YÜKSELEN GÜÇ ÇİN
Çin'in kısa tarihi. Çin Hükümetinin enerji politikası nedir ? Yapmış olduğu yatırımlar ve planlar nelerdir ?
Çin sanayi devrimi öncesinde yani 1700'lü yıllarda İpek ve Baharat Yolları ile Avrupa kıtasına yapmış olduğu ipek, porselen, kağıt, baharat ve değerli taşlar gibi ürünlerin ticaretini yapmış ve döneminin süper gücü haline gelmişti.
Batuhan Sancaklı
O dönemde Çin dünyadaki GSYH'nın %23.1'ini tek başına karşılıyordu, Avrupa'nın tamamı %23.3 seviyelerindeydi. 1820'li yıllara gelindiğinde ise Çin gelişen deniz ticaretiyle birlikte GSYH oranını %32.4 e yükseltirken Avrupa'nın payı %23.6 ve ABD'nin payı ise %1.8 seviyelerindeydi. Sanayi devrimi ve yaşanan savaşlar sonrasında Çin elindeki bu üretim payını çok hızlı bir şekilde kaybetmeye başladı ve üretim ağırlığı Avrupa ile ABD'ye kaymaya başladı. 1952 yılına gelindiğinde ise Çin'in payı %5.2 seviyesine kadar geriledi, diğer tarafta ise Avrupa'nın payı %29.7 ve ABD'nin payı %23.4 seviyesine ulaştı.
Bunların sonucunda ise Çin komünist partisi 1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti'ni kurdu ve iki farklı ekonomik kalkınma politikası uygulandı. ( Mao Dönemi ve Deng Dönemi ) Yapılan bu ekonomik kalkınma politikaları sonucunda Çin 1995 yılında tekrardan GSYH'sını %10.9 seviyesine yükseltmeyi başardı. Bu dönemi izleyen süreçlerde ise yapılan yeni ekonomik planlar ve önlemler neticesinde sırasıyla 2003 yılında %9.3, 2004 yılında %9.2, 2005 yılında %9.9, 2006 yılında %10.7, 2007 yılında ise %11.4'lük büyüme oranları gösterdi. Dünya ortalaması %5 büyüme gösterirken Çin %10 büyüme oranlarına ulaştı. Günümüze kadar da yıllık %6'lık büyüme oranı göstererek 15,68 trilyon dolar seviyesini gören Çin ekonomisi dünyanın en güçlü ikinci ekonomisi olaraktan yerini aldı.
Dünyanın üretim merkezi haline gelen Çin bu üretimi karşılayabilmek için çok yüksek seviyelerde enerjiye ihtiyaç duymaktadır. Bunun neticesinde de en ucuz enerji kaynağı olarak kömürü kullanan Çin çok ciddi hava ve su kirliliğine yol açmış çevresindeki Kore, Japonya, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Nepal gibi ülkelerin belirli aralıklarla Çin'den gelen toz akınlarına maruz kalmasına sebep oldu. Fakat Çin Hükümeti Paris İklim Anlaşması'na dahil olmasıyla birlikte yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandırmıştır. 2015 yılında Paris İklim Anlaşmasını imzalayan Çin Hükümeti hızlı bir şekilde yatırımlarını yenilenebilir enerjiye çevirerek;
2020 yılına gelindiğinde Çin enerji ihtiyacının %28.2'sini yenilebilir kaynaklardan elde ediyor. Paris Anlaşması neticesinde ise 2035 yılında nötr emisyona geçmeyi planlayan Çin hükümetinin 2020 yılından 2030 yılına kadar ki ikinci aşama planı ise;
Çin sanayi devrimi öncesinde yani 1700'lü yıllarda İpek ve Baharat Yolları ile Avrupa kıtasına yapmış olduğu ipek, porselen, kağıt, baharat ve değerli taşlar gibi ürünlerin ticaretini yapmış ve döneminin süper gücü haline gelmişti.
Batuhan Sancaklı
O dönemde Çin dünyadaki GSYH'nın %23.1'ini tek başına karşılıyordu, Avrupa'nın tamamı %23.3 seviyelerindeydi. 1820'li yıllara gelindiğinde ise Çin gelişen deniz ticaretiyle birlikte GSYH oranını %32.4 e yükseltirken Avrupa'nın payı %23.6 ve ABD'nin payı ise %1.8 seviyelerindeydi. Sanayi devrimi ve yaşanan savaşlar sonrasında Çin elindeki bu üretim payını çok hızlı bir şekilde kaybetmeye başladı ve üretim ağırlığı Avrupa ile ABD'ye kaymaya başladı. 1952 yılına gelindiğinde ise Çin'in payı %5.2 seviyesine kadar geriledi, diğer tarafta ise Avrupa'nın payı %29.7 ve ABD'nin payı %23.4 seviyesine ulaştı.
Bunların sonucunda ise Çin komünist partisi 1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti'ni kurdu ve iki farklı ekonomik kalkınma politikası uygulandı. ( Mao Dönemi ve Deng Dönemi ) Yapılan bu ekonomik kalkınma politikaları sonucunda Çin 1995 yılında tekrardan GSYH'sını %10.9 seviyesine yükseltmeyi başardı. Bu dönemi izleyen süreçlerde ise yapılan yeni ekonomik planlar ve önlemler neticesinde sırasıyla 2003 yılında %9.3, 2004 yılında %9.2, 2005 yılında %9.9, 2006 yılında %10.7, 2007 yılında ise %11.4'lük büyüme oranları gösterdi. Dünya ortalaması %5 büyüme gösterirken Çin %10 büyüme oranlarına ulaştı. Günümüze kadar da yıllık %6'lık büyüme oranı göstererek 15,68 trilyon dolar seviyesini gören Çin ekonomisi dünyanın en güçlü ikinci ekonomisi olaraktan yerini aldı.
Dünyanın üretim merkezi haline gelen Çin bu üretimi karşılayabilmek için çok yüksek seviyelerde enerjiye ihtiyaç duymaktadır. Bunun neticesinde de en ucuz enerji kaynağı olarak kömürü kullanan Çin çok ciddi hava ve su kirliliğine yol açmış çevresindeki Kore, Japonya, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Nepal gibi ülkelerin belirli aralıklarla Çin'den gelen toz akınlarına maruz kalmasına sebep oldu. Fakat Çin Hükümeti Paris İklim Anlaşması'na dahil olmasıyla birlikte yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandırmıştır. 2015 yılında Paris İklim Anlaşmasını imzalayan Çin Hükümeti hızlı bir şekilde yatırımlarını yenilenebilir enerjiye çevirerek;
- 2016 yılında 87.8 milyar dolar
- 2017 yılında 97.5 milyar dolar
- 2018 yılında 91.3 milyar dolar
- 2019 yılında 83.4 milyar dolar yatırım yaptı.
2020 yılına gelindiğinde Çin enerji ihtiyacının %28.2'sini yenilebilir kaynaklardan elde ediyor. Paris Anlaşması neticesinde ise 2035 yılında nötr emisyona geçmeyi planlayan Çin hükümetinin 2020 yılından 2030 yılına kadar ki ikinci aşama planı ise;
- 2020 %28.2
- 2021 %28.7
- 2022 %29.9
- 2023 %31.1
- 2024 %32.4
- 2025 %33.6
- 2026 %34.9
- 2027 %36.1
- 2028 %37.4
- 2029 %38.6
- 2030 %40