BİR GÜNDE BİNLERCE YILI YAŞIYORUZ!
Sabah uyandığınız andan gece uykuya daldığınız ana kadar, yaptığımız her işte, attığınız her adımda aslında farkında olmadan on binlerce yıllık tarihi bir günde yaşıyoruz.
Akademisyen Yazar Özgenur Reyhan Güler’in, Nesil Yayınları’ndan çıkan, “HerşeyinBi’Tarihi Var 1” isimli Günlük hayatın tarihini anlatan kitabı raflarda yerini aldı. Özgenur Güler ile Günlük YaşamınTuhaf
Hikayesini, Tarih Boyunca Günlük Yaşamı Keşfetmek için insanlığın nerden nereye geldiğini, günlük yaşamımızı dolduran nesnelerin tarihini ve günümüze değin bu yüzyıllar süren geleneklerin hikayesini konuştuk.
Öncelikle tebrikler. İlk kitabınız “HerşeyinBi’Tarihi Var 1” Günlük Hayatın Hikayesi raflarda yerini aldı. Nasıl bir his kitabınızı raflarda görmek, okuyucuyla buluşturmak?
Çok teşekkür ederim. Aslında ilk kitabım değil. Önceki eserlerim akademik yayınlardı. Popüler eser olarak ilk kitabım diyebiliriz. Oldukça heyecan verici. Tahmin ettiğimden çok daha güzel bir his.
Özgenur Reyhan Güler Nasıl biri?
Okumaya çok hevesli. Çocukluğu tozlu rafların içinde gezerek geçmiş biri çünkü.
Okuyan bir aileden gelince ve o kültürün içinde büyüdükçe merakınız o yöne evriliyor ister istemez.
Babam mühendisti ama aynı zamanda Osmanlı tarihçisiydi. Çocukluğum Osmanlı Devlet Arşivlerinde, yazarlar birliğinde,beyazıtın tarihi kitapçılarında koca koca adamların tarih ve edebiyat sohbetlerini dinleyerek geçti. Mesela bir şeyler karalıyorum babam Nurullah Ataç’ı mı okudun sen oradan araklamışsın diyor. Öyle de sıkıcı bir gençlik. Fakat unutmuyorum beni heyecanlandıran hatırladığım babamın bana verdiği bir çantaydı.
Neler vardı o çantada?
Mesela Radloff'un Ahmet Temir çevirisiyle Sibirya'dan kitabı vardı, 2 cilt. 11 yaşında filanım.
Türkolojiyle ilgili ve çok ciddi bir kitap olmasına rağmen hemen okudum. Sonra bir daha, bir daha, bir daha okudum.
Okuma alışkanlıklarım çok değişmedi o günlerden bugünlere. Hâlâ tekrarlı okurum.
İletişim alanında ödüllü bir akademisyensiniz, yayınlarınız var. Peki kültür tarihi alanına nasıl yönlendiniz?
Lisans ve yüksek lisansımı kültür yönetimi ve kültürel incelemeler üzerine tamamladım. Alanım disiplinlerarası kültürü incelemek aslında. Kültür kendi içinde kendi zenginliklerine sahip bir fenomen, keşfi eksik bir değişken…
Dünyadaki her toplumun, mirasını tanımlayan ve onları benzersiz bir şekilde farklı kılan kendi kültürel gelenekleri var. Farklı kültürlerden insanlar temel kavramları paylaşır ancak onları farklı açılardan ve bakış açılarından görürler, bu da onları mantıksız bulabileceğimiz bir şekilde ve hatta kutsal saydığımız şeyle doğrudan çelişki içinde davranmaya yönlendirir. Kültür, kişinin bakış açısını ve dünya görüşünü temsil etmesi, toplumların devamlılığı anlamında, tam anlamıyla ulusal bir fenomendir!
Bununla birlikte, keşif duygusu içinde 35 ülke gezme, kültürel gözlem yapma, birçok milletten bireylerle
omuz omuza sürtme deneyimim, beni herhangi bir ülkenin sakinlerinin davranışlarında kendilerini
gösterecek belirli temel inançlara ve gerçekliğin varsayımlarına sahip oldukları kanaatine götürdü.
Bu da bilinmeyene, görünenin arkasındaki görünmeyene dokunmak isteyen bir kitap halini aldı ve
yoğun bir araştırmayı, bilgi edinmeyi, sonra da bunları paylaşmayı getirdi.
1 günün hikayesini yazmak nereden çıktı?
