GRİP’İN GARİP HALLERİNE SANATSAL DOKUNUŞ
Davetsiz misafiri ağırlama ve uğurlama sanatında yeni tecrübeler edindim.
Ne geleceğini haber verdi, ne de hissettirdi. Ansızın kapıma geldi, buyur etmeden içeriye daldı, yeni kabına bir güzel yerleşti. Davetsiz misafirin en sevimsizi bu olmalıydı. Yatılı gelen bu misafir iyice rahatımı bozmuştu. Üstelik de ikramımı beğenmiyor, ya da yorgunum dinleneyim dememe rağmen boyuna isteklerde bulunup beni iyice yoruyordu.
İçeceklerden ne alırdınız efendim bir bardak su, Limonlu çay, Karbonatlı limon… İçecekler kesmedi yemek de istedi üstelik tavuk suyuna çorba.
Eh o halde bir koşu markete gitmeliyim.
Zor da olsa battaniyeyi bir kenara bırakıp, atkımı çözüp, iki kat giysilerden sıyrılıp sokağa çıkmak üzere giyindim.
Derken aynaya gözüm ilişti aman Allahım burada biri daha var diye bağıracağım ama boğazım acıyor. Bu tipin benime aynı anda hareket ettiğini gördüm. Alalala deli midir nedir nasıl da aynı şeyleri yapıyor diyecektim ki gezintiye çıkan aklım kulağıma fısıldadı o sensin, o senin yansıman diye!...
Kendim korktum bari başkalarını korkutmayayım diye göz kalemini aldım ufak bir çizgi çektim, yetmedi. Bari Rimel süreyim de şöyle duygusal ağlamış gibi bakan gözlerim canlansın dedim. Bir taraftan burnuma mendil yetiştirip bir taraftan da rimelimi sürdüm ki…
Haaa haaa hapşuu sesiyle inledi odam. Tamam kendime çok yaşa ve sen de gör diyecek kadar da akıl terk durumları yok yani.
Neyse Hapşırmanın şiddetiyle kapanan gözlerimi aralayıp elimi ağzımdan çektim bir de ne göreyim. Göz altlarına istesem bu kadar orijinal kirpik baskısı yapamazdım her halde, ikisi yukarı, ikisi aşağı bakan 4 uzun kirpiğim olmuş.
Eh bu zorunlu ilavelerden süratle kurtulmalıydım, market biraz beklesindi.
Al gülüm ver gülüm mücadeleden sonra sokağa çıkmaya hazır hale geldim, arsız misafir de benimle tıpış tıpış yürüdü.
Orhan Veli KANIK’ın ‘Cımbızlı şiir’i gibi;
‘’Ne atom bombası
Ne Londra Konferansı
Bir elimde cımbız,
Bir elimde ayna
Umurunda mı dünya’’
Demek isterdim ama diyemiyorum gerçi hiçbir zaman da diyemedim ve diyemem de ya neyse
Bir elimde mendil bir elimde çanta vardım market reyonuna.
Tavuk, limon ve süt bir poşete girerken inanın zerre kadar itiraz etmediler, öyle güzel anlaştılar ki. Farklı markalarda, farklı isimlerde, cisimlerde olsalar bile demek bir arada durabiliniyormuş, vallahi bravo, insanın ders çıkarası geliyor.
Market kasasına geldim Cüzdanım da bir kapris, bir kapris sanki marketi satın alacağım. Paralar korkudan saklanmış harcanacaklar diye. Etme eyleme beni mahcup etme bir kuruş bozuk para gözünden, üç kuruş şu gözden derken insaf etti de denkleşip dışarı çıktılar.
Tabi kasiyer mutlu ben mi ne yalan söyleyeyim ay sonuna biraz daha tasarruf planlarını devreye soktuğumdan yarı mutlu yarı mutsuz, davetsiz misafire diş biliyor vaziyetteydim.
Ey Grip, geldiğin gibi dertop edip göndereceğim seni birkaç günlük saltanatın var bunu bilesin. Gönül rızamla kalmıyorsun ona göre…
Kimseye kalmayan taht sana mı kalacak, haydi bakalım suyun ısındı, tavuklar pişsin üzerine limon sıkıp bir güzel yolcu edeceğim seni, hazırlan.
Değerli Sanat dostlarım; Davetsiz misafirlerin hastalıklı olanlarına kapımızın kapalı olduğunu sağlığımıza dikkat ederek, olanaklarımız ölçüsünde sağlıklı beslenerek olacağını bilsek de, yaşam giderlerimizin alım gücümüzü zorlamayacağı kadar bol ve bereketli olmasını diliyorum.
Davetsiz misafirim Grip’in verdiği ilhamla bu hafta sanatsal dokunuşla mendilimi sallıyor, Grip’in garip hallerine sanatsal dokunuşlarla tahammül ediyor, güzel gönüllerinize Yağlıboya resmimin bir görselini, ‘‘Güfte Renginde Şiir Ritminde’’ Kitabımdan bir şiirimi ve Youtube’da yer alan bir ( Her gün beni arıyordu https://www.youtube.com/watch?v=xFtlS-SldBQ ) şarkımı bırakıyor, yazılı sohbetimi sonlandırıyorum. Çok yaşayın, hep birlikte görelim.
SİHİRLİ PERİ
Çok yaşa dediler içerden sesler
Ne bir görüntü var ne de nefesler
Aklıma mı ziyan bu inleyişler
Aradım odamda sihirli peri
Mendilim elimde gönüllü nefer
Öksürük tıkamış boğazım heder
Sen de gör diyemem gittiyse eğer
Aradım odamda sihirli peri
Kaynıyor şifaya çorbam pek narin
Bitkiden ilacım nezlem çok derin
Ayağım sıcakta başımsa serin
Aradım odamda sihirli peri
Perihan KOCA
Davetsiz misafiri ağırlama ve uğurlama sanatında yeni tecrübeler edindim.
