ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR?
İlk defa 1940 yılında yayımlanan, Ermest Hemingway' in en uzun eseri olan Çanlar Kimin İçin Çalıyor, şavaş edebiyatının örneklerinden biridir. Roman, yazarın da savaş muhabiri olarak bulunduğu İspanya iç Savaşı'nın dramatik bir kesitini konu alır.
Karakterlerin gözünden savaşın anlamsızlığını sorgular.
Kitap savaşın dramatik tarafını ortaya koyan baş yapıt olduğu için ne zaman zorlu bir dönem olsa toplumun hangi kesiminin daha fazla sarsılacağını, hangi sektörün zarar göreceğinidüşünecek olsam hep bu dünya klasiği kitabın başlığı aklıma geliyor.
Acaba şu an ‘Çanlar Kimin İçin Çalıyor’
Dr. İlknur Üner
Bankacılık Sektörü
Bankalar ekonomide fon akışını sağlamak dışında kaydi para yaratmak, para ve maliye politikalarının yürütülmesine yardımcı olmak, gelir ve servet dağılımını etkilemek gibi ekonomi açısından önemli başka fonksiyonlara da sahiptir. Bankacılık sektörünün güçlü olması, ülke ekonomilerinin de güçlü olmasını sağlayacaktır.
Bankacılığın başlangıcı MÖ. 3500 yılına kadar dayanmaktadır. Sümer, Babil ve eski Yunan
medeniyetlerinde bankacılığa benzer işletmelerin yapıldığı belirlenmiştir. Paranın icat edilmesine, denizciliğin, ticaretin gelişmesine paralel olarak bankacılıkta gelişmeye başlamıştır. 1900’lü yılların başlarında modern bankacılık uygulanmaya başlamıştır.
Ticaretin gelişmesi, uluslararası bir nitelik kazanması, para ile ilgili kurumların oluşumunu zorunlu kıldığından, ortaya önce sarraflar çıkmıştır. Banka sözcüğü de zaten İtalyanca ‘banco’ sözcüğünde, sarrafların üzerinde işlemlerini gerçekleştirdiği “masa, sıra” sözcüğünden kaynaklanmaktadır
Para ticareti ise ancak mal ve sermaye ticaretine katılan sınıflarla, tefeciler ve 11tüccarlardan oluşan burjuvaziyle birlikte ortaya çıkmıştır. Ticaret sermayesinin gelişimi,banka denilen kurumu ekonomik yaşantısının önemli bir öğesi durumuna dönüştürmüştür. Sanayi devrimi ise bankacılığın hızlı gelişme sürecine girmesine yol açmıştır
Bankacılık Sektörü Uluslararası Karşılaştırmaları ve Temel Göstergeler
Bankalar Birliği Uluslararası Karşılaştırmalar İtibarıyla Bankacılık Sektörü Raporunda 2019yılına ilişkin verilerde Türkiye, Gelişmekte Olan Ülkelerle arasında yer almış ve diğer ülkelerle karşılaştırılmıştır.
Bankacılık Sektörü Ana Göstergeleri Kredi-Mevduat- Aktif Büyüklüğü
Bankacılık sektörünün en önemli göstergesi olan aktif büyüklüklere bakacak olursak durumun şu olduğunu görüyoruz:
Türkiye’deaktif/gsyhoranıgelişmekteolanülke(GOÜ)ortalamasınayakındır, gelişmişülke(GÜ)ortalamasınınyaklaşıküçtebiri seviyesindedir.
2019 yılı itibari ile Türkiye’nin aktif büyüklüğünün GSYH’ya oranının 1,04 olarak GOÜ kategorisinde yer alan Malezya, Brezilya, Güney Afrika gibi ülkelerin gerisinde kaldığı görülmektedir.
Bankacılık sektörünün ana faaliyet alanı olan kredi ve mevduatın büyüklüğü de önemli bir göstergedir.
Türkiye’de kredilerinaktifleriçindekipayıortalamadanyüksekiken, mevduatlarınpasifleriçindekipayıortalamanınaltındadır.
Türkiye’de kredilerin GSYH içindeki oranına bakıldığında GOÜ ortalamasından yüksek olduğu görülmektedir.
Türkiye’de mevduatın GSYH oranına bakıldığında ise GOÜ ortalaması civarında olduğu görülmektedir.
Türkiye’de kişi başına kredi tutarının ise GOÜ ortalamasından yüksek olduğu belirtilmiştir.
Oysaki Türkiye’de kişi başına mevduat tutarının GOÜ ortalamasından düşük olduğu gösterilmiştir.
2020 Eylül itibariyle Türkiye’de kredilerin dağılımı ise aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
Türkiye’de kişi başına mevduatın GOÜ ortalamasının altında olduğuna dair tablo da aşağıdaki şekildedir.
