KRİPTO PARA MADENCİLİĞİ YEŞİL Mİ ?
Kripto madenciliğin karbon emisyonuna bir etkisi var mı ? Kripto madencilik ne kadar çevreci ? Kripto madencilik yeşil para mı ?
Fevzi Köfteoğlu
Karbon Ayak izi birim karbondioksit cinsinden ölçülen, üretilen sera gazı miktarı açısından insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsüdür. Karbon ayak izi iki ana parçadan oluşur: doğrudan/birincil ayak izi ve dolaylı/ikincil ayak izi.
Birincil ayak izi, evsel enerji tüketimi ve ulaşım ( araba ve uçak ) dahil olmak üzere fosil yakıtlarının yanmasından ortaya çıkan doğrudan karbondioksit ( CO2 )emisyonlarının ölçüsüdür.
İkincil ayak izi, kullandığımız ürünlerin tüm yaşam döngüsünden bu ürünlerin imalatı ve en sonunda bozulmalarıyla ilgili olan dolaylı karbondioksit ( CO2 ) emisyonlarının ölçüsüdür.
Son yıllarda adını duymaya iyice alıştığımız kripto paralar ve kripto para madenciliği gibi terimler oldukça aşina olduğumuz terimler haline geldi. Dünyanın dört bir tarafında insanlar çok güçlü bilgisayarlar ile kripto para madenciliği yaparak gelir elde etmekte. Bunu yaparken de çok ciddi seviyelerde elektrik harcanmakta. Çünkü, madencilik yaparken bilgisayarlar oldukça karmaşık matematik işlemlerini çözümlemek ile uğraşmaktalar ve bu işlemler gün geçtikçe, yeni bir işlem çözüldükçe daha da karmaşıklaşmakta bunun sonucunda da kullanılan enerji ve bilgisayar miktarı da artmaktadır.
2019 yılında Technical University of Munich (TUM) ve Massachusetts Institute of Technology (MIT) ile bir araştırma ekibi kuran Christian Stoll, kasım 2018 yılından itibaren kripto para madenciliği için harcanan enerjinin yıllık 45 TWh olduğunu hesaplamış olup bu enerjinin ne kadar karbon salınımı yaptığını da görmek isteyen Stoll ve ekibi %68 'inin Asya, %17'sinin Avrupa ve geriye kalan %15'inin ise Kuzey Amerika da yer aldığını tespit etmiştir.
Yine Christian Stoll'un araştırmaları neticesinde madencilik yapılan bölgelerin karbon ayak izlerini eldeki verilerle eşleştiren ekip, kripto madenciliğin bir yıllık ayak izinin 22 ile 22,9 megaton olduğunu hesaplamışlardır. Bu değerler Los Angeles, Hamburg, Viyana gibi büyük şehirlerin bir yıllık karbon ayak izleriyle eşdeğer olduğunu belirten Stoll, kripto madencilikte kullanılan enerjinin ve açığa çıkan karbon değerlerinin, küresel ısınmaya etki edecek miktarda olduğunu ve denetime tabii tutulması gerektiğini vurgulamaktadır.
Bir diğer çalışma ise 2021 yılında New Mexico Üniversitesi'nden Ekonomi Profesör Benjamin Jones tarafından yapıldı. "Bitcoin madenciliği için harcanan elektrik, İrlanda gibi bazı ülkelerin harcadığı elektrikten fazla oldu. Bir bitcoin için onlarca terawattan bahsediyoruz" dedi. Ayrıca Cambridge'in Alternatif Finans Merkezi, bitcoinin yıllık elektrik tüketiminin 115 terawatt-saatin üzerinde olduğunu tahmin ediyor.