Ne geleceğini haber verdi, ne de hissettirdi. Ansızın kapıma geldi, buyur etmeden içeriye daldı, yeni kabına bir güzel yerleşti. Davetsiz misafirin en sevimsizi bu olmalıydı. Yatılı gelen bu misafir iyice rahatımı bozmuştu. Üstelik de ikramımı beğenmiyor, ya da yorgunum dinleneyim dememe rağmen boyuna isteklerde bulunup beni iyice yoruyordu.
İçeceklerden ne alırdınız efendim bir bardak su, Limonlu çay, Karbonatlı limon… İçecekler kesmedi yemek de istedi üstelik tavuk suyuna çorba.
Eh o halde bir koşu markete gitmeliyim.
Zor da olsa battaniyeyi bir kenara bırakıp, atkımı çözüp, iki kat giysilerden sıyrılıp sokağa çıkmak üzere giyindim.
Derken aynaya gözüm ilişti aman Allahım burada biri daha var diye bağıracağım ama boğazım acıyor. Bu tipin benime aynı anda hareket ettiğini gördüm. Alalala deli midir nedir nasıl da aynı şeyleri yapıyor diyecektim ki gezintiye çıkan aklım kulağıma fısıldadı o sensin, o senin yansıman diye!...
Kendim korktum bari başkalarını korkutmayayım diye göz kalemini aldım ufak bir çizgi çektim, yetmedi. Bari Rimel süreyim de şöyle duygusal ağlamış gibi bakan gözlerim canlansın dedim. Bir taraftan burnuma mendil yetiştirip bir taraftan da rimelimi sürdüm ki…
Haaa haaa hapşuu sesiyle inledi odam. Tamam kendime çok yaşa ve sen de gör diyecek kadar da akıl terk durumları yok yani.
Neyse Hapşırmanın şiddetiyle kapanan gözlerimi aralayıp elimi ağzımdan çektim bir de ne göreyim. Göz altlarına istesem bu kadar orijinal kirpik baskısı yapamazdım her halde, ikisi yukarı, ikisi aşağı bakan 4 uzun kirpiğim olmuş.
Eh bu zorunlu ilavelerden süratle kurtulmalıydım, market biraz beklesindi.
Al gülüm ver gülüm mücadeleden sonra sokağa çıkmaya hazır hale geldim, arsız misafir de benimle tıpış tıpış yürüdü.
Orhan Veli KANIK’ın ‘Cımbızlı şiir’i gibi;
‘’Ne atom bombası
Ne Londra Konferansı
Bir elimde cımbız,
Bir elimde ayna
Umurunda mı dünya’’
Demek isterdim ama diyemiyorum gerçi hiçbir zaman da diyemedim ve diyemem de ya neyse
Bir elimde mendil bir elimde çanta vardım market reyonuna.
Tavuk, limon ve süt bir poşete girerken inanın zerre kadar itiraz etmediler, öyle güzel anlaştılar ki. Farklı markalarda, farklı isimlerde, cisimlerde olsalar bile demek bir arada durabiliniyormuş, vallahi bravo, insanın ders çıkarası geliyor.
Market kasasına geldim Cüzdanım da bir kapris, bir kapris sanki marketi satın alacağım. Paralar korkudan saklanmış harcanacaklar diye. Etme eyleme beni mahcup etme bir kuruş bozuk para gözünden, üç kuruş şu gözden derken insaf etti de denkleşip dışarı çıktılar.
Tabi kasiyer mutlu ben mi ne yalan söyleyeyim ay sonuna biraz daha tasarruf planlarını devreye soktuğumdan yarı mutlu yarı mutsuz, davetsiz misafire diş biliyor vaziyetteydim.
Ey Grip, geldiğin gibi dertop edip göndereceğim seni birkaç günlük saltanatın var bunu bilesin. Gönül rızamla kalmıyorsun ona göre…
Kimseye kalmayan taht sana mı kalacak, haydi bakalım suyun ısındı, tavuklar pişsin üzerine limon sıkıp bir güzel yolcu edeceğim seni, hazırlan.
Değerli Sanat dostlarım; Davetsiz misafirlerin hastalıklı olanlarına kapımızın kapalı olduğunu sağlığımıza dikkat ederek, olanaklarımız ölçüsünde sağlıklı beslenerek olacağını bilsek de, yaşam giderlerimizin alım gücümüzü zorlamayacağı kadar bol ve bereketli olmasını diliyorum.
Davetsiz misafirim Grip’in verdiği ilhamla bu hafta sanatsal dokunuşla mendilimi sallıyor, Grip’in garip hallerine sanatsal dokunuşlarla tahammül ediyor, güzel gönüllerinize Yağlıboya resmimin bir görselini, ‘‘Güfte Renginde Şiir Ritminde’’ Kitabımdan bir şiirimi ve Youtube’da yer alan bir ( Her gün beni arıyordu https://www.youtube.com/watch?v=xFtlS-SldBQ ) şarkımı bırakıyor, yazılı sohbetimi sonlandırıyorum. Çok yaşayın, hep birlikte görelim.
SİHİRLİ PERİ
Çok yaşa dediler içerden sesler
Ne bir görüntü var ne de nefesler
Aklıma mı ziyan bu inleyişler
Aradım odamda sihirli peri
Mendilim elimde gönüllü nefer
Öksürük tıkamış boğazım heder
Sen de gör diyemem gittiyse eğer
Aradım odamda sihirli peri
Kaynıyor şifaya çorbam pek narin
Bitkiden ilacım nezlem çok derin
Ayağım sıcakta başımsa serin
Aradım odamda sihirli peri
Perihan KOCA