Krediler ile mevduat arasındaki vade uyumu da çok önemlidir.1yıldan kısa vadeli krediler ile mevduatlar arasında vade farkına baktığımızda Macaristan, Arjantin , İtalya gibi ülkelerin gerisinde olduğumuz görülmektedir. Bu da vade uyumsuzluğunun bir göstergesidir.
Bankacılık Sektörü Karlılığı
Türkiye’de ve dünyada bankacılık sektörünün karlılığı ise sektöre ilişkin en önemli göstergedir.Burada bakılması gereken en önemli şey faaliyet karlılığı ve özkaynak karlılığıdır.
Faaliyet karlılığında ise bankacılığın ana gelir kaynağı olan kredilerden elde ettiği faiz geliri ile mevduat sahiplerine ödediği faiz giderlerin bir arada değerlendirilmesine ilişkin hesaplama en önemli dayanaktır.
Özkaynak karlılığı ise bankanın özkaynağının yani sermayesinin piyasa şartlarında risksiz bir ürün olan devlet tahvili getirisi ile karşılaştırılarak değerlendirilir.Yani bankanın sahibi banka için yatırdığı sermayeyi devlet tahvili ile değerlendirse elde edeceği getiri ile karşılaştırılır.
Türkiye’de özkaynak karlılığının DİBS getirisinden daha düşük olduğu, yani risksiz getiri sağlayan devlet tahvili yerine riski göze alıp bankacılık sektörüne sermaye koyan bir kişinin zarar ettiği görülmektedir. (Özkaynak karlılığının enflasyonla karşılaştırıldığında da enflasyonun gerisinde kaldığını ve zarar ettiğini göstermektedir)Bu da bankacılık sektörünün karlılık açısından cazibesinin yitirdiğini göstermektedir.
Türkiye’de karmarjıdiğer ülkelerle karşılaştırıldığında dahadar olduğu görülmektedir. Reel özkaynak karlılığı(Özkaynak karlılığı ile Enflasyon arasındaki fark);gelişmekte olan ve gelişmiş ülke ortalamalarındandahadüşüktür.
İncelenenülkelerarasında,Arjantin’densonraendüşükülkeTürkiye’dir.
Eylül 2020 itibari ile bankacılık sektörünün faaliyet karının 46 milyar TL olduğu görülmektedir.
Bu tutarda 2020 yılında mevduat faiz oranlarının düşük olması ve kredilerde yaşanan büyümenin etkisi olduğu görülmektedir.
Kritik Rasyolar
Sermaye Yeterlilik Rasyosu; Risk ağırlıklı varlıklar ile özkaynağın oranıdır. Bu oranın ideal olarak %8 olması gerekir Eylül 2020 hesaplamalarına göre Türk Bankacılık Sektörü Sermaye Yeterlilik Rasyosu %19.42’dir.
Bu bankaların riski varlıklarınıözkaynaklarıyla karşılama bakımından güçlü bir yapıda olduklarını göstermektedir.
2019 yılı uluslararası karşılaştırmalarında ise Türkiye bankacılık sektörünün risk ağırlıklı varlıkların aktifler içindeki yüzdesinin GOÜ ve GÜ ortalamasının üstünde olduğu görülmektedir.
Bir diğer kritik nokta olan bankaların yabancı para borçları ile yabancı para alacakları arasındaki durumdur. 2020 Eylül ayı verilerine göre bankacılık sektörünün yabancı para açığının 6 Milyar TL olduğu görülmektedir. Bu da kur riski taşımaları bakımından kritik öneme sahiptir.
Sonuç ve Değerlendirme
Türkiye Bankacılık sektörünün giderek düşen karlılğı, yapısal kırılganlıkları ( yabancı para net açığı, riskli varlıkların aktifteki ağırlığının yüksekliği gibi)sektörel ve demografik değişiklikler (ödeme sistemlerinde yeni şirketler kurulması, Zkuşağı gençlerin banka dışı kurumları tercihleri gibi) nedeniyle giderek zorlaştığı görülmektedir.
Bütün bu sorunların çözümü ise yeni nesil bankacılık modelleri üreterek(genç bankacılık uygulamaları gibi uygulamalar geliştirerek) , Fintech şirketlerle iş birlikleri yaparak, müşteri odaklı yaklaşımlar sergileyerek
yani bakış açısını vizyonel hale getirerek aşmaları mümkün olacaktır.
(Laf aramızda bunu geliştiremezlerse 10 sene sonra kapılarını çalacak müşteri bulamayacakları ortadadır.)
Çanlar Kimin İçin Çalıyor kitabı İspanya savaşında yaşanan hayatta kalma mücadelesini anlatırken bankacıların da artık 1950 model bankacılık anlayışından sıyrılıp yeni modellerle bu zorlu yeni dünyadaayakta kalmaları mümkün olacaktır.
