Ulusal para, ülkelerin ulusal egemenlik ve ulusal onurudur
Fehmi Köfteoğlu, kur saldırısı altındaki Türkiye'nin ulusal parası Türk Lirası'nın istikrar arayışları sürerken, çözüm önerileri ve geçmiş deneyimleri özetleyen yazısında 'Her ülke için olduğu gibi Türkiye için de ulusal para, ulusal egemenlik ve ulusal onurun sembolüdür.' dedi. “ Türk Lirası, Türk milletinin egemenlik işaretidir; Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlık sembolüdür” (Cavit Ertan, Merkez Bankası eski Başkan Yardımcısı, Ekim 1995, T.C Merkez Bankası yayını Lira Dergisi sayı 1. sayfa 11)“ Serbestleşme ile gelen özgürlükler, ancak milli paramızın istikrar içinde olduğu ortamlarda kendilerinden beklenen yararları sağlar ve kalıcı olurlar” (10 Şubat 1994 Rüşdü Saracoğlu (Merkez Bankası eski Başkanı)“Milli parayı koruyanlar asla kaybetmeyecektir” (İsmet İnönü,12 Aralık 1929’da TBMM’de yaptığı konuşma)
Fehmi Köfteoğlu
Devletlerin devlet olabilme koşullarından biri de “Ulusal para”ya sahip olmaktır.Her ülke için olduğu gibi Türkiye için de ulusal para, ulusal egemenlik ve ulusal onurun sembolüdür.Dolayısıyla özelikle bugün, Türkiye’nin ulusal varlığına yönelik saldırılara karşı kendini koruyabilmesinin zorunluluklarından biri de ulusal parasına sahip çıkmasıdır.“Asli” ve “kaydi” paraÖnce paranın kısa bir tanımını yapalım.Para, mal ve hizmetlerin karşılığının ödenmesinde kullanılan bir değişim aracıdır.Bu özelliği ile para iki türde kullanılmaktadır.Bunlardan biri, günlük yaşamda kullanılan “Asli” diğeri de çeşitli işlemlerde kullanılan “Kaydi” paradır.Bugün yabancı bir para birimi olarak dolar asli para olarak kullanılır hale gelmiş ya da getirilmiştir.Buna ‘Dolarizasyon’ deniyor.‘Dolarizasyon’ kavramı 1998’de Asya krizi’ döneminde gündeme geldi ve o günden beri kullanılıyor.Ama şimdi ‘Dolarizasyon’da sona gelinen bir sürece girildi.Peki dış ticaret ve bankacılık işlemlerinde dolar yerine herhangi bir yabancı para birimi kullanılabilir mi ?BRİCS toplantısı dönem noktası olabilirEvet kullanılabilirBu mümkün mü, nasıl olacak?Bu, mümkün olmanın ötesinde hızla kaçınılmaz bir hale geliyor.Birkaç yıldan beri üzerinde konuşulan konu son olarak 25-27 Temmuz tarihlerinde Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde yapılan, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın oluşturduğu BRICS toplantısının ana konularından biri oldu.Türkiye BRİCS üyesi olmadığı halde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da davet üzerine toplantıya katıldı.BRİCS toplantısının ana konularından olan yerel para birimi oluşturulması ile ilgili yürütülen çalışmaları anlatan Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma'nın Finansal Piyasalar Komitesi Başkanı Anatoly Aksakov, BRICS ülkelerinin kendi aralarında ödemeler için yeni para birimi ihtimalini görüştüklerini belirterek BRICS'e özel para birimi yaratmanın iyi bir olasılık olduğunu, BRICS üyesi ülkelerin dünya nüfusunun yarısını ve dünya endüstrisinin yüzde 30'unu oluşturduğunu söyledi.Aksakov, "Alternatif bir dünya