Ekonomi paketleri işe yaramıyor!
Sanayiciler yaşanan ekonomik krize karşı seslerini yükseltmeye başladı. Ankara Sanayi Odası Başkanı Özdemir, dokuz ayda yedi paket açıklandığını ama paketlerin piyasanın işleyişinde ve büyümede olumlu bir etki yaratmadığını bildirdi.
Ekonomide yaşanan kriz giderek derinleşirken seçimler nedeniyle alınması gereken kararların alınmamasına tepkiler arttı. Kriz nedeniyle zor durumda kalan sanayiciler tepkilerini bağlı bulundukları odalara iletirken, Odaların da olaya müdahil olmalarını istediler. Meslek örgütleri ve odaların iktidara yeterli tepkiyi göstermediğinden şikayet eden sanayiciler, odaların seslerini yükseltmesini, aksi halde bir süre sonra ses çıkaracak sanayicinin kalmayacağını ifade ettiler.
Yüzlerce firmanın iflas noktasına geldiğini, geri kalanların da hızla uçuruma doğru gittiğini belirttiler. Ankaralı sanayicilerin örgütü Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, izlenen ekonomi politikalarını eleştirdi. Özdebir ASO haziran ayı Meclis Toplantısı’nda yaptığı konuşmada şunları söyledi:SORUNLAR KALICILAŞTI2018 Ağustos ayı itibarıyla, finansal piyasalarda başlayan olumsuz gelişmeler, ekonominin dinamizminin sekteye uğramasına neden olmuş, bu olumsuzlukları bertaraf etmek için hükümet, dokuz ayda tam yedi farklı paket açıklamıştır. Uygulamaya konulan bu paketler ise piyasanın işleyişi ve büyüme üzerinde pozitif bir etki ortaya çıkaramamıştır. Bugün tartışılması gereken, uygulamaya konulan bu paketlerin tedavi için uygun olup olmadığıdır. Bu paketler içerisindeki finansman desteğinin, yatırımlara dönüşmediğini istatistikler ortaya koymaktadır. Sorunlar çözülmekten daha ziyade, kalıcı hale dönüşmektedir.KAMU KAYNAK AKTARSIN!Şirketler bu ortamda plan yapmakta zorlanmaktadırlar. Bunun nedenleri, kurdaki oynaklığın hala devam etmesi, yüksek enflasyon ve iç talepteki yetersizlik ve bunların ortaya çıkardığı belirsizlik ortamıdır. İçinde bulunduğumuz durgunluk ortamından çıkışın, yani firmaların üretim gücünün korunması ve piyasaların işler hale gelebilmesi için kamunun reel sektöre sermaye niteliğinde kaynak aktarması gerekmektedir. Yıllardır etkin bir sanayi politikası ortaya koyamadık.CARİ FAZLA ÜRETİMSİZLİKTENTürkiye, yatırımları ve üretimi azaltarak, cari işlemler fazlası yaratmaktadır. Üretim sektörleri küçülmüş ve gelir azaldığı için, yatırım, ara-malı ve tüketim malı ithalat talebi hızla düşmüştür. Cari açığın düşmesi, döviz talebini azalttığından önemli bir avantajdır. Lakin önemli olan üretimde ithal bağımlılığının azaltılmasıdır. Böylece, başta işsizlik olmak üzere pek çok sorunun çözülmesinde etkili olacaktır. Cari açıktaki iyileşme ihracat artışından değil üretimsizlikten kaynaklanmaktadır.KAMU BORCUNU ÖDESİNÖzel sektörün kamu alacaklarını tahsil etme noktasında önemli sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu sorunun çözümlenmesi için, "barter" sistemini öneriyoruz. Kamunun özel sektöre borcunun ödenebilmesi açısından, "barter" ticaretine ilişkin kapsamlı bir yasal düzenleme ile yeni bir finansman kaynağı oluşturulabilir. Bu sistemle, hem özel sektör firmalarının kendi aralarındaki ticarette değişim aracı olarak kullanılabilir, hem de kamu ile iş yapan özel sektör firmalarının kamudan alacakları ve borçlarında kullanılabilir. Oluşturulan bu kaydi para/çek çok önemli bir finansman aracı olarak piyasadaki likidite sıkışıklığının aşılmasında önemli katkılar sağlayacaktır.KDV ALACAKLARI NEREDE?