Özellikle Çin'deki madencilik büyük bir ivme kazanıyor, yapılan bazı çalışmalar neticesinde çok yakın bir süre içerisinde Çin'deki madencilik kontrol altına alınmazsa enerji tüketiminin İtalya ve Suudi Arabistan'ı aşacağı ve karbon ayak izinin daha da büyüyeceği belirtiliyor. Eğer kontrol edilmez ise Çin kripto madencilikten kaynaklı yıllık enerji tüketiminin 2024 yılında 297 terawatt saatle zirveye ulaşacağı ve Çek Cumhuriyeti ile Katar'ın karbon salınımını geçeceği hesaplamalar neticesinde açığa çıkıyor. Şu anda ise küresel çapta kripto madenciliğinin ihtiyaç duyduğu enerji miktarı Arjantin'in yıllık ihtiyaç duyduğu enerjinin tamamını kapsamakta, bu da yaklaşık olarak 121 terawatt saate eş değer olmaktadır.
Görüldüğü üzere kripto madenciliğin harcamış olduğu enerji miktarı bizim birincil/doğrudan karbon ayak izimizi oluşturmaktadır. Madencilik yaparken kullanmış olduğumuz bilgisayarların tükettiği enerji gezegenimize artı bir veya birkaç adet daha ülke kadar yük bindirmektedir. Gezegenimizin giderek daha da yıprandığını gözlemlemekteyiz ve karbon salınımlarının kontrol altına alınması gerektiğini her mevsimde tecrübe ediyoruz, iklimler değişimler göstermekte, gezegenimiz ısınmakta ve atmosferimizde gün geçtikçe daha fazla enerji birikmekte ve bunların sonucununda da hava olayları şiddetlenmektedir. Sadece meteorolojik değişimler de olmuyor denizlerimiz göllerimiz ölüyor, okyanuslar daha vahşileşiyor ve ormanlarımızı da kaybediyoruz, bu gidişat ne biz insanlar için ne de bu gezegenimizi paylaştığımız canlılar için iyiye işaret etmiyor.
Her ne olursa olsun yeşil ve sürdürülebilir enerjiye yönelmemiz ve gezegenimizi korumalıyız, çünkü Dünya'nın bize ihtiyacı yok bizim ona ihtiyacımız var, bu uçsuz bucaksız evrende tek yuvamız burası.
Kripto madenciliğin karbon emisyonuna bir etkisi var mı ? Kripto madencilik ne kadar çevreci ? Kripto madencilik yeşil para mı ?
Fevzi Köfteoğlu
Karbon Ayak izi birim karbondioksit cinsinden ölçülen, üretilen sera gazı miktarı açısından insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsüdür. Karbon ayak izi iki ana parçadan oluşur: doğrudan/birincil ayak izi ve dolaylı/ikincil ayak izi.
Birincil ayak izi, evsel enerji tüketimi ve ulaşım ( araba ve uçak ) dahil olmak üzere fosil yakıtlarının yanmasından ortaya çıkan doğrudan karbondioksit ( CO2 )emisyonlarının ölçüsüdür.
İkincil ayak izi, kullandığımız ürünlerin tüm yaşam döngüsünden bu ürünlerin imalatı ve en sonunda bozulmalarıyla ilgili olan dolaylı karbondioksit ( CO2 ) emisyonlarının ölçüsüdür.
Son yıllarda adını duymaya iyice alıştığımız kripto paralar ve kripto para madenciliği gibi terimler oldukça aşina olduğumuz terimler haline geldi. Dünyanın dört bir tarafında insanlar çok güçlü bilgisayarlar ile kripto para madenciliği yaparak gelir elde etmekte. Bunu yaparken de çok ciddi seviyelerde elektrik harcanmakta. Çünkü, madencilik yaparken bilgisayarlar oldukça karmaşık matematik işlemlerini çözümlemek ile uğraşmaktalar ve bu işlemler gün geçtikçe, yeni bir işlem çözüldükçe daha da karmaşıklaşmakta bunun sonucunda da kullanılan enerji ve bilgisayar miktarı da artmaktadır.
