Merkez Bankası Enflasyon Raporunu açıkladı: Savunma kurmadık IMF'ye başvurmadık
TCMB enflasyon raporu toplantısında Başkan Uysal'a, SWAP anlaşmaları soruldu. Buna göre FED ve Asya ülkeleri ile görüşmeler sürüyor. Ancak herhangi bir kaynak veya SWAP için IMF'ye başvurulmadı. Uysal, 'Döviz sistemimizde herhangi bir değişiklik yok. Kurda savunma yok' dedi
RECEP ERÇİNTürkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yılın ikinci enflasyon raporunu dün açıkladı. Ocak ayında yayınlanan ilk raporda yüzde 8.2 olan yıllık enflasyon tahmini yüzde 7.4'e çekildi. Merkez Bankası Başkanı Uysal'ın aktardığına göre, tahminin aşağı çekilmesindeki en önemli etken çıktı açığı (ekonominin potansiyelinin altında büyümesi) oldu. Çıktığı açığının negatif yönlü etki yapması ekonomide soğuma yani talep yönlü bir fiyat artışının olmaması anlamına geliyor. Rapora göre bir önceki döneme kıyasla çıktığı açığındaki negatif etki 1.2 puan oldu. Petrol fiyatlarındaki sert düşüşe rağmen, kur artışı sebebiyle ithalat fiyatlarının enflasyona etkisi ilk rapor dönemine göre artı 0.3 puan oldu. Gıda fiyatlarının düşmesini bekleyen Merkez'e göre etki negatif 0.3 oldu. Birim iş gücü maliyetinin ise enflasyona artı 0.5 puan etki edeceği öngörüldü. Böylece ilk rapor dönemine göre enflasyon tahmini 0.8 yüzde puan aşağı çekildi.
BÜYÜME REVİZE EDİLMELİTablo 1Tablo 2Ocak ayındaki raporda çıktı açığının bir miktar daha yukarı yönlü seyretmesi öngörülmüştü. Bunun da enflasyona etkisi artı 0.1 puan olarak tahmin edildi. Bugün gelinen noktada eksi 1.2 puanlık bir etki bekleniyor. Türkiye ekonomisi geçen yıl yüzde 0.9 büyüdü. Bu yıl yüzde 5 büyüme hedeflenmişti. Dolayısıyla ocaktaki ilk enflasyon raporunda buna göre bir öngörü vardı. Bu anlamda ekonomi yönetimin bu yıl için öngördüğü yüzde 5'lik büyümeyi acilen revize edip kamuoyuna duyurması, diğer makro hedeflerin de buna göre güncellenmesi gerekiyor. Nitekim çıktı açığı beklentisindeki belirgin düşüş TCMB Başkanı Murat Uysal'a toplantıda soruldu. Uysal, "Biz iç tarafta yılın ikinci yarısından itibaren öncelikle iç talebin daha güçlü ve hızlı toparlanmasını bekliyoruz. Bununla birlikte yıl genelinde çeyrekler itibarıyla büyümenin nasıl seyredeceği konusunda daha çok aslında dışarıdaki diğer ülkelerin de nasıl gelişeceği önemli olacak" dedi. Buna göre hazirandan sonra iç talepte toparlanma olsa da dış talep bu haliyle kalırsa, bu yıl milli gelirde düşüş yaşanacak.
SWAP İLE GÜVENLİK KALKANIKoronavirüs salgını nedeniyle video konferans yoluyla yapılan toplantıda Başkan Uysal'a en çok SWAP anlaşmaları ve rezervlerin durumu soruldu. Uysal'ın verdiği cevaplara göre, FED ve Asya merkez bankaları dahil, hali hazırda SWAP anlaşmalarımız olan ülkelerle limitlerin genişletilmesi olmayanlarla da yapılması yönünde görüşmeler sürüyor. Yapılan SWAP anlaşmalarının, temel amacı ise yerel paralarla ticareti artırmak ve finansal istikrarın desteklenmesi için bir güvenlik kalkanı oluşturmak. SWAP anlaşmaları konusunda somut neticeler oldukça hızlıca paylaşacaklarını belirten Uysal, “G20 toplantılarında, katıldığımız platformlarda da birçok ülkenin SWAP anlaşmalarını genişletme yönündeki görüşleri desteklediğini belirtmek isterim" dedi. Uysal, "IMF SWAP hattıyla ilgili bir girişiminiz var mı?" sorusuna da, "Şu an bizim IMF ile ilgili herhangi bir kaynak ya da SWAP konusunda bir girişimimiz yok. Son dönemde IMF, G20 ve IMF bünyesindeki merkez bankaları arasındaki işbirliği çerçevesinde etkin olmaya çalışıyor. Teknik yönde destek noktasında katkı verme adımlarımız var" bilgisini verdi.
