Tarih boyunca insanoğlunun gözdesi konumunda yerini hep korumuştur. Zamanında hükümdarların makamlarını süsleyen ziynet eşyalarını oluşturan altın, keşfinden bu yana gücün ve zenginliğin temsilcisi olmuştur.
Hiçbir zaman değer kaybına uğramayan altın, günümüzde aktif bir şekilde değerini ve konumunu korumaktadır.Günümüzden yaklaşık 7000 yıl önce keşfedilen altının ilk olarak toprak yüzeyde keşfedildiği düşünülmektedir.

Dinçer KurtMadencilik tarihinde ilk belge olarak kabul edilen altın madenine ait kroki, Antik Mısır’da kullanıldığı belirlenmiştir. Altının eşya olarak kullanımı ise M.Ö. 3000 yıllarında Güney Irak’ta gözlemlenmiştir. M.Ö. 2000 yıllarında ise Peru taraflarında da eşya amaçlı kullanım gözlemlenmiştir. M.Ö. 1200 yıllarında Antik Mısırlılar altını ölçmek için 11.3 gr. Ağırlığında olan şekel adında standart ölçü birimi kullanmaya başladılar, bu dönemde Doğu Karadeniz’de dere yataklarındaki altın tozlarına ulaşmak için tıraş edilmemiş koyun postu tekniği kullanılmıştır. M.Ö. 1091 yılında ise Çin’de küçük altın kareler yasal para birimi olarak kabul edilmiştir. M.Ö. 560 yılına gelindiğinde Lidyalılar saf altından ilk paraları bastırdılar.M.Ö. 300’lü yıllarda Antik İskenderiye’deki Yahudiler ve Yunanlar ilk simya çalışmalarına başladılar. Simyanın amacı basit metalleri altına dönüştürme çalışmalarıdır ve bu çalışmalar rönesans dönemine kadar devam etmiştir. M.Ö. 50 yıllarında Romalılar Aureus adı verilen kendi para birimlerini bastırmışlardır. Venedikliler 1284 yılında kısa sürede gözde haline gelen ve 500 yıldan fazla hüküm süren altın Dukat’ı piyasaya sürdüler. Aynı tarihte Büyük Britanya da ilk büyük altın parası olan Florin’i piyasaya sürmüştür ve ardından 1377 yılında altın ve gümüşe dayalı para sistemine geçmiştir. 1695 yılında Brezilya’da altın yatakları keşfedildi ve ülke 1720 yılına kadar dünyanın en büyük altın üreticisi konumunda bulundu.1787 yılında Ephraim Brasher adında Amerikalı bir kuyumcu tarafından ilk Amerikan altın parası basıldı. Ardından 1799 yılında Kuzey Carolina Bölgesinde 17 poundluk bir altın külçesi bulundu ve bu keşif ABD ‘de belgelenmiş ilk altın keşfi olarak tarihin tozlu raflarında yer aldı. İngilizler 1816 yılında para birimlerini altına bağladı böylelikle İngiliz Pound’u çevrilebilir bir para birimi haline geldi. 1862 Yılında Fransa, İtalya, Belçika, İsveç tarafından gümüş ve altının standartlarını belirleyen ve tüm üye ülkelerin birbirlerinin para birimlerini kabul etmelerini zorunlu kılan Latin Para Birliği kuruldu.1887 yılında Siyanürleme süreci için patent alındı ve ilerleyen 20 yıl içinde altın üretimi iki katına çıktı. 1914-1919 yılları arasında Birinci Dünya Savaşı sebebiyle uluslararası altın standartı askıya alındı. 1944 yılında IMF ve Dünya Bankası gibi iki yeni kuruluşu hayata geçiren Bretton Woods anlaşması ABD kongresi tarafından onaylandı. 1954 yılında İkinci Dünya Savaşı sırasında kapatılan
Londra Altın Piyasası yeniden açıldı.1976 yılında Washington DC'de altınla ilgili mevcut tüm bilgileri toplamak ve güvenilir bir veri havuzu oluşturmak amacıyla Altın Enstitüsü kuruldu. 1999 yılında Avrupa yeni para birimi Euro ‘yu piyasaya sürdü ancak rezevlerinin %15’ini altın olarak tutmaya devam etti. 2001 yılında yaşanan krizler ve terör olaylarından sonra yatırımcıların ilgisi güvenli liman olan altına yöneldi ve Türkiye’de ilk altın üretimi Bergama-Ovacık bölgesinde başladı ve 2023 itibarıyla ülkemizde yaklaşık 20 maden alanında altın üretimi yapılmaktadır.
Doğada saf halde bulunabilen, sarı renkte, yumuşak, sünek ve kolay işlenilebilen; aynı zamanda yüksek yoğunluğa ve iletkenliğe sahip olan değerli metal, aynı zamanda korozyona ve oksidasyona dirençlidir.
Periyodik tabloda ise ‘’AU’’ olarak gösterilmektedir. Kimyasal açıdan bakıldığında bir geçiş metali olan değerli metal, kendini benzersiz kılan fiziksel ve kimyasal özelliklere sahiptir. Erime ve kaynama noktası yüksektir ve rahatça dövülüp çekilebilir. Bu sebepten dolayı dayanıklıdır aynı zamanda elektrik elektronik sektöründe, farklı endüstrilerde katalizör olarak, mücevherat amaçlı, dekoratif sanatlarda, Finansal piyasalarda, tıp alanında, havacılık endüstrisinde, cam yapımında, ödül ve sembol amaçlı yaygın olarak kullanılmaktadır.Dünya’ya gelen ölü yıldızların enkazlarından oluştuğu düşünülen altın doğada kendiliğinden oluşan bir materyal değildir. Bilim insanlarına göre altının evrende oluşabilmesi için bir süpernova patlaması gerçekleşmesi ya da nötron yıldızlarının çarpışması gerekmektedir. Bu koşullar altında, altın ve platin gibi ağır metaller oluşmaktadır. Teoriye göre Dünya’ya gelen altın gibi ağır metaller önce Dünya’nın çekirdeğine doğru çökmüştür.
Altın Dünya’nın gelişim sürecinde yaklaşık 4-4.5 Milyar yıl önce gezegenimize çarpan asteroidler sayesinde ilk olarak manto tabakasına ardından da Dünyamızın kabuğuna çıkmaya zorlandı. Sonuç olarak doğada bulduğumuz altın Dünya’nın erişebileceğimiz tabakalarında yer almaya başladı.
Günümüzde altın aramaları aktif bir şekilde devam etmektedir. Dünya genelinde hala keşfedilmemiş altın yatakları bulunmaktadır. Teknolojinin gelişimi sayesinde altın geçmişe göre daha kolay çıkarılabilir hale gelmiştir. Dünya’da iki tip altın yatağı bulunmaktadır. Bunlardan birincisi kuvars minerali bakımından zengin yataklar ikincisi ise dere yataklarıdır.Doğal faktörler sayesinde yüzey aşınır ve altın, dere yataklarında yüzeye çıkar. Dere yataklarının yanı sıra volkanik kayalarda, kayaların içinde, kayaçlarda ve akarsu yataklarında altın bulabilmek mümkündür.