İhracatçılar açısından önemli sorun, KDV alacaklarını bir süredir ödenmiyor olmasıdır. Bu ihracatçıların kıt işletme sermayelerinden yapılan bir kesintidir. Söz konusu ihracatçı firmaların KDV alacaklarının bloke edilmesi ihracatçının daha az ihracat yapması anlamına gelmektedir.İstatistikler 2017 yılında 250 bin insanımızın başka ülkelere göç ettiğini söylüyor. Yetişmiş insan gücümüzün ülkeyi terk etmemesi için ne yapmalıyız ya da bu süreçte bu sayının daha da artmaması için neler yapabiliriz konusunda kafa yormamız gerektiğini düşünüyorum.KÜÇÜLME SÜRÜYOR2018 Ağustos ayı ile başlayan kur şoku ve ardından yükselen kurlar, yüksek enflasyon ve yüksek faizin etkisiyle, 2019’un ilk çeyreğinde yüzde 2.6 olarak gerçekleşen küçülme hala devam etmektedir. Ekonomimiz, kur, enflasyon ve faiz temelli bir daralma süreci ile karşı karşıyadır. Büyümenin önemli öncü göstergeleri, sanayi üretiminde yedi aydır yaşanan küçülme, kapasite kullanım oranında ve kredi büyüme hızı oranındaki düşüş ve tüketici güvenindeki azalma ülke ekonomisinde daralmaya işaret etmektedir.DOLARİZASYONDiğer önemli sorun; hem hanehalkı hem de şirketlerin döviz talebinde artışın ortaya çıkardığı dolarizasyondur. Şirketlerin, hem finansal dolarizasyon hem de yükümlülük dolarizayonu artmaktadır. Yüksek enflasyon beklentisi ve buna bağlı olarak iç talep daralması ile birlikte üretim kapasitesinde düşüşler ve mali-bütçe dengesinin bozulması dolarizasyonun temel nedenlerindendir.ÜRETİM ŞARTÖngörülebilirliğin artması büyüme açısından olumlu bir sinyal olacaktır. Türkiye ekonomisi üretim odaklı bir yaklaşımla, yüksek katma değer yaratan ve ithalata bağımlı olmayan bir üretim modeli ortaya koyması ile sağlıklı bir büyüme modeline kavuşacaktır. Bunu için de daha çok üretmek mecburiyetindeyiz. Lakin üretimin önündeki engeller de hala devam ediyor. Yüksek faiz ortamında özel sektörün yatırım iştahı azalıyor, dışlama etkisi ile karşı karşıya kalıyor.
Ekonomide yaşanan kriz giderek derinleşirken seçimler nedeniyle alınması gereken kararların alınmamasına tepkiler arttı. Kriz nedeniyle zor durumda kalan sanayiciler tepkilerini bağlı bulundukları odalara iletirken, Odaların da olaya müdahil olmalarını istediler. Meslek örgütleri ve odaların iktidara yeterli tepkiyi göstermediğinden şikayet eden sanayiciler, odaların seslerini yükseltmesini, aksi halde bir süre sonra ses çıkaracak sanayicinin kalmayacağını ifade ettiler.
Yüzlerce firmanın iflas noktasına geldiğini, geri kalanların da hızla uçuruma doğru gittiğini belirttiler. Ankaralı sanayicilerin örgütü Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, izlenen ekonomi politikalarını eleştirdi. Özdebir ASO haziran ayı Meclis Toplantısı’nda yaptığı konuşmada şunları söyledi:SORUNLAR KALICILAŞTI2018 Ağustos ayı itibarıyla, finansal piyasalarda başlayan olumsuz gelişmeler, ekonominin dinamizminin sekteye uğramasına neden olmuş, bu olumsuzlukları bertaraf etmek için hükümet, dokuz ayda tam yedi farklı paket açıklamıştır. Uygulamaya konulan bu paketler ise piyasanın işleyişi ve büyüme üzerinde pozitif bir etki ortaya çıkaramamıştır. Bugün tartışılması gereken, uygulamaya konulan bu paketlerin tedavi için uygun olup olmadığıdır. Bu paketler içerisindeki finansman desteğinin, yatırımlara dönüşmediğini istatistikler ortaya koymaktadır. Sorunlar çözülmekten daha ziyade, kalıcı hale dönüşmektedir.KAMU KAYNAK AKTARSIN!