İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN TÜRK EKONOMİSİNE ETKİLERİArtan nüfus ile birlikte dünya hızla değişiyor ve gelişiyor. İnşaat sektörü de, bu gelişimle daha çok artan insan ihtiyaçlarını karşılamak için anahtar rol üstlenen bir sektör haline geldi.Ülkemiz gelişen, buna bağlı olarak ihtiyaçları artan bir ülke konumundadır ve diğer ülkelerde olduğu gibi, gelişiminin ana eksenini ise kaçınılmaz olarak “inşaat” oluşturuyor. Barajlar, enerji üretim tesisleri, yollar, havaalanları, kentsel mekânlar, fabrikalar, hastaneler ve diğer tüm yaşamsal mekânlar ile o mekânları yaşanılır kılabilecek tüm altyapının ilk adımı “inşaat”la atılıyor. Zira, günümüzde 'inşaat', yalnızca çevrenin inşa edilmesine değil, bakım, onarım ve işletilmesine katkıda bulunan faaliyetlerin tümünü içerecek şekilde değerlendiriliyor. Türk İnşaat Sektörü ise, kendisine bağlı 200’den fazla alt sektörü harekete geçirerek lokomotif bir işlev görüyor. Ayrıca, yüzlerce meslek dalını ilgilendirmesinden ve büyük ölçüde ulusal sermayeye dayanmasında dolayı istihdam ve üretim sürecini önemli ölçüde etkiliyor.Günümüzde gerek yurtiçinde, gerekse yurt dışında her geçen gün daha karmaşık ve büyük boyutlu projeler üstlenen Türk İnşaat Sektörünün GSMH içindeki payının, sektöre girdi sağlayan ve faaliyetlerini bu sektördeki gelişmelere bağlı olarak sürdüren diğer sektörlerin katkısı da dikkate alındığında, % 30 seviyesinde olduğu görülüyor.Buna ek olarak İnşaat Sektörü, yarattığı katma değer ve istihdam olanaklarıyla ülke ekonomileri için çoğu zaman bir kaldıraç görevini üstlendiğinden çoğu ülke için ayrıca bir öneme sahiptir.Türkiye’de İnşaat Sektörünün Gelişimi İnşaat Sektörü, Cumhuriyet'in ilk yıllarında öncelikle demiryolu hatları ve büyük su projeleriyle başlamıştır. 2.Dünya Savaşı’nın bitmesiyle yayılan liberal politikalarının Türkiye’ye girmesinden sonra kamu altyapı yatırımları artmıştır.Türkiye'nin 1952'de NATO'ya girmesi ile altyapı yatırımları artmış, firmalar ise yabancılarla çalışıp tecrübe kazanmıştır. Tüm bunların yanında NATO’ya giriş ile başlayan ülkedeki birçok yerli sektörün özelleştirilmesi, milli ekonomiyi olumsuz yönde etkilenmeye başlamıştır.Sanayi yatırımları da daha çok özel sektöre terk edilmiş, toplam yatırımların yaklaşık yarısını teşkil eden kamu yatırımları ise ağırlıklı olarak altyapı yatırımlarından oluşmuştur.1980’lerden sonra yaşanan konut sorununa çözüm bulunmaya çalışılmış ve kooperatiflerin konut üretimindeki payı artmıştır.Kooperatiflerin üretimden aldığı payın artması, arsa gereksinimini arttırmış ve arsa alarak toplu konut piyasası ortaya çıkmıştır. Ayrıca konut üretiminin kent dışına taşınmasında Emlak Bankası ve Toplu Konut İdaresi uygulamalarının da etkisi olmuştur.Türkiye İstatistik Kurumu(TİK)’nun açıkladığı verilere göre, Gayrisafi sabit sermaye oluşumu içerisinde cari fiyatlarla inşaat sektörü 2016 yılında %13,7, zincirlenmiş hacim endeksine göre %4,6 oranında artmıştır.Üretilmiş mali olmayan aktiflerle sektöre yapılan harcamaların payı %56,0 olmuştur. Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, 2016 yılı dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %3,5 artmıştır. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre %3,8 artmıştır.İnşaat sektöründe mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sektörlerde inşaat sektörünün gelişmeleri sırasıyla birinci çeyrekte 3,5, ikinci çeyrekte 1,5, üçüncü çeyrekte -2,9, dördüncü çeyrekte -0,3 olmuştur. Böylece sektör en hızlı büyüyen sektörler arasında yer almıştır. Büyük ölçekli projelerin devam etmesi, konutta KDV oranlarına getirilen indirimler sektörün büyümesinde etkin olmuştur.Yukarıdaki gelişmelerden de anlaşılacağı gibi İnşaat Sektörünün gelişmesinde hükümet politikalarının, uluslararası kredi kuruluşlarının, politika ve ekonomiyi etkileyen kararlarının doğrudan etkisi bulunuyor. Yatırım kararını veren ya da onu finanse eden otoritenin tercihi bu alanda faaliyette bulunan firmaları doğrudan etkilemiştir.SonuçTürk İnşaat Sektörü kendisine bağlı 200’den fazla alt sektörü harekete geçirmiştir. Sektörün yoğun etkileşim içinde olduğu alt sektörleri ise; yurtiçi müteahhitlik hizmetleri ve belgelendirme, yurtdışı müteahhitlik hizmetleri, gayrimenkul, finans, iş ve inşaat makineleri, inşaat malzemeleri sanayisi şeklinde sıralanabilir.Diğer yandan inşaat malzemeleri sanayide çimento, hazır beton, prefabrikasyon, seramik, tuğla, cam, demirçelik, boru, alüminyum, ahşap, plastik, boya, doğal taşlar, yalıtım, çatı kaplama malzemeleri, ısıtma-soğutma-havalandırma, asansör, aydınlatma, mutfak ve banyo, mobilya gibi yapı için gerekli malzemeleri içerir.Günümüz ülkemizdeki metropolşehirlerin merkezlerinden yükselen gökdelen ve plazaları ve çoğu şehirlere yayılmış olan toplu konutları hepimiz görüyoruz. Bu yapılan toplu konutlar sektöre bağlı olan birçok alt sektörü kendi kendine bitirmiştir.Kapitalist ekonominin bir parçası olan toplu konutların oluşum sürecinde büyük şirketler KOBİ’ler ile iş yapmak yerine sadece pazarlamaya ve reklamcılığaodaklanan şirketlerle anlaşıyorlar.Yani bir sitenin ısınmasından,asansörüne,tuğlasından,camına,tesisatından,mobilyalarına kadar gerekli olan her şeyini yalnız pazarlama odaklı bu şirketler sağlıyor. Böylece bu alışveriş sırasında arada birçok ürün ve hizmet kaybolmuş olur.Salt kar amaçlı kurulan bu dengeler ile Türkiye’deki çoğu yerli esnaf ekonomik nedenlerden dolayı iş yerlerini kapatmıştır. Nakit akışının sadece kapitalist şirketlerin elinde olması da KOBİ’leri olumsuz yönde etkilemiştir.KOBİ’lerin Türkiye Ekonomisindeki yerini ve önemini unutmamak ve toplu konutların makroekonomik unsurlar üzerindeki olumsuz etkilerini de göz önünde bulundurmak gerekiyor.
EKONOMİ
25 Nisan 2017 - 21:16
Güncelleme: 09 Mart 2023 - 14:29
İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN TÜRK EKONOMİSİNE ETKİLERİ
İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN TÜRK EKONOMİSİNE ETKİLERİ Artan nüfus ile birlikte dünya hızla değişiyor ve gelişiyor. İnşaat sektörü de, bu gelişimle daha çok artan insan ihtiyaçlarını karşılamak için anahtar rol üstlenen bir sektör haline geldi.
EKONOMİ
25 Nisan 2017 - 21:16
Güncelleme: 09 Mart 2023 - 14:29