Not darbesi gelmeden sıcak para eridi gitti
Üretim ve dış fazla odaklı büyümek zorunda olan Türkiye, tam tersi bir yol izleyince darbeler üst üste geldi. Mafyalaşmış küresel finansal sistemin hamisi ABD ile yaşanan gerginlik de, kırılgan ekonomiyi kur krizine soktu. Cuma günü 6’nın üzerinden kapanan kur dikkate alındığında TL yılbaşından beri yüzde 37 devalüe oldu. Hafta içerisinde iki yıllık devlet tahvilinin faizi yüzde 29’a dayanınca Merkez Bankası piyasayı fonladığı faizi cuma günü yüzde 19.25’e kadar çıkardı. Merkez’in kağıt üzerindeki fonlama faizi yüzde 17.75 olduğu için 150 baz puanlık örtülü faiz artırımı yapıldı. Atılan adımlar ve Katar’dan toplam 15 milyar dolarlık doğrudan yatırım açıklaması sayesinde ülkenin risk primi (CDS) 500 puanın altına düştü. Ülkenin, borçlanmalarındaki maliyeti gösteren CDS puanı cuma günü 492 seviyesindeydi.
NOTÇULAR DEVREDE
Vurguncu sıcak paranın üç ana referansı olan kredi derecelendirme kuruluşları da not indirmekte gecikmedi. Merkez Bankası ve Hükümet cephesinde kur krizine karşı alınan bütün tedbirlere rağmen cuma gecesi iki uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu ülkemizin notunu düşürdü. İlk karar Standard and Poor’s’tan (S&P) geldi. S&P, Türkiye’nin yabancı para cinsinden kredi notunu BB-’den B+’ya düşürdü. Görünümü “durağan” olarak teyit etti. Hemen ardından Moody’s kredi notumuzu “Ba2”den “Ba3”e düşürdü. Not görünümünü de “durağan”dan “negatif”e çevirdi.
Moody’s mart ayında Türkiye’nin kredi notunu “Ba1”den “Ba2”ye düşürmüş ve not görünümünü “negatif”ten “durağan”a çevirmişti. S&P de, mayıs ayında Türkiye’nin kredi notunu “BB”den “BB-”ye, yerli para cinsinden notunu “BB+”dan “BB”ye düşürmüştü. Temmuz ayının ortasında da diğer bir kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, ülkemizin notunu “BB+”dan “BB” seviyesine indirmiş, not görünümünü “negatif”e çevirmişti. Üç kuruluşun da bir aylık sürede ülke notumuzu hızla aşağı çekmesi sıcak paradaki kaçışı hızlandıracak.
DİBS’TEN HIZLI ÇIKIŞ OLDU
Fakat zaten ocak ayı itibarıyla ülkenin kredi notu “yatırım yapılabilir” seviyenin altına düşmüştü. Daha önce Moody’s ve S&P’nin ülke notumuzu “yatırım yapılabilir” seviyenin altına çekmesi sonrası, ocak ayının son haftası Fitch de Türkiye’nin kredi notunu “BBB-” den “BB+”ya indirerek Türkiye’nin son “yatırım yapılabilir” notunu da kaybetmesini sağlamıştı. O tarihten sonra yurt dışı yerleşiklerin (yabancı yatırımcıların) devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) ve hisse senetlerindeki varlıkları hızla eridi. Merkez Bankası verilerine göre Ocak 2018’de 55 milyar doların üzerinde olan yabancıların hisse senedi stoku 10 Ağustos 2018 itibarıyla 29.3 milyar dolara kadar düştü. DİBS stoku da aynı dönemde 30 milyar dolardan 17 milyar dolar sınırına çekildi. 16 Temmuz-10 Ağustos döneminde DİBS’ten net çıkış 653 milyon doları, hisse senetlerinden net çıkış da 71 milyon doları buldu. 24 Haziran seçimleri öncesindeki 8 haftalık süreçte de DİBS’te hızlı bir çıkış görül-müştü. O dönemdeki toplam net sıcak para çıkışı (DİBS ve hisse senetlerindeki) 1.2 milyar doları aşmıştı.
