Rezerv para dolar gelişenler için tehlike
Doların rezerv para konumunun da küresel sermaye akımlarında bir istikrarsızlık nedeni olduğuna işaret eden Natixis Avrasya ekonomistleri, salgından sonra ekonomik büyümeyi aşağı çeken beş nedeni anlattı
Paris merkezli yatırım bankası Natixis Avrasya biriminde görevli ekonomistler bu hafta içinde yayınladıkları notta Kovid-19 salgınının küresel ekonomik büyüme üzerinde yol açtığı tehlikelere işaret ettiler. Kurumun Asya Pasifik Başekonomisti Alicia Garcia Herrero imzalı notta, salgının küresel ekonomiyi düşündüğümüzden daha fazla değiştireceği öne sürüldü.
Salgından sonra dünya ekonomisinin gelişimini anlatmak için alfabede harf kalmadığına yönelik görüşe hak veren ekonomistler, hızlı bir V toparlanma olmayacağı gibi ne tam bir durgunluk ne de L şeklinde bir iyileşmenin de beklenmediğini vurguladılar.
K şeklinde bir durumun yaşanacağı öngörüsünde bulunan ekonomistler, bununla artan eşitsizliğe dikkat çektiler.
DÜŞÜK BÜYÜMENİN BEŞ NEDENİ
Sorunun, faaliyetlerdeki ani çöküşten ziyade bunu takip eden olumsuz etkiler kaynaklı olduğunu anlatan ekonomistler, salgının neden daha düşük büyüme getireceğine yönelik öngörülerine beş madde halinde sıraladılar. Bunlardan ilki; şirketler daha az kar edecekleri için sabit sermaye yatırımlarını azaltacaklar. İkinci olarak istihdam kayıpları da dikkate alındığında dünya çağında gelir dağılımı kötüleşecek. Şirketler 2008'de olduğunu gibi istihdamlarını azaltma ve ücretleri baskılama yoluna gidecekler.
Bu durum da zaten kötü durumda olan gelir dağılımını daha da bozacak. Kaçınılmaz olarak birim işgücü maliyetleri ve hanehalklarının satın alma gücü üzerine daha fazla aşağı yönlü baskılar görülecek.
Aşırı gevşek para politikaları yüzünden oluşan varlık balonları nedeniyle finansal varlıklara yatırım yapanlar ile işçi sınıfı arasındaki uçurum artacak. Özetle; spekülatörler paralarına para katarken, emekçi kesimler görecek daha da fakirleşecek.
DOLAR İSTİKRARSIZLIK SEBEBİ
Natixis ekonomistlerine göre, üçüncü neden devletlerin ekonomilere müdahalesi nedeniyle zombi şirketlerin sayısının artacak olması. Düşük faizli kredilendirme sayesinde üretken olmayacak şirketler finanse edilmeye devam edecek bu da tasarrufların hatalı tahsisi anlamına geliyor. Yani kaynak israfı.
Dördüncü potansiyel olumsuz etkinin nedeni ise küresel rezerv para olarak dolar.
Doların rezerv para birimi olması gelişen ekonomilerde yüksek finansal dalgalanmalara neden oluyor.
Bu küresel finansman istikrar açısından istenmeyen bir durum. Bu etken notun istikrarsız sermaye akımları kısmında ayrıca incelenmiş. Buna göre; aşırı bol likidite ve buna ilaveten riskten kaçınma eğilimi birçok gelişen ekonomi için hayati önem taşıyan sermaye akımlarının istikrarsızlığına yol açabiliyor.
(Türk lirasında görülen aşırı değer kaybı ve rezerv erimesi gibi.) Nota göre, ülke dış finansmana ne kadar bağımlıysa, sermaye akışındaki bu oynaklık ekonomik performans açısından o derece maliyetli olabiliyor. Yukarıda da belirtildiği gibi finansal istikrarsızlığın nedeni olan dolardaki bu durum; ABD'nin liderlik eksikliği, ülkenin dış borcundaki keskin artış ve FED'in aşırı genişlemeci para politikası sonucu doların dünya ekonomisindeki rolüne ilişkin artan şüphelerden kaynaklanıyor. Nota göre Çin, doların rezerv para olarak ABD'nin uzun vadeli hegemonyasına hizmet ettiğinin farkında ve uzun vadede doların rolünü zayıflatmak için elindeki silahları kullanmaktan çekinmeyecek.
TALEP BAZLI POLİTİKA İŞE YARAMAZ
Natixis ekonomistleri son ve beşinci neden olarak eğitim konusuna dikkat çekiyorlar. Salgın yüzünden küresel eğitim programlarının durdurulması nedeniyle beşeri sermaye kaybı oluşuyor. Salgının hanehalkları üzerindeki olumsuz etki göz önüne alındığında doğurganlıkta yıllara yayılan bir düşüş olacak.