Uyandığımız andan uykuya daldığımız ana kadar, farkına varmadan yaptığımız ama neredeyse hiç bırakmadığımız sayısız günlük alışkanlığımız var. Giyiniyoruz, kahvaltı yapıyoruz, e-postaları kontrol ediyoruz, kahvemizi yudumluyoruz, pijamalarımızı giyip uyuyoruz.
Günlük hayatımızda sürekli tekrarladığımız bu işler nasıl ortaya çıktığını konu alıyor aslında. Dişlerimizi ne zaman temizlemeye başladık? Yatak fikrini kim buldu? Hangisi önce geldi: çay mı kahve mi?Yürüdüğünüz bir yoldan asırlar önce kimin geçtiğini, gördüğünüz tarihî bir çeşmeden kimlerin su içtiğini, gölgesinde oturduğunuz asırlık bir çınarı kimin diktiğini merak edenlerin kitabı olacaktır bu kitap.
Belki de günlük hayatın telaşesi içerisinde hiç farkında olmadığınız şeyleri; sobanın tarihini mesela, saatin tarihini, otobüsün tarihini, çamaşır makinasının tarihini...
İnsanın bir günün içinde kullandığı, yaşadığı şeylerin asırlar öncesinden gelen tarihî geçmişi nasıldır? Bütün bu saydıklarımızın bir tarihi var.
Hatta “Her Şeyin Bi’ Tarihi Var.”
Bu ve günlük rutinimizi oluşturan nice sorunun cevabını bulmaya çalıştım. Yani günlük yaşamın tarihi ile ilgili farklı bir tema penceresinden zamanın, tuvalet kültürünün,
yemeklerin, kıyafetlerin, yıkanmanın, ev eşyalarının, selamlaşmanın tarihi serüveninin ve günlük hayatımıza nasıl dahil olduğunu anlatmaya gayret ettim. Açık ateşin etrafında toplanan insanlardan akıllı telefon kullanan insanlar haline nasıl geldiğimizin cevabı
bir nevi.
Aslında tüm hedefim; okuyucuları, kültürlerin, geleneklerin ve adetlerin binlerce yıldır nasıl oluştuğunu ve geliştiğine dair bir deneme tarzıyla çağlar boyunca devam eden günlük ritüellerin hayatımızın nasıl vazgeçilmezleri haline geldiğini anlatan eğlenceli ve bilgilendirici bir yolculuğa çıkarmak. Bir güne sığdırdığımız farklı tarihten ve kültürlerden gelen alışkanlıkları ve bu alışkanlıkların tarihsel boyutta günümüzdeki macerasına tanık olmak, görünenin arkasındaki görünmeyene dokunmak isteyen herkes için günlük hayatın rutinini sorgulatmak.
Yani sabah uyandığınız andan gece uykuya daldığınız ana kadar, yaptığımız her işte, attığınız her adımda aslında farkında olmadan on binlerce yıllık tarihi bir günde yaşıyoruz.
Elbette. Yüzünüzü yıkarken kullandığınız sabunun hikayesini, takvime bakarken yaşanan maceraları, evden çıkarken giydiğiniz ayakkabılarınızın nasıl bu hale geldiğini, yetişmeye çalıştığınız otobüsün nasıl ortaya çıktığını, akşam sofranızda afiyetle yediğiniz makarnanın ilginç yolculuğunu, yudumladığınız yorgunluk çayının tuhaf hikayesini, uzandığınız yatağın aslında firavunların yataklarının taklidi olduğunu hiç düşündünüz mü?Günümüz yaşantısını hangi tarihi olaylar şekillendirmiştir mesela?
Sümerlilerden Romalılara, Çinlilerden İslam Medeniyetine, Sanayi Devriminden Eski Mısırlılara kadar size günlük hayatınızı nasıl inşa ettiklerini anlatan tarihin insanlarına bir kulak verelim istedim.
Özgenur Reyhan Güler
Lisans ve Yüksek Lisans eğitimini Sanat ve Kültür yönetimi alanında tamamladı. Kültürel incelemeler alanında uzmanlaştı. Doktora eğitiminde halkla ilişkiler ve kültürlerarası iletişim alanına yoğunlaştı. Birçok kültür sanat projesinde yönetici olarak görev aldı. İstanbul ölçeğinde ve yurtdışında uluslararası ve kültürel organizasyonlar yürüttü. 30’u aşkın ülkeye seyahat etti ve kültürel gözlemlerde bulundu. 2013 yılından bu yana öğretim üyeliği yapmaktadır.
2018-2019 ve 2019-2020 akademik yıllarında üniversite bünyesinde Yılın En İyi Akademisyeni ödüllerini almıştır.