Kredi Garanti Fonu’nu bir de Arçelik’ten dinleyin
Financial Times Türkiye temsilcisi Mehul Srivastava Arçelik başta Türk şirketleri ile röportaj yaparak, Kredi Garanti Fonu’nun işlerini nasıl etkilediğini sordu Financial Times Türkiye temsilcisi Mehul Srivastava Arçelik başta Türk şirketleri ile röportaj yaparak, Kredi Garanti Fonu’nun işlerini nasıl etkilediğini sordu. Basında çıkan eleştirilere karşın, şirketler memnun.İşte tercümemiz:Türk hükümetinin teşviklerinin bu yıl ülke ekonomisine nasıl katkıda bulunduğunu Türkiye’nin en büyük beyaz eşya üretici Arçelik’in CEO’su Hakan Bulgurlu’ya soralım.Geçtiğimiz yıl Türkiye için zorlu geçti: ordunun bir kısmı başarısız bir darbe girişiminde bulundu, bir dizi terör saldırısı düzenlendi ve ekonomik büyüme ve para birimi geriledi.Ancak Bulgurlu, müşterilerin Arçelik’in 3000 mağazasında buzdolabı, çamaşır makinası ve diğer ev eşyalarını kapışarak 2017 yılına başladıklarını belirtiyor. Bulgurlu, bu durumun yılın ilk çeyreğinde yıllık yüzde 39’luk bir satış artışı sağladığını belirtirken hükümetin geçici büyüme politikaları tarafından desteklendiğini düşünüyor. Arçelik CEO’su “Rakamların bu denli güçlü olduğu başka bir ekonomi gösterin bana” diye de ekledi.Hükümetin başlattığı devasa teşvik programı, gayri safi yurtiçi hasılanın geçen yılın üçüncü çeyreğinde kaydedilen yüzde 1,8’lik küçülmenin ardından 2017’nin ilk 3 ayında yüzde 5’lik büyümeyle sıçramasını sağladı.Ancak asıl soru, hükümetin bol kredi politikasının Arçelik ve daha geniş ekonomi açısından geçici bir rahatlama olmaktan öte bir şey sağlamış olup olmadığı.Teşvik paketinin bir kısmı, yüzde 6,7 olan tüketim vergisi de dahil olmak üzere vergi muafiyetinden oluşuyor. Yani Türkiye’nin en büyük holding olan Koç Grubu’nun alt kuruluşu olan Arçelik gibi şirketlere yardımcı olan bir indirim.Bir diğer önemli unsur ise yeniden sermayelendirilmiş Kredi Garanti Fonu; isteksiz bankalın kredi riskinin bir kısmını üstlenen hükümetin yaklaşık 50 milyar dolarlık kredi artışını tetiklemesi bir başarı.Bulgurlu’ya göre, yüzde 5’lik büyümenin büyük bir kısmı buradan geliyor. Analistleri şaşırtan ve 2019 seçimleri öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sevindiren bu canlanan ekonomi, yatırımcıların Türkiye’nin kırılgan siyaseti konusundaki endişelerini bastırdı.Yakın zamanlarda Bulgurlu’nun bir araya geldiği 22 fon yöneticisinin hiçbiri geçen yılki darbenin ardından uygulamaya konulan olağanüstü hal hakkında kendisine soru sormadı. Tüm yöneticiler büyüme potansiyeli ile ilgiliydi.Teşviklerin sonu yaklaşıyor: vergi indirimleri Eylülde sona eriyor ve kullanılmayan KGF büyüklüğü 19 milyar dolara inmiş durumda.Ancak Maliye Bakanı Naci Ağbal, şirketlerin teminat gösteremediği bir dönemde büyümeyi destekleyen teşvik paketinin başarılı olduğunu belirtti.“Eğer böyle bir teşvik başlatmasaydık Türkiye ekonomisi daha kötü durumda olurdu” diyen Ağbal “kullanılan araç doğru; teşvik programı ekonomik destek sağlamak için etkili ve verimli bir yol” şeklinde devam etti.Ancak herkes ikna olmuş değil. Hükümetin teşvik programı ekonomik büyüme sağlamış olabilir ancak Türkiye’nin ucuz krediye olan bağımlılığını derinleştirdi. KGF’ye ek olarak, Türkiye’nin en büyük şirketlerindeki 200 milyar dolarlık devlet hissesi Varlık Fonu’nda toplandı, böylece altyapı projelerini desteklemek için borç sağlanabilecek.Aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibi, borç vermeyen özel bankalara karşı kampanya başlatıp, mevduat yarışı konusunda uyarılarda bulundular.En büyük endişe ise kredilerin kalitesi. Fon kapsamında verilen kredilerde, olası yükümlülüklerin yüzde 7’sinin Hazine garantisinde olması kredi verme standartlarını düşürdü. Bankalar daha riskli krediler veriyor ve kredi alanların parayı nasıl kullandıkları tam olarak bilinmiyor.Naci Ağbal alınan kredilerin yüzde 60’ının yeni yatırımlar için kullanıldığını belirtti ve kredilerin kalitesinden memnun olduklarını dile getirdi.“Kalite önemli ancak miktar da önemli” diyen Ağbal hükümetin yeni verilecek kredilerin yeni yatırımlara yönlendirilmesi gerektiğinin eklenip eklenmemesi konusunda tartışmaların sürdüğünü ekledi.Şimdiye kadar durum böyle değildi.GlobalSource Partners’dan Atilla Yeşilada “Eğer bunu yapmasalardı yüzlerce şirket iflas ederdi, ancak biraz endişelenmemiz gerekiyor. Bu kredilerin nereye gittiğine dair hiçbir kayıt yok” diyor.Üst düzey mutfak tasarım mağazası bulunan ve 160 kişiye istihdam sağlayan Serkan KGF destekli 800.000 TL’lik kredi aldığını ve bunu daha pahalı kredilerini ödemek için kullandığını söylüyor.Arkadaşı, Ankara’da balık restoranı sahibi ise düşen TL’ye karşı hedge yapmak için dolar satın aldığını belirtiyor. Genç işadamlarının çevrelerindeki diğer kişiler de kredileri borsada yatırım yapmak için kullandıklarını dile getiriyor. Serkan gülerek “Biliyorum, bu doğru değil. Ancak en azından bugün yemek yiyebiliyoruz” diyor.Naci Ağbal bu konularda sorun yaşamadığını belirtti. “Ekonomik faaliyeti hızlandırmak için bu eylemleri yapmalıyız. Bu alanda başarılı olduğumuzu ve Türkiye’nin ekonomik göstergelerinin çok iyi göründüğünü görüyorum…Başka herşeyden daha önemli olan herkesin mutlu olması çünkü böyle zor zamanlarda finansal destek buldular.”