REZERVLER DENGELENECEKRezervlere yönelik sorular üzerine ise net değil brüt rezervlere bakılması yönündeki görüşünü yineleyen Uysal, kısa vadeli yükümlülükler anlamında bir sıkıntı öngörmediklerini vurguladı. Olağanüstü bir dönemden geçildiğini hatırlatan Uysal, rezervleri etkileyen ana unsurun ödemeler dengesi değişiklikleri olduğunu kaydederek, "İhracat ve turizmde yavaşlama söz konusu ama bununla birlikte ithalatta belirgin bir düşüş, petrol fiyatlarındaki azalmayla birlikte biz önümüzde cari dengede ılımlı seyir izlenmesini bekliyoruz. Dolayısıyla kısa vadede bir miktar baskı oluşsa da zaman içerisinde dengeli bir seyir oluşmasını ve bu kanaldan büyük bir baskı gelmemesini düşünüyoruz, rezervler üzerine” diye konuştu. Finansman tarafında ise portföy yatırımlarında yurt dışı yerleşiklerin TL’deki pozisyon almalarının son dönemde ciddi oranda azaldığını ve çok düşük seviyelere geldiğini gördüklerini ifade eden Uysal, bu kanaldan da gelecek ek bir sermaye çıkışı baskısının giderek azaldığını ve sınırlı kalacağını değerlendirdiklerini söyledi. Başkan özetle, çıkacak sıcak para kalmadı diyor.
VATANDAŞIN DAVRANIŞI BOZULMAZSA...Son dönemde dolar kuru bütün dünyada özellikle de gelişen pazar ekonomilerinin para birimlerine karşı değer kazanıyor. Türkiye'de de hanehalkları dolar kuruna oldukça duyarlı. Kur seviyesinin 7 TL'ye gelip oradan geri dönmesi bir takım spekülasyonlara neden oluyor. Kuru savunmak için Merkez Bankası'nın arka kapı yöntemleriyle müdahale ettiği iddiaları yapılan değerlendirmelerde yer aldı. Bu konu dün TCMB Başkanı'na soruldu. "Döviz sistemimizde herhangi bir değişiklik yok. Dalgalı kur sistemi devam ediyor, ancak böyle dönemlerde finansal istikrarın korunması açısından farklı kanallarda döviz rezervlerinde birçok farklı kanaldan değişimler yaşanabiliyor” diyen Başkan Uysal, şunları söyledi: "Kur savunması olmadığını, son 1-2 aylık kur gelişmelerine baktığımızda çok net bir şekilde görebiliriz, izleyebiliriz. Mart ayının belki ikinci haftasından itibaren biraz daha hızlanmakla birlikte aslında son dönemde kurda bir değişim, TL'de bir miktar değer kaybının kademeli bir şekilde yaşandığını gördük.
Bu bize aslında kurda herhangi bir seviye savunma gibi bir hareket tarzı içinde olmadığımızı gösteriyor... Kur seviyesi ile ilgili bir savunma mekanizmamız yok ama finansal istikrar açısından tümüne bakmamız lazım. Zaten faizle bazen yönetemeyeceğimiz durumlar, dönemler olabilir. Dolayısıyla tabii ki kurdaki istikrarı önemsediğimizin de altını çizmek istiyorum....Dolayısıyla yurt içi yerleşiklerin davranışlarında da ciddi bozulma olmadığı takdirde önümüzdeki dönemde ödemeler dengesi kanalıyla rezervler üzerinde kalıcı bir baskı olmasını beklemiyoruz.Zaman içeresinde kademeli bir şekilde kurlar üzerindeki baskının da azalacağını ifade etmek isterim.”