Bu etkiler göz önüne alındığında orta vadede daha düşük büyüme kaçınılmaz görünüyor. Bununla birlikte içinde aşırı düşük faiz ortamı da sürecek. Beşeri sermaye kaybı ve finansal kayıplar yüzünden iş dokusunun tahrip olmasının yanında yatırımlarda yaşanacak keskin düşüş sonucu kalıcı etkiler meydana gelecek bu da talep politikalarının pek bir işe yaramayacağını gösteriyor.
Ekonomistler özetle bu salgından orta vadede beklenebilecek ekonomik etkinin, şirketler, aileler veya hükümetler için umut verici olmadığını belirtiyorlar. Ekonomistler bundan daha büyük yıkıcı etkiler beklemiyorlar. Ancak etkileri azaltmak için mevcut ekonomik sistemin/modelin birçok temel ilkesinin yeniden düşünülmesi gerektiğini ifade ediyorlar. Ekonomistlere göre bu salgının potansiyel büyüme üzerindeki aşağı yönlü baskısını hafifletmek için sadece cesur ekonomik reformlara değil, aynı zamanda sosyal reformlara
da ihtiyaç duyuluyor.
Salgından sonra dünya ekonomisinin gelişimini anlatmak için alfabede harf kalmadığına yönelik görüşe hak veren ekonomistler, hızlı bir V toparlanma olmayacağı gibi ne tam bir durgunluk ne de L şeklinde bir iyileşmenin de beklenmediğini vurguladılar.
K şeklinde bir durumun yaşanacağı öngörüsünde bulunan ekonomistler, bununla artan eşitsizliğe dikkat çektiler.
DÜŞÜK BÜYÜMENİN BEŞ NEDENİ
Sorunun, faaliyetlerdeki ani çöküşten ziyade bunu takip eden olumsuz etkiler kaynaklı olduğunu anlatan ekonomistler, salgının neden daha düşük büyüme getireceğine yönelik öngörülerine beş madde halinde sıraladılar. Bunlardan ilki; şirketler daha az kar edecekleri için sabit sermaye yatırımlarını azaltacaklar. İkinci olarak istihdam kayıpları da dikkate alındığında dünya çağında gelir dağılımı kötüleşecek. Şirketler 2008'de olduğunu gibi istihdamlarını azaltma ve ücretleri baskılama yoluna gidecekler.
Bu durum da zaten kötü durumda olan gelir dağılımını daha da bozacak. Kaçınılmaz olarak birim işgücü maliyetleri ve hanehalklarının satın alma gücü üzerine daha fazla aşağı yönlü baskılar görülecek.
Aşırı gevşek para politikaları yüzünden oluşan varlık balonları nedeniyle finansal varlıklara yatırım yapanlar ile işçi sınıfı arasındaki uçurum artacak. Özetle; spekülatörler paralarına para katarken, emekçi kesimler görecek daha da fakirleşecek.
DOLAR İSTİKRARSIZLIK SEBEBİ
Natixis ekonomistlerine göre, üçüncü neden devletlerin ekonomilere müdahalesi nedeniyle zombi şirketlerin sayısının artacak olması. Düşük faizli kredilendirme sayesinde üretken olmayacak şirketler finanse edilmeye devam edecek bu da tasarrufların hatalı tahsisi anlamına geliyor. Yani kaynak israfı.
Dördüncü potansiyel olumsuz etkinin nedeni ise küresel rezerv para olarak dolar.
Doların rezerv para birimi olması gelişen ekonomilerde yüksek finansal dalgalanmalara neden oluyor.
Bu küresel finansman istikrar açısından istenmeyen bir durum. Bu etken notun istikrarsız sermaye akımları kısmında ayrıca incelenmiş. Buna göre; aşırı bol likidite ve buna ilaveten riskten kaçınma eğilimi birçok gelişen ekonomi için hayati önem taşıyan sermaye akımlarının istikrarsızlığına yol açabiliyor.
(Türk lirasında görülen aşırı değer kaybı ve rezerv erimesi gibi.) Nota göre, ülke dış finansmana ne kadar bağımlıysa, sermaye akışındaki bu oynaklık ekonomik performans açısından o derece maliyetli olabiliyor. Yukarıda da belirtildiği gibi finansal istikrarsızlığın nedeni olan dolardaki bu durum; ABD'nin liderlik eksikliği, ülkenin dış borcundaki keskin artış ve FED'in aşırı genişlemeci para politikası sonucu doların dünya ekonomisindeki rolüne ilişkin artan şüphelerden kaynaklanıyor. Nota göre Çin, doların rezerv para olarak ABD'nin uzun vadeli hegemonyasına hizmet ettiğinin farkında ve uzun vadede doların rolünü zayıflatmak için elindeki silahları kullanmaktan çekinmeyecek.
