Brunson krizi Rahip'in serbest bırakılmasıyla atlatılırsa, Merkez Bankası para politikasını, yerel seçimlerde iktidarın gözünün yaşına bakmadan, enflasyonla mücadeleye çevirise ancak enflasyonaki tırmanışın önüne geçer. Tek haneli enflasyon ise Sayın Albayrak'ın vaad etiği gibi 2019 değil, ancak 2020'li yılların içinde mümkün olabilir. Fed faiz artışları tamamlanmadan, ECB faiz artış döngüsünün etkisi ortaya çıkmadan Türkiye'de TÜFE'nin yeniden yüzde 8'ler civarına inmesi çok ama çok zor. Hedef yüzde 5 ise artık bir kara mizah konusu zaten.
Hatırlanacağı üzere geçen Cuma, Temmuz ayı enflasyon verileri açıklanmıştı. Yıllık TÜFE enflasyonu yüzde 15,9 olurken, Yİ-ÜFE de yüzde 25’e fıırlayarak dikkatleri bir kez daha Türkiye ekonomisinin enflasyon problemine çekmişti.Bugün deTürkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Temmuz Ayı Fiyat Gelişmeleri Raporu’nu açıkladı. Vurgu yaptığı ana konu, enflasyondaki yükselişe en belirgin katkının döviz kuru geçişkenliğinin yüksek olduğu temel mal grubundan geliyor oluşu.Banka’nın kendi yaptığı özete göre:“Temmuz ayında tüketici fiyatları yüzde 0,55 oranında artmış ve yıllık enflasyon 0,46 puan yükselerek yüzde 15,85 olmuştur. Enflasyondaki yükselişe en belirgin katkı döviz kuru geçişkenliğinin yüksek olduğu temel mal grubundan gelmiştir. Bu kalemde alt gruplar geneline yayılan fiyat artışları izlenmiştir. Gıda fiyatlarının yıllık artış oranı hız kesmekle birlikte yüksek seyretmiştir. Turizm sektöründeki canlı seyir, bağlantılı gruplarda fiyat artışlarını desteklemektedir. Bu görünüm altında çekirdek göstergelerin yıllık enflasyonları artarken ana eğilimleri yüksek seviyesini korumuştur.” “Mevsimsellikten arındırılmış verilerle çekirdek enflasyon göstergelerinin üç aylık ortalamaları incelendiğinde, enflasyonun ana eğiliminin yüksek seviyesini koruduğu gözlenmiştir. Bu
dönemde ana eğilim temel mal ve hizmet grubunda bir miktar daha yükselmiştir. ““Yurt içi üretici fiyatları tarafında da ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, tüm alt gruplarda fiyatların güçlü artışlar göstermeye devam ettiği izlenirken, yıllık enflasyonlarda da yükseliş gözlenmiştir…. Sonuç olarak, Temmuz ayında, tüketici fiyatları üzerindeki üretici fiyatları kaynaklı maliyet baskıları güçlü seyrini korumuştur.”YORUM: İyi de işin sorumlusu olan TCMB ne yapacak? Enflasyonun ateşini körükleyenin liranın değer kaybı olduğu ve maliyet taraflı bir enflasyon sıçraması yaşandığı doğru. Bu ama tabi sadece son dönemin hikayesi. 2013’ten bu yana deneysel bir para politikası izleyen Banka, enflasyon hedeflemesini bir kenara koyarak uzunca bir süredir iktidarın dümeninde büyüme tarafına destek vermeye çalışıyordu. Teknik adıyla çok yüksek büyüme dönemlerinde, gevşek bir para politikası izliyordu. Yüzde 5 olan enflasyon hedefinden uzaklaştıkça da, beklentilerde bozulma yoluyla enflasyon bir kanser misali Türkiye ekonomisini derinden derinden güçsüzleştiriyordu.Şimdi hem artan ekonomik kırılganlıklar, hem yeni başkanlık sisteminde ekonomi yönetimine güven oluşmayışı, hem de küresel ekonomik konjonktür nedeniyle gerçek bir lira şoku yaşanıyor. Artık kronik olan enflasyon hastalığı, akut hale dönüşmüş durumda.Banka bilindiği üzere Temmuz 24’teki PPK toplantısında faiz artırmayarak kendince bir duruş sergilemişti. Yüzde 17,75 olan politika faizine karşın TÜFE enflasyonu bugün yüzde 16’da; yarın yüzde 20’de olacak. Hükümet tarafından inandırıcı bir maliye politikası, rasyonalleşme adımları ve mali disiplin kararı açıklanmadan; Banka’nın liranın değer kaybı adına yapabileceği tek adım radikal bir faiz artışı. Yüzde 20’nin üzerine çıkacağı görünen enflasyonu kesmek için sert bir faiz artışı.Ancak 100 gün eylem planı açıklayan Sayın Erdoğan’ın böyle bir adıma önümüzdeki yerel seçimler nedeniyle tahammülü olmayabilir. Zaten eğer ABD ile olan Brunson krizi derinleşecekse, ABD’nin ekonomik yaptırımları ne para ne maliye politkasının detaylarına dikkatlice bakmayı gerektirmeden Türkiye varlıklarında yoğun satış baskısı yaratacaktır.Ancak, Brunson krizi Rahip’in serbest bırakılmasıyla atlatılırsa, Merkez Bankası para politikasını, yerel seçimlerde iktidarın gözünün yaşına bakmadan, enflasyonla mücadeleye çevirise ancak enflasyonaki tırmanışın önüne geçer. Tek haneli enflasyon ise Sayın Albayrak’ın vaad etiği gibi 2019 değil, ancak 2020’li yılların içinde mümkün olabilir. Fed faiz artışları tamamlanmadan, ECB faiz artış döngüsünün etkisi ortaya çıkmadan Türkiye’de TÜFE’nin yeniden yüzde 8’ler civarına inmesi çok ama çok zor.Hedef yüzde 5 ise artık bir kara mizah konusu zaten.
