KORONA , EKONOMİ VE TÜRKİYE
DYP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Kemal ABDULLAHOĞLU
Türkiye ve Dünya gündemini değerlendirdi :
DYP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Kemal ABDULLAHOĞLU
Türkiye ve Dünya gündemini değerlendirdi :
Dünya gündeminde artık sadece Korana virüs pandemisi ve onun getirdiği genel bir
belirsizlik var .
Ayrıca giderek artan bir karamsarlık ortamı da hissediliyor .
Dünyanın neredeyse tamamını etkisi altına alan salgın sadece binlerce can kaybına sebep
olmuyor, ayrıca tüm ülke ekonomilerinde de ' tsunami ' etkisi yaratmaya başlayabilir ..
Şunu unutmayalım ki , II.Dünya savaşı sonrası küresel etkileri bu kadar ağır olan başka bir
ölümcül sağlık krizi yaşanmadı .
Öte yandan bu gelişme 'turnusol kağıdı' gibi ülkelerin yönetim yeterliliği ve yönetim kalibrelerini de
sınavdan da geçirmeye devam ediyor .
Bazı ülkeler sağlık tesisi ve imkanlar açısından hazırlıksız ve yetersiz kalırken diğer bazı ülkeler
ekonomik dar boğazda hatta krizde yakalandılar .
Örneğin ABD, İngiltere,İtalya, İspanya, Japonya , kanada destek paketi olarak büyük bütçeleri
rahatlıkla açıklarken sağlık tesisi , malzeme ve maske stoklarında yetersiz kaldılar .
Türkiye Hastane, tıbbı cihaz, malzeme bakımından yeterli sayılabilecek imkanlarla salgın
sürecine girdi denebilir .
Ancak ülkeyi yönetenler için aynı olumlu ifadeyi kullanmak zor.
Çünkü önlem alma ve karar vermede bilimsel gerçeklerden uzaklaşıldığı gibi yer yer zaman
kayıpları da yaşandı .
Görülen o ki pandeminin dünyaya vurmakta olduğu darbe adeta 3.dünya savaşı ölçüsünde.
Üstelik silahsız , askersiz ve bombasız !
Silah yok , bomba yok, ordu yok ama tüm dünyada bu ölümcül virüs salgınıyla kaybedilen belki
de yüz binlerce insan olacak .
Salgının dünya çapında bireydeki psikolojik etkileri, sosyal davranış değişimleri aylar, hatta yıllar
sürecektir .
Son yüzyılın bu en ağır kriz ortamında iktidarıyla muhalefetiyle birlik ve uzlaşı içinde mücadele
verilmesi her ülke için son derece önemli , özellikle ülkemizde .
Ve de hiç bir siyasi çıkar ve beklenti olmaksızın .
Böyle bir tabloda Cumhurbaşkanın sadece mensubu olduğu belediye başkanlarıyla
görüşmeyi tercih etmesi muhalif belediyeleri dışlayarak adeta yok sayması son derece yanlış
olmuştur .
Hele belediyelerin yardım faaliyetlerinin engellenmesi tam bir fiyaskodur .
Türkiye'nin böylesine olağanüstü ve üstelik çok yönlü bir sürece kırılgan bir ekonomiyle girmiş
olması ise ayrıca endişe vericidir .
Sürekli değer kaybeden parası , adeta patlama yapan işsizlik ve hayatın daha da pahalanmasıyla
iyice daralan aile bütçeleri , kapanan binlerce iş yeri .
Bir de buna ek olarak hiç de iyi yönetilemeyen korona virüsü salgın süreci olunca durumun önemi
kat kat artıyor .
Ve en önemlisi tünelin ucunda görmek istediğimiz ama henüz görülemeyen umut ışığı .
Dünya , özellikle ekonomileri iyi yönetilmiş ülkeler , bu krizi ciddi kayıplarla da olsa belli bir süreçte
mutlaka atlatacaktır . Sonuçta ekonomileri iyi ve hazırlıklı her ülke zor da olsa bu tip krizleri
bir biçimde atlatır, normale döner .
Uzunca bir süre dünyada hiç bir şey tam olarak eskisi gibi olmayacak olsa bile !
Ya Türkiye ?
Mevcut bu ağır kriz ve tarihinin belki de en büyük ulusal tehlike sürecinde bile siyasi rakipleriyle
medeni bir uzlaşı ve dialog ortamı yaratamayan , hatta bundan kaçınan AKP iktidarından bu saatten
sonra olumlu bir şey beklemek hayalden öteye geçemez .
Zaten mevcut bütçe ve yıllardır çarçur edilmiş bulunan para kaynakları etkin bir salgın mücadelesini
ciddi ölçüde zorlaştırmış bulunuyor .
DYP olarak tek çıkış yolunun Meclis içi ve meclis dışı tüm partilerin bir araya gelerek Milli
Mutabakat ve Uzlaşı Hükumeti kurabilmesi olduğunu düşünüyoruz .
Ve salgın sonrasında , ülkeyi seçimlere böyle bir uzlaşı sonucu kurulacak hükumet götürmelidir .
Ayrıca güçlendirilmiş parlamenter sistem önümüzdeki süreç için tek hedef olmalıdır , mevcut
sistemin yürümediği zaten apaçık ortadadır .
Salgınla etkin mücadele ve sonrasındaki ekonomik çözümlerin de, iç dış barış ve huzur için en
doğru ve en gerçekçi adım budur .
Demokrasilerde kriz dönemleri ülke çıkarı için bireysel ve siyasi özveride bulunmak siyasi bir
erdemdir
Özveri isteyen , cesur ve milli bu adım atılabilir mi , yada atılabilecek mi konusu ise ülkeyi
yönetenlerin tarihi sorumluluğundadır .
Doğru Yol Partisi olarak bu uyarımızla milletimize karşı görevimizi bir kez daha yapıyor ve
tarihe not düşüyoruz .