İlk defa 1940 yılında yayımlanan, Ermest Hemingway' in en uzun eseri olan Çanlar Kimin İçin Çalıyor, şavaş edebiyatının örneklerinden biridir. Roman, yazarın da savaş muhabiri olarak bulunduğu İspanya iç Savaşı'nın dramatik bir kesitini konu alır.
Karakterlerin gözünden savaşın anlamsızlığını sorgular.
Kitap savaşın dramatik tarafını ortaya koyan baş yapıt olduğu için ne zaman zorlu bir dönem olsa toplumun hangi kesiminin daha fazla sarsılacağını, hangi sektörün zarar göreceğinidüşünecek olsam hep bu dünya klasiği kitabın başlığı aklıma geliyor.
Acaba şu an ‘Çanlar Kimin İçin Çalıyor’
Dr. İlknur Üner
Bankacılık Sektörü
Bankalar ekonomide fon akışını sağlamak dışında kaydi para yaratmak, para ve maliye politikalarının yürütülmesine yardımcı olmak, gelir ve servet dağılımını etkilemek gibi ekonomi açısından önemli başka fonksiyonlara da sahiptir. Bankacılık sektörünün güçlü olması, ülke ekonomilerinin de güçlü olmasını sağlayacaktır.
Bankacılığın başlangıcı MÖ. 3500 yılına kadar dayanmaktadır. Sümer, Babil ve eski Yunan
medeniyetlerinde bankacılığa benzer işletmelerin yapıldığı belirlenmiştir. Paranın icat edilmesine, denizciliğin, ticaretin gelişmesine paralel olarak bankacılıkta gelişmeye başlamıştır. 1900’lü yılların başlarında modern bankacılık uygulanmaya başlamıştır.
Ticaretin gelişmesi, uluslararası bir nitelik kazanması, para ile ilgili kurumların oluşumunu zorunlu kıldığından, ortaya önce sarraflar çıkmıştır. Banka sözcüğü de zaten İtalyanca ‘banco’ sözcüğünde, sarrafların üzerinde işlemlerini gerçekleştirdiği “masa, sıra” sözcüğünden kaynaklanmaktadır
Para ticareti ise ancak mal ve sermaye ticaretine katılan sınıflarla, tefeciler ve 11tüccarlardan oluşan burjuvaziyle birlikte ortaya çıkmıştır. Ticaret sermayesinin gelişimi,banka denilen kurumu ekonomik yaşantısının önemli bir öğesi durumuna dönüştürmüştür. Sanayi devrimi ise bankacılığın hızlı gelişme sürecine girmesine yol açmıştır
Bankacılık Sektörü Uluslararası Karşılaştırmaları ve Temel Göstergeler
Bankalar Birliği Uluslararası Karşılaştırmalar İtibarıyla Bankacılık Sektörü Raporunda 2019yılına ilişkin verilerde Türkiye, Gelişmekte Olan Ülkelerle arasında yer almış ve diğer ülkelerle karşılaştırılmıştır.
Bankacılık Sektörü Ana Göstergeleri Kredi-Mevduat- Aktif Büyüklüğü
Bankacılık sektörünün en önemli göstergesi olan aktif büyüklüklere bakacak olursak durumun şu olduğunu görüyoruz:
Türkiye’deaktif/gsyhoranıgelişmekteolanülke(GOÜ)ortalamasınayakındır, gelişmişülke(GÜ)ortalamasınınyaklaşıküçtebiri seviyesindedir.
2019 yılı itibari ile Türkiye’nin aktif büyüklüğünün GSYH’ya oranının 1,04 olarak GOÜ kategorisinde yer alan Malezya, Brezilya, Güney Afrika gibi ülkelerin gerisinde kaldığı görülmektedir.
Bankacılık sektörünün ana faaliyet alanı olan kredi ve mevduatın büyüklüğü de önemli bir göstergedir.
Türkiye’de kredilerinaktifleriçindekipayıortalamadanyüksekiken, mevduatlarınpasifleriçindekipayıortalamanınaltındadır.
Türkiye’de kredilerin GSYH içindeki oranına bakıldığında GOÜ ortalamasından yüksek olduğu görülmektedir.
Türkiye’de mevduatın GSYH oranına bakıldığında ise GOÜ ortalaması civarında olduğu görülmektedir.
Türkiye’de kişi başına kredi tutarının ise GOÜ ortalamasından yüksek olduğu belirtilmiştir.
Oysaki Türkiye’de kişi başına mevduat tutarının GOÜ ortalamasından düşük olduğu gösterilmiştir.
2020 Eylül itibariyle Türkiye’de kredilerin dağılımı ise aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
Türkiye’de kişi başına mevduatın GOÜ ortalamasının altında olduğuna dair tablo da aşağıdaki şekildedir.
