Merkez Bankası 3 puanlık faiz müdahalesinin ardından iki adım daha attı. İktidarın ılımlı açıklamalarına karşın kur 4.70’in üstünde tutunuyor. Aydınlık’a konuşan uzmanlar artışta geç kalındığını belirtiyorDolar kurunun 4.92 TL’ye, piyasa tahvil faizinin yüzde 17’nin üstüne çıkması sonrası Merkez Bankası fonlama faizini 3 puan artırarak yüzde 16.5’e çıkardı. Merkez’in EVDS sisteminden baktığımızda fonlamanın 24 Mayıs itibarıyla yüzde 16.5’ten yapıldığı görülüyor. Faiz adımı sonrası Merkez’den iki adım daha geldi. Bunlardan ilki uzlaşmalı vadeli döviz satım ihale tutarında bu yıl için üst sınırın 8 milyar dolardan 10 milyar dolara çıkarılması, ikincisi de ihracat ve döviz kazandırıcı işlemler için kullandırılan reeskont kredilerinde doların 4.20 TL, avronun da 4.90 TL’den sabitlenmesi oldu.OTUZ YIL GERİYE GİTTİKMerkez’in hamlelerine ek olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın özetle “piyasa içinde kalacağız” mealindeki açıklamaları ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın Londra’da yatırımcılarla görüşeceğine ilişkin haber akışı da sözlü yönlendirme olarak piyasaya yandısı.Bu gelişmelere karşın dolar dün 4.70’in, avro 5.50’nin, piyasa faizi de yüzde 17.40’ın üstünde seyretti. Gelişmeleri değerlendiren Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. BilinNeyaptı, Merkez’in hamlesinin çok geç kalınmış bir adım olduğunu, çözüm için bir fayda getirmediğini söyledi. Önümüzdeki dönemde enflasyonun yüzde 20’lere çıkabileceğini, yatırımcıların kaçabileceğini, iflasların yaşandıktan sonra da işsizliğin tırmanacağı öngörüsünde bulunan Dr. Neyaptı’ya göre, Türkiye ekonomisi 15 yıl değil, 30 yıl geriye gitti.KISA VADEDE ÇÖZÜM YOK16 yıllık iktidarın üretim değil, rant ekonomisiyle hareket etmesinin sonuçlarının yaşandığını kaydeden Dr. Bilin Neyaptı, şunları kaydetti:“Çünkü faizler önümüzdeki süreçte Türk lirasının değer kaybetmemesi için artırılmaya devam edilecektir bu da piyasadaki güvensizliği artıracaktır. 2002’den sonra düzgün bir gelir ve üretim paylaşım politikaları uygulansaydı, her vatandaşın iki kat daha iyi bir durumu olacaktı. Ama onun yerine yüzde 1’in geliri, gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 50’sine vardı. 15 yıldaki hataları telafi etmek için yıllar gerekir. Türkiye potansiyeli yüksek bir ülke, yolunu bulur, yeter ki, yeni politikalar belirlensin.”Siyasi iktidarın “seçimden sonra bir şeyler yapılacak ve düzelecek” açıklamalarına, “Madem çözüm var, neden harekete geçilmiyor” sorusunu yönelten Bilin Neyaptı, şunları söyledi:“Ben şu an kısa vadede çözülecek bir şey görmüyorum. Bu gerçek, borç halkın sırtına yüklendi. Kısa vadede teşviklerle üretim ekonomisine geçmek mümkün değil. Başta tarım ve hayvancılık olmak üzere bütün sektörlerde eğitimle birlikte uzun vadeli üretim politikaları uygulanmalı. 16 yılda dağıtımı bozarak, üretim sektörü sekteye uğratıldı. Şeker Fabrikası gibi varlıklar devlet tarafından geri alınmalı. Varlık Fonu da yeniden gözden geçirilmeli. Köy ve köylü olgusu yeniden oluşturulmalı. Çocukların ailelerinden koparılıp yanlış ellerde eğitildiğini gördük. Yeniden köy okullarının açılması, öğretmenlerin gönderilmesi, kaliteli eğitimin orada çocuklara bir şekilde verilmesi, burada köylü ve çiftçinin yeniden yetiştirilmesi gerekiyor.” belirtiyorİtiraf gibi açıklamalarFaiz artışı sonrası suskunluğunu bozan Mehmet Şimşek, “Merkez Bankası’nın spekülatif saldırılara karşı eli kolu bağlı değil, hükümetimizin tam desteğine sahiptir. Merkez para politikasında güçlü tepki verdi, vermeye devam edecek, ne gerekiyorsa yapacaktır” diye konuştu.NTV’ye açıklamalarda bulunan Şimşek, “ABD yaptırımlar listesine Türk şirketlerini ve vatandaşlarını koydu, bunun da etkisi oldu. Piyasada OHAL olmasaydı TL bu kadar değer kaybetmezdi deniyor, OHAL kısmen yatırım girişini etkiliyor ama OHAL bir mecburiyetten dolayı geldi. Dış kaynaklı olarak ilave yeni bir takım hususlar ortaya çıkmazsa, geçmişteki deneyim gösteriyor ki, 10 gün içinde atılan adımlar etkili oluyor” dedi.DÖVİZ ALANLAR ENDİŞE ETMEYİNGerektiğinde firmalara yapılandırma konusunda güçlü destek vereceklerini vurgulayan Şimşek, şunları söyledi: “Döviz talebinin dün büyük talebi yerli firmalardan geldi ve dedikodular nedeniyle vatandaşlardan geldi; firmalara sesleniyorum, endişe etmelerine gerek yok, yardımcı olacağız. Bugünkü fiyatlamalar çok ciddi risk primini içeriyor, para politikasında güçlü tepki verildi; sadeleşme dahil gerekirse ilave adımlar gelir. Yatırımcılarla yapacağımız görüşmeler inanıyorum ki etkili olacak ve fark yaratacak. Kur nedeniyle sıkıntıya girenler için, ki gerekirse ilave çalışmalarımız olur, bu konuda reel sektöre yardımcı olacağız.”Halkbank’a 49 milyar dolar ceza verileceğine yönelik iddlar için ise “uydurma bir haberdi, banka ile ilgili bir karar yok” dedi.