojilerine hazırlık olması için ilgili yüksek teknoloji meslek liseleri açılmalı, yabancı dile önem verilmeli ve yüksek öğrenime entegrasyon sağlanmalıdır. İstanbul Teknik Üniversitesi ve birkaç üniversitede daha başarı ile uygulanan Teknopark kavramı yaygınlaştırılmalı, büyük üretim merkezlerinin ARGE merkezleri ve teknoloji ofisleri bu Teknoparklarda gelişmelidirler.Yurtdışına burslu yüksek lisans ve doktora öğrencileri gönderilmeli ve daha sonra bu öğrencilerin yurda gelmesi ve bu yüksek teknoloji bilgilerini üretimde ve ihracatta kullanmaları sağlanmalıdır.Zamanında Atatürk, cumhuriyetimizin inşasında birçok öğrenciyi yurtdışına göndermiş ve geri dönenler ile Türkiye sanayisini inşa etmiştir. Günümüzde ise Çin bunu çok efektif bir şekilde yapmaktadır.Doğru ve bütünleşmiş politikalarla devlet, özel sektör ve üniversiteler el ele verirse ülkemizin de ihracat anlamında bir ABD, Almanya, Japonya gibi olmaması için hiçbir sebep yoktur.