Şirketler bu ortamda plan yapmakta zorlanmaktadırlar. Bunun nedenleri, kurdaki oynaklığın hala devam etmesi, yüksek enflasyon ve iç talepteki yetersizlik ve bunların ortaya çıkardığı belirsizlik ortamıdır. İçinde bulunduğumuz durgunluk ortamından çıkışın, yani firmaların üretim gücünün korunması ve piyasaların işler hale gelebilmesi için kamunun reel sektöre sermaye niteliğinde kaynak aktarması gerekmektedir. Yıllardır etkin bir sanayi politikası ortaya koyamadık.CARİ FAZLA ÜRETİMSİZLİKTENTürkiye, yatırımları ve üretimi azaltarak, cari işlemler fazlası yaratmaktadır. Üretim sektörleri küçülmüş ve gelir azaldığı için, yatırım, ara-malı ve tüketim malı ithalat talebi hızla düşmüştür. Cari açığın düşmesi, döviz talebini azalttığından önemli bir avantajdır. Lakin önemli olan üretimde ithal bağımlılığının azaltılmasıdır. Böylece, başta işsizlik olmak üzere pek çok sorunun çözülmesinde etkili olacaktır. Cari açıktaki iyileşme ihracat artışından değil üretimsizlikten kaynaklanmaktadır.KAMU BORCUNU ÖDESİNÖzel sektörün kamu alacaklarını tahsil etme noktasında önemli sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu sorunun çözümlenmesi için, "barter" sistemini öneriyoruz. Kamunun özel sektöre borcunun ödenebilmesi açısından, "barter" ticaretine ilişkin kapsamlı bir yasal düzenleme ile yeni bir finansman kaynağı oluşturulabilir. Bu sistemle, hem özel sektör firmalarının kendi aralarındaki ticarette değişim aracı olarak kullanılabilir, hem de kamu ile iş yapan özel sektör firmalarının kamudan alacakları ve borçlarında kullanılabilir. Oluşturulan bu kaydi para/çek çok önemli bir finansman aracı olarak piyasadaki likidite sıkışıklığının aşılmasında önemli katkılar sağlayacaktır.KDV ALACAKLARI NEREDE?İhracatçılar açısından önemli sorun, KDV alacaklarını bir süredir ödenmiyor olmasıdır. Bu ihracatçıların kıt işletme sermayelerinden yapılan bir kesintidir. Söz konusu ihracatçı firmaların KDV alacaklarının bloke edilmesi ihracatçının daha az ihracat yapması anlamına gelmektedir.İstatistikler 2017 yılında 250 bin insanımızın başka ülkelere göç ettiğini söylüyor. Yetişmiş insan gücümüzün ülkeyi terk etmemesi için ne yapmalıyız ya da bu süreçte bu sayının daha da artmaması için neler yapabiliriz konusunda kafa yormamız gerektiğini düşünüyorum.KÜÇÜLME SÜRÜYOR2018 Ağustos ayı ile başlayan kur şoku ve ardından yükselen kurlar, yüksek enflasyon ve yüksek faizin etkisiyle, 2019’un ilk çeyreğinde yüzde 2.6 olarak gerçekleşen küçülme hala devam etmektedir. Ekonomimiz, kur, enflasyon ve faiz temelli bir daralma süreci ile karşı karşıyadır. Büyümenin önemli öncü göstergeleri, sanayi üretiminde yedi aydır yaşanan küçülme, kapasite kullanım oranında ve kredi büyüme hızı oranındaki düşüş ve tüketici güvenindeki azalma ülke ekonomisinde daralmaya işaret etmektedir.DOLARİZASYONDiğer önemli sorun; hem hanehalkı hem de şirketlerin döviz talebinde artışın ortaya çıkardığı dolarizasyondur. Şirketlerin, hem finansal dolarizasyon hem de yükümlülük dolarizayonu artmaktadır. Yüksek enflasyon beklentisi ve buna bağlı olarak iç talep daralması ile birlikte üretim kapasitesinde düşüşler ve mali-bütçe dengesinin bozulması dolarizasyonun temel nedenlerindendir.ÜRETİM ŞARTÖngörülebilirliğin artması büyüme açısından olumlu bir sinyal olacaktır. Türkiye ekonomisi üretim odaklı bir yaklaşımla, yüksek katma değer yaratan ve ithalata bağımlı olmayan bir üretim modeli ortaya koyması ile sağlıklı bir büyüme modeline kavuşacaktır. Bunu için de daha çok üretmek mecburiyetindeyiz. Lakin üretimin önündeki engeller de hala devam ediyor. Yüksek faiz ortamında özel sektörün yatırım iştahı azalıyor, dışlama etkisi ile karşı karşıya kalıyor.