"PPK metninde öne çıkan ana mesajlar" Şubat ayı PPK toplantısını geride bıraktık. TCMB politika faizini daha önceden sinyalini verdiği gibi %45,0’te sabit tutarken, açıklama metninin de gene beklendiği üzere bir ton daha şahinleştiğini gördük. Serkan GÖNENÇLERDünkü PPK metninde özellikle öne çıkarılabilecek 3 noktadan bahsedebiliriz.Birincisi, TCMB geçen ay enflasyon görünümü üzerinde belirgin ve kalıcı riskler oluşması durumunda parasal sıkılığın gözden geçirileceğini söylerken, bu ay doğrudan para politikası duruşunun sıkılaştırılacağını belirtiyor, ki bunun bir miktar daha şahin bir söylem olduğu söylenebilir. İkincisi, TCMB kredi büyümesi ve mevduat faizinde öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizmasının destekleneceğini söyleyerek, mevduat faizlerinde ek artışların hedeflendiğinin mesajını veriyor, ki bunun da sıkı para politikasının önemli bir unsuru olduğunu söyleyebiliriz.Öne çıkarılacak son ve belki de en önemli nokta ise, TCMB’nin açık bir şekilde Türk Lirası’ndaki reel değerlenme sürecinin dezenflasyonun ana unsurlarından biri olduğunu belirtmesi ve para politikasındaki kararlı duruş sayesinde bu sürecin devam edeceği beklentisini paylaşması. Bu açıklamayla, TCMB bir yandan TL’de reel değerlenme hedefleyen bir kur stratejisi izlendiğini (üstü kapalı olarak da olsa) kabul ederken, bir yandan da TL’de seçimlerin ardından sert bir değer kaybı olabileceği endişelerini gidermeye çalışıyor.Özetle, TCMB’nin daha önce Enflasyon Raporu toplantısında da sinyallerini verdiği üzere daha temkinli bir duruşa geçtiğini söyleyebiliriz. Hatırlanacağı gibi, TCMB Başkanı Fatih Karahan 8 Şubat’taki toplantıda açık bir şekilde politika faizini daha önce düşündüklerinden daha uzun bir süre mevcut seviyesinde tutabileceklerini açıklamış ve faiz indirimlerine başlamak için sadece 2024 değil, 2025 enflasyon tahmininin (%14) de tutturulabilir olduğunu görmek istediklerini söylemişti.Faiz indirimlerinin teknik olarak hayata geçmesi için de, gene Fatih Karahan’ın açıklamalarına dayanarak, mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyonun bu yıl bitmeden %1,5 seviyelerine gerilemesi gerektiğini anlıyoruz, ki bu rakam halihazırda %4,0 civarlarında seyrediyor. İlerleyen aylarda böyle bir gerileme olması için, iç talepte sert bir yavaşlama olması ve bu sayede de enflasyonda atalet yaratan talebi öne çekme eğiliminin net bir şekilde kırılması gerektiğini düşünüyoruz.Bu da para politikasında sıkılığın korunması (belki de ek faiz artışlarına gidilmesi) gerektiğine işaret ediyor. Özetle, enflasyon ve iç talebe ilişkin son gelişmeler ve TCMB’nin verdiği son mesajlara dayanarak, 2024 yılı için faiz indirim ihtimalinin oldukça azaldığını söyleyebiliriz.Piyasada da bu ihtimal daha fazla dile getirilmeye başlamış olsa da bunun Borsa İstanbul fiyatlamalarına henüz yansıtılmadığını görüyoruz.