dönemde ana eğilim temel mal ve hizmet grubunda bir miktar daha yükselmiştir. ““Yurt içi üretici fiyatları tarafında da ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, tüm alt gruplarda fiyatların güçlü artışlar göstermeye devam ettiği izlenirken, yıllık enflasyonlarda da yükseliş gözlenmiştir…. Sonuç olarak, Temmuz ayında, tüketici fiyatları üzerindeki üretici fiyatları kaynaklı maliyet baskıları güçlü seyrini korumuştur.”YORUM: İyi de işin sorumlusu olan TCMB ne yapacak? Enflasyonun ateşini körükleyenin liranın değer kaybı olduğu ve maliyet taraflı bir enflasyon sıçraması yaşandığı doğru. Bu ama tabi sadece son dönemin hikayesi. 2013’ten bu yana deneysel bir para politikası izleyen Banka, enflasyon hedeflemesini bir kenara koyarak uzunca bir süredir iktidarın dümeninde büyüme tarafına destek vermeye çalışıyordu. Teknik adıyla çok yüksek büyüme dönemlerinde, gevşek bir para politikası izliyordu. Yüzde 5 olan enflasyon hedefinden uzaklaştıkça da, beklentilerde bozulma yoluyla enflasyon bir kanser misali Türkiye ekonomisini derinden derinden güçsüzleştiriyordu.Şimdi hem artan ekonomik kırılganlıklar, hem yeni başkanlık sisteminde ekonomi yönetimine güven oluşmayışı, hem de küresel ekonomik konjonktür nedeniyle gerçek bir lira şoku yaşanıyor. Artık kronik olan enflasyon hastalığı, akut hale dönüşmüş durumda.Banka bilindiği üzere Temmuz 24’teki PPK toplantısında faiz artırmayarak kendince bir duruş sergilemişti. Yüzde 17,75 olan politika faizine karşın TÜFE enflasyonu bugün yüzde 16’da; yarın yüzde 20’de olacak. Hükümet tarafından inandırıcı bir maliye politikası, rasyonalleşme adımları ve mali disiplin kararı açıklanmadan; Banka’nın liranın değer kaybı adına yapabileceği tek adım radikal bir faiz artışı. Yüzde 20’nin üzerine çıkacağı görünen enflasyonu kesmek için sert bir faiz artışı.Ancak 100 gün eylem planı açıklayan Sayın Erdoğan’ın böyle bir adıma önümüzdeki yerel seçimler nedeniyle tahammülü olmayabilir. Zaten eğer ABD ile olan Brunson krizi derinleşecekse, ABD’nin ekonomik yaptırımları ne para ne maliye politkasının detaylarına dikkatlice bakmayı gerektirmeden Türkiye varlıklarında yoğun satış baskısı yaratacaktır.Ancak, Brunson krizi Rahip’in serbest bırakılmasıyla atlatılırsa, Merkez Bankası para politikasını, yerel seçimlerde iktidarın gözünün yaşına bakmadan, enflasyonla mücadeleye çevirise ancak enflasyonaki tırmanışın önüne geçer. Tek haneli enflasyon ise Sayın Albayrak’ın vaad etiği gibi 2019 değil, ancak 2020’li yılların içinde mümkün olabilir. Fed faiz artışları tamamlanmadan, ECB faiz artış döngüsünün etkisi ortaya çıkmadan Türkiye’de TÜFE’nin yeniden yüzde 8’ler civarına inmesi çok ama çok zor.Hedef yüzde 5 ise artık bir kara mizah konusu zaten.