TCMB enflasyon raporu toplantısında Başkan Uysal'a, SWAP anlaşmaları soruldu. Buna göre FED ve Asya ülkeleri ile görüşmeler sürüyor. Ancak herhangi bir kaynak veya SWAP için IMF'ye başvurulmadı. Uysal, 'Döviz sistemimizde herhangi bir değişiklik yok. Kurda savunma yok' dedi
RECEP ERÇİNTürkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yılın ikinci enflasyon raporunu dün açıkladı. Ocak ayında yayınlanan ilk raporda yüzde 8.2 olan yıllık enflasyon tahmini yüzde 7.4'e çekildi. Merkez Bankası Başkanı Uysal'ın aktardığına göre, tahminin aşağı çekilmesindeki en önemli etken çıktı açığı (ekonominin potansiyelinin altında büyümesi) oldu. Çıktığı açığının negatif yönlü etki yapması ekonomide soğuma yani talep yönlü bir fiyat artışının olmaması anlamına geliyor. Rapora göre bir önceki döneme kıyasla çıktığı açığındaki negatif etki 1.2 puan oldu. Petrol fiyatlarındaki sert düşüşe rağmen, kur artışı sebebiyle ithalat fiyatlarının enflasyona etkisi ilk rapor dönemine göre artı 0.3 puan oldu. Gıda fiyatlarının düşmesini bekleyen Merkez'e göre etki negatif 0.3 oldu. Birim iş gücü maliyetinin ise enflasyona artı 0.5 puan etki edeceği öngörüldü. Böylece ilk rapor dönemine göre enflasyon tahmini 0.8 yüzde puan aşağı çekildi.
BÜYÜME REVİZE EDİLMELİTablo 1Tablo 2Ocak ayındaki raporda çıktı açığının bir miktar daha yukarı yönlü seyretmesi öngörülmüştü. Bunun da enflasyona etkisi artı 0.1 puan olarak tahmin edildi. Bugün gelinen noktada eksi 1.2 puanlık bir etki bekleniyor. Türkiye ekonomisi geçen yıl yüzde 0.9 büyüdü. Bu yıl yüzde 5 büyüme hedeflenmişti. Dolayısıyla ocaktaki ilk enflasyon raporunda buna göre bir öngörü vardı. Bu anlamda ekonomi yönetimin bu yıl için öngördüğü yüzde 5'lik büyümeyi acilen revize edip kamuoyuna duyurması, diğer makro hedeflerin de buna göre güncellenmesi gerekiyor. Nitekim çıktı açığı beklentisindeki belirgin düşüş TCMB Başkanı Murat Uysal'a toplantıda soruldu. Uysal, "Biz iç tarafta yılın ikinci yarısından itibaren öncelikle iç talebin daha güçlü ve hızlı toparlanmasını bekliyoruz. Bununla birlikte yıl genelinde çeyrekler itibarıyla büyümenin nasıl seyredeceği konusunda daha çok aslında dışarıdaki diğer ülkelerin de nasıl gelişeceği önemli olacak" dedi. Buna göre hazirandan sonra iç talepte toparlanma olsa da dış talep bu haliyle kalırsa, bu yıl milli gelirde düşüş yaşanacak.
SWAP İLE GÜVENLİK KALKANIKoronavirüs salgını nedeniyle video konferans yoluyla yapılan toplantıda Başkan Uysal'a en çok SWAP anlaşmaları ve rezervlerin durumu soruldu. Uysal'ın verdiği cevaplara göre, FED ve Asya merkez bankaları dahil, hali hazırda SWAP anlaşmalarımız olan ülkelerle limitlerin genişletilmesi olmayanlarla da yapılması yönünde görüşmeler sürüyor. Yapılan SWAP anlaşmalarının, temel amacı ise yerel paralarla ticareti artırmak ve finansal istikrarın desteklenmesi için bir güvenlik kalkanı oluşturmak. SWAP anlaşmaları konusunda somut neticeler oldukça hızlıca paylaşacaklarını belirten Uysal, “G20 toplantılarında, katıldığımız platformlarda da birçok ülkenin SWAP anlaşmalarını genişletme yönündeki görüşleri desteklediğini belirtmek isterim" dedi. Uysal, "IMF SWAP hattıyla ilgili bir girişiminiz var mı?" sorusuna da, "Şu an bizim IMF ile ilgili herhangi bir kaynak ya da SWAP konusunda bir girişimimiz yok. Son dönemde IMF, G20 ve IMF bünyesindeki merkez bankaları arasındaki işbirliği çerçevesinde etkin olmaya çalışıyor. Teknik yönde destek noktasında katkı verme adımlarımız var" bilgisini verdi.