YABANCI NEDEN GELMİYOR?
Diyelim ki DİBS ve hisse senetlerine yatırım yapacak olanlar 2008 kriziyle birlikte itibarını bir ölçüde yitirmiş olan bu kredi kuruluşlarına bakmıyorlar. Onları dinlemeyip yılbaşında Türkiye’ye yatırım yapsalar ne olurdu? Dünya Gazetesi Yazarı Alaattin Aktaş cuma günü yayınlanan yazısında işte bu hesabı çıkardı ve yabancıların neden gelmediğini basit bir matematik hesabıyla gösterdi. Burada özet kısmını sizlere aktarıyoruz:
- Yılbaşındaki yatırımın vadesinin bir yıl olduğunu varsaysak, bin doların karşılığı 3 bin 800 lira, bu tutara yüzde 14 faiz uygulanacak ve tutar 4 bin 332 liraya çıkacak.
- Yabancı bu parasını bugünkü kur olan 6 liradan dolara çevirmek istese eline 722 dolar geçecek. Müthiş bir zarar.
- Ama bugün gelen için durum öyle farklı ki. Bin dolar, 6 bin liraya eşit, yüzde 28 faizle de bir yıl sonra ele geçen para 7 bin 680 lira ediyor.
- Eğer önümüzdeki bir yıl içinde dolar yüzde 28’den fazla artarsa yabancı yine zarar edecek. Tersi olursa, yani hem faiz düşerse, hem kur artışı çok düşük kalırsa kar katlanacak.
- Yabancı yatırımcı gelecekte kurun yine müthiş oynamalar göstermeyeceğine ikna olsa, faizin yüzde 28’in çok üstüne çıkmayacağına inansa yoğun bir giriş yaşanacağı açık. Ama gelin görün ki bu güven bir türlü sağlanamıyor.”
RECEP ERÇİN /Aydınlık
Üretim ve dış fazla odaklı büyümek zorunda olan Türkiye, tam tersi bir yol izleyince darbeler üst üste geldi. Mafyalaşmış küresel finansal sistemin hamisi ABD ile yaşanan gerginlik de, kırılgan ekonomiyi kur krizine soktu. Cuma günü 6’nın üzerinden kapanan kur dikkate alındığında TL yılbaşından beri yüzde 37 devalüe oldu. Hafta içerisinde iki yıllık devlet tahvilinin faizi yüzde 29’a dayanınca Merkez Bankası piyasayı fonladığı faizi cuma günü yüzde 19.25’e kadar çıkardı. Merkez’in kağıt üzerindeki fonlama faizi yüzde 17.75 olduğu için 150 baz puanlık örtülü faiz artırımı yapıldı. Atılan adımlar ve Katar’dan toplam 15 milyar dolarlık doğrudan yatırım açıklaması sayesinde ülkenin risk primi (CDS) 500 puanın altına düştü. Ülkenin, borçlanmalarındaki maliyeti gösteren CDS puanı cuma günü 492 seviyesindeydi.
NOTÇULAR DEVREDE
Vurguncu sıcak paranın üç ana referansı olan kredi derecelendirme kuruluşları da not indirmekte gecikmedi. Merkez Bankası ve Hükümet cephesinde kur krizine karşı alınan bütün tedbirlere rağmen cuma gecesi iki uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu ülkemizin notunu düşürdü. İlk karar Standard and Poor’s’tan (S&P) geldi. S&P, Türkiye’nin yabancı para cinsinden kredi notunu BB-’den B+’ya düşürdü. Görünümü “durağan” olarak teyit etti. Hemen ardından Moody’s kredi notumuzu “Ba2”den “Ba3”e düşürdü. Not görünümünü de “durağan”dan “negatif”e çevirdi.