TALEP BAZLI POLİTİKA İŞE YARAMAZ
Natixis ekonomistleri son ve beşinci neden olarak eğitim konusuna dikkat çekiyorlar. Salgın yüzünden küresel eğitim programlarının durdurulması nedeniyle beşeri sermaye kaybı oluşuyor. Salgının hanehalkları üzerindeki olumsuz etki göz önüne alındığında doğurganlıkta yıllara yayılan bir düşüş olacak.
Bu etkiler göz önüne alındığında orta vadede daha düşük büyüme kaçınılmaz görünüyor. Bununla birlikte içinde aşırı düşük faiz ortamı da sürecek. Beşeri sermaye kaybı ve finansal kayıplar yüzünden iş dokusunun tahrip olmasının yanında yatırımlarda yaşanacak keskin düşüş sonucu kalıcı etkiler meydana gelecek bu da talep politikalarının pek bir işe yaramayacağını gösteriyor.
Ekonomistler özetle bu salgından orta vadede beklenebilecek ekonomik etkinin, şirketler, aileler veya hükümetler için umut verici olmadığını belirtiyorlar. Ekonomistler bundan daha büyük yıkıcı etkiler beklemiyorlar. Ancak etkileri azaltmak için mevcut ekonomik sistemin/modelin birçok temel ilkesinin yeniden düşünülmesi gerektiğini ifade ediyorlar. Ekonomistlere göre bu salgının potansiyel büyüme üzerindeki aşağı yönlü baskısını hafifletmek için sadece cesur ekonomik reformlara değil, aynı zamanda sosyal reformlara
da ihtiyaç duyuluyor.
İŞSİZLİĞE DİKKAT
Natixis’in Kovid-19 sonrası dünyayı anlatan raporunu değerlendiren ekonomist Atilla Yeşilada, “Türkiye açısından önemli ipuçları barındırıyor. İlkin, gelir dağılımında adaletin iyice bozulması, Türkiye’de zaten büyük toplumsal gerginlik yaratan bir soruna parmak basıyor. Sanayi 4.0 yüzünden kalıcı işsizliğe mahkum edilenlere, bu kez de tüketim kalıplarının değişmesi yüzünden düşük becerili işlerde çalışan gençler eklenebilir. İşin daha kötüsü, Türkiye’de sosyal huzuru sağlayan AKP’nin geniş sosyal güvenlik destek ağı artık çökme noktasına geldi. Türkiye yüzde 20’yi aşan işsizlikle yaşayamaz. On sene sonra Sosyal Güvenlik Kurumu da batar. Acilen çare aranmalı” dedi.
SERMAYE AKIMLARI BELİRSİZ
Bütçede tasarruf için yardım paketinin önemli bölümünün ucuz kredi olarak dağıtıldığına işaret eden Yeşilada, şunları söyledi: “Bunlardan yararlananlar arasında çok sayıda zombi şirket var. Bunlar nasıl tasfiye edilecek? Tasfiye sürecinde bankalarda birikecek batık krediler ne olacak? Üçüncü nokta ise sermaye akımlarının şekli ve yönünde belirsizlik.
Türkiye en iyi şartlarda dahi doğrudan sermaye veya sıcak para cezbetmeyi başaramadı. Sürekli ödemeler dengesi krizleri eşiğinde dans ediyoruz. Sermaye akımlarının sadece en güçlüye aktığı bir dünyada hukuk, bürokrasi ve vergi reform yapmadan nasıl tasarruf açığımızı kapatacağız? Bu sorulara cevap vermek kolay değil, hele Türkiye gibi hükümet ve devletin tek adam ve makama indirgendiği bir ekonomide, Kovid sonrası hayat hiç de kolay olmayacak.”
SERMAYE AKIMLARI BELİRSİZ
Bütçede tasarruf için yardım paketinin önemli bölümünün ucuz kredi olarak dağıtıldığına işaret eden Yeşilada, şunları söyledi: “Bunlardan yararlananlar arasında çok sayıda zombi şirket var. Bunlar nasıl tasfiye edilecek? Tasfiye sürecinde bankalarda birikecek batık krediler ne olacak? Üçüncü nokta ise sermaye akımlarının şekli ve yönünde belirsizlik.
Türkiye en iyi şartlarda dahi doğrudan sermaye veya sıcak para cezbetmeyi başaramadı. Sürekli ödemeler dengesi krizleri eşiğinde dans ediyoruz. Sermaye akımlarının sadece en güçlüye aktığı bir dünyada hukuk, bürokrasi ve vergi reform yapmadan nasıl tasarruf açığımızı kapatacağız? Bu sorulara cevap vermek kolay değil, hele Türkiye gibi hükümet ve devletin tek adam ve makama indirgendiği bir ekonomide, Kovid sonrası hayat hiç de kolay olmayacak.”