Krediler ile mevduat arasındaki vade uyumu da çok önemlidir.1yıldan kısa vadeli krediler ile mevduatlar arasında vade farkına baktığımızda Macaristan, Arjantin , İtalya gibi ülkelerin gerisinde olduğumuz görülmektedir. Bu da vade uyumsuzluğunun bir göstergesidir.
Bankacılık Sektörü Karlılığı
Türkiye’de ve dünyada bankacılık sektörünün karlılığı ise sektöre ilişkin en önemli göstergedir.Burada bakılması gereken en önemli şey faaliyet karlılığı ve özkaynak karlılığıdır.
Faaliyet karlılığında ise bankacılığın ana gelir kaynağı olan kredilerden elde ettiği faiz geliri ile mevduat sahiplerine ödediği faiz giderlerin bir arada değerlendirilmesine ilişkin hesaplama en önemli dayanaktır.
Özkaynak karlılığı ise bankanın özkaynağının yani sermayesinin piyasa şartlarında risksiz bir ürün olan devlet tahvili getirisi ile karşılaştırılarak değerlendirilir.Yani bankanın sahibi banka için yatırdığı sermayeyi devlet tahvili ile değerlendirse elde edeceği getiri ile karşılaştırılır.
Türkiye’de özkaynak karlılığının DİBS getirisinden daha düşük olduğu, yani risksiz getiri sağlayan devlet tahvili yerine riski göze alıp bankacılık sektörüne sermaye koyan bir kişinin zarar ettiği görülmektedir. (Özkaynak karlılığının enflasyonla karşılaştırıldığında da enflasyonun gerisinde kaldığını ve zarar ettiğini göstermektedir)Bu da bankacılık sektörünün karlılık açısından cazibesinin yitirdiğini göstermektedir.
Türkiye’de karmarjıdiğer ülkelerle karşılaştırıldığında dahadar olduğu görülmektedir. Reel özkaynak karlılığı(Özkaynak karlılığı ile Enflasyon arasındaki fark);gelişmekte olan ve gelişmiş ülke ortalamalarındandahadüşüktür.
İncelenenülkelerarasında,Arjantin’densonraendüşükülkeTürkiye’dir.
Eylül 2020 itibari ile bankacılık sektörünün faaliyet karının 46 milyar TL olduğu görülmektedir.
Bu tutarda 2020 yılında mevduat faiz oranlarının düşük olması ve kredilerde yaşanan büyümenin etkisi olduğu görülmektedir.
Kritik Rasyolar
Sermaye Yeterlilik Rasyosu; Risk ağırlıklı varlıklar ile özkaynağın oranıdır. Bu oranın ideal olarak %8 olması gerekir Eylül 2020 hesaplamalarına göre Türk Bankacılık Sektörü Sermaye Yeterlilik Rasyosu %19.42’dir.
Bu bankaların riski varlıklarınıözkaynaklarıyla karşılama bakımından güçlü bir yapıda olduklarını göstermektedir.
2019 yılı uluslararası karşılaştırmalarında ise Türkiye bankacılık sektörünün risk ağırlıklı varlıkların aktifler içindeki yüzdesinin GOÜ ve GÜ ortalamasının üstünde olduğu görülmektedir.
Bir diğer kritik nokta olan bankaların yabancı para borçları ile yabancı para alacakları arasındaki durumdur. 2020 Eylül ayı verilerine göre bankacılık sektörünün yabancı para açığının 6 Milyar TL olduğu görülmektedir. Bu da kur riski taşımaları bakımından kritik öneme sahiptir.
Sonuç ve Değerlendirme
Türkiye Bankacılık sektörünün giderek düşen karlılğı, yapısal kırılganlıkları ( yabancı para net açığı, riskli varlıkların aktifteki ağırlığının yüksekliği gibi)sektörel ve demografik değişiklikler (ödeme sistemlerinde yeni şirketler kurulması, Zkuşağı gençlerin banka dışı kurumları tercihleri gibi) nedeniyle giderek zorlaştığı görülmektedir.
Bütün bu sorunların çözümü ise yeni nesil bankacılık modelleri üreterek(genç bankacılık uygulamaları gibi uygulamalar geliştirerek) , Fintech şirketlerle iş birlikleri yaparak, müşteri odaklı yaklaşımlar sergileyerek
yani bakış açısını vizyonel hale getirerek aşmaları mümkün olacaktır.
(Laf aramızda bunu geliştiremezlerse 10 sene sonra kapılarını çalacak müşteri bulamayacakları ortadadır.)
Çanlar Kimin İçin Çalıyor kitabı İspanya savaşında yaşanan hayatta kalma mücadelesini anlatırken bankacıların da artık 1950 model bankacılık anlayışından sıyrılıp yeni modellerle bu zorlu yeni dünyadaayakta kalmaları mümkün olacaktır.