Moody’s mart ayında Türkiye’nin kredi notunu “Ba1”den “Ba2”ye düşürmüş ve not görünümünü “negatif”ten “durağan”a çevirmişti. S&P de, mayıs ayında Türkiye’nin kredi notunu “BB”den “BB-”ye, yerli para cinsinden notunu “BB+”dan “BB”ye düşürmüştü. Temmuz ayının ortasında da diğer bir kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, ülkemizin notunu “BB+”dan “BB” seviyesine indirmiş, not görünümünü “negatif”e çevirmişti. Üç kuruluşun da bir aylık sürede ülke notumuzu hızla aşağı çekmesi sıcak paradaki kaçışı hızlandıracak.
DİBS’TEN HIZLI ÇIKIŞ OLDU
Fakat zaten ocak ayı itibarıyla ülkenin kredi notu “yatırım yapılabilir” seviyenin altına düşmüştü. Daha önce Moody’s ve S&P’nin ülke notumuzu “yatırım yapılabilir” seviyenin altına çekmesi sonrası, ocak ayının son haftası Fitch de Türkiye’nin kredi notunu “BBB-” den “BB+”ya indirerek Türkiye’nin son “yatırım yapılabilir” notunu da kaybetmesini sağlamıştı. O tarihten sonra yurt dışı yerleşiklerin (yabancı yatırımcıların) devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) ve hisse senetlerindeki varlıkları hızla eridi. Merkez Bankası verilerine göre Ocak 2018’de 55 milyar doların üzerinde olan yabancıların hisse senedi stoku 10 Ağustos 2018 itibarıyla 29.3 milyar dolara kadar düştü. DİBS stoku da aynı dönemde 30 milyar dolardan 17 milyar dolar sınırına çekildi. 16 Temmuz-10 Ağustos döneminde DİBS’ten net çıkış 653 milyon doları, hisse senetlerinden net çıkış da 71 milyon doları buldu. 24 Haziran seçimleri öncesindeki 8 haftalık süreçte de DİBS’te hızlı bir çıkış görül-müştü. O dönemdeki toplam net sıcak para çıkışı (DİBS ve hisse senetlerindeki) 1.2 milyar doları aşmıştı.
YABANCI NEDEN GELMİYOR?
Diyelim ki DİBS ve hisse senetlerine yatırım yapacak olanlar 2008 kriziyle birlikte itibarını bir ölçüde yitirmiş olan bu kredi kuruluşlarına bakmıyorlar. Onları dinlemeyip yılbaşında Türkiye’ye yatırım yapsalar ne olurdu? Dünya Gazetesi Yazarı Alaattin Aktaş cuma günü yayınlanan yazısında işte bu hesabı çıkardı ve yabancıların neden gelmediğini basit bir matematik hesabıyla gösterdi. Burada özet kısmını sizlere aktarıyoruz:
- Yılbaşındaki yatırımın vadesinin bir yıl olduğunu varsaysak, bin doların karşılığı 3 bin 800 lira, bu tutara yüzde 14 faiz uygulanacak ve tutar 4 bin 332 liraya çıkacak.
- Yabancı bu parasını bugünkü kur olan 6 liradan dolara çevirmek istese eline 722 dolar geçecek. Müthiş bir zarar.
- Ama bugün gelen için durum öyle farklı ki. Bin dolar, 6 bin liraya eşit, yüzde 28 faizle de bir yıl sonra ele geçen para 7 bin 680 lira ediyor.
- Eğer önümüzdeki bir yıl içinde dolar yüzde 28’den fazla artarsa yabancı yine zarar edecek. Tersi olursa, yani hem faiz düşerse, hem kur artışı çok düşük kalırsa kar katlanacak.
- Yabancı yatırımcı gelecekte kurun yine müthiş oynamalar göstermeyeceğine ikna olsa, faizin yüzde 28’in çok üstüne çıkmayacağına inansa yoğun bir giriş yaşanacağı açık. Ama gelin görün ki bu güven bir türlü sağlanamıyor.”
RECEP ERÇİN /Aydınlık