REZERVLER DENGELENECEKRezervlere yönelik sorular üzerine ise net değil brüt rezervlere bakılması yönündeki görüşünü yineleyen Uysal, kısa vadeli yükümlülükler anlamında bir sıkıntı öngörmediklerini vurguladı. Olağanüstü bir dönemden geçildiğini hatırlatan Uysal, rezervleri etkileyen ana unsurun ödemeler dengesi değişiklikleri olduğunu kaydederek, "İhracat ve turizmde yavaşlama söz konusu ama bununla birlikte ithalatta belirgin bir düşüş, petrol fiyatlarındaki azalmayla birlikte biz önümüzde cari dengede ılımlı seyir izlenmesini bekliyoruz. Dolayısıyla kısa vadede bir miktar baskı oluşsa da zaman içerisinde dengeli bir seyir oluşmasını ve bu kanaldan büyük bir baskı gelmemesini düşünüyoruz, rezervler üzerine” diye konuştu. Finansman tarafında ise portföy yatırımlarında yurt dışı yerleşiklerin TL’deki pozisyon almalarının son dönemde ciddi oranda azaldığını ve çok düşük seviyelere geldiğini gördüklerini ifade eden Uysal, bu kanaldan da gelecek ek bir sermaye çıkışı baskısının giderek azaldığını ve sınırlı kalacağını değerlendirdiklerini söyledi. Başkan özetle, çıkacak sıcak para kalmadı diyor.
VATANDAŞIN DAVRANIŞI BOZULMAZSA...Son dönemde dolar kuru bütün dünyada özellikle de gelişen pazar ekonomilerinin para birimlerine karşı değer kazanıyor. Türkiye'de de hanehalkları dolar kuruna oldukça duyarlı. Kur seviyesinin 7 TL'ye gelip oradan geri dönmesi bir takım spekülasyonlara neden oluyor. Kuru savunmak için Merkez Bankası'nın arka kapı yöntemleriyle müdahale ettiği iddiaları yapılan değerlendirmelerde yer aldı. Bu konu dün TCMB Başkanı'na soruldu. "Döviz sistemimizde herhangi bir değişiklik yok. Dalgalı kur sistemi devam ediyor, ancak böyle dönemlerde finansal istikrarın korunması açısından farklı kanallarda döviz rezervlerinde birçok farklı kanaldan değişimler yaşanabiliyor” diyen Başkan Uysal, şunları söyledi: "Kur savunması olmadığını, son 1-2 aylık kur gelişmelerine baktığımızda çok net bir şekilde görebiliriz, izleyebiliriz. Mart ayının belki ikinci haftasından itibaren biraz daha hızlanmakla birlikte aslında son dönemde kurda bir değişim, TL'de bir miktar değer kaybının kademeli bir şekilde yaşandığını gördük.
Bu bize aslında kurda herhangi bir seviye savunma gibi bir hareket tarzı içinde olmadığımızı gösteriyor... Kur seviyesi ile ilgili bir savunma mekanizmamız yok ama finansal istikrar açısından tümüne bakmamız lazım. Zaten faizle bazen yönetemeyeceğimiz durumlar, dönemler olabilir. Dolayısıyla tabii ki kurdaki istikrarı önemsediğimizin de altını çizmek istiyorum....Dolayısıyla yurt içi yerleşiklerin davranışlarında da ciddi bozulma olmadığı takdirde önümüzdeki dönemde ödemeler dengesi kanalıyla rezervler üzerinde kalıcı bir baskı olmasını beklemiyoruz.Zaman içeresinde kademeli bir şekilde kurlar üzerindeki baskının da azalacağını ifade etmek isterim.”