Öte yandan dün Reuters’ın kaynaklara dayandırdığı haberine göre, faiz artışı için Erdoğan; Şimşek, Maliye Bakanı Naci Ağbal, Murat Çetinkaya ve Başbakan Binali Yıldırım tarafından ikna edilmiş.TÜRKİYE ESRARKEŞLİKTEN ÇİN İLE KURTULUREkonomist Enis Musluoğlu, bu krizden Türkiye’nin radikal kararlarla çıkmak zorunda olduğunu vurguladı. Musluoğlu, “Borsa İstanbul denetim alınmalı, geçici olarak Özal öncesi kambiyo rejimine geçilmeli” dedi.Faiz artışının küresel fonları tatmin etmediğini ve 7 Haziran’daki Merkez Bankası toplantısında yeni bir faiz artışı beklentiğini kaydeden Enis Musluoğlu, “Faiz artışından gelen bilançoya yansıyan eksi rakam, vergi olarak, zam olarak, enflasyon olarak Türkiye’deki tüm bireylerin omuzlarına yüklenmiş oldu” diye konuştu.TAVİZ VERDİKÇE ARTARÇok yakın bir zamanda dövizin tekrar yukarı hareketlerinin görüleceğini öne süren Musluoğlu, “AKP’nin pansuman tedavisini tercih etmesi, bu tür olaylarda jeopolitik çok ciddi tavizler verilme noktasına gelecektir. Taviz verdikçe de bu ekonomik sıkıntı ya da dolarizasyon devam edecektir” yorumunda bulundu. Faiz artışının inşaat sektörünü çok ciddi biçimde etkileyeceğini kaydeden Musluoğlu, radikal önlemler alınması gerektiğini ve bu yönde Çin’in uyguladığı politikların örnek alınabileceğini anlattı. Musluoğlu, şunları söyledi: “Türkiye’nin 200 milyar ödemesinin olduğu dönemde Amerikan Merkez Bankası politikalarındaki sertleşmeyi dünya piyasaları da hissedecek. Bu da doları, güçlü dolar politikalarıyla daha yukarı çekecek. Türkiye’nin şu anki sıkıntısı zaten sıcak paraya alıştırılması. Uyuşturucu, esrar gibidir sıcak para. Bir esrarkeşe belli aralıklarla uyuşturucu vererek alıştırırsınız. Sonra vermediğinizde istediğiniz her türlü tavizi alırsınız. Ekim’den sonra ciddi bir kırılma bekliyorum. Fakat bunu yapabilmek, önleyebilmek için Çin, Rusya ve İran ile çok daha yakın işbirliği, ekonomik işbirliği de kurulması gerekiyor. Çin dünyanın en çok cari fazla veren ülkesi. Bu cari fazlanın yüzde 5’i istihdama yönelik yatırımlarla Türkiye’ye aktarılabilse bu sorunları çözmüş olabiliriz. Bu nedenle Çin’le bizim ekonomi politikalarımıza yönelik işbirlikleri içerisinde de olmamız gerek. Borsa İstanbul’u denetim altına almanın yanı sıra yine Çin, Rusya, İran ve bölge ülkeleriyle bir Avrasya Borsası’nın kurulması gerektiğini düşünüyorum. Böylece Londra ve New York sermaye merkezlerinin dışında alternatif bir sermaye merkezinin oluşturulması ve bu tür saldırıları, bu tür sıcak para politikalarının da önüne geçmiş olacağını düşünüyorum. Bu ülkelerle ticari ilişkilerimizi bir an önce daha da artırmamız gerekiyor.”DOLARI ÇIKARALIM“Var olan sistemde faizleri yükseltip TL’yi daha değersiz hale getirirseniz Türkiye’deki orta ve büyük ölçekli sanayiciyi çok sıkıntıya sokmuş olursunuz. Bilançolara zarar yazacağı için küçülme hatta iflasa götürebilir” uyarısında bulunan Musluoğlu, şu önerileri dile getirdi: “Bu nedenle çözüm şu anda TL’yi daha da değersizleştirmek değil, Çin, Rusya, İran ve komşularla ticarette doları rezerv para olmaktan çıkarıp yerel paraya geçmektir. Tabii ki Amerika buna izin vermeyecektir. Amerika için petrolden bile daha önemlidir dolar. Dolar hükümdarlığını güçlü ordusu ile sürdürüyor. Ama Amerikan ekonomisi de çok iyi gitmiyor, 5 yıl içinde çok ciddi sıkıntılı süreç yaşayacak Amerikan ekonomisi. Bu nedenle Pentagon dış politikada bu kadar etkili bir noktada. Eğer yapısal önlemler alınmazsa bize de IMF kapısı gözükmektedir.”
EKONOMİ
26 Mayıs 2018 - 12:03
Ekonomide radikal kararlar dönemi
EKONOMİ
26 Mayıs 2018 - 12:03