Yavaş pazarlama yada pazarlamama çağı
Tüketim çılgınlığımızın şımarıklığımızn ne kadar acımasız bir düzeyde olduğunu pandemiyle birlikte daha güçlü anladık. Gerçi son dönemlerde tüm şirketler ve bireyler çevrecilik, kıtlık, ekoloji vb konularda bol bol konuşuyorlardı ama sadece konuşuyorlar yada sosyal medya da kültür seviyelerine atıfta bulunan bir post
ile sınırlı düşünüyorlardı.
Yelda İpekli
Dünya kaynaklarının hızla tükendiği gerçeği, pazarlama duayeni Philip Kotler’in de gündeminde ki yeni bir yazısı karşıma çıktı.
Yazı DEMAREKETİNG yani PAZARLAMAMA stratejisi ile ilgili. bu konudaki ilk yazısını 1971 de
yazdığında lüks çılgınlığı daha başlamamıştı. Yani yeni bir kavram değil Ve şimdi yine gündemde yazının içeriğinden bahsetmeden önce demarketingi biraz anlatayım.
Genel anlamıyla pazarlamama (demarketing); genel ya da spesifik tüketici grubunu bir süreliğine ürünü
veya hizmeti kullanmamaya teşvik etme demek . Bu ürünü unutturmaya yönelik çalışmalar fazla fiyat arttırımı gibi uygulamalarla olabilir.
Kamu spotları Devlet tarafından çokça kullanılan bir demarketing iletişim yöntemidir.
Yani kullanıcıların satın alma işlemi yapmamalarına teşvik eden çalışmadır AMA Kıtlık olgusu, insanın en ilkel dürtülerinden bir tanesidir. Ve kıtlık tehlikesi insanı harekete geçirir stoklamak, almak, sahip olmak duygusunu tetikler. İşte demarketing bu sebeple bazı markalar için fazlasıyla karlı bir etkiye sahip olabiliyor.
Mesela Ferrari.
1995 yılında üretilen bir Ferrari modelini almak için bazı şartlara sahip olmanız gerekiyordu.
Bir aday müşteri listesi vardı ki sadece beklemek yetmez en az beş yıl boyunca bir Ferrari kullanmış olmanız gerekiyordu sonrasında da bir teste tabi tutuluyordunuz. İşte o dönem Ferrari satışları fiyatıyla birlikte deli gibi artmıştı.
Kadınlar bilir Hermes Birkin çantalar içinde bekleme listelerini ve her ülkeye sadece 50 adet gönderildiğini biliyoruz.
Yani DEMARKETING kıtlık duygusu e seçkin olma arzusu sebebiyle markaların işine yarayan bir yöntem olabiliyor.
P. Kottler son yazısında şöyle demiş;
Pazarlamayı yavaşlatma çağına hoş geldiniz
Ticaret dünyası zamanının çoğunu ürün ve hizmetlere olan talebi artırmaya harcıyor. Ancak, belirli ürün ve hizmetlere olan talebi azaltmaya yardımcı olması için bir "Demarketing" stratejisine de ihtiyacımız var. Demarketing uyuşturucu, sigara ve sağlığa aykırı yiyecekler gibi “kötü” ürünlere olan talebi azaltmak için uygulanır.
Ayrıca su, temiz hava, yada kıt kaynakların kullanımını azaltmak için de kullanılır. California'da yeterli su
yok ve Pekin'de 9 bin vatandaş, temiz havanın olmaması nedeniyle solunum yolu hastalığı olan hastanelerde. Bazı şeyler için görev pazarlama değil, pazarlamayı yavaşlatmaktır.
Sürdürülebilirliği benimseyen şirketlerin üretim ve pazarlama stratejileri ve uygulamalarında bazı temel değişiklikler yapması gerekiyor.
Unilever CEO'su Paul Polman "Hedeflerimiz işimizi ikiye katlamak, ancak bunu çevresel etkimizi ve ayak izimizi azaltırken yapmak. Daha sorumlu tüketim yoluyla yapılmalı ..."
Her şirket işini ikiye katlama hedefini koyarsa, başarılı olursa sürdürülebilirliği elde etmek imkansız olacaktır. Az gelişmiş ülkeler bir mucizeyle orta sınıf yaşam standartlarına ulaştığında, kirlilik, yol ve hava trafiği ile enerji kesintileri yaşam kalitemizi daha da düşürür. Sıfır büyüme hedefi ile mütevazı bir büyüme hedefi arasında bir şey yapmak daha etkili olacaktır.
Sosyal sorumluluk olarak baktığımız konular şirketlerin, hükümetlerin gündemlerine giridğinde bu dünya daha yaşanası bir yer olacak inancındayım.
Guru Kotler umudum oldu .