para birimi yaratma süreci 5 yıl içinde tamamlanabilir" dediAksakov, "Dolara alternatif yeni bir dünya para birimi ortaya çıkarsa, dolar önemini kaybedecektir. Böylece ABD'nin dünya üzerindeki etkisi de yok olacaktır" diyor.Bazıları Amerikan dolarını vazgeçilmez, “Ezel-Ebed” yani, ilk günden başlayıp sonsuza kadar sürecek bir para birimi ve değişim aracı olduğunu sanıyor.Ama öyle değil.Doların gücü Amerika’nın gücü ile orantılıDolar "dünya para birimi" statüsünü 1944'te kazandı.Doların dünya ekonomisinde bir gösterge, bir ölçü olarak kullanılmaya başlaması da 1967 yılından sonradır.Buradan da görüldüğü gibi Doların gücü ve kullanım yaygınlığı Amerika’nın konumu ve gücü ile orantılıdır.Bugünün Amerika’sı 1960’ların Amerika’sı değilse dolar dünün doları değildir.Dolar özellikle günümüzde, yoksul ve gelişmekte olan ülkelerde yolaçtığı yıkım nedeniyle artık hedef tahtasındadır.1998 Asya kriziAnımsayalım, Asya krizi olarak literatüre giren olaylar zinciri, 2-3 Temmuz 1997 tarihinde Tayland’ın para biriminin dolar karşısında değerinin düşürülerek devalüe edilmesiyle başlamıştı. Sırasıyla Singapur, G.Kore, Malezya ve Rusya’ya sıçrayan krizin en belirgin özelliği, bu ülkeleri kıskacına alan dolar merkezli sermaye hareketlerinin hızla yayılmasıydı.“Asya kaplanları” olarak tanımlanan sözkonusu ülkeler, Malezya dışında hepsi krizden ağır darbeler aldıkları gibi, tekrar tekrar krize girmekten kurtulamadılar.Malezya ise tam tersine, doları yasaklayıp sermaye hareketlerine kontrol altına aldıktan kısa bir süre sonra toparlanıp yeniden büyümeye başladı. Daha önemlisi diğer ülkeler tekrar tekrar krize düşerken Malezya ekonomisi istikrara kavuştu.Mahattir’in ve Erdoğan’ın çağrılarıMalezya bunu nasıl sağladı?‘Asya krizi’ patlak verdiğinde o dönemin Malezya Devlet Başkanı Muhammed Mahattir, ülkesini bataklığa sürükleyen krize karşı ilk önlem olarak sermaye hareketlerini kontrol altına alıp doları yasakladı.Ardından bir çağrıda bulunarak “Dolarları ülkesine iade edelim” dedi.Mahattir Muhammed bu çağrıyı yaptığında The Economist Dergisi o haftaki başyazısını son anda değiştirip,“ Mahattir’in bu çağrına dikkat. Bu yeni bir dönemin başlangıcı olabilir” diye yazdı.Mahattir o gün o çağrıyı yaptığında Malezyalılar gerçekten doları ülkesine iade etme anlamında bu parayı ellerinden çıkardı.Bizde ise Erdoğan yastık atındaki altınları dolarları çıkarın çağrısı yaptığında bu çağrıya uyulmuyor.Öyle ki partisine ençok oy verilen illerde bile bankalardaki mevduat içinde dövizin oranı yükseliyor.Faizsiz denilen İslami bankalardaki döviz hesapları da arttı.Yani O’na oy verenler bile dediklerine inanmıyor. Zira bu konuda Erdoğan’a güvenilmiyor.Dolarizasyonun temelini Özal 32 sayılı karar ile attıBugün yakıcı biçimde yaşanan ‘Dolarizasyon’ süreci Turgut Özal’ın 1989 yılında aldığı 32 sayılı karara dayanır.Özal o tarihte aldığı bu karar ile her türlü para ve sermaye hareketini serbest bırakarak, bugün ortaya çıkan doların ekonomiye egemen olması ile ifade edilen dolarizasyon sürecinin temeli atıldı.