Farklı Bir Yaşam Tarzı- Minimalizm ile Geleceği Şekillendirmek20. Yüzyıl başında şekillenen kapitalizm ve gelişmiş ekonomilerde ortaya çıkan tüketim toplumu gitgide bir çılgınlığa dönmüştür.Yaşanan iki büyük bölüşüm savaş beraberinde ciddi yıkımlar getirse de yeniden inşa süreci ve toplumların yeniden örgütlenmesi aşamasında tüketimin artmasına yol açmıştır. Sömürgecilik farklı bir sürece girmiştir.
Adil ErdemSömürgeci ülkeler kendi toplum dinamiklerini korumak için sömürgelerden elde edilen varlıklar ile tüketimi teşvik etmiştir. Tüketim ile nispi bir refah tesis edilmiştir.Hatta kültür ve ekonomi politikaları da tüketimi arttıracak şekilde yapılanmıştır. Geçen yüzyılın son çeyreği aşırı zengin batının aşırı tüketimi ile ortaya çıkan dengesizlikler ile çalkalanmıştır.Hammadde ve mal üretimi üçüncü dünyaya kaymış ve bir çeşit modern kölelik oluşmuştur. Tüketim çılgınlığı kavramı ortaya atılmış ve bu tüketimin sürdürülemez olduğu fikri yavaş yavaş dillendirilmiştir.Yine doğanın aşırı tüketim baskısı altında felakete sürüklenmesi de bu döneme denk düşmüştür.Tam da bu karmaş altında tüketim toplumu içinde daha az tüketim fikri bir felsefe akımı olmuştur. Bu akıma da minimalizm denmiştir. Temelde insanın varlık ihtiyaçlarını irdeleyen akım, gereksiz ve aşırı tüketimin insanlık geleceğini yok edeceği öngörülmüştür. Bu noktada modern insanın ihtiyaçları tarif edilememiş ve farklı görüşler gündeme gelmiştir. Tamamen doğaya veya doğala dönüşü savunanlar ile teknolojinin daha verimli kullanımını savunanlar arasında farklılıklar ortaya çıkmıştır.Minimalizm ile beklenti, kendisi, diğer insanlar ve doğa ile uyumlu bir yaşam tarzı benimsemektir. Modern yaşam insanı doğadan koparıp sözde bir konfor alanı oluşturmuştur.Ancak insan sadece maddi bir varlık değildir. Sadece madde ile tatmin sağlayamaz. Ruhunu sanatla, kültür ile, merakla, doğaya yakınlık ile, diğer insanlar ile iletişim ile tatmin olmaktadır.Tüketim bir madde edinme baskısı oluşturmaktadır. Maddeye sahip olma arzusu ve hırsı insanın ruhuna darlık vermektedir.Minimal yaşam madde baskısının azalması anlamına gelmektedir. İnsanın ruhunu tatmin edecek aktiviteleri desteklemektedir. Aynı anda tüketim azaldığı için ekonomik ilişkileri de etkilemektedir. Modern toplum eğitimli ve mutlu insan ile inşa edilebilir.Doğaya saygı ile geleceğe taşınır. Klasik ekonomi kitaplarında büyük bir yalan seslendirilmektedir. Klasik ekonomi, sınırsız insan ihtiyaçlarının sınırlı kaynaklar ile karşılanması olarak tarif edilir.Oysa, insan sınırlı bir varlıktır. Ömrü sınırlıdır. İhtiyaçlar sınırlıdır. Doğa sınırsızdır. Sadece dünyanın çok az bir alanını kullana insan her şeyi tahrip etmektedir. Sonrasında da bu tahribat yüzünden de ilgili doğal kaynağı kullanamamaktadır.Minimalizm tüm bunları hatırlatan bir felsefe akımıdır. Sürdürülebilir gelecek ve ekonomi ancak tüketimin dizginlenmesi ile sağlanacaktır. İnsan ruhu tatmin olduğunda dengeli ve sağlıklı bir yaşam elde edilecektir.Ekonomi daha dengeli şekillenecektir. Doğa daha az tahrip edilecek ve kendisini onarması için fırsat tanınacaktır.Gelecek küçük adımlar ile ve uzun soluklu bir gayret ile şekillenecektir.Türkiye, gelişmekte olan bir ülkedir. Sanayileşme çabasındadır. Geçmişin hatalarından dersler çıkarıp daha iyi bir gelecek inşa edebilecek kudrete sahiptir. Sanayi, ekonomi, kültür minimal yaşama ve doğaya saygı ile şekillenmelidir.Genç nesiller tüketim toplumu anlayışı ile değil minimalizm ile yetiştirilmelidir.Hedef sınırlı yaşamı mutlu, tatmin dolu ve paylaşımcı inşa etmek olmalıdır. Unutulmamalıdır ki tüketim toplumu kendini de tüketmektedir.