2019 yılında Technical University of Munich (TUM) ve Massachusetts Institute of Technology (MIT) ile bir araştırma ekibi kuran Christian Stoll, kasım 2018 yılından itibaren kripto para madenciliği için harcanan enerjinin yıllık 45 TWh olduğunu hesaplamış olup bu enerjinin ne kadar karbon salınımı yaptığını da görmek isteyen Stoll ve ekibi %68 'inin Asya, %17'sinin Avrupa ve geriye kalan %15'inin ise Kuzey Amerika da yer aldığını tespit etmiştir.
Yine Christian Stoll'un araştırmaları neticesinde madencilik yapılan bölgelerin karbon ayak izlerini eldeki verilerle eşleştiren ekip, kripto madenciliğin bir yıllık ayak izinin 22 ile 22,9 megaton olduğunu hesaplamışlardır. Bu değerler Los Angeles, Hamburg, Viyana gibi büyük şehirlerin bir yıllık karbon ayak izleriyle eşdeğer olduğunu belirten Stoll, kripto madencilikte kullanılan enerjinin ve açığa çıkan karbon değerlerinin, küresel ısınmaya etki edecek miktarda olduğunu ve denetime tabii tutulması gerektiğini vurgulamaktadır.
Bir diğer çalışma ise 2021 yılında New Mexico Üniversitesi'nden Ekonomi Profesör Benjamin Jones tarafından yapıldı. "Bitcoin madenciliği için harcanan elektrik, İrlanda gibi bazı ülkelerin harcadığı elektrikten fazla oldu. Bir bitcoin için onlarca terawattan bahsediyoruz" dedi. Ayrıca Cambridge'in Alternatif Finans Merkezi, bitcoinin yıllık elektrik tüketiminin 115 terawatt-saatin üzerinde olduğunu tahmin ediyor.
Özellikle Çin'deki madencilik büyük bir ivme kazanıyor, yapılan bazı çalışmalar neticesinde çok yakın bir süre içerisinde Çin'deki madencilik kontrol altına alınmazsa enerji tüketiminin İtalya ve Suudi Arabistan'ı aşacağı ve karbon ayak izinin daha da büyüyeceği belirtiliyor. Eğer kontrol edilmez ise Çin kripto madencilikten kaynaklı yıllık enerji tüketiminin 2024 yılında 297 terawatt saatle zirveye ulaşacağı ve Çek Cumhuriyeti ile Katar'ın karbon salınımını geçeceği hesaplamalar neticesinde açığa çıkıyor. Şu anda ise küresel çapta kripto madenciliğinin ihtiyaç duyduğu enerji miktarı Arjantin'in yıllık ihtiyaç duyduğu enerjinin tamamını kapsamakta, bu da yaklaşık olarak 121 terawatt saate eş değer olmaktadır.
Görüldüğü üzere kripto madenciliğin harcamış olduğu enerji miktarı bizim birincil/doğrudan karbon ayak izimizi oluşturmaktadır. Madencilik yaparken kullanmış olduğumuz bilgisayarların tükettiği enerji gezegenimize artı bir veya birkaç adet daha ülke kadar yük bindirmektedir. Gezegenimizin giderek daha da yıprandığını gözlemlemekteyiz ve karbon salınımlarının kontrol altına alınması gerektiğini her mevsimde tecrübe ediyoruz, iklimler değişimler göstermekte, gezegenimiz ısınmakta ve atmosferimizde gün geçtikçe daha fazla enerji birikmekte ve bunların sonucununda da hava olayları şiddetlenmektedir. Sadece meteorolojik değişimler de olmuyor denizlerimiz göllerimiz ölüyor, okyanuslar daha vahşileşiyor ve ormanlarımızı da kaybediyoruz, bu gidişat ne biz insanlar için ne de bu gezegenimizi paylaştığımız canlılar için iyiye işaret etmiyor.
Her ne olursa olsun yeşil ve sürdürülebilir enerjiye yönelmemiz ve gezegenimizi korumalıyız, çünkü Dünya'nın bize ihtiyacı yok bizim ona ihtiyacımız var, bu uçsuz bucaksız evrende tek yuvamız burası.