TOPRAKSIZ TARIM BİR KURTARICI MI?Ülkemiz örtüaltı üretim veya çoğumuzun sera üretimi dediğimiz üretim bakımından dünyada dördüncü, avrupada ise ikinci sırada yer almaktadır. Birinciliği avrupa ülkeleri içerisinde İspanya göğüslemektedir. Bu tecrübesiyle ülkemiz topraksız (hidroponik) tarım açısından önemli bir potansiye sahiptir. 2002 yılında 540 bin dekar, 2019 yılında yaklaşık 800 bin dekar alana ulaşmış durumda olan örtüaltı üretimin 13 bin 500 dekarlıklık kısmı topraksız tarıma dayanmaktadır. Dr. Zekeriya ŞAHİN
Bu alan toplam sera alanlarımızın yüzde 1,7 sine denk gelmektedir. Topraksız tarım üretiminin yüzde 92 oranında ağırlıklı olarak domates, biber, marul, gibi sebze ürünleri ki son dönemlerde çilek üretimi, yüzde 8 oranında gül, orkide, anthrium gibi süs bitkeleri oluşturmakta bununla beraber özellikle büyük ve bütünleşmiş modern işletmeler tarafından üretilen ürünlerin yüzde 85’i de ihraç edilmektedir.Yıl boyunca sürekli üretimin yapılması neticesinde yüksek verimlilik, iklim kontrolü ile tarımsal hastalık ve zararlılarından uzak ve kaliteli ürünlerin üretilmesi ile yatırımın getiriye dönüşme süresinin ortalama dört yıl gibi kısa bir sürede gerçekleşmesi nedeniyle her geçen topraksız tarım üretimine olan yatırımlar artmaktadır. Ancak her alanda olduğu gibi topraksız tarım yapmanın da bir takım dezavantajları vardır. Özellikle maliyetleri açısından değerlendirildiğinde tesis alt yapı kurulumu, yoğun sermaye gereksinimi, sulama, iklimlendirme ve ısıtma sistemleri otomasyon işletimi gibi başlangıç masraflarının yüksek olması, sistemin sürekli izlenmesi gerekliliği gibi maliyetler de katlanılması gereken önemli maliyet kalemleridir. Ülkemizde son dönemlerde topraksız tarım yatırımları jeotermal enerji kullanımı mümkün olan bölgelere kaymaktadır. Bu sayede bir takım maliyet unsurları azaltılmış olsa da jeotermal enerjinin olmadığı yerlerde maliyeti yüksek enerjiler kullanılmaktadır. Topraksız Tarım Bir Kurtarıcı mı?Hayır…Dünyamızda yaşanmakta olan küresel ısınma, neticesinde iklim değişiklikleri ve beraberinde yaşanan kuraklıklar, verimli tarım arazilerinin imara açılması, artan maliyetler ve köyden şehirlere göçler nedeniyle üretilen tarım ürünlerinin artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılama oranı her geçen gün negatif yönde etkilenmektedir.Özellikle gelişmiş ülkeler tarımla ile ilgili olarak yüksek verim elde etmeye yönelik tüm metodların kullanıldığı (entansif) üretim şekilleri geliştirme çalışmalarına yıllar önce başlamışlardır. Teknolojinin verim arttırıcı üretim yöntemlerinde etkin kullanılması çabaları, farklı ülke coğrafyalarında verimli arazilerin kiralanması ve/veya satın alınması işletilmesi, genel anlamda tarımın insanlık için stratejik bir unsur olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.Topraksız tarım ancak genel tarım üretimi içerisinde, üretimine uygun bir takım ürünler için bir üretim modeli olarak kullanılabilir bir yöntemdir. Örneğin topraksız tarım, patates, havuç gibi kök bitkilerin ve meyvelerin üretimine uygun bir üretim modeli değildir. Keza Rusya ile Ukrayna arasında yaşanmakta olan savaş, seyrinde devam ederken en önemli sorunun insanlık adına yaşanan sıkıntılar ve can kayıplarından ziyade, başta Avrupa ve Afrika ülkelerinin beraberinde de diğer ülkelerin yaşamış olduğu gıda krizinin aşılması için tahıl koridorunun kurulması meselesiydi.Son yıllarda stratejik bir unsur olan tarım, tüm ülkelerin strateji çalışmalarında başı çekmektedir. Farklı sektörlerde yaptıkları işler ve büyüklükleri ile önemli yer edinmiş birçok yatırımcı bu durumun farkına erken vararak şirket politikalarını tarım yatırımlarına yapmak suretiyle değiştirmiştir.Örneğin ABD'li milyarder Bill Gates’in, Washington'dan Florida'ya 18 eyalette, 1 milyon dönümden fazla arazi alması yine portföyünde yaklaşık 1 milyon dönüm tarım arazisi ve 109 bin dönüm civarında diğer kullanım arazileri yer alıyor. Aynı şekilde Çin’in, az gelişmiş ülkelerde toprak satın alması ve kiralaması hatta Ukrayna’nın yüzde 5 tarım arazilerini elli yıllığına kiralaması, gıda savaşlarının da başladığı anlamında bir gösterge midir?